En Sıcak Konular

Arzu Aygen



Arzu Aygen
14 Mart 2014

Açlarla keskin nişancılar



Suriye’de aç kalan insanlar ot toplamaya giderken keskin nişancılar tarafından vurulmuş.

Çok kolay söyleyebildiğimiz bir cümle. Ama bu cümlenin ne anlama geldiğini bilmek pek o kadar kolay değil.

Açlık nedir çoğu insan bilmez. Bir öğün atladığınızda karnınız kazınmıştır belki. Oruç tutarken yarım günün sonunda çok susamış ve çok acıkmış olabilirsiniz. Ama açlık böyle bir şey değil.

Açlık günlerce, haftalarca, hatta aylarca vücudun beslenememesi sonucunda ortaya çıkıyor. Midenin kazınmasını geçin. İnsanın bütün hücreleri, damarları, organları acıkıyor. O kadar acıkıyorsunuz ki, aç olduğunuzu unutuyorsunuz. Bütün vücudunuzla açlığın kendisi oluyorsunuz. Bir açlık hali oluyorsunuz. 

İnsan vücudu gerçekten çok dayanıklı. Her türlü zorlukta, yoklukta dahi hayatta kalmaya çalışıyor. Uzun süre beslenemeyen vücut önce içerdeki her türlü deposunu kullanıyor. İyice zayıflanıyor. Daha da uzun süre beslenemedi mi dişlerdeki mineraller çekilmeye başlıyor. İnsanın dişleri, dişetleri sızım sızım sızlamaya başlıyor. Sonra saçlar. Vücut sadece hayatta kalmaya odaklanabiliyor. Saçlarda herhangi bir parlaklık, nem kalmadığı için keçe haline geliyor. Kadınlar adet görmez oluyor. Vücut, deriyle kaplanmış bir iskelet haline geliyor. Kaburgalar, parmaklar, kollar, bacaklar, bütün uzuvlar tanınmayacak hale geliyor. Nasıl olup da bu haldeyken bile hareket edebildiğinize şaşıyorsunuz. Yüzünüz sanki sadece göz ve diş oluyor.

Açlıkta insanın devamlı uykusu geliyor. Ama kemikleriniz yatağa batıyor. Yattığınız yerde canınız acıyor. Oturduğunuz zaman canınız yanıyor, sırtınızdaki kemikleri sandalye acıtıyor, kalçanız acıyor. Havanın nemli, sıcak veya soğuk olması bir işkence gibi hissediliyor. Derinizde herhangi bir ara katman kalmadığı için sıcaklığa karşı yalıtım mekanizmanız çalışmıyor. Terlemeye, terle serinlemeye harcanacak bir enerji kalmıyor. Dışarıda hava sıcaklığı 35 derece olsa 45 derecelik bir buhran gibi geliyor. 10 dakikalık yolu yürümek maraton koşmak kadar büyük bir iş gibi görünüyor, mecaliniz kalmıyor. 1 kova suyu taşımak imkânsız oluyor. Konuşmak zor oluyor. Düşünmek zor oluyor. Uyanıkken de yarı baygın gibi oluyorsunuz.

Açlık işte böyle bir şeye benziyor. Bir rahatsızlığım nedeniyle uzun süre beslenemediğim için bütün bunları yaşadım. Hiçbir insanın yaşamasını istemem.

Suriyeli insanların hapislerde ölümlerinden sonra çekilmiş çıplak vücutlarının fotoğraflarını gören bütün insanlar üzülmüştür, eminim. O fotoğraflar, o insanlara aylar boyunca günde 1 dilim ekmek dahi verilmediğini gösteriyor. Buna rağmen yaşamaya çalışmışlar…

İçinizi hoplatmak için yazmadım bunları.

Aylar önce şahit olduğumuz o fotoğraflar insanlığı harekete geçirememiş ki Suriye’den “çocuk açlıktan öldü”, “aç insanlar ot toplamaya giderken vuruldu” haberleri gelmeye devam ediyor.

“Çocuk açlıktan öldü” sözünün ağırlığını bir düşünün. Günde sadece bir lokma ekmek yese bile yaşayabilirdi o küçük vücut.

12. çift ayakkabımızı satın almadan önce bir kez daha düşünelim. Orada açlık varken burada yemeklerin çöpe atılması müstehcen değil mi?

Elimizden ne gelir ki?

Dualarımıza, hatırlamamıza, yardım etmemize, haklarını savunmamıza, korumamıza, karınlarını doyurmamıza ihtiyaçları var. Çok acil bir ihtiyaç… Yardım isteyemeyecek kadar açlar…



Bu yazı 3,112 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Şubat 2016 Obezite ameliyatçısı geldi haniiiymmm!
    • 28 Kasım 2015 İstanbul'da toprak, çayır ve beton
    • 18 Kasım 2015 Kuru Fasulye Piyazı
    • 18 Ekim 2015 Okul kantinlerinde 3 renk çocukları kurtarır mı?
    • 25 Ağustos 2015 Anadolu için tarhana vakti
    • 19 Ağustos 2015 Tabağınızdan domuz çıkabilir!
    • 15 Ağustos 2015 Domatesle yapabileceğiniz bir sürü güzel yemek
    • 22 Temmuz 2015 Devedikeni lifiyle peynir mayalama denemeleri
    • 10 Temmuz 2015 Deniz börülcesi nasıl ayıklanır? Nasıl pişirilir?
    • 22 Haziran 2015 Fotoğraflarla dut pekmezi belgeseli
    • 13 Haziran 2015 Facebook için yaşamak
    • 30 Mayıs 2015 Güle aşık oldum
    • 25 Mart 2015 Örgü peynir, örgü çörek
    • 30 Ocak 2015 Bir çeşit kıyılmış lahana turşusu: Ekşi lahana
    • 11 Aralık 2014 Kobayım olur musun?
    • 23 Kasım 2014 Anneyle bebeği ayırma planı!
    • 18 Eylül 2014 Okula giden çocukların beslenme çantası nasıl hazırlanmalı?
    • 22 Ağustos 2014 Hazır alma, anneannen gibi kendin yap!
    • 20 Ağustos 2014 Evde ekşi mayalı ekmek (yeni tarif)
    • 5 Ağustos 2014 “Deniz kenarında oynayan çocukları vur!”

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,531 µs