En Sıcak Konular

Neden her bitkinin çayı olmaz?

11 Nisan 2011 10:41 tsi
Neden her bitkinin çayı olmaz? Bitkisel ilaç tedavilerinde doğru tercihler nasıl olmalı?

Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA / Star
eyesilada@yeditepe.edu.tr
 
Bitkisel ilaç tedavilerinde doğru tercihler nasıl olmalı?

 
 Bitkisel ilaçlara olan talep, kazanç peşinde olan kişilerin iştahını kabartıyor. Oysa yeterli bilgiye sahip olmadan bitkilerin faydalarıyla ilgili konuşmak çok cahilce 

Tarlada daha yüksek verim, daha güzel görünüşte ve dayanıklı ürünler elde etmek için geliştirilen teknikler ile geleneksel lezzetlerimizi giderek kaybediyoruz. Hatta şimdi sonuçlarından korkar hale geldik. Acaba yediklerimiz içerisinde “GDO var mı?” diye sorguluyoruz. En sevdiğim sebze olan domatesi artık yemiyorum! İşte geldiğimiz nokta. Bu canavarı çağdaşlık adına bizler yarattık.

Halk dilinde bilinen bir deyiş vardır, “Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı” diye. Bit pazarına nur yağar mı, yağmaz mı bilinmez ama organik ürünlerle geçmiş lezzetleri tekrar bulmaya çalışıyoruz. Atalarımızın binlerce yıldır şifa amacıyla yararlandığı, sağlığını korumak ve hastalıklarını tedavi etmek için kullandığı yöntemler tekrar gündeme gelir oldu. Bitkisel ilaçlar günümüzde giderek daha da çok talep görüyor. Herkes derdine, hastalığına doğal bir tedavi seçeneği bulunup bulunmadığını sorguluyor.

Bu durum ‘kazanç peşinde olan’, halkın bu eğiliminden nasıl yararlanabilirim arayışı içerisindeki akademik ünvanlı (profesör, doktor) ya da ünvansız bazı kişilerin iştahını kabartıyor. Akla ziyan öneriler dudak uçuklatan cinsinden; lavman yaparak zayıflatmaya çalışanlar mı, karabaş otuyla hepatit tedavi edenler mi ya da beyin tümörlü hasta verdiği sıvı ilacı kusunca “Bak, beynindeki tümörler midenden çıkıyor” diyenler mi? 

Lavman riskli bir uygulama

Bitkisel ilaçların geçmişi eski çağlara dayanmasına karşılık, günümüzde bitkisel ilaçların yüzlerce, binlerce yıl öncesinde olduğu şekilde kullanılması düşünülemez. Bilimsel araştırmalar sonucu bitkisel ürünün içeriği, olası riskleri, etki şekli, etkin kullanım için gerekli ideal koşullar hususunda ortaya konulan bilgiler değerlendirmeye alınmalıdır. Örneğin lavman iki bin 500 yıl öncesinin temel tedavi yaklaşımlarından biri olmasına karşılık ortaya çıkan önemli riskleri nedeniyle zorunlu olmadıkça kaçınılan bir uygulamadır. Ya da karabaş otunun uçucu yağındaki keton bileşenleri nedeniyle karaciğere toksik olabileceği göz önüne alınmalıdır. O halde bitkisel tedavi uygulamalarında geçmişin deneyimlerinden yararlanırken güncel bilimsel bulgulardan yararlanılması önemlidir.

Tedavi satranç oyunu gibidir

Doğanın Erdemi ile beş yılı aşkın bir süredir bu konuda bilimsel araştırma sonuçlarını yorumlayarak sizlere doğru bilgileri ulaştırmaya, bilimsel seçenekleri açıklamaya çalışıyorum. Bu süreçte, sizlerden gelen mesajlara elimden geldiğince cevap vermeye, sorunlarınıza daha doğru, akılcı yaklaşımları göstermeye çalıştım. Şüphesiz, henüz hiç kimse tüm dertlerin devasının ne olduğunu bilemiyor. Benim çok beğendiğim bir söz var: “Yeryüzünde insan sayısı kadar hastalık çeşidi vardır.”

Her hastalık her insanda farklı belirtiler, farklı şikayetlerle seyreder. Dolayısıyla tedavide teşhis edilen hastalığa göre standart tedavi uygulanması yerine kişinin şikayetlerine göre ayarlanan akılcı tedaviler uygulanması daha doğru bir yaklaşım olarak görünüyor bana. Sık sık ifade ettiğim gibi “Tedavi bir satranç oyunu gibidir, her taşı ustalıkla oynamak gerekir.” Hamleleri ustaca yapabilmek için bitkisel ilaçlar ile ilgili temel bazı özellikleri bilmek gerekir. Burada birkaç temel özelliği hatırlatmak isterim.

Önemli olan miktarı ayarlamak

Yeryüzünde etkisiz bir şey olamayacağı gibi zararsız bir şey de olamaz. Unutmayın ki en kuvvetli zehirler de (baldıran, striknin gibi) bitkilerden elde edilmektedir. Önemli olan miktarını doğru şekilde ayarlamaktır. Zararsızdır diye aşırı miktarda tüketilmesi yarardan ziyade zarar verebilmektedir.

Her bitkinin çayı olmaz

Bitki organlarını (yaprak, çiçek, tohum vd.) uygulamak için halk arasında tercih edilen yöntem çay halinde demleyerek içilmesidir. Ancak bu her zaman etkin bir uygulama değildir. Bitkiler içerisinde yüzlerce bileşen bulunmaktadır. Çay halinde uygulanabilmesi için etkili bileşenlerin sıcak su içerisinde çözünmesi ve daha da önemlisi, sıcak su içerisinde etkili bileşenlerin bozulmadan kalabilmesi gerekir.

Dakika hesabı yapılmalı mı?

Bazı sözde uzmanlar üç dakika kaynatırsan falanca hastalığa, yedi dakika kaynatırsan diğer bir hastalığa iyi gelir şeklinde bazı ilginç önerilerde bulunuyorlar. Kanımca, bu şekilde bir tanımlamayla önerilerini yaparken kendilerini ‘bilge kişi’ gibi göstermek istiyorlar. Aslında bazı bitki bileşenleri suda çabuk, diğer bazıları ise daha geç çözünebilmektedir. Ancak herhangi bir analitik ölçüm yapılmadığı sürece bu tip iddialarda bulunmak son derece komik ve cahilce.

'Herkes Bu Eğitimlerin Peşinde!'


Bitkiler, ilaç şekline getirildiklerinde zararlı hale dönüşür mü? 
 
 Deneysel bulguların tartışılması sonucunda ortaya konulan yorumlar yeni bulguların tespit edilmesi ile değişebilmektedir. Dolayısıyla daha önce doğru olarak kabul ettiğimiz bilgilerin bir müddet sonra tamamen yanlış olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Buna “Bilimsel Gelişme” deniliyor. Şöyle bir geriye doğru bakın; neler değişmedi ki! Mesela, günümüzde kansere yol açtığı kesin olarak bilinen “sigaranın” bundan elli-altmış yıl önce hekimler tarafından “Sağlık için yararlı bir madde” olarak kabul edildiğini ve hastalara önerildiğini biliyor muydunuz? Son zamanlarda açıklanan deneysel bulgular sonrasında artık GDO’lu mısır ve mısır nişastasından kimyasal işlemler ile elde edilen glikoz şurubu, fruktoz, maltodekstrin gibi ürünlerin sağlığımız için güvenilirliğini sorguluyoruz.

Zarar miktarla bağlantılı

Bir de “Bilimsel gerçekler” var ki bunların değiştiği henüz görülmemiş. Mesela, 17’inci yüzyılda Engizisyon Mahkemesi Galileo’ya zorla “dünya düzdür” dedirtmiş olsa da dünyanın yuvarlak olduğu gerçeği yadsınamaz. Bir diğer bilimsel gerçek ise “hiçbir maddenin etkisiz ya da zararsız olamayacağı” gerçeğidir. Buradaki anahtar sözcük, Eczacılığın babası olarak kabul edilen Paracelsus tarafından 16’ıncı yüzyılda kuramsallaştırılmıştır; “Bir maddenin etkili ya da zararlı olması miktarına bağlıdır.”

Gazetelerde bitkisel ilaçlarla ilgili olarak bazı akademisyenlerin yanlış değerlendirmelerini üzülerek ve endişe ile izliyorum. “Fabrikaya girerek birtakım fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçen, katkı maddeleri eklenen, şurup, tablet, kapsül veya draje haline getirilip şişeye konan bir bitkisel ilacın o çekindiğimiz ilaçlardan hiçbir farkı kalmıyor” şeklindeki ifadelerin önyargıdan başka bir açıklaması olamaz. Yukarıdaki ifadeden anlaşılan nedir? “Doğal ya da sentetik tüm ilaçları zararlı hale getiren onların fabrikada geçirdiği işlemler.” Bu ifadeler, söz konusu kişilerin ilaç araştırmaları ve ilaç hazırlanması konusunda yeterli deneyimi bulunmadığını göstermektedir. Şüphesiz herkes kendi düşüncelerini, öngörülerini serbestçe açıklama iradesine sahiptir. Ancak belirli konumlarda olan kişilerin hiçbir bilimsel dayanağı bulunamayacak bu tip ifadeleri kullanırken dikkat etmesi gerekir. Ne bitkisel ilacı ve ne de sentetik ilacı zararlı yapan onun ilaç haline dönüştürülürken geçirdiği işlemler değildir.

 Burada sorgulanması gereken, “ürün güvenilirliği” ve “firma güvenilirliği”dir. Bu sadece bitkisel ilaçlar için değil, sentetik ilaçlar için de söz konudur. Bu nedenle ürünün üretildiği yer kadar, satın aldığınız yer de çok önemlidir. Lüks tasarımlı dükkanlardan alınmış olması kaliteli ve güvenilir olduğu anlamına gelmez.

Tedavi bir sanat ve beceridir

Hocamızın bir başka beyanı ise şu şekilde “Her bitkide onlarca kimyasal madde vardır ve bunların yakın ve uzun vadede ne gibi olumsuzluklara yol açabilecekleri iyi bilinmemektedir.” Yine son derece anlamsız bir ifade. Bitkilerin içerisinde çok sayıda bileşen bulunduğu ifadesi doğru ama çok sayıda bileşen taşıyan bu bitkilerin bir kısmı aynı zamanda bizim besinlerimiz. Yani ben, örnek olarak, sarımsağı yemeğe koyarsam zararsız, hap halinde yutarsam zararlı mı oluyor? Sadece bitkisel değil, sentetik ilaçların da sık sık ortaya çıkan riskler nedeniyle piyasadan çekildiğine şahit oluyoruz. Güncel bir örnek yıllardır piyasada satılan zayıflama ilacı sibutramin, kalp ve karaciğer işlevlerine olumsuz etkileri nedeniyle ölümlere yol açtığı için geçen sene piyasadan çekilmesine karar verildi.

İlaçla tedavi uygulamak bir sanattır, beceridir. Paracelsus’un dediği gibi önemli olan kullanılan miktar; yarar ya da zarar buna bağlı. Antibiyotikler veya kortikosteroitler (hormonlar) hakkında çok sayıda olumsuz bildirimler bulunmasına rağmen, doğru zamanlama ile kullanıldığında hayat kurtarır. Ya da kemoterapi gören kanser hastalarının ortalama yaşam sürelerine bakıldığına; kemoterapinin yararlı olduğunu söylemek mümkün mü? Ancak mevcut koşullarda, hastalığın tedavisi için fazla seçenek yok.

Fanatik bir yaklaşım ile belirli bir ilaç grubunu övmek, diğer grubu yermek yerine bunların yararlı etkilerinden akılcı bir şekilde insanların sağlığını korumak ve tedavi etmek amacıyla yararlanılması doğru çözümdür. Bu çağdaş yaklaşımın adı “Bütünleşik Tedavi” ya da “İntegratif Tıp”. Amaç, Tıbbın babası Hipokrat’ın dediği gibi “Önce zarar vermeyeceksin.” Paracelsus’un, Hipokrat’ın kuramlarından bahsettik; yazımı Konfüçyus’un dizeleri ile bitirmek istiyorum:

“Bilmiyorsa öğretiniz; Bildiğini bilmiyorsa hatırlatınız; Bilmediğini bilmiyorsa KAÇINIZ!”

Hayykitap'tan yayınlanmış olan TIBBİ BİTKİLERİ DOĞRU KULLANMA REHBERİ kitabını satın almak için tıklayınız...
 



Bu haber 1,857 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,737 µs