Ev mutfağından doğan marka: | " /> iyilikguzellik özel" /> Ev mutfağından doğan marka: | "/> iyilikguzellik özel"/>

En Sıcak Konular

Ev mutfağından doğan marka:

10 Mart 2010 15:23 tsi
Ev mutfağından doğan marka: EV-CE doğal ev ürünleri nerede ve nasıl üretiliyor? Sizin için EV-CE'yi ziyaret ettik, firma kurucusu Ertuğrul Paker sorularımızı cevapladı... iyilikguzellik özel

Ertuğrul Paker, İstanbul’da doğup büyümüş ama aslen Selanik kökenli. Çocukluğunda, ninesi yazdan kışa hazırlık yaparken sirke, turşu, salça, reçel ve tarhanaların tadına ilk o bakarmış ve ilerleyen zamanda fabrikasyon üretim artıp doğal tatlar yok olmaya başlayınca hep o çocukluğundaki tatları aramış, bulmak zorlaşınca kolları sıvayıp kendi yapmaya başlamış.

Paker’in asıl mesleği makine mühendisliği, uzun yıllar mesleğini icra ettikten sonra doğal yaşam ve geleneksel yemeklere duyduğu özlemle evinin mutfağında başladığı üretim şimdilerde EV-CE markası ile ticarete dönüşüp yeni mesleği olmuş.

Sapanca’da 9 dönümlük arazi içinde hafta sonlarını geçirmek amacı kurduğu çiftlikte 2001 yılında evinin mutfağında sirke ve turşu denemeleri ile başlamış üretime... Çiftliğe ziyarete gelen yakınlarından talep geldikçe ürün çeşitleri artmış, reçeller, salata ve soslar derken verin bu malları biz satalım diye talepler de gelince bu sefer kolları sıvayıp, kâhyası birlikte tasarımı kendisine ait 700 metrekarelik, doğal bir taş evi andıran imalathaneyi yapmış. 2005 yılında üretim iznini alıp EV-CE markası ile geleneksel Türk mutfağının seçkin örneklerini ev mutfağı ortamında üretmeye başlamışlar.



Butik üretim olduğu için, üretim kapasitesi gelen taleplere göre belirlenip her yıl artarak bu güne gelmiş.


 

Ayrıca hafta sonları sabah 08.00’den akşam 19.00’a kadar kahvaltı ve yemek servisi var. Özel davet vermek isteyenlere de talebe göre hizmet veriyorlar.



Geçtiğimiz hafta sonu EV-CE’ yi ziyaret ettim. Ertuğrul Bey ve eşi Funda Hanım’ın sıcak misafirperverliğinde hem çiftliği hem de EV-CE ürünlerinin üretildiği imalathaneyi gezdik. Ertuğrul Bey’e EV-CE’nin nasıl kurulduğunu ve geleneksel-doğal ürün pazarının Türkiye’deki durumunu sorduk.

Doğal ev yapımı ürünler üretme fikri nasıl doğdu?

Bu işe başlarken atalarımızın yaptığı “kış hazırlıkları”ndan esinlendik. Hobiden yola çıkarak, geleneğimizi sürdürmek ve kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak amacı ile kullandığımız özel çiftliğimizde, dostlarımızın beğenisi karşısında onlara da geleneksel usullerle ürettiğimiz mamullerden vermeye başladık. Daha sonra çiftliğe ziyarete gelenlerin verin bu ürünleri biz satalım talepleri karşısında, 2001 yılında sirke ve turşu ile başlayan ürün çeşitlerimize, 2003 yılında reçel ilave oldu, ardından salata ve soslarla ürün yelpazemiz genişledi, talebin birden artması ile 2005 yılında EV-CE markalı ürünleri ürettiğimiz imalathane kuruldu.  

EV-CE kurulduktan sonra nasıl bir yol izledi, ürünleriniz raflara çıkınca tüketicinin tepkisi nasıl oldu?

Gelen taleplere göre ürün çeşitleri ve miktarlarını artırarak aynı zamanda imalathaneyi genişleterek, depolama kapasitelerini belirleyip, aynı zamanda satış-pazarlama çalışmalarını yaparak bugüne geldik. Pazara çıkınca tüketicinin yoğun ilgisi ve beğenisi ile karşılaştık. Onlardan yeni ürün talepleri gelince bu yıl pekmez, tarhana ve ev makarnası üretimine de başladık.



2009 yılı itibari ile Türkiye genelinde 200 satış noktasında tüketiciye ürünlerimizi sunuyoruz.

Ürünleriniz büyük zincir marketlerde de satılıyor mu?

Maalesef satılamıyor! Elbette görüşmelerimiz oldu, hatta bizden ürün talep eden zincir marketlerde oldu. Ancak koşulları bizim gibi üreticiler için çok ağır! Ürün maliyeti ve üretim kapasitemizi göz önüne aldığınızda, talep ettikleri raf şatları ile bizim onların raflarından tüketiciye ulaşma şansımız olmuyor!



Üretim ve satış kapasiteniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

En büyük emek ve en çok çeşit reçelde, ayrıca doğal şeker ve meyve kullandığımız için maliyeti de yüksek bir ürün. Reçel üretim kapasitemiz 2009 yılı itibari ile yıllık 10 ton, bunun ortalama yüzde sekseni tüketiliyor.

Salata ve soslar, en çok talep gören ürünlerimiz, yıllık üretim kapasitemiz 30 ton, bunun tamamı satılıyor.

Turşu üretim kapasitemiz yıllık 50-60 ton. Bunun da yüzde yüzü satılıyor.

Sirke üretimi, yıllık 5 ton. En çok elma sirkesi talep görüyor, oranlama yaparsak 3 ton elma, 2 ton da üzüm (beyaz ve kırmızı üzüm toplam) diyebiliriz.



Üretim ve satışta yaşadığınız zorluklar var mı, piyasaya koşullarından sizin sektörünüz nasıl etkileniyor?

Ev yapımı ürün olduğu için ürünlerimizin maliyeti çok pahalı tabi bu etiket fiyatlarına da yansıdığı için genele ulaşamıyoruz. Ancak belli bir kesime hitap edebiliyoruz. Yani pazarımız dar! Bunun başlıca nedeni ekonomik. Ürünlerimiz fabrikasyon olmadığı için maliyeti yüksek, yüksek maliyetli mala da Türkiye’de alıcı az.

Kar marjı düşük olarak çalıştığımız için son dönemde ürünü üretmek için harcadığımız masrafları karşılayamaz hale geldik. Üretim pahalı, kar marjı düşük olunca ve ödemesi de uzun vadede bize dönünce çıkmaza giriyoruz.

Ürünlerimiz doğal, lezzetli, kaliteli, damak tadına hitap edebiliyor fakat fiyatı pahalı olduğu için satın alma gücü düşük bir ülkede çok zorluk yaşıyoruz.



Organik ürün satan marketlerde ürünleriniz satılıyor, tabi bu marketler genelde üst gelir düzeyindeki kesime hitap ediyor. Bu marketlerdeki satışlarınız nasıl?

Organik marketlerdeki dönüş bizim için tatmin edici değil, bu sadece bizim için değil bu sektörde yer alan tüm firmalar için aynı. Bunun en büyük nedenlerinden biri de Türkiye’de maliyet faktörlerinin yüksek olması ve devletin teşvik vermemesi. Bizim gibi geleneksel üretim yapanlara hiçbir teşvik verilmiyor! Tabi buna elektrik, su, işletme maliyetleri ve vergileri göz önüne aldığınızda üretip sattığınız mal maalesef karşılamıyor. Bizler fabrikasyon üretim yapanlarla mukayese edilme durumunda kalıyoruz.

Fabrikasyon bir turşu ile sizin turşunuz arasındaki fark nedir?

Turşu mamullerimizle ilgili bir anımı sizlerle paylaşayım. Bu aynı zamanda sorunuzun da cevabı olacak. Doğal turşuda “prebiyotik” olarak adlandırılan faydalı bakteriler bulunur ve bu bakteriler canlıdır. Bu bakterileri yediğinizde vücuttaki zararlı bakterileri yiyen faydalı bakterileri yemiş oluyorsunuz…

Biz turşuları üretip, kavanozlara koyduk ve satış noktalarına gönderdik. Satış noktalarında raflara konduktan sonra şikâyetler gelmeye başladı, “alın bu turşuları” diye sürekli uyarılar alıyorduk. Bütün turşuların kapaklarından taşma olmuş ve raflar turşu kokmaya başlamış. Kavanozları inceledik, kapakları inceledik, turşuya baktık her şey normal görünüyor. Çözümü kendimiz bulamayınca turşu kavanozunu alıp Uludağ Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünde bir profesörün kapısını çaldım. Durumu anlatıp, bana yardımcı olun, bunun çaresi nedir? diye sordum.

Hoca, önce nasıl yapıyorsunuz? diye sordu, biz fıçılara koyuyoruz, turşu lezzetine gelince kavanozlara koyup satış noktalarına gönderiyoruz ama taşma olduğu için satamıyoruz diyerek derdimi anlattım.

Hoca, siz doğru yapıyorsunuz dedi. Peki, biz şikâyetlerin önüne geçip nasıl satacağız diye sordum?

Hoca, sorunsuz satmak için konserve edeceksiniz, konserve edip o bakterileri öldüreceksiniz, pastörize edeceksiniz, içine de “potasyum sorbat” koyacaksınız, bakteriler ölünce hiç taşmaz pırıl pırıl turşu diye satarsınız dedi.

Biz bunu böyle yapmak istemiyoruz, faydalı bakterileri öldürmeden, gerçek lezzeti ile satmak istiyoruz deyince, şikâyetleri azalmak için turşuyu oluşum aşamasında piyasaya vermemizi ve raflarda ısı almayan bölümlerde bulundurulmasını tavsiye etti. Bu durumda bakteriler fazla çalışmaz ama özelliğini korur dedi.

Şimdilerde yine zaman zaman taşma olabiliyor ama sorun teşkil etmiyor. Satıcılar durumu öğrendikleri için artık problem çıkmıyor, tüketiciler de bilinçlendi aksın ama bu “canlı” turşuyu alayım diyor.

EV-CE ürünleri hakkında ayrıntılı bilgi almak isterseniz: www.evce-sapanca.com.tr

Ertuğrul Bey'e verdiği emekler ve Türk halkının hizmetine sunduğu tesis için teşekkür ediyoruz. Bir de sirke ve turşu fıçıları ahşap olsa... 

www.iyilikguzellik.com özel Nihal Doğan

 



Bu haber 4,585 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,266 µs