dikkat edin! | " /> dikkat edin! | "/>

En Sıcak Konular

Bel’inizin ölçüsüne dikkat edin!

27 Eylül 2008 14:29 tsi
Bel’inizin ölçüsüne dikkat edin! Bel çevrenizi en son ne zaman ölçtünüz, yoksa biraz kalınlaşmaya mı başladı? Bel çevreniz kalınlaşmaya başladıysa hemen önleminizi alın! Nasıl mı? Dr. Aysun Çetin anlatıyor.

Son yıllarda obezitenin neden olduğu hastalıklar zincirine yeni bir halka eklenmiştir: METABOLİK SENDROM! Sizin de bel çevreniz gittikçe kalınlaşmaya, (LDL)kolesterol ve trigliserit değerleriniz yükselmeye ve kan şekeriniz normal sınırları geçmeye başladıysa metabolik sendrom riski altında olduğunuzu bilmenizde yarar var.
 
Endüstrileşmenin getirdiği fast-food alışkanlığı, şeker, doymuş ve trans yağ içeriği yüksek besinlerin tüketimi ile fiziksel aktivite yetersizliği; bir modern yaşam rahatsızlığı olan metabolik sendrom riskini oldukça arttırıyor. Ülkemizde her beş kişiden birinde bu sendroma rastlanıyor. Pankreastan salgılanan insülinin yetersizliği veya hücrelerde yeterince kullanılamaması sonucu oluşan insülin direnci, sendromun gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Türkiye'de 14 ilde yapılan abdominal (karın bölgesi obezitesi) ile ilgili araştırmada abdominal obezitenin görülme sıklığının yüzde 44.3 bulunmuştur, yani bel çevresi 102 santimetrenin üzerinde olan erkekler, erişkin nüfusun yüzde 22.7'sini, bel çevresi 88 santimetrenin üzerinde olan kadınlar da erişkin nüfusun yüzde 54.3'ünü oluşturmaktadır. Hipertansiyon, diyabet, kolestrol bozukluğu, obezite, yağlı karaciğer, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, safra taşı, uyku apnesi, horlama, gut, depresyon ve polikistik over sendromunun da metabolik sendroma neden olduğu saptanmıştır.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Aysun Çetin sorularımızı yanıtladı.   

Metabolik sendrom nedir?

İnsulin Direnci Sendromu ya da  Sendrom X adlarıyla da bilinen Metabolik Sendrom, vücutta şeker ve insulin dengesindeki bir bozukluk sonucu kan yağlarında artış, bel çevresinin fazlalaşmasıyla ön planda olan kilo fazlalığı, tansiyon yüksekliği ve şeker dengesizliği başta olmak üzere aynı anda birçok organda çeşitli sorunlarla kendini gösteren, toplumda çok sık görülen ve sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Bu sendroma en yatkın kişiler genellikle, masa başında oturan, beslenmesi düzensiz, yoğun stres altında çalışanlardan oluşur.

Metabolik sendroma sebep olan etkenler nelerdir?

Genetik eğilimi olan kişiler metabolik sendrom gelişimine karşı daha fazla yatkındırlar.  Eğer kişinin ailesinde kilo fazlalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarında dengesizlik gibi sorunlar var ve çevresel faktörler de eklendiyse Metabolik Sendrom gelişmesi kaçınılmazdır. Burada mutlaka vurgulanması gereken, sendromun ortaya çıkmasını belirleyen en önemli faktörün çevresel faktörler olduğudur. Çevresel faktörler denildiğinde iki kavram akla gelir:
1. Harcanabileceğinden çok daha fazla kalorijenik ve vücut yapısına uygun olmayan gıda alımı
2. Egzersiz yokluğu veya yetersizliği.
Bu iki faktör bir araya geldiğinde, genetik uygunluk yoksa bile Metabolik Sendrom oluşabilir. Başka bir açıdan bakıldığında, genetik açıdan riskli bir kişi düzenli egzersiz yapıyor ve sağlıklı besleniyorsa Metabolik Sendrom gelişmeyebilir.

Metabolik sendrom ile ilgili bilimsel araştırmalardan çıkan sonuçlar neler?

Türkiye'de 14 ilde yapılan abdominal (karın bölgesi obezitesi) ile ilgili araştırmada abdominal obezitenin görülme sıklığının yüzde 44.3 bulunmuştur, yani bel çevresi 102 santimetrenin üzerinde olan erkekler, erişkin nüfusun yüzde 22.7'sini, bel çevresi 88 santimetrenin üzerinde olan kadınlar da erişkin nüfusun yüzde 54.3'ünü oluşturmaktadır. Hipertansiyon, diyabet, kolestrol bozukluğu, obezite, yağlı karaciğer, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, safra taşı, uyku apnesi, horlama, gut, depresyon ve polikistik over sendromunun da metabolik sendroma neden olduğu saptanmıştır.
Çalışmalarda dikkati çeken sonuçlardan biri de, ilerleyen yaşla birlikte metabolik sendrom sıklığının artmasıdır. 20-29 yaş grubunda yüzde 10’lar civarında seyreden risk, 30-39 yaş grubuna gelince yüzde 30’lara çıkıyor. 40-49 yaş grubunda her iki kişiden biri Metabolik Sendrom tanımına uyuyor. Sonraki yaş gruplarında ise yüzde 60’lar civarında görülme oranı var. Yaş grupları tablosu ayrıntılı değerlendirildiğinde, kadınların erkeklere göre daha az risk altında olduğu yaşlar sadece 20-29 diliminde. Yıllar geçtikçe risk faktörü her üst yaş diliminde daha da belirginleşerek hep kadının aleyhine çalışıyor. Bu sonuçlar bize kadınların yaşam stillerini çok ciddi bir şekilde gözden geçirmeleri gerektiğini söylemektedir. 

Belirtileri nelerdir, kişilerde ne gibi şikayetler artış gösterir?

Metabolik Sendrom’un 4 temel öğesi vardır: Bel çevresinin fazlalığı, trigliserid düzeyinin yüksekliği, kötü huylu (LDL) kolesterol düzeyinin yüksekliği,  kan basıncının yüksekliği ve kan şekerinin olması gereken rakamların üzerinde bulunması. Bunlar arasında olmazsa olmaz faktör ise  bel çevresinin yüksek oluşudur. Son olarak 2005 yılının Nisan ayında Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından Berlin’de düzenlenen “1. Uluslararası Metabolik Sendrom Kongresinde”, Metabolik Sendrom tanı kriterlerine son şekli verildi. Buna göre;
Bel çevresinin erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm’den fazla bulunmasına ek olarak aşağıda belirtilen 4 faktörden ikisinin varlığı tanı koymak için yeterli kabul edilmiştir:
Trigliserid düzeyinin 150 mg/dl’dan fazla oluşu veya bunu sağlamak için bir ilaç kullanılması
HDL-Kolesterol düzeyinin erkeklerde < 40 mg/dL, kadınlarda < 50 mg/dL oluşu veya bunu sağlamak için bir ilaç kullanılması
Büyük tansiyonun 130 mmHg veya küçük tansiyonun 80 mmHg düzeyine eşit veya üzerinde olmaları veya daha önce hipertansiyon tanısı konulup ilaç kullanılması
Açlık kan şekerinin 100 mg/dl üzerinde bulunması veya daha önce tip 2 diyabet tanısı konulmuş olması

 Kimler risk altında?

* Yeterli fiziksel aktivitesi olmayanlar
* Fazla ve hatalı beslenenler
* Aşırı alkol tüketenler
* Sigara kullananlar
* Genetik yatkınlığı olanlar

Nasıl tedavi edilir?

Metabolik Sendromun en etkili tedavisi önlemektir. Bir hastalığın maddi-manevi en ucuz, başarılı ve etkin tedavisinin onun oluşmasını engellemek olduğunun en iyi örneklerinden biri Metabolik Sendrom Önleme Çalışmalarıdır. Henüz hiçbir hastalık belirtisinin ortaya çıkmadığı riskli kişiler en erken evre Metabolik Sendromu olan kişiler olarak kabul edilmelidir. Bu dönemde yapılan ayrıntılı laboratuar tetkikleri insuline karşı vücutta direnç olduğunu gösterir. Bu evrede yapılacak işlem egzersiz, yaşam stilini düzeltme ve tıbbi beslenme tedavisidir. Egzersiz söz konusu olduğunda ayrıntılı- karışık programlar yapmak zor, pahalı ve bir zaman sonra terk edilecek yaklaşımlardır. Günde 30-45 dakika ara vermeksizin devam eden yürüyüşler tüm gereksinimi karşılayacak kadar yeterlidir.
İlerleyen evrelerde basit laboratuar tetkiklerinde düzensizlik, hafif tansiyon ve kan şekeri düzensizliği belirdikçe, bu tedbirlere ek olarak ilaçların kullanımı düşünülebilir. Daha geç evreler organ sorunlarının başladığı, özellikle kalp-damar hastalıklarının, şeker hastalığının yaşamı tehdit eden boyutlara ulaştığı dönemlerdir. Su safhaya gelindiğinde yalnızca yaşam stil değişikliği yetersiz kalacaktır. O nedenle kan yağlarının düşürülmesi, şeker düzeyinin ayarlanması, tansiyonun düzenlenmesi gibi ilaçla yapılan tedaviler devreye girecek, bazen bunlar da yetersiz olup anjioplasti, stent, by-pass gibi girişimlerin de uygulanması gerekebilecektir.

Metabolik sendromu tetikleyen gıdalar var mı?

Aşırı şekerli,yağlı,tuzlu gıdalar ile özellikle fast food tarzı beslenme metabolik sendrom için risk oluşturur.
 
Peki, metabolik sendromdan korunmak için neler yapabiliriz?

Modern çağın hastalığı olan bu rahatsızlık riskini azaltmanın ilk kuralı fazla kilolarınızdan kurtulup, bel çevrenizi kadınsanız 88 cm, erkekseniz 102 cm’nin altına düşürmektir. Tam buğday unu ile yapılmış tahıllar, az yağlı süt ve süt ürünleri, sebze-meyvesi yüksek bir beslenme alışkanlığı, az ve sık öğün düzeni ve fiziksel aktivitenin arttırılması; vücut yağ yüzdenizi azaltmanıza yardımcı olabilir. Bu konuda bir beslenme uzmanından yardım da alabilirsiniz. Büyük bir hızla ilerleyen metabolik sendromdan korunmak ve genetik mirasınızdan belki de size kalan diyabet, kalp hastalığı ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarından uzaklaşmak için öncelikle fazla kilolarınızdan kurtulmalısınız. Yeterli ve dengeli beslenmek, fiziksel aktivitenizi arttırmak, yeterli uyku uyumak ve stres düzeyinizi azaltmakla işe başlayabilirsiniz. Bel çevrenizi sık aralıklarla ölçmek, glisemik endeksi düşük besinleri (yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar, elma, armut, portakal gibi meyveler ve yağlı tohumlar) sofranızdan eksik etmemek ve bu alışkanlıkları bir yaşam tarzı haline getirmekle obezite başta olmak üzere tüm diğer dejeneratif hastalık riskinizi yarıya indireceğinizi unutmamalısınız!

www.iyilikguzellik.com özel Nihal Doğan

 



Bu haber 1,226 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,090 µs