En Sıcak Konular

'Sakin Şehir'de koyun-keçi panayırı

18 Haziran 2010 10:01 tsi
'Sakin Şehir'de koyun-keçi panayırı "Dünya, etiyle sütüyle keçinin peşine düşmüş; biz ise sahip olduğumuz değerin farkında değiliz... Hatta elimizdeki nimeti yok etmeye çalışıyoruz. Koyunda da durum pek farklı değil... " Nedim Atilla yazıyor...

Nedim Atilla'nın yazısı:

Seferihisar, ülkemizin ilk 'cittaslow'u, yani ilk Sakin Şehri... Sırada başka güzel kasabalarımız da var 'sakin' olmaya aday... Geçen hafta sonu 'İzmir Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği'nin öncülüğünde, Seferihisar'ın yanı sıra Mordoğan ve Karaburun belediyelerinin de desteğiyle bir güzel panayır yaşadık. Koyun ve keçinin etiyle ve sütüyle yaşamımızdaki önemine dikkat çekmek için düzenlenmişti bu panayır. Anadolu'nun eski geleneklerinden biri olan panayırlar, eskiden nisan-haziran ayları arasında her hafta başka bir kasabada düzenlenirmiş. Bu güzel alışkanlık, şimdi maalesef unutulmak üzere...

Yüzyıllardır dedelerinden, babalarından öğrendiklerini yaylalarda yaşatmaya çalışan çobanlar da bu panayıra coşkuyla katıldı; davul zurna eşliğinde halaylar çekildi; Anadolu insanı hayvancılığı korumak ve yaşatmak kararlılığını çok güzel ortaya koydu.

İTHALATI BIRAKIR   İHRACATA BAŞLARIZ

Son dönemde hayvan ithalatı, kalıcı bir politikaya dönüştürülmeye çalışılıyor; üreticiler ise ithalata karşı yerli üretimi ayakta tutmanın mücadelesini veriyor. Erzurum, Kars ve Ardahan'da 4 bin üretici, organik hayvancılıkla ülkenin et ve süt ihtiyacını ithalata gerek kalmadan karşılamak için harekete geçtiler. Aklınızdan 'Seferihisar'da yapılacak Koyun-Keçi Panayırı ile ithalat önlenebilir mi?' diye geçebilir. Elbette ilk kez yapılan bir panayırla hayvancılık ve tarım politikalarını değiştirmek mümkün değil! Ancak unutmayalım ki Türkiye'de yaşayan bizler, dünyanın en pahalı benzinini kullandığımız yetmezmiş gibi, dünyanın en pahalı etini de tüketiyoruz... Panayırda da konuşan, küçükbaş hayvancılık konusunda Türkiye'nin en önemli uzmanlarından Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı'nın her fırsatta dile getirdiği gibi, eğer küçükbaş hayvancılığa gerekli önem ve destek verilirse, et ve sütte hem iç piyasanın ihtiyacı karşılanır, hem de Avrupa ve Ortadoğu en büyük ihraç pazarımız olabilir. Gazeteci dostumuz Ali Ekber Yıldırım'ın da ısrarla vurguladığı gibi, Anadolu'da geleneksel ve sosyal açıdan önemli bir yeri olan küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi için atılacak her adım, küçük bile olsa çok değerlidir. 


ANNE SÜTÜNE EN   YAKIN OLAN KEÇİ SÜTÜ
Konuya biraz da farklı bir açıdan bakalım... Türkiye'de et ve süt denilince akla hep büyükbaşlar geliyor. Nedense koyun-keçi sütünü saymıyoruz? Oysa uzmanlar, keçi sütünün anne sütüne en yakın süt olduğunu söylüyorlar. Yine hekimler ve diyetisyenler, kanser hastalarına dana eti yerine kuzu eti tüketmelerini öneriyorlar. Ülkemizde süt üretiminin yaklaşık yüzde 92'si sığırdan, yüzde 7,8'i koyun ve keçiden, sadece binde 2'si mandadan elde ediliyor. Ette ise üretimin yaklaşık yüzde 77'si sığırdan, yüzde 20'si koyundan, yüzde 2,85'i de keçiden elde ediliyor. 
Aslında Türklerin Orta Asya'dan getirdikleri geleneksel beslenme alışkanlıklarından Anadolu'nun muhteşem peynirlerine kadar, hemen her konuda koyun ve keçinin varlığı önemli rol oynamış. Ancak son 10 yıla bakıldığında, ne yazık ki, ülkemizdeki koyun ve keçi üretimi yarı yarıya azalmış durumda. Oysa Kaşgarlı Mahmud'un dizelerinde bile koyun ve keçi sütüne özel önem verildiğini görüyoruz.
Hatırlatmakta yarar var, genç ağaçların filizlerini yedikleri iddiasıyla neredeyse 'orman düşmanı' ilan edilen keçilerin, bu haksızlıktan ötürü de sayıları iyice azalmış durumda... Bu iddiaya karşın, orman yangınlarını önleyebilecek canlının da yine keçi olduğunu söylüyor uzmanlar. Çünkü yerdeki bitki örtüsünü yedikleri için, yangının yayılmasını da önlemiş oluyorlar. 
Keçi etinin insana yararı bir yana, sütünün ve peynirinin dünyada gördüğü ilgi de giderek artıyor. Özellikle İtalyanlar ve Fransa'nın güneyinde yaşayan keçi üreticileri, sütlerinin kıymetini gayet iyi biliyor ve karşılığını da çok güzel alıyorlar. Örneğin, marketlerde üzerinde keçi resmi bulunan paketlenmiş peynirler, inek resmi olanlardan çok daha pahalıya satılıyor. Midilli Adası, Osmanlı döneminde olduğu gibi bugün de önemli bir peynir üretim bölgesi. 'Loutari' ve 'kefalotuari' adlı bizde de genellikle 'kelle' diye bilinen peynirler, keçi sütünden yapılarak pazarlanıyor. Yunanlılar, salatalarının üzerini süsleyen 'feta' peynirlerini de ya koyun ya da keçi sütünden yapıyorlar. Koyun, keçi sütünden yapılan peynirin insan sağlığına yararlarını da anlata anlata bitiremiyorlar. (Bilirsiniz, keçi sütünden yapılan dondurma da hem daha kıymetli hem de pek lezzetidir.)


LEZİZ KOYUN VE KEÇİ PEYNİRLERİMİZ

Bütün dünya keçi sütünden yapılan peynirlerin değerini yeni yeni anlarken; Anadolu'da keçi sütü ile yapılmış peynir çeşitleri inanılmazdır. Örneğin Didim'de yapılan 'Yenihisar Keçi Peyniri' tek kelimeyle nefistir. Çanakkale'den İstanbul saraylarına yüzyıllarca taşınan Ezine peyniri de yüzde 60 koyun, yüzde 40 keçi sütünden üretilir. Bugün Adıyaman'da, Kahta'da keçi sütünden yapılmış taze peynirler pek meşhurdur; Nemrut'a gelen turistler bile bu peynirleri severek tüketirler. Seferihisar'da üretilen 'Armola' ve 'Çoban Tulumu' da keçi sütünden yapılmaktadır. Alaçatı meyhanelerinde meraklısının arayıp sorduğu 'Kopanisti' peyniri de elbette keçi sütünden yapılır. Konya'da 'Gökpeynir' diye bilinen küflü peynir de koyun ve keçi sütünden üretilmektedir.

Dünya, etiyle sütüyle keçinin peşine düşmüş; biz ise sahip olduğumuz değerin farkında değiliz... Hatta elimizdeki nimeti yok etmeye çalışıyoruz. Koyunda da durum pek farklı değil... Bu hassas konuda ya koyun gibi kaderimize razı olacağız ya da keçi gibi inatçı olup küçükbaş hayvancılığı geliştireceğiz. Her şeyden önce çocuklarımızın ve torunlarımızın yüzüne rahatça bakabilmek için...

 
 



Bu haber 1,954 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,502 µs