Su kaybı alarm veriyor!
5 Nisan 2013 09:12 tsi
İklim değişiklikleriyle birlikte, Ortadoğuda kuraklığın daha da şiddetlenmesi bekleniyor. Su akışının 2050'de %10 azalması beklenirken su talebinin ise 2045'den itibaren %60 artması bekleniyor.
NASA'nın gerçekleştirdiği bir çalışmaya göre; yönetimin yetersizliği, artan yeraltı suyu talepleri ve 2007 kuraklığının etkileri gibi nedenlerden dolayı, Ortadoğu'nun bazı bölgelerinde neredeyse Ölü Deniz miktarındaki tatlı su kaybolmuş durumda.
Amerikan Jeofizik Derneği'nin bültenlerinden biri olan "Water Resources Research"te yayımlanmış çalışmada, NASA'nın Yerçekimi ve İklim Deneyleri ya da bir diğer adıyla GRACE'in parçası olan bir çift yerçekimi ölçüm uydusundan, 2003 yılından beri alınan veriler, 7 yıl boyunca incelendi. Araştırmacılar, Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da, Fırat ve Dicle nehirleri havzaları boyunca su rezervlerinde bulunan tatlı suyun, 144 kilometre küpünün kaybolduğunu tespit ettiler. Bu, Hindistan'da gerçekleşen yeraltı suyu depolarının kaybından sonraki ikinci en hızlı kayıp.
Kayıp suyun %60'ını, Irak'taki 1000 tane kuyunun da dahil olduğu yeraltı su rezervlerinin yeryüzüne pompalanması meydana getirmektedir. Kayıp suyun % 20'si ise kar örtüsünün azalması ve toprağın kurumasına bağlı olan kuraklığın etkisiyle oluşmuştur. Geri kalan %20 ise göller ve diğer yüzey sularında ki azalmadan kaynaklanmaktadır.
Yayınladıkları çalışmada; "Bu orandaki bir su kaybının, kıtalarda görülen en büyük tatlı su kayıpları arasında olduğu" ifadesini kullanan yazarlar, düşüşlerin bir kuraklıktan sonra olduğunun çok belirgin olduğunu kaydettiler.
Bu çalışma, Ortadoğu'da büyüyen nüfusun ihtiyacı olan tatlı suyun bir su krizine dönüşmesinin daha da kötüleştiğinin en son kanıtıdır. Savaş ve iklim değişiminin gittikçe kötüleşen etkileri önümüzdeki birkaç on yıl içinde bazı ülkelerin şiddetli su sıkıntılarıyla karşı karşıya geleceği beklentilerini yükseltmektedir. Bazıları, fakir Yemen halkı gibi su sıkıntısına neden olan yarı kurak şartları ve kendilerini ezen yoksulluğu suçlarken, körfezdeki bazı petrol zengini ülkeler ise çöllerde inşa ettikleri pırıltılı şehirler yüzünden, içine düştükleri ekonomik bunalım sayesinde su sıkıntısıyla karşı karşıya kalmışlardır.
Katar'da BM iklim görüşmeleri sırasında yayımlanan bir raporda, Dünya Bankası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın en kritik sorunları arasında gittikçe artan su sıkıntısı olacağı sonucuna vardı. Hali hazırda bu bölge zaten dünyanın en düşük tatlı su miktarına sahip bölgesidir. İklim değişiklikleriyle birlikte, bölgede kuraklığın daha da şiddetlenmesi bekleniyor. Su akışının 2050'de %10 azalması beklenirken su talebinin ise 2045'den itibaren %60 artması bekleniyor.
Suyun daha iyi muhafaza edilmesini engelleyen en önemli sorun, Dicle ve Fırat nehirleri havzalarında birbirleriyle çelişen taleplerdir. Bu rekabet, problemi daha da çözülemez duruma getirmektedir. Araştırmacılar, Türkiye'nin Dicle ve Fırat'ın hem çıkış noktalarını hem de rezervlerini kontrolü altında bulundurduğunu ve Türkiye'nin "Büyük Anadolu Projesi"nde ise Irak ve Suriye'ye ne kadar su akıtılacağını belirlediğini ifade ediyorlar. 2007 yılında yaşanan kuraklıktan sonra suyun yönetiminde iş birliği yapmayan bu üç ülkede gerilim arttı, çünkü Türkiye tarım alanlarını sulamak için suyun yönünü değiştirmeye devam etti.
Kaliforniya Üniversitesinin Hidrolojik Modelleme merkezinde su politakaları uzmanı olan ve aynı zamanda da araştırmanın baş yazarı olan Kate Voss, bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etti:
"Su akışındaki azalma Kuzey Irak'ı büyük baskı altında bırakmıştır. Hem Birleşmiş Milletlerin raporlarına hem de bölge sakinlerinin verdikleri bilgiler sayesinde oluşan anektodsal raporlara göre; suyun akışı azaldığından beri Kuzey Irak bölgesi yer altı sularına dönüş yapmıştır. Zaten bölgedeki oldukça kırılgan ve hassas olan sosyal, ekonomik ve politik ortam nedeniyle bu durum şartları daha da zorlaştırmaktadır."
Bu yeni araştırmanın başkanı olan Hidrolog Prof. Jay Famiglietti, yanına Kate Voss ve iki diğer meslektaşını da alıp bu ayın sonunda bölgeyi ziyaret etmeyi planlıyor. Bu ziyaret sayesinde araştırmadan elde ettikleri bulguları müzakere etmeyi, bu problemle ilgili farkındalığı arttırmayı amaçlıyor ve sorunun çözümü için bölgesel bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyor. Famigletti bölgedeki durumu şu sözlerle değerlendiriyor:
"İlk önce bu bölgedekilerin fazla suları olmadığını belirteyim ve bu bölgede yaşayanlar dünyanın iklim değişimi sayesinde daha az yağmuru deneyimleyecek bölgesinde bulunuyorlar. Oradaki kurak alanlar daha da çoraklaşmakta. Onlar ve Dünya'nın çorak yerlerinde yaşayan herkes var olan su kaynaklarını en iyi şekilde yönetmeye mecburdurlar."
Bu haber 1,171 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle