Yaşlılıkta alzheimer'ı önlemek! | " /> Yaşlılıkta alzheimer'ı önlemek! | "/>

En Sıcak Konular

Yaşlılıkta alzheimer'ı önlemek!

22 Nisan 2011 11:36 tsi
Yaşlılıkta alzheimer'ı önlemek! Yaşlılığa bağlı demans ve alzheimer hastalığını önlemek için ne yapılabilir?

Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA / Star
eyesilada@yeditepe.edu.tr
 
Kaliteli yaşlanmak için stres, obezite, sigara ve aşırı alkol tüketimi gibi olumsuz etkenleri ortadan kaldırmak gerekir. Beslenme şeklinize de mutlaka dikkat etmelisiniz.

Ortalama yaşam süresi uzadıkça daha önce fazla önemsemediğimiz bazı hastalıklar giderek daha çok dikkati çeker hale geliyor. Halk arasında basit bir şekilde ‘bunama’ olarak adlandırılan demans ve daha ileri şekli olan alzheimer hastalığı günümüzde insanların “Acaba bir gün benim de başıma gelir mi?” endişesiyle çekindiği bir illet. Dünyada yirmi milyonun üzerinde insanın halen bu hastalığın pençesinde olduğu ve bu rakamın önümüzdeki 40 yıllık dönemde en az iki misli artabileceği bildiriliyor. Alzheimer hastalığının görülme sıklığı 65-69 yaşları arasında yüzde 1 civarında iken, bu oran 80-84 yaş grubunda yüzde 12 ve 85 yaş üzerinde ise yüzde 25’lere varıyor. 

Kaliteli yaşlanmak tasarruf

Aslında önemli olan bir insanın ne kadar uzun yaşadığı değil ne kadar sağlıklı yaşlanabildiği. Kaliteli yaşlanmak, bir ölçüde banka tasarruf hesabına benzer. Yaşlılığımda gerekir düşüncesiyle yapılan birikimler gibi kalıtım mirasına bağlı kişisel şanssızlıklar haricinde, yaşamımız boyunca sağlığımızı ne derece koruduğumuz bizim yaşlanma kalitemizi belirler. Hayatımız boyunca olumsuz yaşam ve çevre koşulları, beslenme şekli, sigara ve alkol bağımlılığı, gereksiz ilaç kullanımı, stres, obezite gibi çok sayıda etkenin olumsuz etkilerinden ister istemez etkileniyoruz. Ayrıca bazı kronik yangılı hastalıklar gibi süreğen hastalıkların da alzheimer hastalığı gelişiminde önemli rol oynadığına dikkat çekiliyor.     

O halde ‘kaliteli yaşlanmak’ için öncelikle bizim kontrolümüzde olan sigara ve aşırı alkol tüketimi, obezite ve stres gibi olumsuz etkenleri ortadan kaldırmak gerekir. Kontrolü elimizde olan diğer önemli bir etken ise beslenme şeklimiz.

Demans ve alzheimer hastalığı uzun süreçte geliştiği için kesin bir öneri paketi sunulabilmesi mümkün değil şüphesiz. Bu hususta daha ziyade saha çalışmaları (epidemiyolojik) yol gösterici olabilmektedir. Bu tip çalışmalarda kalori sınırlamasının (günlük üç bin kaloriden bin 600’e indirilmesi) alzheimer hastalığı gelişme riskini yarı yarıya düşürdüğünü ortaya koymaktadır. Bu suretle yaşlanma ve demans gelişiminde önemli etkisi olduğu bilinen proteinler, lipitler ve DNA gibi yapı taşlarının oksidatif hasarı azaltılabilmektedir.

Omega-6 riski artırıyor

‘Oksidatif hasar’ demans ve alzheimer hastalığı gelişiminde önemli bir etken olduğuna göre antioksidan içeriği yüksek besinlerin kullanılması akılcı bir yaklaşım olacaktır. Bitki polifenoller (flavonoitler, prosiyanidinler) antioksidan etkileri bilinen bileşiklerdir. Ancak her antioksidanın kan-beyin engelini aşarak beyin hücreleri üzerinde yararlı olması beklenemez. Yani ‘antioksidan etkili’ olarak etiketlenen her doğal ürünün demans üzerinde yararlı olmasını beklememek gerekir. Bu konuda yararlı olabilecek bazı besin öğeleri arasında ‘omega-3 yağ asitleri’ ön plana çıkmaktadır. Bu grup maddelerin serbest radikalleri süpürerek lipit peroksidasyonunu azalttığı ve vücudumuzda bulunan antioksidan enzimlerin (glutatyon peroksidaz, katalaz, süperoksit dismutaz gibi) etkinliğini artırdığı deneysel olarak ortaya konulmuştur. Buna karşılık margarin içerisindeki omega-6 yağ asitlerinin yüksek oranda tüketimi alzheimer hastalığı riskini artırmaktadır. Antioksidan etkili vitaminlerden E ve C’nin de olumlu etkileri deneysel olarak gösterilmiştir.

Demans ve alzheimer hastalığı üzerinde önleyici bir başka besin bileşeni ise folik asit. Yeşil sebzeler, narenciye meyveleri, karaciğer ve tam tahıl ürünlerinde bulunuyor. Sinir hücreleri özellikle folik aside hassas olduklarından, yetersizliği durumunda kendilerini yenilemesi güçleşmektedir. Folik asidin muhtemelen homosistein seviyesini düşürerek etkili olduğu düşünülmektedir. Deneysel çalışmalar yükselen homosistein seviyesine bağlı olarak hücre DNA onarımı bozularak hücre ölümüne yol açtığını göstermektedir. 

George Burden’in de dediği gibi: “Yaşlanmayı önleyemezsiniz ama yaşlı olmak zorunda değilsiniz!” Önemli olan kendinizi her yaşta genç hissedebilmek... Bunun için gençliğinizde yatırımınızı iyi yapmanız gerekir.



Bu haber 2,124 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,612 µs