En Sıcak Konular

Transgenik Livaneli cevabı

4 Haziran 2009 16:40 tsi
Transgenik Livaneli cevabı Zülfü Livaneli bir gazete yazısında genetiği değiştirilmiş bitkilere sıcak baktığını açıklamıştı. Ziraat Mühendisleri Odası’ndan Ahmet Atalık’ın Livaneli’ye cevabını kaçırmayın…

Sayın Livaneli,

Hiçbir satırına katılamayacağım yazınızın katılabileceğim tek kısmı
sondaki "ne de olsa öğrenmenin sonu yok" ifadenizdir.

Son derece hassas tartışmaların yaşanacağı bir sürecin başlangıcında böyle
bir yazının özellikle sizin tarafınızdan yazılması camiamızda üzüntü ile
karşılanmıştır.

Bu makalenizi Avrupa Birliği'ndeki kimi deneyimlerinize dayanarak
yazmanızdan dolayı şu kısa bilgiyi vermek yerinde olacaktır. AB'de
GDO'ların serbest bırakılmasına esas çalışmanın başını biyoteknoloji devi
Monsanto çekmiştir. Bu çalışma şu anda Fransa'da Caen ve Rouen
Üniversiteleri ile Genetik Mühendisliği Üzerine Bağımsız Bilgi ve
Araştırma Komitesi mensubu (bağımsız) bilim insanları tarafından yeniden
incelemeye tabi tutulmaktadır. Çıkan sonuç "Daha önce yapılmış bu
araştırmanın sonucuna göre GDO'ların insan sağlığına hiçbir zararı
olmadığını söylemek mümkün değildir." şeklindedir. Size bu çalışmanın bir
özetini (İngilizcedir) ekte sunuyorum.

AB'nin lokomotifleri Fransa geçen yıl, Almanya ise bu yıl GDO'lu tarımı
yasaklamıştır. Sadece birkaç AB ülkesi çok küçük bir alanda bu tarımı
yapmaktadır ve bu alanlar son yıllarda küçülmektedir. AB yurttaşlarının
%71'i bu gıdaları tüketmek istememektedir.

GDO'ları üreten hali vakti yerinde ülkeler bunları çoğunlukla ihraç etmek
üzere yetiştirmektedirler. Sayın Cemil Çiçek'in basında yer alan
haberlerine bakılırsa ülkemizde tüketilmek üzere bu ürünler
yetiştirilecektir. Sizin bahsettiğiniz üzere GDO'lu gıdaların hiçbir
sakıncası yok ise neden çocuk mamalarında kullanılmayacağı sayın Bakan
tarafından vurgulanmıştır?

"Öğrenmenin sonu yok" ifadenize dayanarak size Bağımsız dergisinin Mayıs
2009 sayısında yayımlanan konu ile ilgili bir makalemi de gönderiyorum.

Arzu etmeniz halinde GDO'ların zararlarını gösteren bilimsel çalışmaları
(İngilizcedir) da mail yoluyla gönderebilirim.

Çalışmalarınızda başarılar diler, konuyu gerçek yönleriyle de ele almanızı
dilerim.

Ahmet ATALIK
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Başkanı

 


Zülfü Livaneli’nin yazısı:

Geriye doğru düşününce yaşadığım her olayın bana bir şey öğrettiğini görüyorum. Çünkü dünyadaki her konunun bir yüzeyi, bir de derinliği var.

Genetikle oynamak doğru mu?


Bunu olayların iç yüzü ve dış yüzü olarak da nitelendirebiliriz.

Yüzey, bir olayı ilk duyduğumuzda verdiğimiz ani tepkidir. Bu tepki genellikle medyadan edindiğimiz yetersiz bilgilerden ve aşırı hızlanmış hayatın önyargılarından oluşur.

Çünkü derinleşme zaman ve emek ister. Buna da pek az kimsenin vakti var artık. Bana bunları hatırlatan, hükümetin genetiği değiştirilmiş tarım ürünleriyle ilgili kararı oldu.
***


Birkaç yıl önce Paris’te, elips biçiminde bir masanın başına oturmuş yirmi kişiyiz. Avrupa Konseyi’nin kültür komisyonu üyeleri olarak bulunuyoruz orada.

Herkesin bildiği gibi her karar, komisyonlarda pişirilir hazırlanır ve Avrupa Konseyi Parlamentosu’na sunulur. Bunlar genellikle de kabul edilir.

O gün önemli bir konu tartışılıyor.

Kısaca GMO denilen genetiğiyle oynanmış ürünler konusunda bir Avrupa kararı alınacak.

İçimden gelen ilk tepki, bu ürünlere kesinlikle izin verilmemesi ve dünyanın böyle tehlikeli maceralara atılmaması.

Ama biraz sonra işler değişiyor.
***


Yazının bu noktasında bir parantez açarak şuna dikkatinizi çekeyim. O masa çevresinde oturanların hiçbirisi bilim adamı değil. Değişik ülkelerden Konsey Parlamentosu üyeleri. Yani siyasetçi. Peki bu kişiler, bu kadar önemli bir bilimsel konuda nasıl karar alacak, hangi bilgi birikimine dayanarak karar oluşturacak?

Örneğin ben! Ne anlarım genetikten, tarımdan, üründen.

Ama ne yazık ki bütün dünyada kararlar böyle alınıyor.
***


Eksiği gidermek için toplantıya dünya çapında bazı uzmanlar davet edilmiş.

İlk olarak önemli bir laboratuvarın başındaki bir Alman genetik profesörü konuşuyor. Dinledikçe adamın bilgi düzeyine, konuya hâkimiyetine hayran oluyorum.

Sonra bir Fransız bilim adamı, derken diğerleri.

Dünya bilgi birikiminin zirvesindeki bu kişileri dinlerken kendi kendime diyorum ki: “Sen kendi önyargılarını bir tarafa bırak bakalım. Bu bilginlerin yanında senin fikirlerinin ne önemi var ki. Saygıyla onların dediği yönde kullan oyunu.”

Öyle de yapıyorum.
***


Peki bu uzmanlar ne mi dediler?

Kısaca şöyle:

Eğer bugün genetiği değiştirilmiş ürünler olmasa, dünya aç kalır!

Bu çarpıcı gerçeği kafamıza dank diye indiriyorlar. Sayılar veriyorlar.

İkincisi, genetiği değiştirilmiş ürünlerin yol açtığı hiçbir hastalık saptanmamıştır. Kayıtlarda böyle bir şey yoktur. Eğer bu ürünler yasaklanırsa, insanlığın karşı karşıya geleceği felaketler, zincirleme olarak muazzam noktalara varacaktır.

Söyledikleri bu kadar basit değil elbette ama ben bir gazete yazısında bu karmaşık konuyu özetlemeye çalıyorum.
***


İşte her konunun iç yüzü ve dış yüzü dediğim olay bu.

Ben o gün Paris’te, tarım ürünlerindeki ilaçlamayla, hormon kullanımıyla, denetim altındaki genetik müdahaleyi birbirine karıştırmamak gerektiğini öğrendim.

İlaçlama bilinçsiz yapıldığı zaman çok tehlikeli ve kanserojen ama genetik değişim öyle değil.
***


Şimdi konunun Türkiye’deki uzmanlarından bu yazıya itirazlar gelebilir. Hepsini saygıyla okurum.

Özellikle bir tek kez ürün veren kısır tohumlar (doğru mu söyledim bilmiyorum) sorunu bu sözlerimin dışında kalabilir.

Ne de olsa, öğrenmenin sonu yok.

Bu konu hakkında GDO’ya Hayır Platformu kurucularından Arca Atay'ın yorumu ise şöyle:
 
Cemil Çiçek "Genetiği değiştirilmiş bitkilerin izinsiz kullanımı, biyolojik çeşitlilik merkezleri ve organik tarım yapılan alanlara yakın üretimlerle bebek mamaları ve küçük çocuk besinlerinde özel amaçla geliştirilenler hariç kullanımı yasaklanmıştır." demişti.
Yani eğer GDO'lu üretimlerin organik tarım alanları ve biyolojik çeşitlilik merkezlerine yakın alanlarda yapılmamasını öneriyorsanız bir kontaminasyon (yani polenlerle bulaşmanın) olabileceğini biliyorsunuz demektir.  Yani bunun farkındasınız ama yine de bunların ekimlerine izin vereceksiniz.
Bebek mamaları ve çocuk besinlerinde kullanımını yasaklayacaksınız ama insan gıdası ya da hayvan yemi olrak kullanımlarına izin vereceksiniz. Yani bebeklerin ve küçük çocukların bunlardan zarar görme riski olduğunu kabul ediyorsunuz ama çocukluk yaşını geçmiş insanlarda herhangi bir zararı olmayacağını sanıyorsunuz.



Bu haber 1,145 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,030 µs