En Sıcak Konular

Kaplıca tedavisinin rehabilitasyondaki yeri!

2 Kasım 2011 10:43 tsi
Kaplıca tedavisinin rehabilitasyondaki yeri! Tedavi ve dinlenme amacıyla tercih edilen kaplıcalar, herkes için uygun değil. Bu tür tedaviler mutlaka doktor gözetiminde yapılmalı

Dr.Eser Alptekin / Milliyet
dreseralptekin@gmail.com



KAPLICA TEDAViSiNiN REHABiLiTASYONDAKi YERi

Tedavi ve dinlenme amacıyla tercih edilen kaplıcalar, herkes için uygun değil. Bu tür tedaviler mutlaka doktor gözetiminde yapılmalı


Hastalarımın bana en çok danıştığı konular arasında kaplıca tedavileri geliyor. Ülkemiz gerçekten de Orta Avrupa ve Japonya’yla beraber kaplıca kaynakları konusunda zengin ülkeler arasında. Kaplıca kelimesi, ‘kapalı ılıca’dan türemiş. Anadolu’nun doğusunda, Farsça’den gelen ‘çermik’ deyimi de kullanılıyor. Romalılar dönemindeyse sıcak suyla tedavi olunan tesislere ‘terme’ adı verilirmiş. Bugün kullandığımız ‘termal’ de buradan geliyor.


Son dönemlerde sağlıklı yaşamın moda haline gelmesiyle birçok otel ve tesiste SPA denen merkezlerin arttığını izliyoruz. SPA, ‘suyla sağlık’ anlamında. Kaplıcaların diğer bir özelliği de mekan değişikliğiyle birlikte kişilerin günlük streslerden uzaklaşmalarını sağlamaları. Kaplıca tedavileri balneolojik sular üzerinden yapılıyor. Balneolojik sular, üçe ayrılıyor:


Termal sular: Doğal sıcaklıkları 20 derecenin üzerinde olan sular
Mineralli sular: Litrelerinde 1 gr.’ın üzerinde çözünmüş mineral içerenler
Termomineral sular: Hem sıcaklıkları 20 derecenin üzerinde olan, hem de litrelerinde 1 gr.’ın üzerinde çözünmüş mineral içerenler.
Bu suların içinde yüzde 20 oranında bulunan mineraller sulara isimlerini verir. Buna göre karbondioksitli sular, kükürtlü sular, radonlu sular ve tuzlu sular var. Yurdumuzu ziyaret eden turistlerin çoğu zaman çamur banyolarına girdiklerine şahit olmuşsunuzdur. Aslında bu, ‘peloidoterapi’ denilen çamur banyosuyla tedavi şeklinin basitleştirilmiş hali. Bu çamurlar mineralli olabilir ya da deniz suyuyla karışık deltaların ürünleri halindedir.

Hastalığa göre banyo

Banyoların çeşitlerine baktığımız zaman derecelerine göre ayrıldıklarını görüyoruz. Soğuk (hipotermal) banyolar, 34 derecenin altında, ılık banyolar 34-35 derece arası, sıcak (termal) banyolar   38-40 derece, aşırı sıcak (hipertermal) banyolarsa 40-42 derece sıcaklıkta. Banyolar        10-20 dakika arasında günde 2-3 tekrar 10-15-21 günlük kürler halinde uygulanır. Hastanın banyodan sonra terapi süresi kadar dinlenmesi gerekiyor. 36-42 derece sular daha çok romatizmal ve ortopedik hastalıklar, sinir hasarları, kadın doğum rahatsızlıklarında kullanılırken, 33-35 derece, kalp-damar sorunlarının tedavisinde tercih ediliyor.

Şifalı su
Tedavide uygulanan suların içilerek kullanılmasınaysa ‘içme’ deniyor. Bu suların değişik miktarlarda alınması farklı sonuçlara sebep olur. Örneğin magnezyum sülfatlı suların az alınması kabızlığa yol açarken, fazla alınması ishale neden olur.
İçme kürleri yapılırken çeşitli kurallara uyulmalı. Mineralli su kaynaktan içilmeli, içildikten sonra belli bir süre dinlenilmeli ve günlük doz aşılmamalı. Solunum yoluyla da mineralli sular tedavide kullanılabilir. Örneğin kalsiyumlu suların bu yolla alınması ödem giderici özellik gösterirken,        magnezyumlu sular spazm giderici etki yaratır.


KAPLICA NEYE iYi GELiYOR?
- Kireçlenme ve yumuşak doku romatizması gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları
- Akne ve egzema gibi cilt rahatsızlıkları
- Varis gibi çeşitli damar sorunları
- Astım, obezite, gut, sistit
- Mide-bağırsak hastalıkları
- Böbrek ve idrar yolu rahatsızlıkları



KiMLERE YASAK OLMALI?

Hastalıkların akut dönemlerinde, ateşli rahatsızlıklarda, aktif ülser ve tümör varlığında, kanamayla seyreden durumlarda kaplıca tedavilerinin uygulanması doğru değil. Bel ve boyun fıtığı hastalarıma kesinlikle kaplıca tedavileri, uygulamaları önermem. Çünkü vücudun savunma sistemini devre dışı bırakmış oluruz. Vücut zarar görür ve bunu ifade edemez.


Dr. Hasan İnsel / Milliyet
hinsel@milliyet.com.tr


DERiNiN KIŞ BAKIMI

Hava soğuduğunda iyi kanlanamayan, dolayısıyla iyi beslenemeyen deri kurur. Kapalı yerlerde çok ısıtılan ortamlar derinin su kaybının artmasına, daha da kurumasına yol açar. Kış gelince iklim gibi derimiz de farklılaştığı için besleyici içeriği zengin ürünleri tercih etmelisiniz

 

Kışın ilk habercileri serin havalar yavaş yavaş hayatımıza yerleşiyor.  Şimdiden önümüzdeki soğuk ayların cildimizde ortaya çıkarabileceği sorunlara hazırlıklı olmak için bazı önlemler almakta fayda var. “Kışın soğuk, rüzgarlı, yağışlı günlerine uygun cilt bakımı nasıl olmalı?” diye dermatolog Dr. Arpi Tırpancı’ya sordum. Çok güzel ifade etti kışın neden cildimizin bakım gerektirdiğini. İşte Dr. Tırpancı’nın anlattıkları:
“Deri, vücudumuzun en büyük organı ve kendisini yenileyen hücre tabakasının yaklaşık 24-28 gün süren ömür döngüsüyle canlı, yaşayan, yenilenen çok iyi organize olmuş bir parçamız.
Kışın hava soğuduğunda vücut ısısı kaybını önlemek için derinin kan dolaşımı yavaşlar, kanlanmasında azalma olur. Bunun nedeni kalp, karaciğer, böbrekler gibi hayati önem taşıyan organların dolaşımını artırarak ısı kaybını önlemek. Bu şekilde soğuk havalarda kan dolaşımı azalan deriye temel besin maddelerinin, anti-oksidanların ve yapı taşlarının ulaşmasında eksilme olur. Hava soğuduğunda iyi kanlanamayan, dolayısıyla iyi beslenemeyen deri öncelikle kurur. Kuruyan deri hassaslaşır, dış etkenlere karşı koruması azalır. Kapalı yerlerde çok ısıtılan ortamlarsa ilaveten derinin su kaybının artmasına, daha da kurumasına yol açar. Soğuk havayla yağ bezlerinin aktivitesi de azalır, bu durum derinin kurumasını daha da şiddetlendirir. Kuru deri kaşınır, kolayca zedelenir hale gelir, rengi bozulur, kızarır, dış etkenlere karşı korumasız kalır, erken yaşlanır ve hatta egzamalar başlayabilir.
Bu nedenle, kış gelince iklim gibi derimiz de farklılaştığı için, yazın kullandığımız ürünlerde birtakım değişiklikler yapmak ve besleyici içeriği daha zengin ürünleri tercih etmemiz gerekir.

Parıltılı cilt için temel kural
Öncelikle bedenimizin ve derimizin ihtiyacı olan vitaminleri, anti-oksidanları, besin takviyelerini tamamlamamız önerilir; bu da sağlıklı bir yaşam tarzı ve sağlıklı beslenmeyle olur. Mevsim sebze ve meyveleriyle, tahıl ürünleriyle doğru desteklenmiş beslenme düzeni canlı ve parıltılı bir cilt için temel kuraldır. Balık gibi Omega 3 ihtiva eden besinler veya yeterli Omega 3 takviyesi de unutulmaması gereken ilavelerden.


Cilt tipimizle doğru orantılı tıbbi kozmetiklerin seçimi de çok önemli. Kış aylarında cilt kurumasından korunmak  çok önemli olduğundan özellikle kompleks lipidler ve hümektanlar içeren ürünler seçmek yararlı olur. Sert sabunlar, pH’sı yüksek kimyasallar, sıcak su ve deterjan katkılı temizleyiciler derinin kuruluğunu artırır. Genel kanının aksine, suyla yıkadıktan sonra iyi kurulamamak cildin kuruluğunu daha da artırır, bu nedenle iyi kurulanmaya özen gösterilmelidir. Derisi özellikle kuru olan veya egzama gibi deri hastalığı olan kişiler standart temizlik ürünleri yerine özellikle dermatolojik ürünler kullanmalı. Banyo veya duş sonrası derinin koruyucu tabakasının sağlam kalması için bir koruyucu losyon sürülmesi uygun olur.

Eller için koruyucu bakım
Eller için de vücudumuz gibi yine aynı önlemler geçerli. Hatta kışın daha fazla soğuğa maruz kaldıkları için düzenli olarak nemlendirici kullanmayı unutmamak ve kışın soğuğunda alışkanlık edinilen sıcak suda el yıkamanın uygunsuz sabun kullanımıyla birleştiğinde  deriyi daha da kurutacağını unutmamak gerekir.
Sadece dışarıdan uygulamalarla yapılan bir cilt bakımı yeterli olmaz, vücudumuzun genel bakımı ve durumu da cilt sağlığında çok önemli. Bu nedenle erken cilt yaşlanmasını önlemek ve cildinizi kötü şartlardan korumak için  size özel olarak yapılması gerekenleri doktorunuza danışmanız en doğru yol.”




Bu haber 1,319 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,341 µs