En Sıcak Konular

'Ölüm Tohumları'

19 Temmuz 2011 09:33 tsi
'Ölüm Tohumları' Nazilli’de atadan kalma tohumla, atadan kalma tarım yapan Pınar Kaftancıoğlu, modern tarım anlayışının bize nelere mal olduğunu yazıyor.

Pınar Kaftancıoğlu’nun yazısı:

Fotoğrafı çektiğim yer Beydağı Yaylası... 1600 rakım, Kaz Dağları'na eş oksijen, sıfır nem, traktörle dahi inemeyeceğiniz bahçeler, içlerinde hâlâ öküz ile sürülen, mahsulün eşekler ile taşındığı harımlar... Akıllara durgunluk veren bir güzellik... Yüz yıl öncesinin tarımı...

http://picasaweb.google.com/egetrue/Haziran2010Fotograflari#5487525012394869794


O linkteki oklarla ilerlerseniz onlarca fotoğraf göreceksiniz. Bu işi yaparken her aşamada bana yardımcı olan, tarla çapalayan, fasulye toplayan, kolileri hazırlayan grubu mesela. Harımları... Yolları...




Yaptığım tarım benim icadım değil. Yüzlerce yıl yapılmış ve artık büyük ölçüde terk edilmiş yöntemler... Biz yayladaki Yörüklerden, dağ köylülerinden öğrendik bunu. Ne yazık ki kayboluyor. Öyle bir noktaya gelindi ki bu yöntemle, bu tohumla, bu insan gücüyle elde edilen ürünlerin maliyeti pazar rekabetine dayanamaz oldu. Tüketiciler 1 TL, 50 Kr. gibi fiyatlarla ürün almak isteyince üretici de mecburen ''hay hay'' dedi. Ananevi tarımı terk etti. Terk etmek zorunda kaldı. Şimdi her yerde, herkesin elinde coşturucu haplar, verimi dörde katlayan hormonlar, fazladan magnezyum, fazladan potasyum, tavuk çiftliği atıklarından gübre... Balık çiftliği atıkları ''yosun özü'' oluverdi birden, organik sertifikalı ürünler bununla gübrelenmeye başladı. ''İyi Tarım Uygulaması'' dedikleri toprakta bile değil, ''havada'' yetişen domatesler... Straforları dolduruyorlar bir tüpün içine, potasyum vb. damlatılıyor ince hortumlar ile, içinde domates yetişiyor! FS1 AG, TRG67C, A1D1 TITAN... Herkesin elinde bu tohumlar var son zamanlarda. Hayvan tersi yerine motosikletlerin arkasında, traktörlerin üstünde beyaz tozlar dolu çuvallar götürüyorlar tarlalara. Ne olduğu belirsiz, korkunç bir tarım yapıyor herkes. Bununla da kalmıyor, çıkan mahsulü ''mumlama'' tesislerine götürüyorlar. Neden? Tüketici ''uzun süre dayanan'' sebze istiyor... Tesise giren ürün tutkal bazlı kimyasallarla spreyleniyor. Sonra çürüme, ezilme, yumuşama, solma gibi aklınıza gelen her türlü zayiat önlenmiş oluyor. Artık her şeyin bir çaresi var. Şu çocukluğunuzdan bildiğiniz tere, bildiğiniz roka, bildiğiniz marul tarladan sökülür, eve gelir ve o gün, en geç ertesi gün salata yapılmazsa pörsüyüp ölür değil mi? Artık ölmüyor. Genetik kodları değiştirilmiş marullar solmuyor mesela. Sökülüyor, sebze haline giriyor, kamyonlara yükleniyor, İstanbul Hali'ne giriyor, marketlere dağılıyor, raflara yerleştiriliyor, eve geliyor, bekliyor... Solmuyor! Aldıran yok. Fiyatı ucuz, dayanıklı... Bilerek ya da bilmeyerek, bütün bunları alıcı istiyor.




Ege'nin pazarlarını gezin, hiçbir şey farklı değil. Tire Pazarı'ndaki, Milas Yolu'nun kenarındaki tatlı köylü teyzelerin hepsi bu tohumlara ve potasyum çuvallarına fazlasıyla aşina. Damatları getirdi. Komşuları öğretti. Köy köy gezip yüzde yüz verim artışını garanti eden, bedavaya tohum ve gübre veren mümessiller anlattı. Toprakları tamamen zehirlendi. Has tohumu dikseler de yetişmiyor artık. Hediye, numune diye diye GDO ve yanında promosyonu olan tarımsal hastalıklar girdi bir kere...

Şimdi fasulyeleri düzleştirici gübreyi atmazlarsa eğri büğrü oluyor. Aynısı salatalıklarda da var. Pazılar mantar hastalığına kapıldı. Bu sene yirmi kilo domates bile çıkmıyor, toprağa güve hastalığı bulaştırdılar. Koca Menderes Ovası, Bursa, Antalya, Çanakkale, Burdur... Tüm tarım alanları sömürge oldu.  Amerika Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissenger'in sözüydü: ''Gıdayı kontrol edersen insanları kontrol edersin''. Bunun bir ileri aşaması hastanelerin onkoloji servislerini dolduran milyon dolarlık makineler... Devasa bir ''kanser sektörü''...




Hemen her gün gübre mümessillerinden telefonlar geliyor bana. Bir yerde adını duymanızın imkânsız olduğu tohumları ekmeyi öneriyorlar. En az iki kat, üç kat getiriyi garanti ediyorlar. ''Bakın siz hem kolilerle İstanbul'a gönderiyorsunuz, yolda da dayanır, pırıl pırıl gider''. Söyledikleri bu...

Babamın kızıyım ben. Kendi kızım için düzgün bir tarım hobisi olarak başladım. Sonra döndü dolaştı bir işe dönüştü. Başta ne yaptıysam, neyi uyguladıysam aynısını uyguladım. Hiç sapmadım, hiçbir zaman da sapmayacağım. Ne olursa olsun...

Sorunlar var, biliyorum. Marullar yolda sararıyor. Soğuk suya tutarsanız diriliyorlar. Bu kadar basit. Domatesler ezilebiliyor. Elimden geleni yapıyorum. Tek tek kağıda sardırıyorum elimden geldiğince, oluyor, yine eziliyor. Etenesini sertleştiren ve istif imkânı yaratan ilaçlardan uzak durduğum için oluyor bu. Başka çözümler bulmaya çalışıyorum. Birkaç gün erken toplatıyorum mesela tam ermemişken... Size geldiğinde tezgahın üzerine ters şekilde kapatıyorsunuz, birkaç gün içinde kendi kendilerine kızarıyorlar. Basit yöntemler bunlar... Çoğunu öğrendiniz zaten.




Ben teşekkür etmek istedim. Hepinize, herkese...

Selam olsun bana temiz tarımı öğreten Yörüklere, ilk tohumları taşıyan dağ köylülerine, gerçek köylüye, kadınlarıma, bugüne kadar bana hep destek olmuş, yaptığım işi takdir etmiş sizlere, yaylalara, toprağa bin selam...




(Bu arada eğer denk gelirseniz Digiturk - İz TV'deki Wilco'nun Karavanı Programı'nın Yaşasın Yemek Yemek Van'ın Lezzeti Otlu Peynir bölümünü seyretmenizi öneririm. Van'ın dağ köyünde bile peynir yapımında kimyasal maya kullanılıyorsa bu ülkede gıda işi cidden fena durumda... Programın yayın saatleri için: http://www.iztv.com.tr/program.aspx?id=1427)

Not: ''Ölüm Tohumları'', F. William ENGDAHL'ın kitabının adı. Okumanızı öneririm.

Pınar Kaftancıoğlu
http://ipekhanim.com/ipek_hanim_ciftligi/ciftlige_giris.html



Bu haber 3,210 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,907 µs