En Sıcak Konular

İşte Türkiye’nin çevre raporu

9 Haziran 2009 10:48 tsi
İşte Türkiye’nin çevre raporu Doğader derneğinin hazırladığı çevre raporu

Maden Yasası Değişikliği (26 Mayıs 2004)
·         Yasadaki koruma niteliğinden vazgeçilerek yeniden düzenlendi.
·         Ulus ötesi tekellerin isteği doğrultusunda tarım ve doğal alanlarımız maden ocağı haline getirilerek ormanlarımız ve yaşam alanlarımız talan edildi.
·         Bursa’mızın yeşil dokusu, kanun değişikliğiyle maden niteliği kazanan taş ve mermer ocakları tarafından yağmalandı ve halen yağma devam etmektedir.
·         Harcadığı aşırı enerjiyle karbon yükü en ağır sanayi olan çimento fabrikaları için birçok ülkede güçlü yasaklar getirildiği halde ülkemizde gereksiniminin çok üzerinde çimento fabrikası kurulmasına izin verildi. Halen 10 çimento fabrikası inşa halindedir.
 
 
Turizmi Teşvik Yasası Değişikliği (27 Temmuz 2003)
·         8,7 milyon metrekare doğal alan, turistik tesislere insafına terk edildi.
·         “Ormanların orman olarak kalmasında üstün kamu yararı vardır” diyen Anayasa Mahkemesi kararına rağmen, ormanlar turizm adına katledildi.
 
 
Kıyı Yasası Yönetmelik Değişikliği (30 Mart 2004)
·         Kıyılarımızdaki doğal alan ve ekosistemin korunma içeren maddeler değiştirildi.
·         Kıyılardaki ekosistemin bozularak yağmalanmasına, betonlaşmasına neden olacak biçimde ulusal ve ulus ötesi sermayenin talanına yönelik yasal zemin oluşturuldu.
·         Denizin en yoğun canlı alanını barındıran sığ sular olduğu bilindiği halde denizin doldurularak yeni kıyı çizgisi oluşturmak için yasal zemin hazırlandı.
·         Galataport ve Karadeniz Sahil Yolu gibi ekosistem ile insan deniz ilişkisini yok eden olumsuz uygulamalara yasal duruma getirildi. Son olarak  Gemlik-Bandırma sahil otoyolu ile deniz, sahil ve orman ekosistemleri ile Kocaçay Deltasını yok etmek istemektedirler.
·         Kıyılardaki kaçak yapılara af getirilerek, kaçak yapı sahipleri ödüllendirildi. Bu durum yeni kaçak yapıları teşvik etti.
 
 
Tohumculuk Yasası (8 Kasım 2006) 
·         Ülkemizin tarım ve gıda egemenliğine büyük darbe indirdi.
·         Kamu, tohum üretim alanı dışına çıkartılarak, tohumun sertifikalandı rma, ticaret ve denetimi özel şirketlere bırakıldı.
·         Tohum ve fidanı denetimleri altına alan ulus ötesi tohum şirketleri ve Türkiye’deki yerli ortakları, çiftçinin tohumunu saklama ve fazla tohumunu satma olanağını elinden alacaklar, çiftçiyi tümüyle şirketlere bağımlı kılacaklar.
·         GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) lu tohumların ekim dikim ve ithalatına yeşil ışık yakacaklar.
·         Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile GDO’lu tohumların ülkemizdeki dolaşım ve kullanımı serbestleştirilecek.
·         IMF ve Dünya Bankasının direktifleri doğrultusunda çiftçinin masrafı, hasatı karşılayamaz duruma getirildi.
·         Yabancılara satılan bankalar, aldıkları kredileri ödeyemeyen çiftçinin tarlasına el koyma aşamasına geldi.
·         Tarım Üretim Kooperatifleri, işlevsizleştirilerek çiftçi tüccarın insafına terk edildi.
 
 
Enerji (Enerji Verimliliği - Nükleer ve Termik Santraller)
·         18 Nisan 2007 tarihinde yasalaşan Enerji Verimliliği Kanunu, yaptırım gücünden yoksun olduğu için öneri niteliğinden öteye geçemedi.
·         Ülkemizde bugün ürettiğimiz elektriğin iki katı yalnızca rüzgar santralleri ile üretilebilecekken, sonu gelmez tehlikeli bir yol olan nükleer santraller kurulması için 9 Temmuz 2007 tarihinde yasa çıkartıldı.
·         Yabancı ülkelerin kurtulmak istediği nükleer atıklar, çeşitli bahanelerle yurt dışından getirilerek ülkemizi nükleer çöplüğe çevirecek yasal zemin yaratıldı. (14 Ocak 2004)
·         Ülkemiz küresel ısınmadan en çok etkilenecek en riskli ülkelerden biridir.
·         Küresel ısınmanın asıl sorumlusu termik santraller olduğu bilindiği halde yeni termik santraller ihale edildi. Halen 47 termik santral kurulma aşamasında bulunmaktadır.
 
 
Tarım alanlarının amaç dışı kullanımı
·         Ülke topraklarımızın büyük çoğunluğu verimsiz bozkır alanlar olmasına karşın sayıları 20 binin üzerinde olan atölye ve fabrika yatırımları yasalara aykırı olarak verimli tarım alanları üzerine yapılmıştır.
·         Bu sanayi yatırımları ile birlikte ortaya çıkan konut gereksinimi de yine aynı tarım alanları üzerinden karşılanmıştır.
·         Kanunlarca korunan tarım alanları, çeşitli siyasal ve rant oyunlarına kurban edilerek tarım alanlarının betonlaşmasına göz yumulmuştur.
·         İznik Gölü yakınlarında kurulan Cargill, tarım alanları üzerine kurulduğu için açılan davalarda mahkemece verilen yürütmeyi durdurma ve kapatma karaları siyasal iktidarlar tarafından uygulanması gibi hukuksuz bir ortam yaratılmıştır.
·         Başbakan Erdoğan’dan, ABD eski başkanı Bush’un ricasını kırmamış, boyunduruk altındaki bir devlet gibi TBMM’nden Cargill’e özel bir yasa çıkartarak Cargill kurtarılmıştır. (24 Kasım 2006)
 
Su kaynaklarının özeleştirilmesi
·         15-22 Mart 2009 tarihleri arasında İstanbul’da yapılan Dünya Su Forumu toplantısı ülkemizdeki su kaynaklarının özel sektöre devrini amaçlıyordu.
·         Dünyada örnekleri bulunan uygulamalarda içilebilir suya erişimin daha zorlaşıp pahalandığı ve halkın susuzluk çeker duruma geldiği bilinmektedir.
·         Ülkemizdeki su kaynakları özel sektöre devri için DSİ görevlendirilmiştir.
·         Doğu Karadeniz’de sayıları yüzleri bulan hidroelektrik santralleri yasalara aykırı olarak ihale edilmiştir. Bu santral yapımları açılan davalarla bazıları durdurulmuştur.
·         Hidrolik santraller artık elektrik üretmekten çok baraj gölündeki suyun ticareti üzerine kurulmaktadır.
 
2/B Ormanların Satılması ve Milli Parklar
·         Orman ve yeşil alanlar kendi başına bir ekosistem olmasının yanında, küresel ısınmaya neden olan havadaki karbondioksiti emerek küresel ısınmayı yavaşlatan karbon yutaklarıdır.
·         Yasalara göre yüksek düzeyde koruma altında olan ormanlarımızı devlet gerektiği gibi korumadığı için Cumhuriyet tarihinden bu yana 4 kez toplam 13,5 milyon dönüm orman, orman alanı dışına çıkartılarak işgalciler ceza yerine ödüllendirildi.
·         Şimdi , geçmişten ders alınmadığı için Çevre ve orman Bakanlığı 4,73 milyon dönüm orman alanını daha orman alanı dışına çıkarmak istiyor.
·         Maden Kanunu, Turizmi teşvik Kanunu, Kıyı Kanunu gibi kanunlarda yapılan değişikliklerle ormanlar, devlet eliyle kapitalizm yani sermayenin aç gözlü saldırılarına açık duruma getirildi.
·         Milli parklar, yasa gereği, insan etkinliklerinin sınırlandığı kendi doğallığına bırakılması gereken alanlar olması gerekirken Uludağ ve Ilgaz dağları örneğinde olduğu gibi yasa dışı olarak turistik tesis yapımına göz yumuldu.
·         Uludağ Milli Parkı, Bakanlar Kurulu kararıyla turizm alanı olarak ilan edildi. (13 Şubat 2006) DOĞADER’in de içinde bulunduğu davacılar tarafından mahkeme kararıyla bu kararın yürütmesi durduruldu.
 
Sulak alanlar
·         Ülkemizdeki sulak alan tanımına giren dere, nehir ve göllerimizin tümü, sanayi ve evsel kaynaklı kirlilik tehdidi altındadır.
·         26 Nisan 2006 tarihinde meclisten geçen Çevre Kanunu gereği nüfusu 100 binin üzerinde olan belediyeler 3 yıl içinde kanalizasyon arıtma tesisi kurmak zorundaydılar. Bu 3 yıllık süre dolduğu halde ülke genelinde pek çok belediyenin kanalizasyon arıtma sistemi bulunmuyor.
·         Sanayi üretimi sırasında ortaya çıkan kimyasal atık suları arındırmak yasa gereği olmasına rağmen pek çok sayıdaki tesis atık sularını dere ve göllere boşaltmakta, bunu önleme yükümlülüğü olan devlet kurumlarındaki yetkililer, bu durumu görmezlikten gelmektedir.
 
Çevre Kanunu (26 Nisan 2006)
·         Kanunda çevre ihlallerine ilişkin cezalar yalnızca para cezasına indirgenerek sanayiciye ‘Kirletirsem öderim’ serbestliği tanıdı.
·         Nükleer Santral konulu çalışmalarda kurt kuzuya teslim edildi. Yetki, Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan alınarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na devredildi.
·         Maden arama, petrol ve jeotermal kaynak belirleme çalışmaları, ÇED-Çevre Etki değerlendirme süreci dışında bırakıldı.
·         ÇED raporu alınmadığı halde arama çalışmalarına izin verilen rezervin %10’unu işletilmesine izin verildi.
·         Belediyelere atıksu arıtma tesisi kurmaları için 10 yıllık süre tanınarak, 10 yıl daha kirliliğe izin verilmiştir.
·         Kanunda nüfusu 100 binin üzerinde olan belediyelere verilen 3 yıllık süre 2009 Mayıs ayında dolduğu halde sayıları 170’i bulan 100 binlik belediyelerin çok büyük çoğunluğunda halen atıksu arıtma tesisleri için kurmak bir yana plan dahi yapılmamıştır.
·         Belediyeler, atıksu arıtma tesisi yapımı konusunda uluslar arası lobilerin insafına terk edilmiştir.
·         Atıksu arıtma projelerinde yeterlilik, ileriye doğru geliştirilebilirlik, teknoloji transferi ve örnek projeler hazırlayarak belediyelerin kullanımına sunma gibi konular, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın görevi olduğu halde, kanunda bu konularda bir yükümlülük getirilmemiştir.
·         Yetkili makamlar, denetim ve sorumluluklarını yerine getirmediği için halen on binlerce fabrika ve atölyelerin atıklarını bacalardan ve lağımlardan doğaya bırakılmaktadır.
 
 
ÇED-Çevre Etki Değerlendirme Yönetmeliği (17 Temmuz 2008)
·         1983’te altı ay içinde çıkartılmak üzere başlayan Çevre Etki Değerlendirme Yönetmeliği çalışmaları, ulusal ve ulus ötesi sermayenin engellemeleriyle 10 yıl sonra 1993’te yürürlüğe girdi.
·         ÇED yönetmeliği 1993’ten sonra tam 5 kez değişikliğe uğradı.
·         Yatırımcının istediği yönde ÇED yönetmeliğinde yapılan her değişiklik, çevre koruma ilkelerini yıpratarak içeriği boşaltıldı.
·         Yatırım yapılacak alanda, bir yıl gözlem ve incelemenin ardından üç aylık süre içinde teslim edilen raporlar,  3 ay gibi bilimsel incelemenin olanaksız olduğu süreye indirgendi.
·         ÇED raporları, yapılacak yatırımın çevreye zararsız olduğu yalanını kanıtlamaya çalışan bilimsel değeri olmayan raporlar olarak çıkartılmaktadır.
·         Bilimsel gerçekler gözardı eden ÇED raporları, insan ve doğanın aleyhine kullanılmaktadır.
 
 
Not: Bu rapor DOĞADER – Doğayı Çevreyi Koruma ve Doğa Sporları Derneği tarafından hazırlanmıştır. 5 Haziran 2009
Bu Dunya Bizim Degil...

DOGADER
Dogayi ve Cevreyi Koruma Dernegi



Bu haber 910 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,091 µs