Mideye lahana, karaciğere kereviz
13 Ekim 2014 10:52 tsi
Mevsim geçişinin yaşandığı şu dönemde sağlığımıza bir kat daha özen göstermek gerekiyor.
Uzman Diyetisyen Banu Topalakçı da sizlere bu konuda önemli tavsiyelerde bulunuyor. Çorbasından yemeğine, salatasından içeceğine kadar pek çok şekilde tüketebileceğiniz lahava ve kereviz ise sizlere önerilen ade
Soğukların getireceği olumsuz sağlık koşullarını azaltacak ve sizi iyi hissettirecek sebzelerle doludur kış ayları. Bunların içinde benim en çok sevdiğim ve dolabımdan hiç eksik etmediğim iki sebze ise; lahana ve kerevizdir. Çorbasından yemeğine, salatasından içeceğine kadar pek çok şekilde tüketebilirsiniz bu sebzeleri. Sağlık için faydaları ise önemsenecek kadar fazla...
LAHANA
Sebzeler dünyasında turpgillerin ayrıcalığı kesindir. Brokoli, alabaş, karnabahar, brüksel lahanası ve pazının dahil olduğu sebzelerin içinde kral, lahanadır. Çiğ olarak lahana salatalarda kullanılabilir. Pişirildiğinde ise bu sebzeyi dikkate almamak imkansızdır, hatta biraz fazla pişirildiğinde ortaya çıkan kokusuna rağmen lahanaya lezzetli bir sebze denilebilir. Dahası; içerdiği besinsel değeri ve kanserle savaştaki başarısı dikkate alındığında , lahanagiller dünya üzerindeki en önemli sebzelerdendir.
GÖĞÜS KANSERİNİ ENGELLER
Lahana, Doğu Avrupa ülkelerindeki kadınlarda Amerikalı kadınlara kıyasla çok daha az göğüs kanseri görülmesinin fark edilmesiyle dikkatleri üzerine çeken bir sebze aslında. Doğu Avrupalı kadınların beslenme tarzları üzerine yapılan analizde bu kadınların çok daha fazla lahana tükettiği ortaya çıkmıştır ve lahanadaki besleyici öğeler incelendiğinde bu etkinin olası sebebinin içerdiği indol adlı fotokimyasallar olabileceği sonucuna varıldı. İngiltere'de yapılan Ulusal Kanser Araştırma Konferansı'nda da lahana grubu sebzelerde bulunan indol-3-karbinol adlı maddenin kanser hücrelerini öldürmeye yardım edebileceğinden bahsedilmiş, özellikle de kemoterapi alan hastalarda önerilmiştir.
Yıllar süren araştırmalar bu indollerin östrojen metabolizmasını olumlu yönde değiştirdiğini ve büyük ihtimalle bu şekilde kanser riskini azalttığını kanıtladı. Lahanadaki sülfür içeren bileşiklerdeki indol grubu gıdalarla aldığımız kanserojen maddeleri bağlayıp etkisiz hale getirebiliyor, yani bu sebzeden faydalanmak için de onu kürler halinde tek başına değil, normal öğünlerinizde almanız gerekiyor.
Lahananın kanser karşıtı özelliği içeriğindeki indoller ile sınırlı kalmaz. Kanser karşıtı değeri olan ve lahanada çokça bulunan diğer fitokimyasallar da vücudumuzda kansere karşı savaş veren birtakım enzimlerin üretimini artırır. Bu enzimlerin prostat kanseri riskini düşürdüğüne inanılmaktadır. Standford üniversitesi üroloji bölümünün yaptığı Canser Epidemiology Biomarkers and Preventionda da yayımlanan araştırmaya göre, günümüzde bilinen fitokimyasallar arasında özellikle lahanada dikkat çekici oranda bulunan sülforofan bu enzim aktiviterini en iyi şekilde desteklemektedir.
Lahanadaki bir başka kanser savaşçısı madde grubu 'glukosinolatlar'. Bu aktif madde grubu, vücuda alındıktan sonra daha güçlü bir kanser savaşçısı olan 'izotiyosiyanat'lara dönüşüyor ve esas etkiyi bu madde gösteriyor. Bu konuda birçok çalışma mevcut. Çalışmalar genellikle 'turpgiller' ailesi üzerinde genel olarak yapılmış olsa da, 94 çalışmanın yüzde 70'inde lahananın bu konuda diğerlerinden daha etkili olduğu görüşü hakim, özellikle de mide, kalın bağırsak ve akciğer kanseri konusunda
Ayrıca; Amerika Kanser Araştırma Enstitüsünün Beslenme ve Kanser Araştırma Konferansında İzotiyosiyanatların kansorejenlere karşı oldukça iyi bilinen koruyucular olduğu belirtilmiştir.
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Ayrıca indol-3 karbinolün tarım ilaçları ve diğer toksinlerin kansorejen etkisine karşı koruyucu etkisinin olduğu da ispatlanmıştır.
SEBZEDEN ÇOK DAHA FAZLASI
Lahana için bir sebzeden çok daha fazlası dememin sebebini kansere karşı koruyucu özelliği dışındaki faydalarını da görünce anlayacaksınız :
Kansızlık probleminin giderilmesine yardımcı olur
Astım problemine karşı etkili sonuç verir
Öksürüğü giderici özelliği vardır
Balgam sökücüdür
Kabızlığı giderir.
DOKU ONARICI
Kırmızı ya da mor lahana ve yaban mersinine mavi ve kırmızı rengini veren pigment molekülleri antosiyanin kaynağıdır. Bunlar üzüm ve çilek gibi daha birçok renkli meyvede de bulunur. Antösiyaninlerin sebze ve meyvelerimizi güzelleştirmenin ötesinde daha birçok işe yaradığı ispatlanmış bir gerçektir. Antioksidan işlevi görmeleri ve serbest radikallerle savaşma becerilerinden dolayı antosiyaninler kardiyovasküler hastalıklar karşısında da kuvvetli bir silahtır. Antosiyaninlerin iltihabın neden olduğu doku ve kan damarı duvarındaki zararlara karşı kişileri korumanın yanı sıra, alerjik reaksiyonların azalmasına da yardım ederler.
Fitokimyasal gücünün ötesinde, lahana günlük vitamin ve minarellerin karşılanması açısından da oldukça faydalı bir kaynaktır. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, C vitamini K vitamini, beta karoten ve hatta az miktarda da olsa göz dostu lutein içerir. Bunlara ek olarak tabii ki posa içeriği de oldukça yüksektir.. Bir kase pişmiş lahanayla neredeyse 4 gr. posa alırsınız. Bir kase çiğ lahanada ise 2 gr. posa vardır. Düşünsenize bütün bu besleyici ve koruyucu besin öğelerinin hepsi dünyanın en düşük kalorili sebzesinde yani lahana da mevcuttur.
HİPOTİROİDİSİ OLANLAR DİKKAT!
Lahana ailesinin çoğu üyesi, tiroid bezlerinin fonksiyonunu yerine getirmesini engelleyen birtakım maddeler içerir. Hipotiriodizm sorunu yaşayan kişilerin bu sebzeyi tüketmemeleri akıllıca olacaktır.
KEREVİZ
Bu mütevazı sebze çoğu kimseden saygı görmez. Ama birçok sebepten dolayı bolca tüketilmesi gerekmektedir. Bu sebze iştah kontrolü için mükemmeldir ve karbonhidrat isteğini köreltmek için yemeklerle birlikte salata ya da zeytinyağlı olarak her zaman tüketilebilir. Artısı oldukça doyurucudur. Çiğnerken tükürük üretimini artıran kereviz sindirime yardımcı olur. Taze sebze suyuna ekleyeceğiniz mükemmel bir besindir.
C vitamini yönünden oldukça zengin olan kereviz, vücudun günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 15ini karşılar. 100 gr. kerevizde 2 mgr. A vitamini, 15 mgr. C vitamini, 4 mgr. kalsiyum, 10 mgr. potasyum ve 2 mgr. demir bulunur. İki orta boy kerevizde sadece 20 kalori vardır.
YÜKSEK TANSİYON TEDAVİSİNDE BİR NUMARA
Kereviz tansiyon tedavisi için oldukça sağlıklı bir besindir. Geleneksel Çin tıbbında yüzyıllar boyunca yüksek tansiyon tedavisi için önerilmiş ve deneylerle de faydası kanıtlanmıştır. İncelemelerden biri laboratuvar hayvanlarına yapılan kereviz enjektesinin hayvanların kan basınçlarını yüzde on iki ile on dört oranında düşürdüğünü göstermiştir. İnsanlarda bu etki yaklaşık dört kereviz sapıyla elde edilir. Bugün pek çok hastane ve klinik, yüksek tansiyondan yakınan hastalarına önerdiği besinlerin ilk onuna kerevizi dahil etmiştir. Kerevizdeki fayda sağladığı düşünülen madde fitalit olarak adlandırılan fitokimyasallardır. Klinik incelemeler fitalitlerin damar duvar altındaki kas dokularını gevşeterek kan akışını artırdıklarını göstermektedir. Fitalitler aynı zamanda stres hormon seviyesini de düşürmektedir.
STRESE BİRE BİR
2500 yıl önce hekimlerin babası Hipokrat, Altüst olmuş sinirleriniz için kereviz besininiz ve ilacınız olsun demiştir.
Kereviz aynı zamanda son zamanlarda kemik sağlığı açısından çok önemli olup eklem, kemik, arter ve konektif dokuların tümünün yenilenmesine yardımcı olabilir.
Ayrıca kerevizde kanser hücrelerinin gelişimini durdurduğu ispatlanmış olan bir madde daha vardır. Kereviz fenolik asitler açısından da zengindir ki, bu asitlerin kanserojen tümörlerin büyümesine neden olduğu bilinen prostaglandinlerin faaliyetlerini engellediği ispatlanmıştır.
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Tüketiciyi destekleyip koruyan, Çevresel Çalışma Grubu 2003 yılında kerevizi böcek ilacından en çok etkilenen on iki besin listesine dahil etmiştir. Bu nedenle kerevizi pişirmeden ya da tüketmeden önce çok iyi yıkamalısınız.
SUYUNUN KAYDALARI
Düzenli olarak kereviz yiyen ya da günde bir bardak kereviz suyu içen hastaların tansiyonunun düştüğü ve kan basıncının dengelendiği görülmüştür. Vücudun kaybettiği suyu yenilemenin en iyi yollarından biri de kereviz suyu içmektir. Kereviz suyu aynı zamanda stresi azaltır, uykusuzluğa iyi gelir ve baş ağrılarını engeller. Kereviz suyunu meyve sularıyla karıştırarak oldukça faydalı bir içecek elde edebilirsiniz. Örneğin, birkaç kereviz sapını bir armut ve birkaç santimetrelik zencefil köküyle karıştırarak elde ettiğiniz lezzet hoşunuza gidebilir.
KÜÇÜK BiLGi NOTU
Kerevizleri buzdolabında, yıkanmamış olarak ve plastik torbalar içinde 2 haftaya kadar taze olarak koruyabilirsiniz.
UZMAN DİYETİSYEN / BANU TOPALAKÇI - BUGÜN GAZETESİ
Bu haber 1,522 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle