En Sıcak Konular

GDO bu ülkeye ihanettir!

3 Ağustos 2010 16:12 tsi
GDO bu ülkeye ihanettir! Tarım Bakanlığı tüm eleştirilere kulak tıkayarak henüz yasası bile çıkmadan peşpeşe pek çok GDO'lu ürünün ithalatına izin veriyor!

Gazeteport sitesinden Hatice Nazlı Aydoğan'ın haberi:

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nın Ekim 2009'da GDO'lu ürünlerin Türkiye'ye girişinin yasaklanacağını iddia ettiğinden bu yana çok şey değişti.

Tarım Bakanlığı GDO'lu ürünlerin ithalatına izin verirken gündemi sarsan bebek mamasında GDO var  mı? tartışmalarına mamada" GDO'lu ürün kullanılamaz" hükmünü getirdi.

Ancak, konuya taraf uzmanlar GDO'lu ürün ithalatına şiddetle karşı çıkarken denetiminde yeterli olmayacağını konusunda da oldukça ısrarlılar.

Frankenstein gıdalar olarak bilinen GDO' lu ürünleri pek çok yönüyle konunun uzmanı isimlerle görüştük. İşte GDO'nun  perde arkası....

Öncelikle şeker pancarı deposu olarak bilinen Türkiye'nin tarım politikasını,  kota nedeniyle şeker pancarı ithal eder bu ülke haline gelmesini  ve  uygulanan şeker politikalarını Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Abdullah Aysu ile görüştük.

Türkiye'nin kendi kendine yeten bir tarım ülkesi iken bugün temel gıda ürünlerini ithal edecek noktaya gelmesinde hükümetlerin tarım politikası olmamasına hatta bilinçlibir biçimde tarımdan koparılmasının neden olduğunu söyleyen Aksu, başta şeker pancarı ve mısırın ithal kararı ilgili çok çarpıcı iddialarda bulundu.

Aysu, Türkiye'de bilinçli ve kademeli olarak şeker pancarı üretimine sınır konulduğunu bunda ise en önemli nedenin nişasta bazlı şekeri piyasalara hakim kılmak ve uluslararası şirketlere  kapı açılmasınının  olduğunu iddia etti.

Abdullah Aysu, nişasta bazlı şekerin mısırdan üretildiğini hatırlatarak başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin üretim fazlası GDO'lu mısırın Türkiye'ye getirilerek işlendiği söyledi.

Türkiye'de nişasta bazlı şeker üretiminin çokuluslu şirketlerin Türkiye'deki yerli ortakları kanalıyla yapıldığını hatırlatan Aysu," Bu firmaların hangi uluslararası şirketlerin yerli ortağı olduğu , nerede ve nasıl üretim yaptığını hepimiz  biliyoruz. Gerçek amaç, Türk şeker piyasasının yabancıların eline bırakmak. Bunu zaten kademeli olarak gerçekleştirdiler.Şeker pancarına konan kota şeker piyasasını Şeker Kurulu'nu insafına terkedilmesi bu sürecin nasıl kontrollü bir şekilde işletildiğini gösteriyor" dedi.;

ÖZELLEŞTİRMENİN ARDINDAKİ GERÇEK?
"Türkiye'ye gelen yabancı üreticiler piyasası ele geçirecek" diyerek iddialarını sürdüren Abdullah Aysu, " şeker fabrikalarını özelleştirilmesinin yönelik süreç devam ediyor. Hükümet çok kârlı işletmelerini yabancı satarak bu ülkenin vatandaşını yabancını insafına terketmeye hazırlanıyor. Bu ihanet değil mi? Şeker pancarından geçinen milyonlarca çiftçiyi göçe zorlamak değil midir?dedi.

ŞEKER KURULUNDA KİMLER VAR?
Abdullah Aysu, Şeker Kurulu'nda sadece sektöre yön veren şirket temsilcilerinin bulunduğuna değinerek şunları söyledi:" Şeker kotasını kurul belirler. Aldığı kararları hükümete sunar , hükümet ise sadece yasalaştırır. Kurulun kararlarını hükümet değiştiremez. Yani işin özü budur sektör temsilcileri  piyasayı belirler hükümette uygular . Bu kararların üreticinin yanında olacağını kim söyleyebilir."

ÜRETİM AZALTILARAK ZARAR ETTİRİLİYOR
Türkiye'de şeker pancarı üretimine kota konulması ile şekerde fiyatın yükselmesiyle ithalata zemin hazırlandığına işaret eden Aysu, Henry Kissinhger'in " Bir ülkenin ele geçirdiğinizde o ülkeyi yönetirsiniz ancak gıdayı ele geçirdiğinizde ise o ülkenin tek tek kişilerini yönetirsiniz" sözünü hatırlatarak uygulanan politikalarla Türkiye'nin gıda tekeline teslim edileceğini vurguladı.

İNSAN SAĞLIĞI HİÇE SAYILIYOR
GDO'lu ürünlerin insan sağlığı ile ilgili bilinen zararlarına rağmen ithal kararını almaktan kaçınmayan hükümeti anlamakta zorluk çektiğini söyleyen Aysu, özellikle şekerin pek çok gıda ürününde kullanıldığını hatırlatarak, gelen ürünlerin denetimlerinin yapılacağına dürüst yapılmayacak"

"GDO'YA ZARARSIZ DİYEN YALAN SÖYLÜYOR"
Hükümetin tarım politiklarında ve temel gıda ürünleri ithalatında görüş almadığı, GDO'lu ürünlerin ithalatına karar veren bilimsel komitede yer vermediği ilgili taraflardan biri de Ziraat Mühendisleri Odası. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası  Yazman Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Taşdöğen'in sorularımıza yanıtları da oldukça dikkat çekiciydi.

TERMİNATÖR TOHUMLARLA YÖNETİYORLAR
GDO meselesinde çokuluslu şirketlerin, tohum tekellerinin genetiğiyle oynayarak yaşamı patentlemeye çalıştıklarını ve ilaç şirketleriyle de evlilikler yaparak çevre ülkelerin tüm köylü ve üreticilerini artık merkez ülkelere değil, merkez ülkelerin çokuluslu şirketlerine bağlama çabalarına dikkat çeken Taşdöğen, " Bu çaba çevreden merkeze kaynak aktarma mekanizmasının yanında doğayı ve biyolojik çeşitliliği yok eden bir süreci de çok hoyrat bir şekilde dünyanın tüm coğrafyalarına dayatıyor. Aynı zamanda insan ve hayvan sağlığı açısından da ciddi tehditler içeren bir süreç olarak önümüzde duruyor." Kissinger‘in sözünü şiar edinen ABD bu süreci ürettiği "terminatör" tohumlarla yönetiyor. Yani mısır, soya ya da pamuk genlerine aktarılan bu "yok edici" genler bir hasat dönemi sonunda "intihar ediyor" ve bir daha kullanılamıyor. Çiftçiler bu tohumu almak için her yıl yeniden para ödüyor. Ve Amerikan Monsanto şirketi yıllık 100 milyar dolarlık cirosuyla bu alanda en büyük paya sahip" diyor.

GDO'LU BESLENİYORUZ
Taşdöğen şöyle konuştu: "Ancak ithalat konusunda bir engelleme olmadığından 1998‘den beri Türkiye‘ye denetlenmeksizin milyon tonlarca mısır ve soya girdi. Tabii bunların GDO‘lu olduğu resmi olarak açıklanmasa da ihracatçı ülkelere bakmak fikir yürütmeye yardımcı olacaktır: ABD ve Arjantin. Bunlar, GDO‘lu ürünlerin en fazla ekildiği ülkeler. Türkiye‘de, birçok besin maddesinde tatlandırıcı olarak kullanılan glikoz şurubunun hammaddesi mısır. Ve sıkı durun! Mısırdan üretilen ya da mısırın katkı maddesi olarak kullanıldığı yan ürün sayısı 700. Soyadan üretilenlerse 900‘ü buluyor. Yani yediğimiz hemen her besinde GDO olma riski çok yüksek."

Taşdöğer, Türkiye'de GDO'lü ürün ithalinin Şeker Kurulu'nun kararıyla alındığını belirterek bilimsel kurum ve kuruluşları itirazlarına hükümetin kulak tıkadığını ve tartışmalara duyarsız kaldığını belirterek,"Böylece nişasta bazlı şeker yol açıldı.Ve şeker pancarına kota getirildi.Mısır  ithalatının arkasındaki senaryo bu.  ABD, Arjantin gibi ülkelerin üretim fazlası GDO'lu mısır yine o ülkenin Türkiye'deki yatırımlarında işleniyor.  Nişasta bazlı şekere de pazar açılıyor "dedi.

GDO'nun bir ıslah çalışması , bir transfer ve gen kaçısı olmadığını tamamen bakteri, virüs ve mikroorganizmalarla yapılan bir çalışma olduğunu kaydeden Taşdöğen, "Bunun insan sağlığını tehdit etmediğini söyleyen yalan söyler" dedi.

YASA ÇIKMADAN İTHAL KARARIN ALINDI
Biyogüvenlik yasasının 12 Mart 2010'da yayımlandığın ve yürürlüğe giriş tarihinin ise 6 ay sonraya ertelendiğini ifade eden Fatih Taşdöğen, henüz yasa çıkmadan yasayla çekilen yönetmelikle ithal kararı alındığına dikkat çekerek şöyle dedi: " Bu yönetmelik çıkana kadar 3 kez değişikliğe uğradı. Değişikliğin sebebi ise hangi ürünün hangi ülkelerden geleceği, kalitesi ve insan sağlığı ile koşulları taşıyıp taşımadığına kararını verecek Bilimsel Komite'nin kimlerde oluşacağı ile ilgilidir.

Bilimsel Komite, bu konuda yeterliliği olmayan bir kurul. Sağlık Bakanlığı'na bağlı müdürlükler, TÜBİTAK ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin yer aldığı bu kurulda tüketici dernekleri ve ziraat mühendisleri odasın yeralmıyor.Her değişiklikte yapılan itirazlarla bu noktaya geldik. Ancak, bu hükümet henüz yasa çıkmada yangından mal kaçırır gibi yönetmelikle ithal izni aldı. Ve yasa çıksa da yönetmelikle bu izni kullanmaya devam edecekler. Bu uygulama rant sağlamaya yönelik bir uygulamadır.ekonomik, sosyal boyutu ve insan sağlığı gözetilmeden alınmış bir uygulamadır. İthalat bu ürünlerin insan ve çevre sağlığı için zararlı olduğu ispatlanana kadar devam edecek" .

GDO'lu ürünlerin insan sağlığına yönelik tehditlerine hakkındaki sorularımızı ise  İstanbul Üniversitesi Onkoloji Bölümü Uzman Doktor Yavuz Dizdar yanıtladı.

SORUMLULUK TIP DÜNYASININ
Dizdar, GDO'lu ürünlerin insan sağlığına  verdiği zararlar hakkında bilim dünyasının ciddi araştırmalar yapmaktan kaçındığı belirterek " Bu tıp dünyasını sorumluluğundadır. Ancak, riskleri konusunda emin olduğumuz  GDO'lu ürünlerin insan sağlığına yönelik ne gibi riskler taşıdığı dikkate alınmıyor. Yani bilim dünyası bu konuyu görmemezlikten geliyor" dedi.

Yavuz Dizdar, hayvanlarda yapılan deneylerde büyüme ve gelişim bozukluğu, beyinde küçülme, sindirim sistemi rahatsızlıkları tespit edildiğinin altını çizerek şöyle dedi." İlaç endüstrisi bür ürünü 10-15 yıl boyunca test eder ve daha sonra satışa sunar. Buna rağmen zaman zaman bazı ilaçlarda beklenmeyen etkilerin görülmesi mümkün oluyor.GDO'ürünlerde ise herhangi bir araştırma süreci geçirmeden doğrudan insanlığa gıda maddesi olarak sunuluyor. Bu konuda sorumluluk aynı zamanda gerekli deneysel araştırmaları kulak arkası eden tıp dünyasında.

ÇOCUK MAMASINDA YOK AMA!
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın GDO'lu ürün ithalatının kapsamını genişletmesi ile ilgili olarak dün İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Kenan Demirkol'dan ilginç bir açıklama geldi. Demirkol,  GDO'lu şeker pancarı ve mısırın ithaline izin verip ardından "Bebek mamasında GDO'lu ürün kullanılmaz mantığını anlamakta zorluk çektiğini belirterek şöyle konuştu:" Çocuk mamalarında GDO'yu yasaklıyorsunuz, ama şeker gibi hayatın her alanına tesir eden ve çocukların çeşitli ürünlerle çokça tükettiği bir ürünün ithaline izin veriyorsunuz. Bu nasıl çelişki....Yani illa insanlar ölecek, ondan sonra bu tür ruhsat veren kuruluşların aklı başına gelecek."



Bu haber 1,776 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,661 µs