En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
21 Aralık 2009

Sayın H1N1 virüsüne nobel ekonomi ödülü verilmesini teklif ediyorum



Domuz gribi salgınının tıbbi tarafı kadar ekonomik tarafının da mutlaka ciddi şekilde tartışılması gerektiği kanaatindeyim. Sağlıkla ilgili bir olaya sadece tıp penceresinden bakarak karar verildiği zaman yanılma ihtimali yüksek oluyor. Hem sağlınızdan hem paranızdan olmanız işten bile değil!

Çünkü ‘Tıp artık sadece tıp değil’; artık tıbbın içinde politika da ekonomi de var. Sağlık günümüzün en çok kâr getiren sektörlerinin başında geliyor.

‘Tıp ahlâktan soyulduğunda, yeryüzünün en soysuz ticarî vasıtalarından biri olmaya adaydır.’ diyen Prof. Dr. Kemal Sayar bu sözlerinde ne kadar da haklı.

Domuz gribi salgını da aklını kullananlar için bulunmaz bir fırsat oldu. H1N1 virüsünün biyolojik bir silah olup olmadığını bilemem ama ‘etki gücü çok yüksek ekonomik bir silah’ olarak kullanıldığından şüphem yok.

Bu işten en kârlı çıkanların başında aşı üreten firmalar geliyor. Bakın neden?

Sağlık Bakanlığı’ nın açıklamalarına göre 43 milyon doz ısmarladığımız domuz gribi aşısının tek dozunun fiyatı 5.2 Euro’. Bu miktar herhangi bir aracı olmadan doğrudan üreticiye ödenecek olan paradır.

Bu fiyat düşük mü, normal mi yoksa yüksek mi? Buna karar vermenin en doğru yolu domuz gribi aşısınının fiyatını mutad grip aşısınınki ile kıyaslamaktır. Çünkü, hem DSÖ hem üreticiler tarafından defalarca açıklanmış olduğu gibi her iki aşı tamamen aynı teknoloji ile hazırlanmaktadır.

MUTAD GRIP AŞISI 18 LİRA

İçinde üç çeşit grip virüsüne ait antijenler bulunan mutad grip aşısının eczane satış fiyatı 18 liradır; buna göre aşının virüs başına fiyatının 6 lira olduğu ortaya çıkar. Bundan –toplamı herhâlde en az yüzde 30 olan- eczacı ve ecza deposu kârlarını çıkarırsak bir grip virüsü aşısının fiyatının 4 lira veya 1.8 Euro olduğu anlaşılır. Bu hesaplama üretici ile ecza deposu arasında başka aracılar olmadığı varsayımına göre yapılmıştır.

1.8 Euro hazır enjektörlü tek dozluk aşının fiyadır. Oysa domuz gribi aşısı 10 veya 25 dozluk flakonlarda bulunmaktadır, yani ayrıca ambalaj ve enjektör masrafı da vardır.

Üstelik 1.8 Euro 2.5 milyon doz ithal edilen aşının fiyatıdır. Domuz gribi aşısı anlaşması 43 milyon doz için yapılmıştır. İster ilaç ister herhangi bir tüketim ürünü olsun hangi malı fazla miktarda alacak olursanız fiyatında çok ciddi indirimler yapılır.

Buna göre, mutad grip aşısına göre 20 misli fazla alınacak olan domuz gribi aşısının fiyatının da buna uygun olarak çok daha az olması beklenir.

Dünya çapında bir salgında aşı üreticilerinin biraz daha az kazanalım gibi bir nezâketleri olmayacağını da kabûl ederek aşının fiyatının en fazla 1 hadi bilemediniz 1.5 Euro olması lâzım geldiği ortaya çıkar. Aradaki fark en az 4 Euro’ dur; aşı üreticileri bana göre aşı başına ‘ekstradan 4 Euro kâr etmişlerdir’. Domuz gribi aşısından dünya çapında ne kadar kâr elde edildiğini merak edenler bunu kendileri hesaplasınlar; çünkü sifirlarla başim hoş değil.

Medyada yer alan haberlere göre birçok ülkenin domuz gribi aşısına ödedikleri miktar bizimkinde de fazla. Mesela bir kaynakta Almanya’ nın bir doz aşı için 9 Euro, başka bir kaynakta 22.5 milyon insan için 600 milyon Euro ödediğini okumuştum; ne kadar doğrudur tabii ki bilemiyorum. Bunları ancak aşı üreticilerinin resmi açıklamaları ile anlayabiliriz.

            BAŞKA KİMLER KÂRDA?

Aşı üreticilerinden sonra sırayı ilaç endüstrisi alıyor; başta antiviral ilaçlar (Tamiflu ve Relenza) olmak üzere her türlü antibiyotik, öksürük-grip ilaçları, vitaminler, bağışıklığı kuvvetlendirici ilaçlar yok sattı. Adı geçmişken bu ‘bağışıklığı kuvvetlendirdiği iddia edilen ilaçların’ etkinliğini gösteren kesin bir kanıt olmadığını da hatırlatmak isterim. Bence bunlara verilen parayı tabii yiyecek ve içeceklere ayırmak çok daha doğru.

Tıbbi maske ve özellikle de dezenfektan ve el temizlik ürünleri üreten firmalarının da ‘Allah bu N1N1 virüsünden razı olsun’ dediklerini söylememe gerek var mı bilemiyorum. Bunlar da rüyalarında göremeyecekleri, hayâl bile edemeyecekleri satış rakamlarına ulaştılar.

ÖZEL HASTANELER DE KÂRDA

Özel hastanerin hepsi domuz gribi salgını sayesinde hem  poliklinik hem yatan hasta sayılarını kat be kat artırdılar; hızlı tanı testleri ile de kârlarını tatlı tatlı katlamaya devam ederlerken Sağlık Bakanlığı biraz geç de olsa tekerlerine çomağı sokuverdi.

Sağlık Bakanlığı birkaç gün önce özel hastanelerde uygulanan hızlı A gribi testinin yasakladığını duyurdu. Kararın sebebi özel hastanelerde yapılan hızlı A gribi (domuz gribi) testlerinin "pahalı ve hata payı yüksek" olması. Üstelik bu testlerden alınacak sonuçların ne teşhisi ne de tedaviyi değiştirmesi de söz konusu değil.

GELELİM NETİCEYE

Ekonomiye getirdiği canlık, yarattığı istihdam ve küresel ekonomik krizin atlatılmasına sağladığı katkı sebebiyle H1N1 virüsüne bundan sonra SAYIN H1N1 VİRÜSÜ denmesini teklif ediyorum. Hatta şartnamesi uygunsa Nobel Ekonomi Ödülü de verilebilir; benden teklif etmesi.



Bu yazı 2,322 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Mart 2015 Karatay'ın askerleriyiz!
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 10 Haziran 2014 Kimi kime şikayet edelim?
    • 16 Mayıs 2014 Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 21 Şubat 2014 Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
    • 4 Aralık 2013 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 20 Kasım 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 13 Şubat 2013 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 10 Ocak 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 14 Eylül 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 9 Temmuz 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 17 Mayıs 2012 Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
    • 8 Mayıs 2012 FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
    • 27 Nisan 2012 Sönmez gene döndü
    • 5 Nisan 2012 Şampuanlar da bozuk çıktı
    • 12 Mart 2012 Dokunan değil içen yanıyor!
    • 12 Mart 2012 Meyve suyu değil boyalı su bunlar
    • 8 Mart 2012 Amerikalılar çiğ sütü akladı
    • 21 Şubat 2012 Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,305 µs