'Denizlerimize sırtınızı dönmeyin'

9 Ağustos 2012 10:19 tsi
Slow Food Fikir Sahibi Damaklar grubunun üyeleri sesleniyor; "İstanbul çinekop, sarıkanat barınağı olsun"...

Daha önce "İstanbul Lüfer'e Hasret Kalmasın" diyerek bir kampanya başlatan Slow Food Fikir Sahibi Damaklar grubu üyeleri bu kez de "İstanbul çinekop sarıkanat barınağı olsun!" diyorlar. Lüfer için yaptıkları kampanyanın sonucunda lüferin avlanma boyunun 20 cm'e çıkması sağlanmıştı. Slow Food Fikir Sahibi Damaklar grubu üyeleri yeni kampanya ile "İstanbul Boğazı'nın gırgır ve çevirme ağlarına kapanmasını ve Adalar'ın rezerv alanı olmasını" istiyorlar. Fikir Sahabi Damaklar'ın kurucularından Defne Koryürek sorularımızı yanıtladı:

---

- Daha önce "lüfer" için harekete geçmiştiniz şimdi de "sarıkanat, çinekop" için kampanya yapıyorsunuz. Bu kampanyanın amacı ne?

Aslında "İstanbul Lüfer'e Hasret Kalmasın" kampanyasının devamı bir kampanya bu. Biliyorsunuz geçen yıl lüferin avlanma alt boyunun 14 cm'den 20 cm'e çıkması ile taçlanan, ardından da Lüfer Koruma Timleri'nin tezgah tezgah, dükkan dükkan boy altı lüfer satan işletmeleri tesbit edip 174 aracılığı ile bakanlığa ihbar ettiği, kamuoyunun bizzat lüferini sahiplendiği, balığının tasasına düştüğü bir kampanya dönemi yaşamıştık. Bu yıl da devamında diyoruz ki, hazır 2012-2016 su ürünleri sirküleri hazırlanıyor, biz bu sirküleri Türkiye'nin tarihindeki en korumacı sirküleri olsun ve denizlerimize bereketini iade etmeye başlayalım. "İstanbul çinekop sarıkanat barınağı olsun" bunun sloganı, sadece!

- Lüferin ardından çinekop, bu türleri neye göre belirliyorsunuz?

Çinekop, lüferin boylarına bağlı olarak aldığı 5 isimden sadece biri. Biliyorsunuz 10 cm'e kadar defne yaprağı, 14-16 cm'e kadar çinekop, 20 cm'e kadar sarıkanat adını alan bu lüfer, 40-45 cm'den itibaren de kofana diye anılıyor!

- Bu tür kampanyaları yürütmek hiç de kolay olmasa gerek. Ne tür zorluklar yaşıyorsunuz?

Her kampanyanın tarafları olur. Bizde de akademi, bürokrasi, sektör temsilcileri, kamuoyu, yani sokaktaki sıradan vatandaş ve basın varsa, aralarında en zor ilişki kurup derdimizi tasamızı anlatabildiğimiz sektörün endüstriyelleri, yani büyük balıkçılar! Onlar konuyu bir tür düşmanlık olarak değerlendirebiliyorlar ve diyalog öyle olunca pek güçleşiyor. Ancak, çoğu kişi hayret etse de, biz en büyük desteği öncelikle bürokrasiden, kıyı balıkçıları ve akademiden aldık, ardından da basından. Bu destek kampanya yapmayı fevkalade kolaylaştırıyor. Bir de eklemeliyim elbette, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı sayın Eker'in muhafazakar tutumu da çok önemli bir güvence. Biz "bereket, onu korumasını bilenlerin mirasımın çocuklarına" dediğimizde, sayın Eker'in bizi en iyi duyan olduğuna samimiyetle inanıyoruz.

- Lüfer konusunda önemli adımlar atılmasına ön ayak oldunuz. Bundan sonraki hedefleriniz neler?

Denizlerimizin, balığımızın sürdürülebilirliği çocuklarımıza borcumuz. Lüferin bayrağı altında bunu gerçekleştirene dek, devam!

- Bizlere ne görev düşüyor vatandaş olarak bu konuda?

Denizimize sırtınızı dönmeyin. Doğanın, sucul kaynakların devamlılığı, sürdürülebilirliği çocuklarımızın, torunlarımızın yaşayacakları dünyanın iyiliğini, adaletini belirleyecek. Boy altı balık satıldığını gördüğünüzde sırtınızı dönmeyin, 174'u arayın ve ihbar edin. Yasa dışı balık avlayan ve satanlara eşkiya muamelesi yapmadığımız sürece, cocuklarımızın geleceği talan edilecek zira.

ntvmsnbc

Bu haber 1,632 defa okundu.