Kırk katır mı, kırk satır mı? | " /> Kırk katır mı, kırk satır mı? | "/>

En Sıcak Konular

GDO'lar; Kırk katır mı, kırk satır mı?

2 Aralık 2009 10:51 tsi
GDO'lar; Kırk katır mı, kırk satır mı? "Acaba bu değişiklik GDOlar karşısında büyüyen muhalefeti duyan hükümetin “kamu yararı ve hizmet gereklerini” yerine getirme arzusu ile yaptığı bir değişiklik mi? yoksa adları dahi “söylenemeyen” lobilerin canları mı sıkıldı! Sıkı

Ilgın Özkaya Özlüer/ Ekoloji Kolektifi

 GDO'lar : Kırk Katır mı;Kırk Satr mı?     

26 Ekim 2009 tarihinde yayımlanan yönetmelikle genetiği değiştirilmiş organizmaların gıda ve yem olarak ithalinin yolu açılmıştı. Bir ayını daha doldurmadan bu yönetmelik değiştirildi.  20 kasım 2009 tarih ve 27412 sayılı resmi gazetede yayımlanan “gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimine dair yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik” bu ilk yönetmelikten temel bir farklılık getirmekte midir? Acaba bu değişiklik GDOlar karşısında büyüyen muhalefeti duyan hükümetin “kamu yararı ve hizmet gereklerini” yerine getirme arzusu ile yaptığı bir değişiklik mi? yoksa adları dahi “söylenemeyen” lobilerin canları mı sıkıldı! Sıkılan canlar başka canları sıkmakla mı tehdit etti?

Bu sorunun yanıtını aramadan önce hemen birkaç dip not düşelim. Belirli bir konuda, kanunda düzenleyici işlem yapılabileceğinin söylenmesi düzenleyici işlem yapmak için yeterli değildir. 26 Ekim 2009 tarihli yönetmeliğin dayanak başlıklı 3. maddesinde anılan hiçbir kanunda söz konusu yönetmeliğin içeriğini ve sınırlarını belirleyecek tek bir satır bile olmadığından, “gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimine dair yönetmelik”, ‘yasama yetkisinin devrine’ açık bir örnektir. Hükümetin bu hukuka aykırılığı gidermesi, Tarım ve Köy İşleri Bakanı’nın “GDOlu gıda” yemem açıklamaları sonrasında bu ürünleri yasaklayacak bir kanuni çerçeve oluşturması beklenirken, hükümet bunları yapmamıştır. 26 Ekimde yayımlanan yönetmelikten sonra Tarım Bakanı’nın “tek bir GDOlu gıda bu ülkeye girmeyecek” açıklamasından kısa bir süre sonra muteber yönetmeliğini değiştirivermiştir.

Muteber bu yönetmelik pek de makbul bulunmadığından olacak ki yönetmeliği makul kılacak bir düzey bulunmaya çalışılmıştır. Anlaşılan odur ki ülkeye bugüne kadar kontrolsüz bir biçimde GDO girişine alışmış şirketler, bu girişleri belli bir düzenlemeye tabi kılınmasına bile tahammül edememişlerdir. Yapılan değişiklik ile yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasındaki “Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olan GDO’lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasaktır” cümlesinin içinden transit geçişler ifadesi kaldırılmıştır. Bu değişiklik basit bir kelime oyunu olmaktan çok daha öte anlamlar taşımaktadır. Pek çok soru işaretli dolu bir durumla karşı karşıyayız. Türkiye’den transit geçecek bu ürünlerin, ülkeye girişinden çıkışına kadar, akıbeti nasıl izlenecek ve bu ürünlerin sorumluluğunu kim taşıyacaktır? Transit geçiş yapması beklenen ürünler ülke içinde “kaybolur” mu? Transit geçiş yapması beklenen tohumluk GDOlar kazaen tarım alanlarına saçılırsa ne olur? Bu sorular çok mu sıkıcı geldi, o zaman şu şekilde soralım, yönetmeliğin zararlı görerek yasakladığı bazı GDOların başka ülkelere risk ve tehlike saçmasına Türkiye neden aracı olsun?

Yapılan değişiklikte olumlu denecek noktalar da var. Ancak bu olumlu noktalar bazılarınca amacını aşan bir sevinçle karşılandı. Yönetmeliğin binde 9 oranı ve üstünde GDO taşıyan ürünleri GDOlu kabul eden 5. maddesinin 6.fıkrasının ve yönetmeliğin yasak saydığı bazı sınırlı sayıdaki GDOlara binde 5ten az olmak şartıyla göz yumulacağını düzenleyen 5.maddesinin 7. fıkrasının kaldırılmış olması, bazı çevrelerde kazanım kabul edilecek kadar olumlu göründü.  Bu kazanım bin satır mı bin katır mı sorusunun yanıtı ise anlamlı olabilir. Ancak GDOlara hayır diyen bir mücadele için bu kazanımın anlamı “kimi kandırıyorsunuz” diye sormayı gerektirir. 

Çünkü GDO’lar tamamen yasaklanırsa GDOsuz ürünlerin de etiketlenebilmesinin önüne açan değişiklik artık sevinçle karşılanmayı bekleyecek bir haber olmayacak, diğer yandan gdo karşıtlığı, bir tüketim tercihi görüntüsünden de kurtulacaktır. Yasaklamanın Türkiye’nin taraf olduğu ticaret anlaşmaları gereği mümkün olmadığını ileri süren hükümete devletin egemenlik hakkını hatırlatmak ise demokratik hukuk devletine inanan tüm vatandaşların görevi olmalıdır.

26 Ekim 2009 tarihli yönetmeliğin dayanağı olarak koymayı “unuttukları” Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği ve yemlerin etiketlenmesi hakkındaki düzenlemeleri de bu değişiklikle ekleyerek yönetmeliğin bir eksikliğini hemen tespit edenleri de tebrik ediyoruz. Düzenleme faaliyetindeki aceleleri milyonlarca insanın karşı duruşuyla hükümet nezdinde ancak farkındalığa yol açmıştır. Müteşekkiriz!

Son olarak yönetmeliğin üzerine en çok konuşulması gereken ve fakat sözün bittiği an olması ve dahi gözlerin de konuşmaktan çoktan yorulması nedeniyle artık sokaklarda haykırılması gereken bir noktaya geldik. Yapılan değişiklik ile yönetmeliğe bir geçici madde eklenmiş ve bu maddede yönetmelik yürürlüğe girmeden önce ‘kontrol belgesi’ alan ürünlerin ülkeye girişlerinde belgelerde ifade edilen kıstaslar AB kriterlerine uygun olmak koşulu ile 1 mart 2010 tarihine kadar yönetmelik uygulanmayacaktır. Yani, ülke limanlarına bu yönetmelikten bihaber gdolu ürün yüklü gemiler yaklaşır ise ve bu ürünlerin kontrol belgesi 26 ekimden önce alınmış ise yönetmeliğin izin koşulları, başvuru koşulları ve ithalata ilişkin hükümleri bir süre daha uygulanmayacaktır. Denetimleri askıya almak ve sorumluluğu bilinmeyene ötelemek bu yönetmeliğin ruhunda vardı; yazıya da dökülmüş oldu. O nedenle bu yönetmeliğe de değişiklikler getiren 20 kasım yönetmeliğine sırdaki şarkı gelsin: “Git gideceksen bekleme, Farklı değilsin sende, gideceksen bekleme/ Git gideceksen bekleme, Başka birşey söyleme, Gideceksen bekleme..” Ancak tüm bu gdo karşıtı mücadele süreci bir kez daha göstermiştir ki mücadeleniz ne kadar güçlü ve etkin olursanız olun, iktidar değilseniz muktedir de değilsiniz. Yönetmeliğin bu haline bile şirketler tahammül edemiyorlar. Ülkeyi bir gıda krizine sokmakla gizli gizli tehdit ediyorlar. Anlaşılan o ki GDO karşıtları sadece hayır diyerek bu süreci kotaramayacaklar. Artık tarımı kamucu, ekolojik ve emek ekseninde yeniden kazanmanın vakti geldi. Yoksa tüm “hayırlarımız” şirketlerin karşısında AKP’nin elini güçlendiriyor.


 
 



Bu haber 941 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,689 µs