Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
4 Temmuz 2011
Mehmet Öz bitmiştir artık!
Mehmet Öz, Amerika’ da yaşayan, orada çalışan çok ünlü bir kalp cerrahımız. O kadar ki birkaç sene evvel Time dergisi dünyada siyasete, toplumsal yaşama, bilime ve şov dünyasına yön veren en etkili 100 isimden biri olarak onu da listesine almıştı.
Mehmet Öz şimdi daha da ünlü ve onu sadece kalp hastalığı olanlar değil yediden yetmişe bütün dünya tanıyor. Çünkü o artık bir şovmen, bir televizyon yıldızı.
Oprah Winfrey ile yaptığı televizyon programları izlenme rekorları kırınca bisturiyi attı, mikrofonu kaptı. Gerçi hâlâ yeşil cerrah önlükleri giyiyor ama çalışma alanı artık ameliyathaneler değil, televizyon stüdyoları.
“The Doctor Oz Show” izlenme rekorları kırıyor. Geçen ay Time’ a kapak oldu; ardından “en bilgilendirici talk şov” ve “en iyi talk şovcu” dallarında iki Emmy ödülü aldı.
Mehmet Öz her sene bu günlerde de Türkiye’ ye geliyor. Her gelişi olay oluyor, yerlere göklere sığdırılamıyor. Kanal kanal geziyor, gazetelere manşet oluyor. Çantasından çıkaracağı “tavşan” heyecanla bekleniyor.
İlk mektep kitabı bilgileri
Amerika’ dan gelen koskoca bir profesörün ağzından çıkan ilköğretim hayat bilgisi kitabından alınmış izlenimi veren sözler önceleri makul ve mantıklı faydalı bilgiler ihtiva ediyordu.
İlk gelişinde “Sabahları ceviz, badem, fındık yiyin’’ dedi; millet kuruyemişçileri talan etti. Dozu kaçıranlar ve bu yüzden aşırı kilo alanlar da bunlar kuru kuru gitmiyor diye viskiye, cine, biraya alışanlar da oldu.
Sonra “Günde en az yarım saat spor yapılmalı. Bu, merdiven çıkma, yürüme veya seks de olabilir. Özellikle kollarını hareket ettirerek çalışmanın, kalp krizine karşı koruyucu etkisi var” dedi.
Bu ‘kol hareketi’ sayesinde kalp krizinden kurtulanlar da olmuştur elbette ama sanıyorum ki bu yüzden yaralananların ve hayatını kaybedenlerin sayısı çok daha fazladır. Malum bizde öyle olur olmaz yerde ‘el-kol hareketi yapmak’ pek doğru bir şey değildir. Kalp sağlığı için egzersiz yapıyordum diye kimseye derdinizi anlatamazsınız; hiç dinlemez vururlar adamı.
“Üç beyazdan uzak durun” dedi. Bizim millet unu, tuzu, şekeri kesti. Hızını alamadı Zekeriya Beyaz’ ı bile sildi attı.
“Lifli gıda tüketin” dedi; ota çöpe dadandırdı bizi. Sucuğu pastırmayı mangalı unuttuk, ağzımızda tat bırakmadı.
“Düşük belli pantolon giyen kadınlar böbreklerini üşütür” dedi, tekstilde yüzyılın krizi yaşandı. Tüm düşük belli pantolonlar imâlatçıların elinde kaldı.
Fındık, ceviz, badem, domates, düşük bel, mendil, kol hareketi derken deniz bitti herhalde ki, bu sefer belden aşağı bilgiler dökülmeye başladı dilinden: Bir geldiğinde “55 yaşındaysanız, yılda yaptığınız seks sayısını 58'den 116' ya çıkarırsanız, 2 yaş daha gençleşirsiniz’’ dedi.
Kaç kişinin kaç yıl gençleştiği konusunda bir fikrim yok ama motoru patlatanlar, şanzımanı dağıtanlar ve hatta bu yüzden suyu kaynayanlar çok oldu, buna eminim.
Bir sonraki sene ise “Dışkınız kesik kesik misket şeklinde değil kesintisiz muz şeklinde olmalıdır” diyerek milleti misket elmadan da, muzdan da nefret ettirdi.
Mehmet Öz’ ün geçen seneki kabak, ıspanak, pırasa, maydanoz, zencefil, limon ve elmadan oluşan gençlik iksirini hatırlatıp da tekrar midenizi bulandırmak istemiyorum.
Brokoli ve tango
Küçük çocuğu olan ailelerin Allah yardımcısı olsun. Çünkü Mehmet Öz’ e göre çocuklara bol bol brokoli yedirmek gerekiyor.
“Bizimki sevmedi diye hemen yılmayın” diyor dünyaca ünlü doktorumuz ve ilâve ediyor: “Israr edin, çocuk yedikçe sevmeye başlıyor.”
Ellerindeki brokoli dolu kaşığı koltukların arkasına saklanan çocuklarının ağzına sokmaya çalışan annelere de sinir krizine karşı bir tavsiyede bulunsa çok iyi ederdi. Bana sorarsanız, anneler arada halıların altına, saksıların dibine baksalar iyi ederler.
Mehmet Öz bunamayı önlemek için de “herkesi dansa davet ediyor”. Stres atmak ve beyni dinç tutmak için birebirmiş dans etmek. “Ne dansı olursa olsun fark etmez” diyor ama tangonun daha etkili olduğunu vurgulamadan da geçmiyor.
Bundan böyle tango yaparken gizli kameraya yakalananların “Valla billa kötü bir niyetimiz yoktu, bunamaya karşı tedbir alıyorduk” demeleri hafifletici sebep olur mu, çok tartışılacak.
Bu sene “deniz” bitti
Mehmet Öz bu sene de geldi ve hemen televizyonları dolaşmaya, gazetelerde röportajları çıkmaya başladı.
Dün onu hem Kanal D’ de Doktorum programında izledim hem de Milliyet’ de Ayşegül Aydoğan’ la yaptığı sohbeti okudum.
Ne yazık ki “Mehmet Öz’ de denizin bittiğini” gördüm.
“Dört kilo vermek bile sağlığınızı düzeltir”- “Cep telefonları kısırlık yapıyor”- “Kilo vermek için 5 adım” gibi ıvır-zıvır şeyler söyledi.
Adını ve formülünü bir miktar değiştirdiği ve artık “Yeşil Dev” adını verdiği gençlik iksirine ise midesi ters dönmeden çok az kişinin tahammül edebileceğini sanıyorum.
Ne zaman nasıl bir tavşan çıkacak diye heyecanla beklerken “Her 1 saat oturan insanların ölüm oranı yüzde 11 artıyor” bombasını patlattı.
Bir hesap yaptım; 22 sene önce ölmüş olmam gerektiği sonucuna vardım.
Doctor Oz’ e el salladım, televizyonu kapattım.
Bu yazı 3,992 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Mart 2015
Karatay'ın askerleriyiz!
-
31 Ekim 2014
Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
-
10 Haziran 2014
Kimi kime şikayet edelim?
-
16 Mayıs 2014
Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
-
21 Şubat 2014
Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
-
4 Aralık 2013
Damacana mı musluk suyu mu?
-
20 Kasım 2013
Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
-
13 Şubat 2013
Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
-
10 Ocak 2013
Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
-
1 Ekim 2012
Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
-
14 Eylül 2012
İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
-
9 Temmuz 2012
Bir sağlık haberi skandalı
-
17 Mayıs 2012
Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
-
8 Mayıs 2012
FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
-
27 Nisan 2012
Sönmez gene döndü
-
5 Nisan 2012
Şampuanlar da bozuk çıktı
-
12 Mart 2012
Dokunan değil içen yanıyor!
-
12 Mart 2012
Meyve suyu değil boyalı su bunlar
-
8 Mart 2012
Amerikalılar çiğ sütü akladı
-
21 Şubat 2012
Hasta memnuniyeti neyi gösterir?
Yorumlar
+ Yorum Ekle