En Sıcak Konular

El freni değil Lâhavle çek!

5 Eylül 2012 10:17 tsi
El freni değil Lâhavle çek! Sürücü koltuğuna oturan insan evladı ne diye kendini kaybeder ve hiç olmadığı kadar agresifleşir? Meseleyi sosyolojik ve psikolojik açıdan asfalta yatırdık, buyurun dikiz aynasından yansıyan insanlık dışı hâllerimiz...

Bu gözler, hızla akan E–5 karayolunda kucağına aldığı bebesiyle araç kullanan kaygısız sürücüyü de gördü; altındaki kaputu ayrı, egzozu ayrı dans eden BMW görünümlü Doğan’ıyla selektör yakarak son model Jaguar’dan yol isteyeni de... Sizin kendi gördüklerinizi bir kenarda tutarak, gazetelerin üçüncü sayfalarının spotlarına göz gezdirmek bile trafikte ne türden abuk subuk arızalıklar yaşandığını anlamak için yeter. Yeşil ışıkta iki saniye geç hareket etti diye önündeki araca, önce kornasıyla sonra kurşunuyla saydıranı mı ararsınız, yol vermedi diye yolu kesip levyeye sarılıp adam döven eşkıyaları mı? Trafikte pisi pisine ölenlerin sayısı terörde kaybettiğimiz insanların sayısını beşe katlar. Lakin hiçbir siyasi de çıkıp trafik terörünü ağzına bile almaz. Herhâlde bizim gibi ataerkil toplumlarda kurşundan ölmeyenin adam yerine konulmadığını düşünürler.

“Amma abarttın birader! Bunlar nerede oluyor?” diyerek gazete sayfaları arasında bu tarz haber arayacaklara; şoför koltuğuna oturdukları anda aynadan kendilerine bakmalarını salık veririm. Çünkü canavar hepimizin içinde olabilir. Önünüzdeki yahut arkanızdaki aracın küçük bir hatası karşısında ne kadar sinirlerinize hâkim olabiliyorsunuz acaba? Tahammül sınırınızın ibresi kaça kadar dayanabiliyor? Sabrınızın bujisinin ateşlenme katsayısı kaç?

Egzantrik mili delikanlılık

Gerçi bizim şoför ahalisinin trafikteki hâllerine bakıp sağlam bir fikre sahip olmak Sorbonne Üniversitesi’nde doktora tezi vermekten zordur. Kırmızı ışık yanınca gaza yüklenerek geçmeye çalışan, yeşil ışık yanınca arkadakiler kornaya yüklenmeden kılını kıpırdatmayan sürücülerimizin IQ’sundan ziyade kişilik bozukluğu denen psikolojik problemlerini masaya yatırmak lazım. O da benim işim değil; bunu sürücülere psikoteknik deneyler yapmadan ehliyeti, otobüs bileti verir gibi veren devletliler düşünsün. Yalnız tecrübelerimden çıkardığım sonuç şu: Sürücülerin bu egzantrik hâllerinin görünmez bir kablo ile araçlarının egzantrik miline bağlı olduğunu düşünüyorum. Malum egzantrik milinin amacı, supapların açılma-kapanma zamanlarını ayarlamak. Motor devriyle orantılı çalışan bu mil, motorun düzgün çalışması için çok ince bir ayar yapılarak motorun üzerine koyulur. İşte o mil, delikanlılık genimize bağlıdır.

İnsanımızın ayarı bu kadar inceliğe gelmediğinden, en küçük bir el-kol hareketini gördüğü an kayışları koparır, devreleri atar. Supaplarının açılıp kapanma zamanları ayarsızdır. Bu hâldeki motorunu yakmış insanı görünce hemen kaçacaksın. Kaçamıyorsan alttan alıp korkmuş numarası yapacaksın ki sana ilişmesin. Benzer taktik bir de ormanda gezerken rastladığın ayılarda işe yarar. Kızgın bir ayıdan tek kurtulma şansın ölü taklidi yaparak yere uzanmaktır. Hayvancağız koklar koklar, sinirini yatıştırıp gider. Bu taktiği bilmediğimizden olsa gerek, dalgınlıkla yol vermediğiniz araçtan inerek bize doğru gelen kabadayıya karşı bir efelenme hissi damarlarımıza dolar. Bu erkeksi bakış açısı uğruna tutuştuğumuz kaçınılmaz kavgadan sonra çoğu kez damarlarımıza dolan bu his, kafamıza ekleştirilen bir cisim eşliğinde kan ile birlikte boşalır gider. Yaptığımız efelik yanımıza kâr kalır, bize de “En son çenesine bir tane kodum ya, o çok iyi oldu ha!” diye avunmak düşer.

Nihayetinde hepimiz delikanlıyızdır. Sloganımız da ‘At, avrat, silah’ üçlemesine dayanır. Gerçi at tarih oldu, yerini bilmem kaç beygir kapasiteli araçlar aldı ama biz bu beygirden mülhem, arabaya at muamelesi yaparız. Eskiden yüzü façalı olan ‘ağır abi’ muamelesi görürdü. Şimdi bu abileri anlamak için aracının kaportasındaki yamuklara bakmak yeterli olacaktır. ‘Araba, avrat, silah’ üçlemesinin her bir maddesi vazgeçilmezlerimizden. Ama bunu gel de elin profesörüne anlat!

İngiltere’deki Manchester Üniversite-si’nden psikoloji profesörü Geoffrey Beattie, erkek sürücülerin kadınlardan daha saldırgan bir tarzda otomobil kullanmalarının arka planında erkeklerin davranış modellerinin binlerce yıl öncesinden, mağara adamı döneminden kalma izler taşıması olduğunu ileri sürmüş ki bu laflar kavgada söylenmez. Söylediklerine karşı çıkan birileri olmadığı için devam etmiş Beattie: “Taş Devri insanı otomobil kullanmıyordu. Ancak avcıydı ve bunu yaparken saldırgan, risk alan tavırlar sergiliyordu. Böylelikle hayatta kalabiliyordu. Bu özellikleri genetik olarak nesilden nesile geçti. Şimdi aynı şeyi otomobil kullanırken yapıyor.” Bunu ben söylesem kaldırım kenarından söktüğünüz iki İSTON damgalı parke taşını kafama yerleştirirsiniz. Ben de profesörün görüşlerini kendime dayanak yapıyorum ki sırtım acımasın. Yoksa bana bıraksanız bunu ‘öküzlük genine’ bağlar çıkardım.

Taş Devri’nde tekerleği icat edip otomobili geliştirdik ama zihnimiz hâlâ o devirde kaldı anlayacağınız! Saldırganlık genimizde ise milim gerileme yok! Direksiyon başında ‘yolların kralı benim’ psikopatlığından kurtulmuş değiliz. Bizi sollayan aracı kişiliğimize bir saldırı ve hakaret, geçilmeyi prestij meselesi olarak algıladığımız için trafik şizofrenisinden kurtulamıyoruz. Durum budur.

İmtihan sadece salonda değil

Peki bu mağara adamlığı durumu direksiyon başındakilerin agresif tavırlarını açıklamaya yeter mi? Yetmez. Çünkü işin başka boyutları da var. Arabalarını öz-kimliklerinin bir parçası olarak görme eğilimi sürücülerin yolda daha agresif davranmalarına, yasaları ve kul hakkını çiğnemelerine sebep oluyormuş. Yani arabalarını ve sürüş becerilerini gösterme ihtiyacı hisseden ve daha çok mağara devri gençlerinde ortaya çıkan bu özellik ‘Allah ne verdiyse’ tarzındaki umursamaz gaz yüklenmelerine yol açıyor. Sanırsın ne kadar hızlı gidip makas atarsa Türkiye Şoförler Derneği tarafından ayın elemanı seçilecekler.

Ayrıca maddi göstergeler arttıkça kaza yapma oranı da artıyormuş. Tüp taktırdığı arabasıyla kendini Formula-1 şampiyonu Michael Schumacher sanan tipler arabalarını ve yolda işgal ettiği alanları kendi bölgesi gibi gördükleri için tamponunuza yanaşsa da sizin uzak durmanızda fayda var. Bu durumlarda en etkili fren butonunuz ‘Lâhavle vela kuvvete’ sözü olduğunu aklınızdan çıkarmayın. El freninizi çekip arabadan inmek yerine lâhavle çekip yolunuza devam ederseniz daha kârlı çıkarsınız.

Trafikte hayatta kalmak istiyorsanız sadece emniyet kemerinizi bağlı tutmanız da yeterli değil artık. Zira biz yapmasak bile karşımızdakinin bağırıp kızma, küfür etme, zırt pırt korna çalma, sıkıştırma, inatlaşma, sizi hata yapmaya zorlama, uzun farlarını karanlıktaki tavşana tutar gibi göz bebeğinize doğru yakma gibi her tür agresif hareketlerine maruz kalmak işten bile değil. Zaman makinesini icat etmeye gerek yok, zira her bir araç bir zaman makinesi. Kontak anahtarını kıvırır kıvırmaz evrimleşerek mağara devrindeki ruh hâline dönüveren ve direksiyon başında psikopatlığını eşeleyen bir şoför yüzünden Allah korusun hayatınız zeybek donu kadar kısalabilir.

Hatimede diyeceğim şudur: Direksiyon başına oturan her şoföre zapt edilemez agresif hâllere karşı sergiledikleri sabır gayretlerinin devamını dilerim.

Bunları yapıyorsanız agresifsiniz!


    Trafikte sürekli öfkeleniyor ve herkesi kusurlu görüyor, sadece kendinizin doğru yaptığını düşünüyorsanız...
    Önünüzdeki araç yeşil ışıkta hareket etmediğinde, park edeceğiniz yere başka bir araç park ettiğinde, öndeki geniş araç görüşünüzü engelliyor diye sağlayıp-sollayıp bir de korna bastığınızda...
    Sürekli şerit değiştirme huyunuz varsa, çapraz aradan öne geçiyorsanız, kırmızı ışıkta geçme huyunuzu engelleyemiyorsanız, hız sınırının üstünde gidiyorsanız, öndeki aracın tamponuna değecek kadar arabanızı yakın sürüyorsanız...
    Diğer kişilerin araç kullanma biçimine bağırıp çağırıyor ve küfrediyorsanız, olur olmadık yerde kornaya asılıyorsanız, diğer sürücüyü sıkıştırıyorsanız, inatlaşıyorsanız, karşınızdakini hata yapmaya zorluyorsanız, sürekli uzun farlarınızı yakma alışkanlığınız varsa...
    Yol koşullarına veya olumsuz fiziki koşullara karşı öfkelenme nöbetleriniz varsa...
    Mesela aracınız derin çukura girdiğinde belediyeden hükümete kadar kim varsa kalaylıyorsanız, yol yapımının olduğu yerlerde öndeki araç çakıl taşı fırlattığında kuduruyorsanız, yoldaki tümseklere hızlı girdiniz diye o tümseği yapanlara saydırıyorsanız, ani trafik sıkışıklığında sinirleniyorsanız...
    Caddenin ortasında yavaş yürüyen yayaya, sol şeridi işgal eden ve yavaş giden araca, önde traktör, belediye otobüsü, kamyon veya motosikletliye tahammülünüz yoksa...
    Önde giden polis aracının yavaşlığı canınızı sıkıyorsa, ambulansa yol vermek zorunda kalmanız sinirlerinizi hoplatıyorsa, kaza yaparak yolu tıkayanlara söyleniyorsanız, radara yakalandığınızda ‘Bu yolda bu kadar yavaş gidilir mi?’ diyerek hız limiti uygulamasına söyleniyorsanız...
    Ne olur ne olmaz diyerek aracınızda silah, levye, beyzbol sopası bulunduruyorsanız...

En agresif sürücüler hangi araçtan çıkıyor?  

İngiltere’de iki yıl önce 3 bin sürücü üzerinde bir araştırma yapıldı. Araştırmaya katılanların yüzde 50’sinden fazlası trafikte bir BMW sürücüsü ile tartıştığını belirtmiş. Anketi cevaplayanların yüzde 23’ü tartışmalardan sonra aracından indiğini, yüzde 65’i trafikte her saat gözlerini korkutan tiplerle karşılaştığını belirtmiş. Trafikte en çok tartışma yüzde 58 oranla yakın takip, yüzde 40 önlerine kırma ve yüzde 39 sürat nedeniyle yaşanıyormuş. Araç tiplerine göre yapılan değerlendirmede ise sırasıyla van sürücüleri, taksi şoförleri ve çocuklarının çıkış saatine yetişmek isteyen kadın sürücülerin trafikte agresif bir tutum sergilediği ortaya çıkarken, araştırmaya katılanların sadece yüzde 19’u kadınların erkeklere göre daha iyi sürücü olduğunu savunmuş. Gelgelim en agresif sürücülerin hangi araçları kullandığına. İşte bu araştırmaya göre agresif sürücülerin top 10’u:  1.BMW 2.Beyaz Van Tipi Araçlar 3.Audi 4.Ford 5.Land Rover 6.Lorry 7.Opel 8.Range Rover 9.Volkswagen 10.Mercedes
Doç. Dr. Darçın Akın - Yıldız Tek. Üni. Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Şehircilik Ana Bilim Dalı: Saldırganlığın en büyük sebebi ego

-Hayatın akışı içinde normal olan insanların trafikte sürekli sinirli olmasını nasıl açıklamak lazım?

Pek çok sosyolojik ve psikolojik sebep olabilir. Ancak bir trafik mühendisi olarak ben, daha çok yol, kavşak tasarımı, sinyalizasyon ve otopark gibi altyapı eksiklikleri ile trafik yoğunluğunun da buna yol açtığını düşünüyorum. Normal şartlarda agresif sürüş davranışı göstermeyen sürücülerin, yollardaki bozukluk ve eksikliklerden (olması gerekenden daha az şerit sayısı; dar şeritler; şerit çizgilerinin olmaması; trafik işaret, levha ve ışıklarının olması gereken yerde bulunmaması veya gereksizce kullanılması) dolayı agresif davranışlarda bulunmaları kuvvetle muhtemel. Agresif sürüş anketine (DPT İleri Araştırma Projesi, Gelişme Raporu, Mayıs 2004) katılanların yüzde 18’i trafik ışık sürelerindeki uygunsuzluğun kendilerini agresif sürüşe sevk ettiğini belirtmişlerdir. Agresif sürüş anketine katılanların yüzde 47’si kent içinde park yeri bulamamanın kendilerini agresif davranışa sevk ettiğini belirtmişlerdir. Bu gerçekten de yüksek bir orandır.

-Kadın ve erkeklerin kullanım biçimlerine göre durum nedir?


Cinsiyet farklılığı sürücülerin motorlu-araç kazalarına iştiraklerinde de gözlemlenmektedir. Kadın sürücülerin erkeklere göre kazalara karışma oranı düşüktür. Erkekler kadınlara göre en az iki kat daha fazla kazaya karışmaktadırlar. Araçları yakın takip etme davranışında erkekler kadınlara nazaran daha çok, gençler de daha yaşlı sürücülere göre daha fazla temsil edilmişlerdir. Yıllara göre karşılaştırma yapıldığında, bu tür davranışlar sonucu kazalara karışma oranı her iki cinsiyet için gençlerde daha yüksek çıkmıştır. Erkeklerin bayanlara göre daha hızlı araç kullandıkları ve genç sürücülerin orta-yaş ve daha yaşlı sürücülere göre trafikte daha hızlı araç kullandıkları görülmüştür. Kadın sürücülerin mekânsal algılama eksikliği ve yanlış karar verme yüzünden daha çok virajlarda kaza yaptıkları ortaya çıkmıştır.

-Saldırgan sürücüler için nasıl bir ceza ya da yaptırım programı geliştirmek gerekir?


Bunun için öncelikle saldırgan sürücülerin sınıflandırılması gerekmektedir:

1. Kategori: Trafikte sürekli agresif davranan ve bunun farkında olmayan grup.

2. Kategori: Agresif sürücü özelliğinin farkında olup, “herkes zaten benim gibi davranıyor” diyerek bu sürüş özelliğini değiştirmeyi düşünmeyen grup.

3. Kategori: Agresif sürücü özelliğinin farkında ve bu davranışını değiştirmeyi düşündüğü hâlde diğer agresif sürücülerin tahriklerinden dolayı bir türlü buna muvaffak olamayan grup.

4. Kategori: Ara sıra agresif sürücü özelliği gösteren grup. Örneğin, trafik sıkışıklığında veya bir başka sebeple moral bozukluğu içerisinde olduğu zamanlarda.

Geliştirilecek bir agresif sürüş yaptırım programı ile üçüncü gruptaki sürücülerin, agresif sürüşten vazgeçirilebilmede en kolay grup oldukları gözükmektedir. Sürücülerden dolayı meydana gelen kazalarla mücadelede ilk önce yapılması gereken, kazaların sıklığının azaltılmasıdır. Bu da sürücü eğitiminde kalitenin artırılması ve/veya fazla kaza ve trafik ihlali geçmişi olan sürücülerin de trafikten men edilmeleri ile yapılabilir. Sivil toplum kuruluşları ile işbirliğine öncelik verilmeli ve yaygınlaşmaları desteklenmelidir.

-Daha çok hangi meslek, araç ya da yaş grubunda agresif şoförlere rastlanıyor?  


Trafikte sürücülerin saldırgan davranışlarda bulunmalarında sürücünün yaş, cinsiyet, içinde bulunduğu kültür, aracının bazı özellikleri (markası, modeli, beygir gücü, rengi), ortamdaki saldırgan uyarıcılar ve durumsal faktörler gibi bazı değişkenler elbette rol oynamaktadır. Fakat bunların yanında, belki bu faktörlerden de daha önemli bir etmen olarak sürücünün egosu yer almaktadır. Sahip olduğu araç hayatında önemli bir yer kaplıyorsa, sürücü trafik ortamında kendini bununla tanımlayacaktır. Gerçekleştirdiğim agresif sürüş anketi sonuçlarına göre, sürücülerin tecrübe ve yaşı arttıkça saldırganlık derecesi azalmakta. Kendilerini biraz ve üzeri agresif olarak nitelendirenlerin oranı lise ve altı eğitim düzeyindeki kişilerde yüzde 57, yüksekokul ve üniversite mezunlarında yüzde 46, üniversite sonrası ihtisaslılarda yüzde 62 olarak çıkmıştır. Ankete katılanların yarısından fazlası kendilerini biraz ve üzeri agresif olarak nitelendirmişlerdir. Ankete katılan bayan sürücülerin yüzde 90’ı karşı cinsin trafikteki davranışlarını agresif ve/veya tehlikeli bulurken, erkek sürücülerin bu soruya cevapları yüzde 22 civarında kalmıştır.

aksiyon



Bu haber 1,308 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,725 µs