En Sıcak Konular

Küçük Türkiye, Haiti

4 Şubat 2010 15:00 tsi
Küçük Türkiye, Haiti Melih Âşık, Haluk Şahin, Yazgülü Aldoğan, HaberTurk Gazetesi’nde Haiti’de olanları, dokuz yıl önce yazdığım “Bir Gün Gece” adlı romanı anımsatarak değerlendirdiler. Kendilerine etik duyarlılıkları kadar, “fikri takip” d

Geleceğe bilim kurgu romanları üreten bir yazarın, dünyanın öbür ucunda doğrulanması, her romancıya nasip olmaz. Bir felaketle haklı çıktığım için sevinemiyorum. Çünkü hâlâ, bıkmadan, usanmadan, “Bir Gün Gece”yi yazmaktaki amacıma ulaşmaya, UYARMAYA çalışıyorum!

Türkiye’de bırakın önlerini görmeyi, arkalarına bile bakmayan güdük politikacılar için bir fırsattır asıl, Haiti örneklemesi. Ayılsınlar, silkinsinler, artık.

Çünkü...

Pakistan mı olacağız, İran mı derken, asıl büyük tehlike, Marmara bölgesini vuracak büyük bir deprem sonrası Haiti gibi olacağımız kesinlik kazandı.

Gözlerini kendi göbek deliğine dikmiş Türkiye’de o kadar çok cahil var ki, Haiti’yle Türkiye kıyas kabul etmez, Türkiye çok büyük ve zengin bir ülke, aynı felaket aynı sonuçları doğurmaz sanıyorlar. Haiti nerededir, bugün içinde boğulduğu felaket ve ABD’nin askeri anlamda işgalini doğuran yoksulluğa nasıl düşürülmüştür, bilmezler bile.

Oysa, Haiti’nin sonunu hazırlayan özelinde Amerikan, genelinde çokuluslu şirketlerin güdümündeki tarım, ithalat ve ihracat politikaları, bugün aynı egemenler tarafından Türkiye’ye uygulanıyor.

***


Tuhaf ama gerçek, Haiti’nin ekonomisini tepetaklak eden tarım ve hayvancılık politikası, Türkiye’de kuş gribi bahane edilerek köy tavukçuluğunun yok edilmesine benzer bir “domuz katliamı” süreciyle başladı. Haiti’de, 1980’li yıllara kadar topraklarının ekonomik ve ekolojik koşullarına uygun yerel bir domuz türü vardı. Siyah, küçük, dayanıklı ve ülkenin üretim fazlası mango meyveleriyle beslenen, serbest gezen, mango olmadığı zaman sahibinin yemek artıklarını yiyen bu masrafsız hayvan, tek başına bir ailenin geçimi, bizim köylünün dağ tepe otlanan “ineği” demekti.

1978 yılında, sanayi çapında ürettiği domuz fazlası elinde patlayan ABD, “domuz vebası” taşıyorlar bahanesiyle Haiti’deki küçük üreticilere itlaf ettikleri yerel domuz başına 2 ila 5 dolar ve yerine, daha verimli, daha ağır birer “beyaz” Amerikan domuzu vaat ettiler. 1978 ile 1982 arası, Haiti’deki tüm yerli domuzlar katledildi. Katil parası, elbette Haitili politikacıların cebine girdi, köylüye verilmedi. Ama 400 bin beyaz domuz, dağıtıldı kırsal alana. Ne var ki çok geçmeden, Amerikan domuzlarını beslemek ve yaşatmanın çok pahalı olduğu anlaşıldı. Mango ve artık yemiyor, mısırla besleniyor, mısırın içine antibiyotik katılması, hastalıklara karşı aşılanmaları gerekiyordu. Haydi, bu kez ABD’den aşı ve antibiyotik ithal etmek, “daha verimli” diye yerel mısırı bırakıp Amerikan mısırına geçmek, ithalatı ucuzlatmak için de “gümrük vergilerini kaldırmak” gerekti. Tabii politikacıları, komisyon zengini edilerek. Haiti’li küçük üreticiler, gümrük vergisiz bile pahalı aşıları beyaz domuzlara yapamadılar, antibiyotikleri yiyeceklerine katamadılar. Bir süre sonra 400 bin Amerikan domuzun tamamı telef oldu, Haitili üreticiler domuzların yemediği mango meyvesi üretim fazlasını ne yapacaklarını bilemediler. Başladılar ülkenin ormanlarını oluşturan mango ağaçlarını kesip odun kömürü yapmaya... Artık bir domuzları bile yoktu. Ayrıca mango ağaçlarının tuttuğu toprak erozyona uğramış, ekilir olmaktan çıkmıştı. Yoksulluk, kırsal alandan kente yoğun bir göç başlattı. İşsiz köylülerin oluşturduğu gecekondu nüfusu, yerleşik nüfusu aştı. İşsizlik ve yoksulluk talan çetelerini besledi, rüşvetçi hükümetler diktatörlüğe dönüştü, ama yolsuzluk hep sürdü.


***


Haiti, günümüzden sadece yirmi yıl önce, gıda ihtiyacının tamamını kendisi üreten bir ülkeydi. Deprem olduğunda ise gereksindiği temel gıda maddelerini başta pirinç, yüzde 80’ini ABD’den ithal ediyordu. Ektiği mısır, buğday gibi hububatın tamamı da çokuluslu şirketlerin GDO’lu tohumları...

Haiti, önce tarımı bitirilerek çökertildi. Adayı deprem yardımı bahanesiyle askeri anlamda işgal eden ABD, aslında başladığını bitiriyor.

Hâlâ bir benzerlik görmeyenler varsa, göz doktoruna gitsin!



Bu haber 823 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,197 µs