Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
21 Şubat 2012
Hasta memnuniyeti neyi gösterir?
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, dün akşam Habertürk televizyonunda yayınlanan Basın Kulübü programında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Türkiye’ de her 100 bin kişiye 160 doktor düştüğünü belirten Akdağ, sağlık çalışmalarından memnuniyetin yüzde 73 olduğunu ve bu başarıyı sağlık çalışanlarıyla beraber sağladıklarını belirtti. Akdağ, 8 sene önce yapılan ankette memnuniyet oranının yüzde 39.5 olduğunun altını çizdi.
Hasta neden memnun?
Gerçekten de Türkiye’ de 8-10 sene öncesine göre sağlık alanında inanılmayacak değişiklikler oldu.
Vatandaşların çoğu Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan çok memnun.
Doktora, hastaneye ulaşmak çok kolaylaştı.
112’yi aradığınızda ambulans dakikalar içinde kapınızda oluyor.
Acil durumlarda sosyal güvencesi olmayanlar bile ücretsiz muayene ve tedavi olabiliyorlar.
Eski SSK’ lı ve Bağ-Kur’ lulara önünden bile geçemedikleri üniversite hastanelerinin kapıları ardına kadar açıldı.
Sağlık karnesi kalktı; muayene olmak, tetkik yaptırmak, ilaç almak için T.C. kimlik numarası yetiyor.
Tomografi, anjiyo, ultrasonlar ve tahliller sadece doktorlar değil hastalar tarafından da isteniyor.
Tüm film ve tahliller bir kuruş ödemeden yaptırılıyor.
Tek hekimin imzasıyla ilaç raporu alınabiliyor.
Hasta istediği ilacı yazdırabiliyor.
İlaç almak için SSK eczanesinin önünde kuyrukta saatlerce beklenmiyor.
Vatandaş canını sıkan bir durum olduğunda hemşireyi de doktoru da rahatça şikâyet edebiliyor; dava açması da çok kolay.
Hasta memnuniyeti neyi gösterir?
“Hastaların yüzde 70’ den fazlasının sağlık hizmetlerinden memnun olması” o ülkede ne tıp eğitiminin ne de sağlık sisteminin başarılı olduğunun iyi bir göstergesi değildir. Bu memnuniyet, sağlık hizmetlerinin yukarıda bazı örneklerini verdiğim işin “tıp dışı” kısmıyla ilgili bir memnuniyettir.
Vatandaş memnuniyetinin başlıca sebepleri istediği zaman doktora ve hastaneye ulaşması, sıra beklememesi, hastanenin temizliği ve şıklığı, kendisine ilgi gösterilmesi, birçok tahlil-tetkik yapılması, bir torba ilaç yazılması gibi hususlardır.
Başı ağrıdığı için doktora giden bir hastaya daha önce sadece muayene ile aspirin yazılırken; bugün başı ağrıyanlara en azından tomografi çekiliyor, EEG yapılıyor, kanına idrarına bakılıyor ve bir torba da ilaç veriliyor. Hasta da kendisiyle çok ilgilenildiğini ve iyi tedavi edildiğini sanıyor. Oysa gereksiz yere radyasyon aldığının; gereksiz aldığı ilaçlardan göreceği zararların; tetkiklerin ve ilacın parasının kendi kesesinden çıktığının farkında değil.
Ayrıca, herhangi bir sağlık kurumuna başvuran kişilerin çoğunluğunun memnun olması zaten “olması beklenen” bir orandır. Bunların bir kısmı ilaç yazdırmak için, bir kısmı önemli olmayan gelip geçici bir takım şikâyetler (soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, kabızlık, hazımsızlık, hâlsizlik…) için, bir kısmı tansiyon ölçtürmek için, bir kısmı muayene ücretsiz olduğu için, hatta bir kısmı canı sıkıldığı için sağlık kuruluşuna başvurur.
Bunları, iyi bir eğitim almış veya almamış olsun her birinci basamak hekimi rahatlıkla halleder. Örnek vermeye bile gerek yok; bu kişilere üç aşağı beş yukarı hep aynı reçeteler yazılır.
Gerçek hasta oranı yüzde 20 kadardır
Elimde bu konuda yapılmış bir araştırma yok ama gerçek manada doktor muayenesi ve tıbbi tedaviye ihtiyaçları olanlar birinci basamak hekimlere başvuranların bence ancak yüzde 20 kadarı olabilir.
Asıl hasta memnuniyetini ve dolayısıyla da hekim başarısını da bu yüzde 20’ lik “gerçek hastalar” belirler.
İyi yetişmiş birinci basamak hekimler, bu gerçek hastaların yarısına onları çok iyi dinleyerek, ayrıntılı olarak sorgulayarak; titizlikle muayene ederek ve bazılarında kan sayımı, akciğer röntgeni, idrar tahlili gibi basit tetkikler yaptırarak teşhis koyar ve tedavi de edebilirler.
Yüzde 20’ nin diğer yarısının ise bir uzman (kardiyolog, nörolog, dermatolog vb) tarafından görülüp değerlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla gerçek hastanın doğru uzman hekime zamanında yönlendirilmesi de çok önemlidir.
Sağlık hizmetinde gerçek başarı nasıl anlaşılır?
Sağlık hizmetinde gerçek başarıyı ölçmek için öncelikle “lay-lay-lom hastalarla” hakikaten hasta olan ve mutlaka tedavileri icap eden “gerçek hastaların” kesin olarak ayırt edilmeleri icap eder.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, dün akşam Habertürk televizyonunda yayınlanan Basın Kulübü programında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Doğru teşhisin zamanında konması
Teşhisin olabildiğince fizik muayene ile konması
Gereksiz tetkik istenmemesi veya en az tetkikle yetinilmesi
Tedavinin mümkünse ilaçsız -mesela beslenme, egzersiz ve uykunun düzenlenmesi, sigaranın bırakılması gibi bir takım hayat tarzı değişiklikleriyle- yapılması
İlaç tedavisi gerekiyorsa bunun mümkün olduğunca az ilaçla, en düşük dozlarla ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi
En az yan etkisi olan ilaçların seçilmesi
En ucuz ilaçların tercih edilmesi
En az komplikasyon oranına ulaşmak
Bu yazı 3,035 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Mart 2015
Karatay'ın askerleriyiz!
-
31 Ekim 2014
Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
-
10 Haziran 2014
Kimi kime şikayet edelim?
-
16 Mayıs 2014
Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
-
21 Şubat 2014
Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
-
4 Aralık 2013
Damacana mı musluk suyu mu?
-
20 Kasım 2013
Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
-
13 Şubat 2013
Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
-
10 Ocak 2013
Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
-
1 Ekim 2012
Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
-
14 Eylül 2012
İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
-
9 Temmuz 2012
Bir sağlık haberi skandalı
-
17 Mayıs 2012
Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
-
8 Mayıs 2012
FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
-
27 Nisan 2012
Sönmez gene döndü
-
5 Nisan 2012
Şampuanlar da bozuk çıktı
-
12 Mart 2012
Dokunan değil içen yanıyor!
-
12 Mart 2012
Meyve suyu değil boyalı su bunlar
-
8 Mart 2012
Amerikalılar çiğ sütü akladı
-
21 Şubat 2012
Hasta memnuniyeti neyi gösterir?
Yorumlar
+ Yorum Ekle