Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
26 Ağustos 2011
Tıpta uzmanlık sınavı kaldırılmalıdır
Doğan Haber Ajansı’ ndan Kemal Atlan’ ın “Pazarcı doktor” başlıklı haberi dikkatinizi çekti mi bilmem:
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Acil Anabilim Dalı’nda 5 yıl asistanlık yaptıktan sonra uzmanlık tezini tamamlamadığı için ilişiği kesilen 42 yaşındaki Dr. Orhan Arslan şöyle diyor:
“Ben şu anda pazarda tezgâhtarlık yapıyorum. Asıl mesleğim doktorluk. 5 yıllık ihtisas süresini bitirdim, şu an sınava girmedim ama Acil Tıp uzmanı sayılırım. 5 yıl boyunca ESOGÜ Acil Anabilim dalında acil tıp ihtisası yaptım. 5 yıl boyunca binlerce kritik hastaya baktım ve müdahale ettim. 4 yıl boyunca da çoğu nöbetimi acil serviste kıdemli olarak tuttum… Tezimi yaptırmayacaklarını ve beni uzman yapmayacaklarını söylediler. Uzman olabilmem için bitirme sınavına girip, tez hazırlamam gerekiyordu. Geçen Ocak ayında hastaneden ilişiğim kesildi.”
ESOGÜ yetkilileri Dr. Orhan Arslan’ın iddialarının doğru olmadığını belirtti. ESOGÜ yetkilileri Arslan’ın yapması için verilen tezini tamamlamadığını, tez için etik kurula başvurmadığı, uzmanlık eğitim süresinin bitmesi nedeniyle yasal olarak kadrosunun düşürülüp ilişkisinin kesildiğini söyledi. Yetkililer Dr. Arslan’ın tezinin tamamlanması için 2 yıl daha süresinin olduğunu belirterek, "Tezini tamamladığında ister bizim üniversitemizde isterse bakanlığa başvurup başka bir üniversitesinde tez sınavına katılabilir" dedi.
Nasıl uzman doktor olunur?
Tıp fakültesine giren tüm öğrencilerin hayali “uzman doktor” olabilmektir. Bunun için elbette önce tıp fakültesinin bitirilmesi ve daha sonra da TUS adı verilen imtihanın kazanılması gerekir.
TUS’ u kazananlar bir üniversite veya eğitim hastanesinde branşlarına göre 4-6 yıl arasında “asistan doktor” olarak görev yaparlar. Bu sürede bilim dalının türüne uzmanlık alanları yanında başka bilim dallarında da birkaç aylık sürelerde (rotasyon) çalışırlar.
Asistanlık eğitimi boyunca başasistan veya Hoca’ nın (eğitim hastanelerinde şef, üniversite kliniklerinde doçent, profesör) denetimi altında hasta bakarlar, nöbete kalırlar, uzmanlık dalları ile ilgili çeşitli tıbbi girişimleri görerek ve uygulayarak öğrenirler. Tıp fakültelerindeki asistanlar seminer, sempozyum, kongre vb eğitim çalışmalarına daha çok katılırken, eğitim hastanelerindekiler daha fazla hhasta görürler ve daha fazla "uygulama" yapma imkânı bulurlar.
Uzmanlık eğitimi bakımından laftan ziyade bu tür uygulamalar çok daha önemlidir ve bu sebepledir ki TUS' ta yüksek puan alanlar cerrahi branşlarda tıp fakültelerini değil eğitim hastanelerini tercih ederler.
Zaten bundan dolayı da tıp fakültelerinden ağzı, eğitim hastanelerinden ise eli iyi iş yapan uzman hekimler yetişir. Yazmamdan ve konuşmalarımdan da anlaşılabileceği gibi ben de ilk grubun tipik bir örneğiyim.
Asistanların artık uzman unvanını kazanabilmeleri için çalışma süreleri bitiminde hocaları nezaretinde “uzmanlık tezini” de tamamlamış olmaları gerekir. Bu tezin "formalite gereği" jüri tarafından kabul edilmesiyle de uzmanlık alanına göre sözlü ve cerrahi branşlarda uygulamalı bir imtihana girerek başarılı olurlarsa “uzman doktor” unvanını alırlar.
Uzmanlık tezi nedir, ne işe yarar?
Uzmanlık tezi özellikle eğitim hastanelerinde “yapılmış olmak için yapılan" gereksiz çalışmalardır. Bir kere bunların hemen hiçbir zaman gerçek manada bir “tez” değildir. Bunların kimi daha önce yapılmış klinik çalışmaların kötü tekrarları veya geriye dönük dosya taramaları ve hatta derlemeler şeklindedir.
Bu tezler içinde bazıları bilimsel yayın olarak dergilerde yayınlanabilir veya kongrelerde bildiri olarak sunulabilir ama çoğu, kimse tarafından doğru dürüst okunmadan arşivlerin tozlu raflarında yerini alır.
Bu tezler akademik kariyer yapmak isteyen asistanlar bir çalışmanın nasıl yapılacağını, nasıl değerlendirileceğini, nasıl yorumlanacağını öğrenmesi bakımından faydalıdır ama o kişinin
başarılı bir uzman doktor olup olmayacağı konusunda zerre kadar faydası yoktur.
Dr. Orhan Arslan örneğinde de olduğu gibi bazı asistanlar için bu gereksiz uzmanlık tezleri bir kâbusa dönüşebilmektedir.
Gelelim neticeye
Uzmanlık tezi kulağa hoş gelen, insanda saygı uyandıran "havalı" bir söz olmakla beraber işin aslı hiç de öyle değildir.
BİR: Uzmanlık tezleri, akademik kariyer yapmak istemeyen asistanlar için ayak bağı, zaman kaybı ve angaryadır.
İKİ: İyi bir uzman hekim olmanın yapılan tezle hiçbir alakası yoktur. Önemli olan asistanın uzmanlık eğitimi süresince davranış ve çalışmaları; uzmanlık alanı ile ilgili her türlü bilgi ve tecrübeyi kazanmış olması ve de gereken tüm girişimleri (endoskopi, anjiyo, biyopsiler, radyolojik değerlendirme, ameliyatlar vb) tek başına rahatlıkla ve maharetle yapabiliyor olmasıdır.
ÜÇ: Uzmanlık tezlerinin kaldırılması veya sadece isteyenler tarafından yapılması daha doğrudur.
Bu yazı 4,022 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Mart 2015
Karatay'ın askerleriyiz!
-
31 Ekim 2014
Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
-
10 Haziran 2014
Kimi kime şikayet edelim?
-
16 Mayıs 2014
Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
-
21 Şubat 2014
Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
-
4 Aralık 2013
Damacana mı musluk suyu mu?
-
20 Kasım 2013
Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
-
13 Şubat 2013
Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
-
10 Ocak 2013
Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
-
1 Ekim 2012
Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
-
14 Eylül 2012
İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
-
9 Temmuz 2012
Bir sağlık haberi skandalı
-
17 Mayıs 2012
Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
-
8 Mayıs 2012
FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
-
27 Nisan 2012
Sönmez gene döndü
-
5 Nisan 2012
Şampuanlar da bozuk çıktı
-
12 Mart 2012
Dokunan değil içen yanıyor!
-
12 Mart 2012
Meyve suyu değil boyalı su bunlar
-
8 Mart 2012
Amerikalılar çiğ sütü akladı
-
21 Şubat 2012
Hasta memnuniyeti neyi gösterir?
Yorumlar
+ Yorum Ekle