MSG gençliği | " /> MSG gençliği | "/>

En Sıcak Konular

MSG gençliği

1 Mart 2012 10:13 tsi
 MSG gençliği Ünlü yazar Cihan Aktaş, 'dindaş gençlik' tartışmalarına bambaşka bir açıdan baktı ve dunyabulteni'ndeki 'MSG gençliği' başlıklı makalesinde Kemal Özer'in gayretlerine değindi.

Cihan Aktaş'ın yazısı:
   
Şimdilerde dindar gençliği tartışıyoruz. Nasıl bir gençlik bu, hangi şartlarda yetişiyor, devletin dindar bir gençlik yetiştirmeye hakkı var mıdır, esasında dindarlık tam olarak nedir...  

Ben başka bir açıdan bakmak ve gençlik kesimlerini bütün dünyada baskısı altında tutan tüketim kültürüyle bütünleşen ortak özelliği açmak istiyorum: Dağınıklık.

Dağınıklık her zamanın insanına has bir özellik olabilir tabii, günümüzde ise gençliğin kendini, amaçlarını açımlamasında yeni bir ifade kazanıyor. Siberâlemi tanıyan gençlerin tertip düzen enerjisi bu âlemin derinliklerinde sönümlenirken, fiziksel mekân  ikinci plana düşüyor.

Birşeyleri daima hazır bulmanın sebep olduğu rehavetin bu dağınıklıkta ikinci bir etken olduğunu düşünüyorum. Eskimesine izin verilmeyen giysiler, hazır gıdalar, özelleştirilmiş günlere tahsis edilen duyarlıklar...

Üstelik ailenin zamanıyla siberâlemin belirsiz zamanı daima çatışmakta.

Onlara “msg gençliği” diyorum. Kabuklu meyve yemeye üşeniyor, cips ve meyve suyu seviyorlar. Anne meyveyi ille de dilim dilim hazırlayıp masalarına getirmeli.

Msg (mono sodyum glutamat)’in ya da birşeyleri zararsız, masum gösterebilirmiş gibi  müstearı olarak kullanılan “Çin tuzu”nun  katkısı hiç gözardı edilmesin. Güzel paket ve alıştıran sihirli tadın arkasında sayısız tehdit var.  Msg sinir hücrelerine zarar veriyor, bunun sonucunda Alzheimer, Parkinson, sara gibi hastalıklara yatkınlaşıyor alıştırdığı damağın sahibi. Büyüme hormonunu baskılıyor,  pankreas hasarına, insülünde artışa ve buna bağlı diyabete yol açıyor. Hazır köfte harçları, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, dondurmalar, renkli yoğurtlar, cipsler ve benzeri bir çok üründe msg katkısı var.

Zararları saymakla bitmiyorken market raflarındaki egemenliğine son verilememesi garip değil. Bu köşede daha önce yazmıştım, Kemal Özer de sürekli hatırlatıyor. Mısır şurubu misali, işin ucunda büyük kazançlar var.

Reklâm dünyası boşuna akrobat misali bir üretime mecbur kalmıyor. Eğilimler gibi mizaçlar da çok geçmeden ekranda, panolarda bir yeniden  üretime tabi tutuluyor.

Sanki başımızı döndüren söz ve figür kalabalığı yaratıcı bir kaosun göstergesidir! Msg gençliğinin de elbet kendi içinde farklı fikirleri, hassasiyetleri, dini eğilimleri var. Fakat ortak tepkiler öylesine baskın ki ayırt edici özelliğe dönüşen de zahiri bir bakışla nihayet bu tepkiler oluyor.

Reklam annelere sıcak geliyor, çocukların da pişkin bir tavırla tebessüm etmesine sebep oluyor: “Ya anne yine mi odamı topladın!” diye bir hışımla soruyor delikanlı. Kız olsa daha farklı mı olurdu? Bazen... Genel olarak siberâlem kuşağı odalarına bildikleri gibi at koşturacakları bir hangar muamelesiyapıyorlar.

Liseli kızıyla odasının dağınıklığı konusunda polemiğe giriyor anne yine. Su bardağı neden köşedeki yığının kenarında kaybolmuş? O bunca düzenli ve hamarat bir anne iken, kızı nasıl oldu da pasaklı görünen bir hayat sürdürüyor? Temiz evin içinde kurtarılmış bölge gibi odası, annesi veya başka biri içeri girmemeli zaten ve kazara girse de elini sürmemeli. Kendisine göre bir titizliği yok değil, mesela her su içişinde ayrı bir bardak kullanıyor, bir giydiği bluzu ikinci kez giymeden kirliye atıyor. Dağınıklık onun dağınıklığı, kutsal bir bakıma, ancak kendi eliyle hale yola sokulabilir. Her zaman yapacak daha önemli bir işi var, her zaman ertelenebilir bir angarya oluyor, üst üste yığılırken kirlisiyle temizinin karıştığı bir umursamazlığa terkedilen giysi yığınına el atmak.

Zannedersem erteleme sebebi masanın üzerindeki bilgisayarın pencereleri... Uzam adeta ekranda bir varlık ediniyor, bütün dağınıklığıyla gerçek oda arka planda bir oda teferruata dönüşüyor.  Odanın bir köşesinde şövale, diğer köşesinde aylardır el sürülmemiş bir enstrüman, hemen yanıbaşında da üstüste yığılmış giysiler ya da kitaplar var. Gizli köşelerde zulalarda cips paketlerinin gizleniyor olması şaşırtıcı olmaz. Masanın üzerinde bilgisayarın etrafında tabaklar bardaklar tokalar pinler cd’ler; başka birçok şey birikiyor. Ekranın çektiği labirentten dönüp de bardakları mutfağa taşımak için uygun bir zaman aralığı kollanıyor. Ya da şöyle bir açıklama yapılıyor: Çok fazla işi olduğu için ortalığı toplamayı erteliyor ya, dağınık planların bile o dağınıklığın içinde bir düzeni var. Başkasının toparlaması demek, karmaşık düzenin bozulması anlamına geliyor. Mesela pantalonunu  attığı yerde bulmak istiyor, bulamadığında düzenine karışıldığı hissine kapılıyor. Saç kuruma makinesi de harddisk kasasının üzerinde kalmalı şimdilik.

Bir yandan da şöyle: Özel hayatı, kişiselliği o kadar değerli ve anlamlı ki,  kirli tabakları, kirli çoraplarıyla birlikte onun müdahaleye hazır olduğu ana kadar bulundukları yerde el sürülmeden durmalı. Bir adım öteye gidip şunu söyleyebilir: Bir de sokaktan paçavra toplayan insanları kahraman olarak niteliyorsun!  

Öngörülemezliği getiren sebep midir dağınıklık, yoksa dağınıklığa meyyal kılan terbiye veya kuşak tabiatı mıdır aksi, menfi tutumları besleyen? Rümeysa Kiger’in Fayrap’ta yayınlanan bir öyküsünde vardı yanlış hatırlamıyorsam. Arkadaşı genç kızı namaz saatini geçirmemesi konusunda uyarıyor. Bizim kuşak için normal, kabule ve teşekküre şayan uyarı, çocuklarımızın kuşağında ters bir etki meydana getirebiliyor. Öyküdeki genç kız arkadaşına, “sen benim annem değilsin!” diye itiraz ediyor işte.  

Onun iyiliğini istemeniz hiç önemli değilmiş gibi! Azar azar zehirlenme tehlikesini göze almakla birşeylere kafa tutuyor, ama neye!  

İdeolojiler cansız düşerken, sağlıklı kalma ideolojisi her şeyin üstünde bir pratik kazanırken evi terkedememenin rehavetiyle malul “asi” gencin tepkisi yüzündeki sivilceleri azdırtan çips paketlerine sarılmak oluyor.

Hiçbir şeyden yoksun kalmasın istenen, emek sarfetmeye gerek duymadan herşeyin en iyisine lâyık olduğuna inandırılan, ebeveynin gözünden sakındığı çocuk  genç bir insana dönüşürken yetişkin olmayı başaramıyor bir türlü.

Msg reaksiyonları, müzmin bir gençliğin işaretlerini sunuyor. Gençliğin olağanüstü abartıldığı bir kültürde çekiştirilip uzatılıyor çağ, otuzları aşıyor. Ailenin kıymetli çocuğu hayata atılmamak için uzun yıllar boyunca idare edecek şekilde gençliğe özgü davranış kalıplarını yediriyor kendine. Saçlarına çoktan ak düştü, ama o hâlâ daha fazla anlayış talep eden eli çerezinde bir siberâlem aktivisti...

dunyabulteni

Bu haber 1,626 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,020 µs