En Sıcak Konular

Ruhunuzu hastalıklardan koruyun!

27 Temmuz 2009 10:47 tsi
Ruhunuzu hastalıklardan koruyun! İşte kendimizi, çocuklarımızı ve ailemizi ruhsal hastalıklardan korumanın yolları!


Doç. Dr. Sefa Saygılı'nın yazısı...

Ruhsal bozukluklardan korunma

Ruhsal bozukluklar multifaktöryel (yani çok sebepli) olarak ortaya çıkarlar. Birçok faktör bir araya gelir, bu şekilde rahatsızlık kişide belirir.

Bu yüzden kişinin korunabilmesi sınırlı olacaktır. Ancak karışık olarak sıraladığımız hususlara özen gösterilir ve mutlu yaşanırsa ruhi rahatsızlığa yakalanma ihtimali düşecektir.

Yapılabilecekleri, çocuklarımız ve kendimiz için olmak üzere iki bölümde inceleyeceğiz.

ÇOCUKLARIMIZI KORUMAK

Akraba evliliğinden kaçınmak: Özellikle evlenilecek tarafta ruhsal bozukluk varsa akraba evliliğiyle ihtimal artar. Bu yüzden akraba evliliği yapmamak, bizde rahatsızlık varsa, akrabalarında benzer hastalık olmayan kişiyle evlenmek nesiller açısından koruyucudur.

Anne sütü: Çocuklara en az 6 ay (en doğrusu 1-2 yıl) anne sütü vermek bedeni ve ruhi birçok rahatsızlığa karşı koruyucu etki yapmaktadır.

Çocuğa sevgi ve ilgi: Çocuk en uygun sıcak ve şefkatli bir aile ortamında büyür. Bu yüzden anne-babanın birbirine sevgi ve saygı gösterdiği, çocuğa gereken ilgi ve sevginin verildiği aileler koruyucudur. Yine çocuğun eğitiminde görüşbirliği içinde olmalı, çelişkili hareketlerden kaçınmalıdır.

Kıyaslanmamalı: Çocuğun kendine güveni gelişebilmesi için başkalarıyla, hatta kendi kardeşleriyle bile kıyaslanmamalı, aşağılanmamalıdır.

KENDİMİZİ KORUMAK

Mutlu olmalı: Dünyaya bakış açımızı mutlu olacak şekilde ayarlamalıyız. Küçük şeylerden mutluluk duymayı bilmelidir. Bize iyilik edene teşekkür, Rabbimize verdiği nimetlerden dolayı şükürden geri kalmamalıyız.

Sevgi, hoşgörü ve sabır: Çevremize sevgi dağıtmalı, bunun için de öncelikle kendimizi sevmeliyiz. Yine hep hoşgörülü ve sabırlı olmaya gayret etmeliyiz.

Zihnen ve bedenen aktif olmalı: Zihnen aktif olmak için okumalı, belgeseller seyretmeli ve bazı konular için kafa yormalıyız.

Bedenen aktiflik ise egzersiz yapmak, bol yürümek, merdiven çıkmak ve organlarımızı çalıştırmakla olur.

Alkol, uyuşturucu ve sigaradan kaçınmak: Bağımlılık yapan bu maddeler ruh ve beden sağlığımıza birçok zararlar verirler. Bağımlılık başta olmak üzere kitapta bahsedildiği gibi birçok psikiyatrik bozukluğun sebebidirler.

Gayrimeşru ilişkilerden uzak durmalı: Birçok ruhi ve bedeni probleme yol açarlar.

Uyku ve gıdamıza dikkat etmeli: Yeterli ve zamanında düzenli uykumuzu almalıyız. Yine gıdamız da dengeli ve yeterli olmalıdır. Suni (rafineri) gıdalar yerine tabii olanları tercih etmeli, beyaz şekerden kaçınmalıyız.

Kendini tahlil etmeli: Kişinin psikolojisini değerlendirerek gerginliğini giderecek metodlar tespit etmesi faydalıdır. Diyelim öfkesini tutamayan biriyse, kendine hakim olmanın çarelerini düşünüp tatbik edebilir.

Yine, meslek ve aile hayatında kendisini tatmin eden veya etmeyen şeyleri objektif olarak tahlil etmesi de kendisini anlamasına yardım eder. Bunları tanımak, insanı hayal kırıklığına uğramaktan korur, zira böylece meydana gelecek şeyi önceden kestirebiliriz.

Dosta açılmalı: İnsanın kendisini güvendiği bir arkadaşına açması, onu ferahlığa götürebilir. Yine dostlarını muhafaza etmeli, onlardan faydalanmalı ve onlara faydalı olmalıdır.

Hayır yapmak: Hep şahsi davranmak, menfaat için hareket etmek yerine insanlığın hayrını hedef almak, iç huzuru ve hayata anlam verir.

Plânlı olmalı: İnsan, hayatı için bir plân yapmalıdır. Hayatında ne değişiklik yapacağına karar vermeli ve bunu nasıl yapacağını düşünmelidir. Çok fazla madde ve mevki hırsı beslememelidir.

İşini sevmeli: Sevdiğimiz işi yapamayabiliriz, ama yaptığımız işi sevmemiz mümkündür. Böylelikle hayat daha zevk verecektir.

Tatile ve dinlenmeye zaman ayırmalı: Hoşlandığımız bir aktiviteyi uygulamalı; seyahate çıkmak, sevdiklerimizi ziyaret etmek, sılai rahim yapmak (akrabalara ve memleketi görmeye gitmek) gibi fırsatlar oluşturmalıdır.

Büyük hedefler koymamalı: Ulaşılması zor hedefler belirleyip kendimize aşırı sorumluluk yüklemeyelim. Yoksa sonuç, hayal kırıklığı ve ruhi örselenmedir.

İçimize atmayalım: Öfkemizi karşımızdakini kırıcı şekil de değil de uygun bir lisanla bildirelim. Yani ne içimize atalım, ne de öfke nöbetine girelim.



Bu haber 921 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,350 µs