Hepimiz ‘yalancı emzik’ ile aldatıldık

7 Şubat 2012 09:11 tsi
‘Yalancı emzik’ desem, aklınıza ne gelir?

 Melda Bakcan / Aksiyon

Bazılarına göre ‘yalancı emzik’ şirinlik emsalidir!

Bebekliği ve o dönemde yapılan hesapsız, kitapsız, sevimli hareketleri temsil eder. Hatta kimi anneler tarafından saklanır ve vakti zamanı geldiğinde, çocukluktan yetişkinliğe geçen evlada teslim edilmek üzere tozlu sandıktan çıkarılır.

Bebekken yalancı emziği ağzından düşürmeyen yetişkin artık çekmecesindeki nostalji köşesine emziğini konumlandırır, ayda yılda bir kere çekmece açıldığında ‘Agu, agu!’ dönemleri hatırlanır.

Yalnız sakın ‘yalancı emzik’ deyip geçmeyin, küçümsemeyin! Geçen günlerde, bir market reyonunda, envai çeşit emzik, gözüme çarptı.

Silikonundan tutun, sertine, yumuşağına kadar piyasada satılan onlarca çeşit ve renkte emzik var. Üstelik fiyatları son derece pahalı çünkü hepsinin alıcısı var.

Neden mi?

Bebek bakan anneler, emziği yanlarından eksik etmiyor, çifter çifter alıyorlar da ondan.

Malum! Laftan, sözden, nasihatten anlamayan bebekleri sakinleştirmenin en etkili yolu, onları emzikle kandırmak sanki süt emiyormuş duygusuyla, anne şefkatiyle aldatmak.

Yalan mı?

Hepimiz o emziği, ağzımıza koydukları andan itibaren dünya hayatıyla selamlaşıp tokalaştık.

-Merhabalar, ben insan.

-Ben de emziğim. Tanıştığıma çok memnun oldum, seni yanıltmak için mevcudum.

Şaka değil… İşte böyle kandırıldık!

İnsan olmanın anlamı, bebeğin yalancı emzikle tanışmasıyla başlıyor.

Sen, ben, hepimiz henüz kundaktayken emzikle aldatıldık.

Evet, dünyada gerçekler kadar aldatmanın da yeri var. Zira dünya hayatının acımasız kurallarına daha süt kokarken bulaştırıldık.

Zaten bu dünya hayatı, aldatmaca! Size binlerce örnek sıralarım…

Farkında mısınız? Hastalıklarından ötürü tıp merkezine gelen çocukların çoğu doktor görür görmez avazı çıktığı kadar bağırıyor.

Çünkü aileler, yaramazlıklarıyla baş edemedikleri çocuklarını, doktora götürüp iğne yaptırmakla tehdit ediyor!

Körpecik zihinler, hastaneye gittiklerinde hastalıklarına şifa bulunacağı için sevineceklerine, beyaz önlük giymiş insan gördüklerinde, masallarda anlatılan ‘öcü’ ile karşılaşmış gibi kaçıyor.  

Sadece çocuklar değil, biz büyükler de aldatılıyoruz…

Bizi de burçlarla kandırıyorlar!

Doğduğumuz saat dilimindeki gezegenlerin açılarından ötürü burç analizine inanıyorum, fakat gazetelerde çıkan günlük burç analizleri, nereye kadar?

Belli bir yaştan itibaren ne teraziyiz, ne aslanız ne de boğayız!

‘Zaman, sessiz testeredir’ demiş, düşünür.

O, bizi usulca manipüle ediyor ve günü geldiğinde hepimiz anonim burca sahip oluyoruz…

Haa! Bir de bu aldatmacadan zevk alan, halinden memnun olanlar var!

Son yıllarda internet ağlarında gözlemliyorum benzer durumları.

Sosyal paylaşım sitesinde yaşananları takip ettikçe, insanların birbirlerini nasıl kandırdıklarına şahit oluyorum sık sık.

Birbirlerini yüzünü bile görmeyen insanlar, sanal duygu alış verişinde bulunuyor üstelik bu kurguya her iki taraf da inanıyor.

Sanırım en kötü aldatma türü de bu! Yani insanın özbenliğini, bile bile ve göz göre göre kandırması. İşte kandırmacanın çifte katmerli olanı.

Maalesef çoğu zaman kanan da razı, kandıran da razı!

Bu haber 1,332 defa okundu.