sevmediği yiyecekler | " /> sevmediği yiyecekler | "/>

En Sıcak Konular

Kanserin sevmediği yiyecekler

15 Temmuz 2010 10:30 tsi
Kanserin sevmediği yiyecekler "Tüm rahim kanserlerinin yüzde 70’i sadece doğru yiyecekler yiyerek önlenebilir. Tüm kolon kanserlerinin yüzde 45’i yani neredeyse yarısı, sağlıklı bir yaşam tarzıyla önlenebilir." Nasıl mı? Prof. Dr. Mehmet Öz açıklıyor:

Dr. Hasan İnsel'in, Prof. Dr. Mehmet Öz'le yaptığı söyleşi:

Şu anda hepimizde kanser var. Bağışıklık sistemi kanserli hücreleri bulup öldürüyor. Bu nedenle günde beş porsiyon sebze ve meyve tüketmek, diyet gıdalardan uzak durmak şart

Mehmet, geçen gün televizyonda seni dinlerken, "buzdolaplarınızı boşaltalım, hepsini atalım, gelin onları yeniden dolduralım" diyordun. Hakikaten hepimizin mutfakları ve buzdolapları sağlığımıza zararlı birçok yiyecekle dolu. Bunları farkında olmadan alıp getiriyoruz. İşin kötü yanı, en zararlıları çabuk yiyip bitiriyoruz. Hadi seninle beraber bir buzdolabını yeniden dolduralım.

"Dolduralım Hasan, ama önce ‘neden yeniden doldurmak lazım’ onu anlatayım. Geçen yıl Amerika’da 1 milyonu aşkın yeni kanser vakası teşhisi konuldu ve 600 bin kişi bu ürkütücü hastalık yüzünden hayatını kaybetti. Bugün, iki erkekten biri ve  üç kadından biri ömürlerinde bir defa kanserle karşılaşacak.

Güvenli ve basit sihirli bir yöntem olsa da kanseri önlemeye yarasa. Aslında böyle bir yöntem var ve yanıt hemen parmaklarınızın ucunda, kendi mutfağınızda, her gün yediğiniz o yiyeceklerin içinde. Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü verilerine göre her yıl ortaya çıkan kanser vakalarının üçte biri önlenebilir. Bu kanserleri önlemek için işlenmemiş yiyecekleri tüketmek, düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı bir kiloda olmak yeterli. Ve işin daha da hoş yanı kimi kanser türlerinde bu yöntemin işe yararlılığı yüzde 70’lere kadar çıkıyor.

Tüm endometriyum yani rahim kanserlerinin yüzde 70’i sadece doğru yiyecekler yiyerek önlenebilir. Tüm kolon kanserlerinin yüzde 45’i yani neredeyse yarısı, sağlıklı bir yaşam tarzıyla önlenebilir. Mide, göğüs, akciğer ve gırtlak kanserlerinin hepsinde doğru beslenerek ve egzersiz yaparak risk oran düşürülebilir.

Rakamlar yalan söylemez. Şaşırtıcı bir şekilde obezite yüzünden her yıl 100 bin yeni kanser vakası görülüyor. Buna karşılık iyi haber ise vücut yağı düşürülerek yani fazla kiloları kontrol ederek bu hastalığa yakalanma riski önemli derecede azaltılabilir."

Hepimizde kanser var

Peki, bütün bunlar nasıl doğru olabilir?

"İnsana inanılmaz gibi geliyor, ama doğru. İşin sırrı daha önce konuştuğumuz epigenetikte gizli olabilir. Yapılan son araştırmalarda yediğimiz yiyeceklerin vücudumuzdaki kimi hücrelerin kansere dönüşüp dönüşmemesini kontrol edebilme yeteneğinde olduğu ortaya kondu. Daha da ileri gideceğim, korkmayın ama şu    anda hepimizde kanser var. Fakat bağışıklık sistemimiz bizi sağlıklı tutabilmek için o kanser hücrelerini arayıp buluyor ve öldürüyor. İşte bu nedenle de bağışıklık  sistemimiz ne denli güçlü olursa biz de kansere karşı o derece güçlü oluruz.

Kanser karmaşık bir hastalık olduğu için, sihirli bir formül yoktur onu önleyecek. Ancak bilim adamları, yediğiniz yiyeceklerin, tıpkı sigarayı bırakmak gibi kanser riskini azaltabileceğini söylüyor.”

Mehmet, bugün aslında kanser riskine karşı koruyucu beslenme tarzı; aynı zamanda kalp krizine, inmeye, tip 2 diyabete ve pek çok başka hastalığa karşı da koruyor. İnsanlar sağlıklı yiyecekleri seçmekte zorlanıyor. Tabii hazır yiyeceklerin ambalajları kafa karıştırıyor. ‘Light’ ve ‘diyet’ lafı bolca kullanılıyor ama bu yiyeceklerin çoğu zararlı yağlar, çok fazla basit şeker gibi istemediğimiz şeyler içerebiliyor. Dediğin gibi en doğrusu işlenmemiş gıdaları  tüketmek.

“Hadi buzdolabını boşaltalım, içindeki her şeyi çıkartalım ve yeniden dolduralım. Şimdi buzdolabımız bomboş.  Öncelikle sebze ve meyvelerle dolduruyoruz. Biz bunlara ‘Mücadeleci Beşler’ diyoruz. Burada tabiatın her rengini kullanmaya çalışıyoruz. ‘Beşler’ diyoruz çünkü kanserle mücadelede bunlardan her gün beş porsiyon tüketmenizi istiyorum. Bunlardaki antioksidanlardan yararlanmak istiyoruz ve muhakkak beş porsiyon tüketilmesini istiyorum her gün. Bu grubun yararlarına bir örnek vereyim. Haftada üç kez lahana ve brokoli tüketen hanımların meme kanseri olma riski yüzde 72 azalıyor, inanılmaz değil mi? Çok fazla pişirmek sebzelerin içerdiği güçlü antioksidanların etkisini azaltıyor. Örneğin brokoli ve lahanayı buharda pişirmek en iyisi.”

Bugün artık kanser ve birçok hastalık riskinin yanlış beslenmeyle ilişkisi, yukarıda Prof. Dr. Mehmet Öz’ ün verdiği rakamsal ve şaşırtıcı örneklerle kanıtlanmış durumda. Hadi bu günlük hep beraber mutfağımıza ve buzdolabımıza şöyle bir göz atalım.

Mehmet,sebze ve meyvelerden bahsettik, bunların renkli olanlarından ne kadar çok yersek o derece faydalı olduklarını konuştuk. Çoğu kişi sebze yemenin işi hallettiğini zannediyor, halbuki diğer besin grupları içinde de çok yararlı besinler var.

“Doğru söylüyorsun Hasan, etrafımızda o kadar değerli ve kanser riskini ciddi oranda düşürecek besin var ki, bunlardan yararlanmamak yazık. Mesela diğer bir kanser savaşçısı besin grubu tam tahıllı gıdalardır. Bunlara ‘tümör torpilleri’ diyoruz. Tam buğday, çavdar, yulaf ve bunların unundan yapılan ekmek çeşitleri, kepekli pirinç, bulgur, kepekli makarna gibi çeşitli yiyeceklerin oluşturduğu bu grup öncelikle lif dolu. Ve lifin pek çok faydasından biri de vücudumuzun, birincil detoks sistemimiz olan boşaltım sistemiyle temizlenmesine yardımcı olmaktır. Lif tükettiğimiz zaman vücudumuzdaki kanserojen maddeler daha çabuk dışarı atılacaktır ve ne kadar az kanserojen madde varsa,  risk de o kadar aza iniyor. Ayrıca tam tahıllı ürünlerde çözülebilir lifler de bulunur. Yani hormon seviyelerimizi sabitler, ensülin seviyesini düşürürler. Bunları da dolabımıza yerleştiriyoruz.

Protein sadece ette yok

Tümör torpillerinden sonra dolapta bulunması gereken diğer bir besin gurubu var; proteinler. Biz bunlara ‘hücre-komando yiyecekleri’ diyoruz. Bunlar balık, kurubaklagiller, yağsız süt ürünleri.

Peki, bu grup neden önemli?

"Çünkü bu yiyecekler vücudun yapı taşı protein bakımından zengin kaynaklar. Protein dediğimiz zaman insanların aklına hemen kırmızı et geliyor. Ama dört bacaklı hayvanların etlerinde fazla miktarda doymuş yağ vardır. Doymuş yağ, oda sıcaklığında katı haldeki yağ demektir. Bunları istemiyoruz çünkü vücudunuza girince de katı oluyorlar ve damarlarınızı tıkayabilirler. Doymuş yağ inflamasyonu artırır ve bunların kolon kanseriyle bağlantısı olduğu da düşünülüyor. Dolayısıyla protein içeren ama aynı zamanda da doymuş yağı olmayan veya çok az olan besinleri dolabımıza koyalım. Tabii balık buna çok iyi bir örnek. Balık Omega-3 açısından zengin olduğu için haftada en az birkaç kez menünüzde bulunmalı, hatta her gün bile bir porsiyon, yani 100-120 gram civarı somon gibi bir balık tüketebilirsiniz. Balık yemek, Omega-3 içeriğinin yanında, size kaliteli protein de sağlamış oluyor.”

Mehmet, çoğu kişi proteinlerin sadece hayvani gıdalarda olduğunu sanıyor, özellikle mutfağımız bitkisel proteinler bakımından çok zengin. Mesela piyaz, kuru fasulye, mercimek çorbası günlük karşılaştığımız protein zengini yiyecekler.

"Tabii Hasan, bu bakımdan çok şanslıyız. Beyaz, kırmızı ve maş gibi çeşitleriyle kuru fasulye, mercimek çeşitleri, nohut gibi gıdalar kurubaklagil grubundandır. Kurubaklagiller, bol miktarda bitkisel protein içerirler. Doymuş yağları sıfırdır, ayrıca daha önce yararlarından bahsettiğimiz lif, posa içerir. Aynı zamanda magnezyum ve potasyum gibi vücut elektrolit dengesini sağlayan mineralleri barındırırlar. Proteinlerden bahsederken bunların yanında da bir su bardağı kadar yağsız süt unutulmamalı, bunlar yüksek kalsiyum ve fosforuyla kemik yapısını güçlendirerek osteoporozu önler.

Kuruyemişlerdeki yağ faydalıdır

Son grupta olanlar küçük miktarlarda, çok güçlü işler yapar. Bunlar ‘İtfaiye erleri’ dediğimiz grup. Bunlar sarmısak, zerdeçal, zencefil, tarçın gibi besinlerdir ve bunları her gün soframıza katmalıyız, o nedenle dolapta da yerlerini almalılar. Bunlara ilave olarak fındık, ceviz gibi kuruyemişler faydalı yağlar içerir. Ceviz gibi kuruyemişler, bol miktarda kalsiyum ve magnezyumun yanında anti-oksidan açısından zengindir. Ve Omega-3 ihtiva eder, bu nedenle kanserden korumada yararlıdırlar.
Günde bir avuç kadar fındık, badem ve ceviz yeterince faydalı yağ kazandırır. Tabii faydalı yağlardan zeytinyağı ve keten tohumu yağı da dolabımıza hemen girmeli. Çikolatamızı da koymayı unutmayalım buzdolabına, tabii minik     boy olsun, yüzde 70 ve üzeri kakao içeren bir çikolata.”

Mehmet, iş niyet edip, ‘ben sağlıklı olacağım’ kararını vermekte. İnsanlar bu bahsettiğin faydalı ve koruyucu yiyecekleri 2-3 hafta gibi bir süre yedikten sonra, zararlı  yiyecekleri daha ağızlarına koyduklarında yağları, tatları bile kendilerini rahatsız ediyor. Olay, bakış açısı ve alışkanlık, bunu yenebilmenin yararına inanan kazanıyor.

Milliyet/Cadde



Bu haber 3,143 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,829 µs