En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
17 Kasım 2009

Sağlık bakanı olsaydım!



Sağlık Bakanı olmuş olsaydım, herhalde dünyanın hemen her gelişmiş ülkesinin satın aldığı domuz gribi aşısına benim de ‘kaçınılmaz olarak’ talip olmuş olacağımı açık yüreklilikle ‘itiraf ediyorum’.
 ‘Ne oldu sen de mi döndün’ demeyin. Evet, bu aşıları Sağlık Bakanı olarak ben de mutlaka alırdım. Alırdım ama halkıma da -onları ‘korkutmadan’ - şu açıklamayı yapardım:
 “Ey halkım. Dünya Sağlık Örgütü’ nün kuzey yarı küre için ‘domuz gribi salgını’ iddiası var ama bu salgının ne büyüklükte olacağı, hangi ülkelerin ne oranda etkilenecekleri şu anda belli değil. Hastalığın çoğu zaman hafif, hatta bazen farkına bile varılmadan atlatılabileceğini, genel ölüm oranının on binde 2-3 olduğunu da biliyoruz. Ama şöyle de bir gerçek var: Domuz gribi önceki grip salgınlarının aksine sağlıklı gençlerde, obezlerde ve hamilelerde daha çok ölüme sebep olabiliyor. Bu yüzden bugüne kadar tüm dünyada 6 bin kişi öldü.

Hiçbir endişeniz olmasın; böyle bir pandemiye karşı alınması gereken tüm tedbirleri alıyoruz. Bağışıklığınızı kuvvetlendirmek ve virüsten korunmak için neler yapmanız gerektiğini, salgın sırasında nelere dikkat edeceğinizi ‘en ince teferruatına’ kadar açıkladık ve uyarılarımıza devam ediyoruz.
Bu tedbirler yanında bulaşıcı salgın hastalıklara karşı tıbbın elindeki en önemli silah aşı uygulamasıdır. Biz de Bakanlık olarak zaten göreve geldiğimiz günden beri olağan grip için risk grubunda olan ‘herkesi’ şimdilik yurt dışından getirttiğimiz aşılarla (Ülkemizde aşı üretimi için son aşamaya geldiğimizi de bilin!) ücretsiz olarak ve hatta gelemeyenleri ‘evlerine kadar giderek’ aşılıyoruz. Olağan grip aşısının etkinliğinin kesin olmadığını da biliyoruz ama tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı bu uygulamadan vatandaşlarımızı mahrum etmeyi de bu aşamada doğru bulmuyoruz.

Domuz gribine karşı da bir aşı kampanyası planladık ve bunun için gerekli tüm girişimlerde bulunduk.
Ancak hem domuz gribi hem domuz gribi aşısı ile ilgili kamuoyunun ve bilim çevrelerinin bir takım endişeleri olduğunu da bilmenizi istiyorum.

BİR: Domuz gribi virüsünün biyolojik bir silah olduğu, aşı firmaları tarafından bilinçli olarak üretilip topluma karıştırıldığı iddiaları var. Ama bunlar adı üstünde iddia; kanıtlanmış değil. Öyle de olsa buna karşı şu anda yapabileceğimiz bir şey yok.

İKİ: Aşının çok kısa sürede üretilmiş olmasından aşının güvenliği ile ilgili bazı haklı endişeler var ama bunun başka bir çaresi de yok. Biz bunun için gereken her türlü tedbirleri alıyoruz. Aşı uygulanmadan önce Hıfzıssıhha kurumumuz tarafından gerekli kontrollerden geçirilecek.

ÜÇ: Henüz birkaç hafta önce üretilen ve sadece birkaç bin gönüllü üzerinde denenen domuz gribi aşısının ne kadar etkili olacağını şimdiden söylemek mümkün değil. Bu aşamada sadece aşı yapılan kişilerde o virüse karşı antikorların oluştuğunun gösterildiğini söyleyebiliyoruz.
Domuz gribi aşısı için kesin olarak etkili diyebilmek aşı yapılan kişilerin önümüzdeki aylarda H1N1 virüsünü almalarına rağmen hasta olmadıklarının, hasta olsalar bile ciddi bir komplikasyonla (mesela zatürree !) karşılaşmadıklarının ve bu yüzden ölmediklerinin veya bu oranların aşı olmayanlara göre anlamlı miktarda düşük olması ile mümkün olabilecek. Bu, tabii şu aşamada mümkün değil.

DÖRT: H1N1’in diğer grip virüsleri gibi zaman içinde mutasyon göstermesi ve aşıdakinden çok farklı bir virüse dönüşmesi de ihtimal dâhilindedir. Böyle bir durumda ise aşının az, çok az koruyucu olması veya belki de tamamen etkisiz kalması söz konusu olabilecektir.

BEŞ: Domuz gribi aşıları çok kısa zamanda hazırlanmak zorunda olduğu için ve üreticilerin ellerinde de buna yetecek miktarda virüs ve antijenleri bulunmadığından çok sayıda insanın aşılanması ancak aşılara ‘adjuvan’ adı verilen maddelerinin katılması ile mümkün olacaktır. Adjuvan aşının az miktarda virüs antijeni ihtiva etmesine rağmen çok daha etkili olmasını sağlayan maddedir.

Bizim ısmarladığımız aşılarda da ‘skualen’ adı verilen bir adjuvan bulunmaktadır. Bu maddenin romatoid artrit gibi bazı oto-immun hastalıklara ve Körfez Savaşı Sendromu’ na yol açtığı iddiaları vardır ancak bunlar kesinlikle kanıtlanmış değildir. Skualenin Amerika’ da kullanılan aşılara katılması kanuni olarak yasaklanmıştır ama bu yasak Avrupa ülkeleri için geçerli değildir; çocuklara uygulanan birçok aşıda skualen mevcuttur.

ALTI: Domuz gribi aşısında mikrop üremesini önlemek için  ‘timerosal’ adında cıva ihtiva eden bir madde de bulunmaktadır. Bu maddenin de Amerika’ da üretilen aşılara katılması kanunen yasaktır. Sebebi de kesin kanıtlanmamış olmakla beraber timerosalın otizm hastalığı ile ilişkilendirilmesidir. Bu yasak da Avrupa’ da üretilen aşılar için geçerli değildir.

YEDİ: Domuz gribi aşısında olağan grip aşısında ve diğer aşılarda da çoğu zaman bulunan etilen glikol, fenol, neomisin, streptomisin, formaldehit, yumurta proteinleri olabilir; bunlar için yaptığımız uyarıları zaten senelerden beri biliyorsunuz. Genel olarak aşıların istenmeyen yan etkilerini öğrenmek için de Bakanlığımızın internet sitesine bakabilirsiniz.

SEKİZ: Başlarda bu salgının öldürücülüğünün çok yüksek olduğu düşünülüyordu. Bu sebeple de DSÖ aralık ayından sonra beklenen salgın için toplumların yüzde 30-40 kadarını aşılayarak salgının yaygınlaşmasını önlemeyi amaçlamıştı. Ancak hem domuz gribinin öldürücülüğünün on binde 2-3 mertebesinde olduğunun ortaya çıkması hem eylül-ekim aylarında yüz binlerce insanın hastalanması (bunlar aşı olmuş oldular) ve hem de aşının ancak partiler halinde (üretimden doğabilecek gecikmeler de mümkün!) gelecek olması yüzünden ‘kitlesel aşılama’ yerine öncelikle ‘risk altında olanları aşılamayı’ daha uygun bulduk.

Aşıları ücretsiz hizmetinize sunuyoruz. Ancak bu aşıların domuz gribine karşı hiçbir zaman yüzde yüz etkili olmadığı; yan etki ve riskleri olabileceği de aklınızda olsun.

DOKUZ: Domuz gribine bağlı ölümlerin çoğu zatürree yüzünden olduğu için risk grubunda bulunanları (aşı olanları da olmayanları da) pnömokok aşısı ile aşılamayı da teorik olarak uygun buluyoruz. Çünkü grip sonrası zatürreelerin önemli bir kısmında etken bu pnömokok adı verilen mikroplardır.  

Gelelim neticeye
Çok sayıda uzmandan oluşan bir bilim danışma kurulumuzla çalışıyoruz. Ben de bir hekim ve Sağlık Bakanı olarak kamuoyunun tam ve doğru olarak bilgilendirilmesini –bu konuda başka amaçları olan kişiler ve maksatlı olarak kafa karıştırabilecek sözler olabileceğini de bilerek!- gerekli buluyorum.
Sizi, Bakanlık olarak gelişmelerden sürekli olarak ve yakından haberdar edeceğiz. Aklınıza takılan soruları her zaman cevaplayacağımızı, Bakanlığımız ve bağlı tüm idari ve uygulayıcı kurumların 24 saat süreyle hizmetinizde olduğunu unutmayın ve tavsiyelerimize dikkatle uyun. Panik ve endişeye gerek olmadığı unutmayın. Allaha emanet olun.

 



Bu yazı 3,344 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Mart 2015 Karatay'ın askerleriyiz!
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 10 Haziran 2014 Kimi kime şikayet edelim?
    • 16 Mayıs 2014 Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 21 Şubat 2014 Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
    • 4 Aralık 2013 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 20 Kasım 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 13 Şubat 2013 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 10 Ocak 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 14 Eylül 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 9 Temmuz 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 17 Mayıs 2012 Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
    • 8 Mayıs 2012 FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
    • 27 Nisan 2012 Sönmez gene döndü
    • 5 Nisan 2012 Şampuanlar da bozuk çıktı
    • 12 Mart 2012 Dokunan değil içen yanıyor!
    • 12 Mart 2012 Meyve suyu değil boyalı su bunlar
    • 8 Mart 2012 Amerikalılar çiğ sütü akladı
    • 21 Şubat 2012 Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,172 µs