Rant doğanın düşmanıdır!

23 Eylül 2009 13:36 tsi
Sınırsız liberalleşmenin hedef alındığı günümüzde herkesin durup düşünmesi, çevresini bir de bu gözle algılaması sanırım bir kapı açabilir bence. Siz ne dersiniz?

Dr. Yıldırım İçöz'ün yazısı... 

Doğa

Doğayla barışık yaşayamayan insanoğlu kendi sonunu hazırlamaya büyük bir çaba göstermektedir.

Son günlerde yaşanan sel olayları, birkaç ay önce de yaşanmıştı. Muhtemelen birkaç ay sonra da yaşanmaya devam edilecek. Nedense insanlar doğaya hükmedilemeyeceğini, bazı yapılabilecek değişikliklerin bile mutlaka doğayla barışık olması gerektiğini bu güne kadar bir türlü öğrenemediler. Bu durumun çoğunlukla, henüz kalkınamamış ülkelerde devam etmesi de ayrıca anlamlıdır.

Çok değil yine birkaç ay önce yoğun orman yangınları yaşamadık mı? Şimdi sel olayları. Olması dilenmez ama belki birkaç ay sonra belki deprem olayları yaşanacak.

Yaşamın tabiatla birlikte olması gerektiğini artık anlamamız gerekiyor. Ona rağmen ya da onsuz yaşamın teknolojisi ne yazık ki henüz bulunamadı.

Eğer basından izlendiyse; Türkiye'nin 2009 yılında en fazla yeşil alanı yanan ülkelerden birisi olduğu hatırlanacaktır. Bir türlü yeşil (tabiat) ile beraber yaşamı kabullenemedik. Koca koca bakanlıklar orman yangınlarında gerekli başarıyı henüz yakalayamadılar. Her şey bir tarafa şu “anız yakmamayı” o koca bakanlıklar bu halka öğretemedi. Bu yıl da anız yakma yüzünden yine ormanlar yandı. Böyle giderse önümüzdeki yıl da çok farklı olmayacak gibi gözüküyor.

Önce ormanların yanmasını önleyemeyenler sonra da kampanya açıyorlar, fidan dikimi için. Ormanları değil yakmak, yeniden çok sayıda ağaç dikmek ve korumak selleri de önemli ölçüde engelleyecektir. Ağaç yerine dikilen betonlar değil seli azaltmak, kontrolsüz suyun akış hızını katlayarak arttırmaktadır.

Azalan ve kirlenen su kaynakları, yok olan topraklar, yiten canlar teknolojinin yaşama getirdiği olumsuzluklar olamaz. Tüm bunlar insan oğlunun özellikle geri kalmış ülkelerin doğanın değerini yeterince algılayamadıkları nedeniyledir. Depremler, seller, orman yangınları kader değildir. Bilgi çağındaki akıl ve mantık kullanılmadığında, rant hırsı ön plana geçmekte ve olaylar kader olarak nitelenmektedir.

Herkese düşen görev çevremizle barışık yaşamayı kabullenmektir ve bu bir yaşam biçimi haline dönüştürülmelidir. Toprakla, suyla, havayla, tüm bitki örtüsüyle barışık olmak durumundayız. Aksi halde er veya geç tabiat kendine yapılan haksızlığı bir şekilde insanoğlundan tahsil edecektir. Yaşanan olaylar bunu gösteriyor. Yönetimlerin suçu yok mu? Var. Ancak asıl suçlu ve sorumlu tüm insanlardır. Doğa olayları (yangın, sel, deprem) kitlesel bilincin oluşmasıyla, olumlu noktaya gelecektir. Kişisel hırsın getirdiği rant doğanın düşmanıdır.

Ne deniyor? Deprem insanı öldürmez, binalar öldürür. Dayanıklı olmayan yapıların insanları öldürmesi kaçınılmaz. Bunu bile bile özellikle kamu yapılarının depremde en önce yıkılan yapılar olmasının akılla, mantıkla açıklaması varmı dır?

Kapitalizmin dini, imanı para kazanmak olduğuna göre, bu sistem ne oranda dizginleşebilirse, o oranda doğa biraz nefes alabilecektir.

Yazının devamını okumak için: Gazetegıda

Bu haber 1,148 defa okundu.