En Sıcak Konular

Suyu üzmeyin!

19 Nisan 2008 18:03 tsi
Suyu üzmeyin! Japon araştırmacı Masaru Emoto donmuş su kristallerinin fotoğraflarını çekti. Bütün dünya bu fotoğrafları konuşuyor.

Japon araştırmacı Masaru Emoto, donmuş su kristallerinin fotoğraflarını çekerek yepyeni bir dünyanın kapılarını araladı. Emoto, “Suyun Gizli Mesajı” isimli kitabında su kristallerinin gizemini ve bütün insanlara sessizce söylediklerini gözler önüne seriyor.

Güzel bir söz duymak hepimizin hoşuna gider. Suyun da hoşuna gidiyor. Su, aynı bizler gibi, hatta bizden daha da hassas bir şekilde, etrafında olup biten her şeye tepki veriyor. Gürül gürül çağladığı bir şelaledeyken çok mutlu; klorlanmış bir şekilde musluk içinde akarken mutsuz. Sevgi sözcüklerine olumlu tepki veriyor; nefret sözcüklerine olumsuz. Dua edilmesi suyu güzelleştiriyor, berraklaştırıyor. Dinletilen müzik türlerine tepki veriyor.

Bütün bunları nasıl biliyoruz? Japon araştırmacı Dr. Masaru Emoto’nun çektiği fotoğraflardan. Emoto, topladığı su numunelerini dondurup eksi beş derecede fotoğraflarını çekti. İnsan eliyle müdahale edilmemiş suların olağanüstü güzellikte kristaller oluşturduğunu gördü. Kirli su kaynaklarından veya musluk suyundan aldığı örneklerse, kristalleşemedi veya deforme olmuş kristaller oluşturdu.

Suya müzik dinletildiğinde veya su şişesinin üzerine bazı kelimeler yazıldığında alınan sonuç da son derece etkileyici. “Teşekkürler”, “sevgi ve şükran (en üstteki fotoğraf), “melek” yazılı kağıtlarla sarılan şişelerde bulunan su kristalleri dantel gibi ince motiflerle süslü. “Beni hasta ediyorsun. Seni geberteceğim.” yazan şişedeki su ise kristal oluşturmuyor. “Şeytan” yazılı kağıtla çevirili şişedeki su, kapkaranlık bir delik görünümü veriyor. Su, kelimeler kadar, manzara resimlerine de tepki veriyor.

Heavy metal türü müzik dinletilen su örnekleri kristal oluşturmazken, klasik müzik veya halk ezgileri dinletilen su yumuşak şekilli, güzel kristaller haline geldi.

Dua etmenin de olumlu etkisi olduğunu gözlemleyen Emoto, bir gölün dua etmeden önce ve duadan sonra su örneklerini fotoğrafladı. Duadan sonra su kristali daha berrak ve net bir şekil aldı.
 
Emoto, televizyon, bilgisayar, cep telefonu, mikrodalga fırın gibi elektromanyetik dalgaların suya verdiği zararı da çektiği fotoğraflarla belgeledi. Çektiği fotoğraflarda çok şaşırtıcı bir benzerlikle karşılaştı. Suyun Gizli Mesajı’nda yazdığı gibi bu benzerlik şöyle: “Mikrodalga fırında ısıtılan damıtılmış su, “şeytan” sözcüğü karşısında elde edilene benzer bir kristal oluşturdu.”

Su insan vücudunun da parçası

Emoto, “Suyun Gizli Mesajı” kitabında, su ile yaptığı çalışmanın insan dünyasına da ışık tuttuğunu şu sözlerle ifade ediyor: “İnsan bedeninin ortalama yüzde yetmişi sudan oluşur... Başka bir deyişle bizler büyük kısmı sudan oluşmuş varlıklarız.... İnsanın mutlu ve sağlıklı bir hayat sürmesinin yolu bedeninde bulunan yüzde yetmiş oranında suyun saflaştırılmasından geçer.... Sürgit devinim halinde olan akarsular nispeten saf kalmayı başarmıştır. Durgun su ölüdür. Hasta bir bedende suyun – ya da kanın – dolaşımı genellikle durağan hale geçmiştir.

Peki ama bedenimizdeki kan akışı neden durağan hale gelir? Bu durumun duygularımızın durağanlaşmasıyla doğrudan ilişkisi var. Bilimsel araştırmalar ruh halimizin ya da zihinsel durumumuzun bedenimizi doğrudan etkilediğini uzun zaman önce ortaya koydu. İçiniz yaşama sevinciyle doluyken, hayattan zevk alırken kendinizi fiziksel olarak da çok iyi hissedersiniz ama üzüntülü ya da kederli olduğunuzda bedeniniz bunu bilir.”

“Hastalıklar toplumun yozlaşmasıyla bağlantılı”

Gene kitaptaki ifadelere göre, yaşadığımız ruhsal veya bedensel hastalıklar, içinde yaşadığımız toplumla bağlantılı. Aynı, okyanus içindeki bir damla suyun, bütün okyanusu hissetmesi gibi... Emoto’nun sözleriyle: “ Bedenleri ve ruhları yaralanmış insanlarla karşılaştıkça, hastalık dediğimizin aslında kişisel bir şey değil de, bütün bur toplumun yozlaşmasıyla doğrudan bağlantılı bir durum olduğuna giderek daha fazla ikna oluyorum.

Bozulan dünyamız için bir şeyler yapmayıp yaralı ruhlarımızı iyileştirmediğimiz sürece fiziksel hastalıklar yüzünden acı çeken insanların sayısında hiçbir azalma olmayacaktır. .... Dünyadaki bozulma aslında ruhun bozulmasıdır ve bu darbe, etkisini bütün evrende gösterir.”

Su kaynağına yakın olmak önemli

Şehir koşullarında tertemiz bir pınar suyu bulup içmek hayal gibi. Pınarlardan gelen sular plastik kaplarda giriyor evimizden içeri. Bu sorun kitapta şöyle ifade ediliyor: “ Suyun başka maddeleri çözündürüp taşıyıcılık yapmak gibi eşsiz bir özelliği de vardır. Ne kadar çok maddenin suyun içinde çözünebildiğini bir düşünün; tabii suya yeniden o ilk ve saf halini kazandırmanın da ne denli güç olduğunu da düşünün. Yarı iletken teknolojisinde ve kimyasal fabrikalarda, suyu mümkün olduğunca saf, özgün haline dönüştürebilmek için kullanılan özel su arıtıcılarının ne kadar işe yaradığı tartışmalı bir konudur. Buralarda arıtılan su, her koşulda suda çözünecek katışıklı yabancı maddeleri barındıran plastik (ya da farklı maddelerden yapılmış) depolarda tutulur. ... Tertemiz görünen içme sularıyla kaynak sularının pek çok katkı maddesi ve mineraller barındırdığını öğrenmek sizi şaşırtmayacaktır.”

Yazılanlar gerçekten düşündürücü. Saf su, ancak su kaynağından içilebiliyor. Belki toprak, tahta veya cam kaplarda taşınması da sağlıklı ama çoğu evde satın alınan plastik damacanalar ve pet şişeler su taşımak için uygun malzemeler değil. Su kaynağına yakın olmanın önemini yabancı şirketler çoktan anlamış olacaklar ki, uluslararası gıda üreticileri ülkemizde bulunan su kaynaklarını birer birer satın alıyorlar (bkz. “Su testisi Cola’ya emanet edilir mi?”http://www.iyibilgi.com/index.php?s=haber&id=10708 )

Dünya Ticaret Örgütü de yirminci yüzyılın petrol savaşlarıyla başladığını ancak yirmi birinci yüzyılın su savaşlarına sahne olacağını iddia etmişti.

“Kirlilik önce bilincimizde başladı”

Emoto, yağmur sularının dahi kirlendiği bir dünyada yaşadığımızdan bahsediyor: “Aslında kirlilik öncelikle kendi bilincimizde ortaya çıktı. Neye mal olursa olsun konforlu bir yaşam tarzı istediğimizi düşünmeye başladık. Bu bencilliğin bizi çevre kirliliğine götürdüğü aşikardı aka durmak bilmedik ve şimdi en ücra köşesi bile zehrimizden nasibini almış bir gezegende yaşıyoruz.

Belki de artık insanı kötücül, şeytansı bir varlık olarak görmekten vazgeçmemizin zamanı gelmiştir. Bana kalırsa içimizdeki o eşsiz yetenekleri fena halde azımsıyoruz.

Çevre sorunlarının nasıl bu hale geldiğini, insanların neden böylesine karmaşa içinde yaşadıklarını ve uygarlığımızın bizi nasıl bir sona sürüklediğini düşünmeye başladığımdan beri bu projeyi hayata geçirmek istiyordum. Bütün bunların müsebbibinin öncelikle bilim çevrelerindeki çürüme ve yozlaşma olduğunu düşünüyorum; ayrıca otoritelerin bilinçli olarak böyle bir toplum biçimlendirmekte olduklarını da düşünüyorum.”

Sevgi ve şükran

“Suyun mesajı sevmek ve şükretmektir” diyor Emoto. “Sürgit tekrarladığım gibi, sevgi ve şükran duygularının ışığından sapmamayı öğrenmek zorundayız. Şükretmek, sevgiyle dolu bir yürek yaratır. Sevmekse, şükran duygusunu doğru hedefe yöneltmemizi sağlar. Su kristallerinin açıkça gösterdiği gibi, sevmek ve şükretmek bütün dünyaya yayılabilir.

Biz insanların çok önemli bir vazifesi var: suyu yeniden tertemiz hale getirip yaşamaya değer, sağlıklı bir dünya yaratmalıyız. Bunun için de ilk önce kendi ruhumuzu temizlediğimizden emin olmalıyız.”

Daha fazla su kristali fotoğrafı görmek için tıklayın: https://www.hado.net/watercrystals/index.php

Su kristallerinin nasıl fotoğraflandığını görmek için tıklayın:
https://www.hado.net/

www.iyibilgi.com



Bu haber 3,385 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,149 µs