Tohum ve yaşam | " /> Tohum ve yaşam | "/>

En Sıcak Konular

Tohum ve yaşam

27 Eylül 2010 18:50 tsi
Tohum ve yaşam Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı Levent Gürsel Alev,"Tohum ve Yaşam" başlıklı makalesinde yerel tohumların ve yerel pazarların hayati önemini açıklıyor...

Köylüler, binlerce yıldır farklı iklim koşullarında ve yörelerinin toprak özelliklerine göre, hatta çevredeki yabani  türlerden de yararlanarak doğa ile işbirliği ve uyum içinde sayısız bitki çeşitlerini geliştirdiler. Geçmiş kuşaklardan kalan engin bilgi ve deneyi tohumlarında sakladılar ve gelecek kuşaklara aktardılar. Sümer medeniyeti ile başlayan tarım, o yıllardan bu yana gıda üretiminin temelini oluşturdu ve bu yaratılan bu zenginlik gıda güvencesini sağladı.
 
Bugün farkındayız ki; yaratılan bu zengin çeşitlilik gen erozyonu ve gen korsanlığının tehditi altında. 1970’li yıllardan sonra "birim alandan elde edilen verimi en üst düzeye çıkarmak" argümanıyla yola çıkan “yeşil devrim” endüstriyel tarımın yolunu açtı. Tarımda mekanizasyon, yoğun sentetik kimyasal gübre ve ilaç (zehir) kullanımına ve yüksek verimli melez (hibrit) tohumlara dayalı bu tarım şekli, köy çeşitlerinin her geçen gün biraz daha yokolmasına yol açtı. Çiftçi refahı, artan dünya nüfusunu doyurmak, yüksek verim elde etmek gibi hedeflerle yola çıkan “yeşil devrim” daha 20. yaşını tamamlarken iflasın eşiğine geldi. Bu kez de genetik mühendisliğinin ulaştığı bilimsel düzey ile GDO (genetik yapısı değiştirilmiş organizma) tekniğine bir çare olarak başvuruldu. Herhangi bir tür (bitki, hayvan, insan veya mikroorganizma) canlı organizmanın genom yapısında fonksiyonu belirlenmiş bir genin bir başka canlının gen dizilimine biyoteknolojik yöntemlerle aktarılması ve bakterilerle çoğaltılarak yeni bir canlı türü oluşturulmasıyla transgenik canlılar üretilmeye başlandı. Üretilen canlılar tarım ve tohum alanında tekel haline gelmiş dev firmaların patenti altına alınmaya başladı. Bu da yetmedi aktarılan genin gittiği (bulaştığı) her yerin kendi mülkiyetleri olduğunu iddia etmeye başladılar. Gen kaçışı ile artık canlı yaşamın özü olan tohumlar kimi ulusaşırı şirketlerin mülkiyetine girmeye başladı. Oysa köy çeşitleri anonimdir, halka aittir ve kuşaktan kuşağa paylaşılarak yaşamın zenginliğini sağlar. Köylülerin ürettiği ürünler geçmişten bu yana yerel pazarlar ve yerel beslenme kültürünün desteğiyle tarımda ürün çeşitliliğinin artmasına, onbinlerce çeşit geliştirilmesine, tohum ve bitki çeşitleri ve genetik zenginliğin korunmasına yardımcı olmuştu.
 
Ancak küreselleşmeden dolayı oluşan gıda ürünlerinin uluslararası ticareti ve bugün şirketlere bağlı büyük zincir marketler ve alışveriş merkezleri yerel pazarların yerini aldıkça, çeşitlilik yerini tek tip ürün yetiştiriciliğine bıraktı. Bir yandan tohum şirketleri, bir yanda gıda şirketleri piyasaya hükmetmeye başladılar ve çiftçinin hangi çeşidi ekeceğine karar vermeye başladılar.  İstenen çeşitten ekilmezse tabii ki ürün şirketler tarafından satın alınmıyordu. Böylece çiftçiler satabilecekleri çeşitlere yönelmeye başladılar.
 
Tohum ve bitki çeşitlerinin varlığını güvence altına almanın en iyi yolu onları üreterek korumak, üretilen ürünleri doğrudan tüketiciye ulaştırabilmektir. Ancak ulusaşırı şirketler sadece çıkarlarını düşünerek açlığa ve kıtlığa çare olmak gibi bahanelerle hangi bitkilerin yaşayacağına, hangilerinin kaybolacağına karar veriyorlar. Ulusaşırı şirketlerden yana politika üreten  hükümetler, çiftçileri zamanla tohum endüstirisine bağımlı hale getiriyor. Bu da yerel köy çeşitlerinin kısa sürede ortadan kaybolmasına neden oluyor.

Geleneksel köylü tarımı ve ekolojik tarım, endüstiriyel metodlardan çok daha sağlıklı ve sürdürülebilir olduğu için, her geçen gün daha fazla anlaşılmakta, toplumsal destek bulmaktadır. Bu durumun korunması ve geliştirilebilmesinin ancak yerel tohumlar kullanılarak üretilmesi ve bu üretimin öncelikle yerel pazarlara sunumu ile mümkün olabilecektir.
 
Diğer yandan; beslenmenin ve kültürel kimliğin en önemli kaynağı olan tohumun yaşamın sürekliliğinin ve doğurganlığın kendisi olduğunun bilinciyle tüketicilerin yerli çeşitleri satın alarak tercihte bulunmaları, gerçek gıdaya ulaşma hakkı ve talebi üzerinden örgütlenmeleri bu alandaki temel ihtiyaçlardan biridir.
 
Yerel çeşitlere dayalı ekolojik tarım hareketi ihtiyaç duyduğu toplumsal desteği gerçek gıdadan yana somut tavır alan, toplumsal bilinç ve farkındalık yaratan hareketlerin somut duruşu ile güçlenecek, dünyayı saran  ekolojik krize yanıt üretecektir.
 
Levent Gürsel Alev
Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı
lga.alev@gmail.com



Bu haber 1,403 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,284 µs