Çocuğunuzla ilişkinizi sınav üzerinden kurmayın
27 Kasım 2013 12:51 tsi
Yard. Doç. Dr. Zahmacıoğlu, Huzurlu bir yaşam geçirmenin yegâne kriteri sınavda yüksek not çekmek değil. Hayatımızı olumlu/olumsuz etkileyen sınav kadar önemli başka parametreler de var" dedi.
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı 28-29 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Sınava sayılı günler kala öğrencilerin ve velilerin dikkat etmesi gereken önemli noktalar olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Çocuk ve Ergen Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu, sınavın; hâlihazırda çocuğun ruhsal yapılanmasında var olan kaygıyı tetikleyip gün yüzüne çıkaran en önemli dış etkenlerden birisi olduğunu söyledi.
Evde sükûneti sağlayın
Zahmacıoğlu sınav kaygısı tabirinden çok, kaygılı bir kişinin sınav karşısında yaşadığı sıkıntıları ele almanın daha doğru bir yöntem olacağını vurguladı.
Velilere de ciddi görevler düştüğünü ifade eden Zahmacıoğlu, Sınavdan önceki gün yetişkinlerin yapabileceği en iyi şey, evde sükûneti ve dinginliği sağlamak olabilir. Bu da, düşünülenin aksine, az konuşmaktan geçer. Ertesi gün sınava girecek çocuğa defalarca duyduğu şeyleri hatırlatmanın, hatta rahat ol, kafaya takma gibi popüler söylemlerin gereği yoktur. Çocuğun sevdiği bir aktiviteye eğer davet ederse- iştirak etmek, konuşmak isterse dinlemek, beden dilimizle, bakışlarımızla rahatlatıcı olabilmek yeter de artar uyarısında bulundu.
Amansız bir savaş haline geldi
Dr. Zahmacıoğlu, ailelerin, yaşadığımız ülke gerçeklerinden soyutlanıp sınav hakkında kaygılanmamalarını beklemenin hayal olacağını belirterek, Hepimiz biliyoruz ki; sınav, en nihayetinde, iyi yaşam denilen o soyut hedefe varmak adına girişilen amansız bir savaş haline geldi/getirildi. Dolayısıyla anne babaların bu sosyal fırtınanın dışına çıkmaları mümkün görünmüyor dedi. Zahmancıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Prestijli bir okulda okumanın önemli bir kazanım olduğu gerçeği fazlasıyla cilalandı, iyi yaşama götüren paha biçilmez bir araç olarak algılanmaya başladı. Hâlbuki bu çok da öyle değil. Önemli okulları bitirip, üzerine yapılmadık master bırakmayan, üç dil bilen insanların işsiz olabildiği bir çağda yaşıyoruz. Elbette bunların sağladığı getirileri yok saymıyorum. Varmak istediğim sonuç; huzurlu bir yaşam geçirmenin yegâne kriteri sınavda yüksek not çekmek değil. Hayatımızı olumlu/olumsuz etkileyen sınav kadar önemli başka parametreler de var. Yani; ailelerin çocuklarıyla kuracakları ilişkiyi -sadece- sınav gerçeği üzerinden kurgulamaları risklidir. Çünkü olası bir sınav başarısızlığı, hayatta da başarısız olacağı kanaatini doğurur ki bu doğru değildir dedi.
Sınav öncesi nasıl beslenmeli?
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Beslenme Diyetetik Uzmanı Nazlı Şişik ise, istenmeyen bu durumları tetiklememek için yemek konusunda öğrencilerin veliler tarafından zorlanmasının altını çizdi.
Şişik şu önerilerde bulundu:
*Sınavdan bir gün önce şimdiye kadar yemediğiniz besini ilk defa o gün tüketmeyi denemeyiniz.
*Çok yağlı, ağır gıdalar yerine protein, karbonhidrat, yağ dengeli hafif gıdalar tercih ediniz.
*Mümkünse sınav öncesi dışarda yemek yerine evde pişen yemekleri tercih ediniz.
*Başarının artırılması için tatlı, çikolata gibi şekerli besinlerin yüksek miktarda tüketimi hatalıdır. Kan şekerini hızla yükseltmeyen meyve, kepek ekmek, esmer pilav, kepekli makarna, bulgur, yulaf gibi besinlerin tüketimi gerekmektedir.
*C vitamininden zengin beslenmenin adrenalin seviyesini artırdığı ve stresi azalttığı gözlenmiştir. Bu sebeple C vitaminden zengin meyve sebzeler sıkça tüketilmeli.
*Kesinlikle kahvaltı atlanmamalı, doğru tercihlerle dengeli bir öğün tüketilmelidir.
SERDA KIVILCIM - BUGÜN GAZETESİ
Bu haber 1,573 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle