En Sıcak Konular

Mevlüt Durmuş



Mevlüt Durmuş
31 Ağustos 2012

Suçlu biziz Alime...



Sayın Recep Akdağ ve Sağlık Bakanlığına Alime İçin Suç Duyurusu

Tam olarak bilmiyorum ama genetikmiş hastalığı, bu nedenle damarları tıkalıymış ve küçücük beynimle anladığım kadarıyla, doğuştan genetik bir hastalığa sahipmiş küçük kız Alime. Yedi yaşına kadar tam üç kez kalp ameliyatı geçirmiş, dördüncü ameliyatını karaciğer damarları için beklerken de minicik kalbi dayanamamış ölmüş[1].

Haberlerde sadece bu kadar bilgi var,  damarlarının neden tıkandığı hiç yazılmamış ‘doğuştan kalp hastalığı’ denilip geçilmiş…

Çok net verilmiyor veya doğuştan kalp hastası denilerek sanki bir şey gizlenmiş hissine kapıldım!

Doğuştan kalp hastalığı, hastalık adı değil ki, hastalığın adını doğru söyleyin! Erken yaşlanma hastalığı mı (Progeria) yoksa ailesel kolesterol yüksekliği (familialhypercholesterolomia) mi? Çünkü küçük bir kızda damarları tıkayacak başka bir hastalık adı ben bilmiyorum, benim cahillime verin! Ve bana damarları tıkayacak hastalık adı söyleyin, ben de öğreneyim.

Birileri yine hiç bilmediği şeyleri yani kimi kaderi, kimi de genetiği suçlayacak. Ameliyat olsaydı Alime’nin tümüyle hastalıktan kurtulacağını, hastalığın biteceğini sanacak birileri. Doktorlar da kendini savunacak[2], kimileri sistemi suçlayacak, ameliyathaneler yetersiz diyecek, topu Sağlık Bakanlığına geri atacak. Ama ne olursa olsun Alime geri gelmeyecek!

Suç duyurusuna gelince: Ameliyat edilmemesi değil, ailesel kolesterol yüksekliğine bağlı damar tıkanıklığı nedeniyle ölmüşse küçük Alime, suç duyurum sonsuza kadar geçerlidir!

Alime olayında damar tıkanmalarının nedeni progeria (erken yaşlanma) olamaz! Fakat damar tıkanıklıkları ailesel kolesterol yüksekliği (familialhiperkolesterolomia) nedeni ile oluşmuşsa biliniz ki, bu olay bence tam bir kusursuz cinayet! Herkes Alime’yi öldürmek için birbiriyle yarışmış!

Kader mi dediniz?


Kendinizi kandırmayın: Bilmediğiz olgulara kader deyip geçebiliriz ama bildiğiniz olgular için ‘kader’ savunması her zaman geçerli değildir, bu kadere haksızlık etmek olur. Yani paratoner yokken, paratoner icat edilmemişken evinize yıldırım düşmesi elbette kader olabilir, buna kimse itiraz etmez. Ama paratoner icat edildikten sonra, maddi durumunuzda yerindeyken evinize yıldırım düşmesi artık kader değil, bu düpedüz aptallıktır. Benzer bir şekilde, hiçbir acil gerekçesi yokken saatte 250 km hızla gidip kaza yapmanın da kaderle alakası yoktur. Söz konusu bu ve benzeri aptallıklara kader demek, kaderi asla suçlu yapmaz, böyle bir kader anlayışı sadece sizin aptallığınızı gizlemenizi sağlar. Veya sizin kaderle aptallık arasındaki farkı asla bilemeyeceğinizi açıklar.

Genetik mi dediniz?

Ailesel kolesterol yüksekliği (Familialhiperkolesterolomia) tedavisi veya söz konusu hastalığın Sağlık Bakanlığı tedavi protokollerinde de bence yapılan tam anlamıyla aptallıktır. Çünkü ailesel genetik kolesterol yüksekliği sorunu yüzünden ölümle karşılaşanlar, artık kader kurbanı değil aptalca yöntem ve tedavi protokollerinin, saçma sapan diyet uygulamalarının kurbanıdır. Yani şu an genetik kolesterol yüksekliğinden ortaya çıkan ölümlere hastalık genetikti, ailesel genetik hastalıktı bu yüzden bir şey yapamadık diyen herkes istisnasız aptaldır!

Bu hastalık karaciğerle doğrudan ilişkili, karaciğer organizma için ürettiği ve kana verdiği partikülleri (LDL) geri alamıyor, partiküller karaciğer tarafından geriye alınmadığında, mecburen damarlarda dolaşmak zorunda kalıyor[3] ve gün geçtikçe de kanda fazlalaşıyor. Fazlalık oluşturan partiküller (LDL) de savunma hücreleri (lökosit-makrofajlar) tarafından damarlarımızdan uzaklaştırılmaya çalışırken de, damarlarda birikiyor ve makrofajlarla birlikte kireçlenme (ateroskleroz) oluşuyor, damarlarınız tıkanıyor…

Top sakallı bırakmakla bilim sahibi olduğunu sanan beyefendilerin ve Sağlık Bakanlığı tedavi protokollerini uygulayanların anlamadığı nokta şu: Bu noktada birinci suçlu kanda ortaya çıkan birikimler (LDL, kolesterol vs) değil, kanda birikimleri ortadan kaldıran (Karaciğer LDL reseptörleri) mekanizmadaki aksaklıklar ve eksiklikler. LDL reseptörleri (en az bir, en fazla dokuz) nedenle çalışamadığı için kanda mecburen birikim oluşur, yani kandaki birikim (LDL) bir sebep değil reseptörlerin (LDL-R) çalışmamasının ortaya çıkardığı sonuçtur.

Sebeple, sonuç arasında bağlantı kuramıyorsanız, gerçekten küçüksünüz!

W.Reich’ın deyimiyle ‘siz küçük adamlar’ hala kanda zorunlu ortaya çıkan birikimlerle (kolesterol) uğraşın, kandaki birikimleri ortadan kaldırmakla hastalığı iyileştirebileceğinizi düşünmeye devam edin, bataklığı kurutmak yerine sivrisineklerle uğraşın!

Elbette damarları (acil durumlarda) çeşitli yöntemlerle damarları açmak, damar değiştirmek hastayı rahatlatır, hastanın ömrünü minnacık bir süre uzatır buna kimsenin itirazı yok! Ama ‘damarlarını açtık, sorun çözüldü, artık bitti sen evine git’ diyenler tam bir bilim zavallısıdır. Bunlar biyolojiden, biyokimyadan kısaca temel tıp bilimlerinden bir türlü nasibini almamışlardır, çünkü klinik bilimleri temel tıp bilimlerinden üstün görmek üzere yetiştirilmişlerdir. Çünkü her genetik hastalığın en az bir hücreyle, bir dokuyla, bir organla ilişkili olmak zorunda olduğunu bilmeyecek kadar zavallı bir mantık zekasına sahiptirler. Genetik hastalıkların en az bir hücre, bir organ veya bir dokuyla ilişkili olup olmadığı konusunda kaynak isteyenlere, kaynak olarak ‘kendi akıllarını’ gösterdiğimi de belirtmek isterim. Şayet genetik hastalığın ilişkili olduğu organ biliniyorsa, organ değişimi o hastanın, söz konusu genetik hastalıktan kurtulmasını sağlayacaktır.(Umarım bu sefer, kafalarında bir şimşek çakar ve ne dediğimi anlarlar.)

1. Bu tip (aileselhiperlipidemi) doğuştan genetik rahatsızlıklarda ilk önlem karaciğer nakli olmalarıdır, hastalık tespit edildikten sonra hemen uygun (vericiler) donörler[4] (anne, baba, yakın akrabalar vs) aranmalıdır. Hem partikül (LDL) oluşumları hem de partiküllerin kandan temizlenmesi (LDL-R) karaciğerle ilişkilidir.
2. Çocuklarda genetik kolesterol yüksekliğinde, ilaç tedavisi (statin) hiçbir işe yaramaz. Sadece kandaki kolesterol biraz düşünce, sorunu bitti sanarak kendi kendinizi tatmin edersiniz, fakat söz konusu bireysel tatmininiz sizi rahatlatsa da, söz konusu hastalığı düzeltmez.
3. Bu tip genetik hastalıkların tedavisinde, diyetlerden (yağsız, kolesterolsüz diyetler) uzun dönemde fayda gördüğünü söyleyenler zavallı bir yanılgı içindedirler, partiküllerin zamanla kanda küçüldüğünü (small LDL) küçük partiküllerinde kanda birikimlere yol açabileceğini bilmezler.
4. Genetik kolesterol yüksekliği, kolesterol ve partiküllerin (LDL) fazla üretilmesi değil, üretilen partiküllerin (LDL) kandan karaciğer tarafından uzaklaştırmaması demektir[5].
5. Genetik kolesterol yüksekliğini, karaciğerin fazla yağ üretimi-kolesterol üretimi (LDL) olarak anlayanlar, bilimi aklıyla değil poposuyla anlıyor, olayın karaciğerle ve LDL reseptörleriyle  bağlantısını[6] kuramıyor demektir.


(Küçük Alime; Kolesterol, LDL partikül ve karaciğer metabolizmasından zerre kadar anlamayan insanlarla karşılaştığın, Sağlık Bakanlığının genetik kolesterol yüksekliği ile ilgili saçma sapan tedavi protokolleriyle zaman kaybettiğin için çok üzgünüm! Alime; acaba çocuklarda genetik kolesterol yüksekliğini yeteri kadar anlatmadım mı, bu konuya yeterince dikkat çekmedim mi diye eski yazılarımı tek tek kontrol ettim! En az 39 kez, küçük çocuklarda genetik kolesterol yüksekliğinde karaciğer nakli yapın demişim. Sağlık bakanlığına bu konuda yazı yazmışım, hiç istemediğim halde televizyona çıkıp senin durumundaki çocuklara karaciğer nakli yapılmayası gerektiğini[7] anlatmaya çalışmışım, tartışmışım. Sıradan bir biyolog olarak elimden geleni yapmaya çalışmışım. Fakat yine de yeterince anlatamamışım, kusura bakma küçük kız!)

Ve 39’dan sonra bu 40. anlatışım olacak!…

Kulaklarınızı açın beyler:  Genetik kolesterol yüksekliğinde küçüklere karaciğer nakli, karaciğer değişimi şart! Zaman kazanmak için damarları elbette açabilirsiniz, damarlar zamanla tekrar tıkanacaktır, bu kaçınılmaz. Ama adam gibi ‘tedavi’ edecekseniz küçük çocuklar için karaciğer naklinden başka yol yok bunu aklınıza sokun!

Kısaca: Alime’nin ölümünde ben suçluyum, çünkü yeterince anlatamamışım! Duymadığınız, anlamadığınız, bilmediğiniz, araştırmadığınız ve görmediğiniz için sizler de, hepiniz suçlusunuz! Bu olayda hiç kimse masum değil!

Ben, doktorlar, medya ve Sağlık Bakanlığı!

Öleceğini bildiğiniz halde, küçük bir çocuğa karaciğer nakli önermeyip, iki senede bir ameliyatlarla işkence etmekten ve küçük bir kızın yavaş yavaş ölümüne sadece seyirci kalmaktan…

Hepimiz suçluyuz!...


Bu yazı 4,672 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ağustos 2012 Suçlu biziz Alime...
    • 10 Nisan 2012 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (5.Bölüm)
    • 26 Aralık 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (4.Bölüm)
    • 14 Kasım 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (3. Bölüm)
    • 4 Ekim 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (2. Bölüm)
    • 5 Eylül 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (1.bölüm)
    • 6 Haziran 2011 Ultra kötü kolesterol masalı ve kolesterol paradigmasının iflası
    • 14 Şubat 2011 Hücre içi kolesterol azaldığı için mi yaşlanıyoruz?
    • 1 Kasım 2010 Genetik kolesterol yüksekliğinde gizlenen gerçekler
    • 20 Ekim 2010 Gelecekteki yeni kanser ilacınız: Statinler....
    • 18 Ekim 2010 Genetik kolesterol yüksekliği yüzyılın yalanı mı?
    • 5 Mayıs 2010 Gizlenen gerçek: Damarlarda kolesterol değil, kalsiyum birikiyor!
    • 20 Nisan 2010 Kolesterol tartışmaları: Du bakali nolcek?
    • 29 Mart 2010 Sağlık Bakanlığı'na kolesterol manifesosu: Bir kez daha düşünün...
    • 15 Mart 2010 İyi kolesterolü yükseltmek (HDL-k) hiçbir işe yaramıyor(muş)!...
    • 3 Mart 2010 Kadınlarda menopoz dönemi geciktirilebilir fakat….
    • 18 Ocak 2010 Siz hangi kolesterol yalanına inanmıştınız?
    • 28 Aralık 2009 İyi kolesterol (HDL-kolesterol), nasıl kötü oldu?
    • 18 Aralık 2009 Taş devri diyeti ve beyin-kolesterol ilişkisi
    • 20 Kasım 2009 Kolesterol ilaçlarının yan etkilerinde mızrak çuvala girmiyor!...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,849 µs