Metabolik sendrom tuzağına dikkat
5 Aralık 2012 11:01 tsi
Ülkemizde 3 kadından 2'si ve her 2 erkekten biri metabolik sendrom için yüksek risk göstergesi olan şişmanlık kriterlerine sahip.
Kalp damar hastalıkları ile diyabete yakalanma riskini ciddi oranda artıran sorun en çok da masa başında çalışanlar ve kentte yaşayan kadınlar bu hastalıkla savaşmak zorunda
Tüm dünyada ve ülkemizde metabolik sendrom görülme sıklığı hızla artıyor. Altta yatan neden ise bu sendromun en önemli kriteri olan ve çağımızın hastalığı olarak nitelendirilen obezite görülme oranının giderek artması. Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Doç. Dr. Rüştü Serter, metabolik sendrom tanısı konmuş olan hastalarda diğer insanlara göre kalp damar hastalıklarının 2- 3 kat, diyabetin ise 3- 6 kat daha fazla görüldüğü uyarısında bulundu. Serter “İşte bu yüzden metabolik sendromun önlenmesi ya da erken dönemde tedavi edilmesi yaşamsal önem taşıyor" dedi.
Erkekte yüzde 29 kadında 41
Sorunun önemli sebepleri arasında sağlıksız, yağdan ve kaloriden zengin hazır besinlerle beslenmedeki artış da var. Ülkemizde yapılan METSAR çalışmasına göre; 20 yaş üzeri erişkinlerde metabolik sendrom sıklığı erkeklerde yüzde 29 iken bu oran kadınlarda yüzde 41’e yükseliyor. Doç. Dr.Serter, bu artışı kadınlarda metabolizmanın daha yavaş çalışmasının sonucu obeziteye daha yatkın olmalarına bağlıyor. Ülkemizde kadınların çalışma hayatına katılımının düşük olması, teknolojik alanındaki gelişmelerin yaşamı kolaylaştırması ve sportif aktivitelere zaman ayırmama gibi nedenlerle özellikle kentte yaşayan kadınlarda metabolik sendrom daha sık görülüyor.
Bel çevresi genişliği en önemli risk faktörü
Yapılan çalışmalar kalp damar hastalıkları ile ilişkili olan obezitenin en önemli belirleyicisinin ise bel çevresi ölçümü olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi ise metabolik sendromun temelini oluşturan insülin direncinin özellikle karın bölgesinde yerleşen yağlar ile artması. Doç. Dr.Serter, insülin direncinin en kolay bel çevresi ölçümü ile belirlendiğini belirterek, “Erkeklerde 102 kadınlarda ise 88 santim üzerinde olması riskin arttığını gösterir ve metabolik sendrom tanısı için gerekli kriterlerden birini oluşturuyor" dedi.
Tanı için 3 kriter yeterli!
Aşağıda yer alan ölçümlerden 3’ünün yüksek olması metabolik sendrom tanısı için yeterli geliyor.
-Karın bölgesi şişmanlığın belirleyicisi olan bel çevresinin geniş olması,
-Kan basıncı yüksekliği,
-Kan yağlarından trigliseridin yüksekliği,
-Faydalı yağ grubu HDL kolesterolün düşüklüğü,
-Kan şekerinin yüksek olması.
Hedef insülin direncini yok etmek!
Doç. Dr. Rüştü Serter, aşağıda yer alan önlemler alındığı takdirde sorunun önlenebildiğine veya hastalık oluşmuşsa tedaviden başarılı sonuçlar elde edilebildiğine dikkat çekti.
İnsülin direnciyle mücadele: İnsülin direnci ile mücadele esas hedefi oluşturuyor. Diğer riskler gelişmeden obezite tedavi edilir veya engellenirse Metabolik Sendrom önlenebiliyor.
Sağlıklı beslenmeli ve düzenli egzersiz: Sağlıklı yaşam tarzını kalıcı olarak benimsemek sorunu önlemenin en önemli yaklaşımı.
Testler yaptırılmalı: Özellikle ailesinde diyabet, 50 yaş öncesinde kalp damar hastalığı veya hipertansiyon olanlar varsa, bu hastalıklara yönelik kontrollerini ve şeker yükleme testini mutlaka erken dönemde yaptırmaları gerekiyor.
Risk faktörleri tedavi edilmeli: Metabolik sendrom gelişmişse bu önlemlere ek olarak hipertansiyon, bozuk kan yağı düzeylerinin ve kan şeker düzeylerinin tedavisi gerekiyor. Bu yolla hem diyabet hem de kalp damar hastalığı riski azaltılıyor.
Stresten uzak durmalı: Artan stres hormonları yağın karın bölgesinde birikimine ve insülin direncine olumsuz katkıda bulunuyor. Ayrıca stresli bireylerde atıştırma, sağlıksız yaşam biçimi gibi nedenlerle obeziteye eğilimi artıyor.
SERDA KIVILCIM - BUGÜN GAZETESİ
Bu haber 922 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle