iyilikgüzellik özel" /> iyilikgüzellik özel"/>

En Sıcak Konular

Kilo problemine kalıcı son!

12 Temmuz 2010 13:30 tsi
Kilo problemine kalıcı son! Şişmanlık, depresyon, halsizlik, diyabet, hipoglesemi, gizli şeker, hipertansiyon, felç hatta kanserden de koruyan beslenmenin doğal formülüyle hemen tanışmak ister misiniz? iyilikgüzellik özel

Hemen hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde fazla kilo ya da aşırı zayıflık konusunda çeşitli problemler yaşamızdır. Peki, ama neden sürekli ideal kilomuzda kalamıyoruz? En uzman diyetisyenlere gitsek ve düzenli zayıflasak dahi neden tekrar kilo alıyoruz? Kilo sorunumuzun ardındaki hastalıklar, ilaçlar, gıdalar kısaca gerçek sorunlar neler? Tüm bu sorunlara karşılık kalıcı kilo vermenin doğal formülü ne?

Bir endokrinoloji ve metabolizma uzmanı olan Prof. Dr. Metin Özata, uzun yılların deneyimlerini, kilo sorunun ardındaki gizli gerçekleri ve kalıcı kilo verdiren metabolizma diyetini “Naturel Zayıflama” kitabında okuyucuları ile paylaşıyor…



Hızlı kilo alıyor ve kilo veremiyorsanız bunun nedeni kan şekerinizdeki oynamalar olabilir. Kan şekerindeki oynamaların ve kilo almanın en önemli nedeni insülin direncidir. Çoğu zaman kan şekerinin normalin üst sınırında olmasına, hastalar ve doktorlar tarafından pek önem verilmez. Oysa kan şekerindeki oynamalar, gün içinde atıştırmaların artmasına ve kilo almaya yol açar. Eğer buna zamanında tanı konamazsa insülin direnci; sizi önce gizli şeker ve obezite hastası yapar, daha sonra da Tip 2 şeker hastası olacağınız bir yola girersiniz. İnsülin direnci, son zamanlarda artmıştır ve neredeyse üç kişiden birinde rastlanır. Ama çoğu kişi bunun farkında değildir. Bu durumdan kurtulmanın yoluysa ‘İnsülin Direnci Diyeti’ yapmaktır. Prof. Dr. Metin Özata Hayykitap’tan çıkan ‘Naturel Zayıflama’ isimli kitabında, kilo almanın en önemli unsurlarından insülin direncinin nedenini ve beslenmede yapılacak önemli değişikliklerle bu direnci nasıl kırabileceğinizi anlatıyor.

“Naturel Zayıflama” kitabında kilo problemi ile ilgili yıllardır cevabını aradığınız tüm soruların “net” cevaplarını bulabilirsiniz!

Hayykitap tarafından Mayıs 2010’da yayımlanan, Prof. Dr. Metin Özata’nın “Naturel Zayıflama” kitabından çok özel bölümleri, iyibilgi ve iyilikgüzellik okuyucularına özel olarak sunuyoruz.

İşte kilonun hormonal, çevresel, genetik ve psikolojik nedenleri...

Neden Kilo Alırız?
Vücudumuzun normal bir kiloda kalması için yakabildiğimiz kadar gıda almamız gerekir. Eğer yakabileceğimizden daha fazla gıda alırsak, fazla kaloriler vücudumuzda yağ olarak birikir ve obezite ortaya çıkar. Alınan karbonhidratlar vücutta sadece glikojen olarak depolanır ki, bunun miktarı 300-500 gram kadardır. Vücudumuza devamlı ihtiyacımızdan fazla karbonhidrat alırsak bunlar yağa dönüşerek depolanır ve kilo alırız.

Obezitenin giderek salgın halini almasında, kolay yaşam biçimi nedeniyle hareket azalması, fazla kalori alımı ve fast-food türü yeme alışkanlıklarının artması önemli rol oynar.

Obeziteyi Tetikleyen Çevresel Etkenler
Kilo alınmasında çevresel etkenlerin de rolü vardır. Kalori alımının artmasına,
kalori harcanmasının azalmasına katkıda bulunan faktörler şunlardır:
* Porsiyonların büyüklüğü
* Yağlı, kalorisi yüksek gıdalar
* Glisemik indeksi yani kan şekerini artırıcı etkisi yüksek gıdaların fazlalığı
* Gazoz ve kola gibi içecekler
* Şeker
* Fast food türü gıdalar
* Cips, bisküvi gibi gıdalar
* Kalsiyum düşüklüğü
* Gıdalara daha kolay ulaşabilme
* Gıdaların ucuz olması
* Yenen gıdanın lezzeti
* Gıda çeşitliliği
* Stres, üzüntü, sıkıntı
* Ofis ortamında akşama kadar sandalyede koltukta oturmak
* Televizyon başında geçen saatlerin artması
* Bilgisayar bağımlılığı
* Asansörler, yürüyen merdivenler
* Uykunun azalması

Yapılan araştırmalar son 15 yıldır yenen yemeklerde porsiyonların arttığını gösterdi. Tabakta fazla gıda olunca fazla yenmektedir. Yıllar içinde alınan bu fazla kaloriler obeziteyi tetikler.

Glisemik indeksi yüksek gıdaların yenmesinde son yıllarda büyük artış vardır. Ülkemizde beyaz ekmek tüketimi, reçel, börek, çörek, pide yeme alışkanlığı fazladır. Özellikle beyaz ekmek kan şekerini çabuk bozmakta ve insülin direncini artırmaktadır.

Gazoz, kola ve patates cipsi tüketimi de son yıllarda artmıştır. Bu gıdalarda bulunan şeker, fruktoz gibi tatlandırıcılar kilo alınmasına büyük katkıda bulunur. Aşırı kilolu kişilerin çoğunda kola alışkanlığı vardır. Az uyuyan veya iyi uyku uyumayan kişilerde obezite daha sık görülür. Gece
geç yatanlar ve geç kalkanlarda hormon ritmi bozulur ve kolay kilo alırlar.

Hangi Olaylar Kilo Almamıza Neden Olmaktadır?
Erişkin yaşlarda kilo almaya veya obeziteye neden olan başlıca faktörler hareketsizlik ve aşırı beslenmedir. Bunun dışında yaşın ilerlemesiyle de kilo almaya başlarız. Kadınlar için kilo alımının en fazla olduğu dönemler gebelik, emzirme ve menopoz dönemleridir. Kadınlarda doğum sayısı arttıkça kiloların da arttığı gözlenir. Tiroid bezi yetmezliği (hipotiroidi), insülin direnci, reaktif hipoglisemi denilen kan şekeri düşüklüğü, böbreküstü bezinin aşırı kortizol üretmesi ve yumurtalıklardaki kistlerle karakterize polikistik over hastalığı gibi hormon bozuklukları da kilo alımının önemli nedenleridir.

Evlendikten sonra düzenli yeme döneminin başlaması veya sigarayı bırakınca iştahın artması da kiloyu artıran olaylardır. Suyun az içilmesi, aşırı alkol kullanımı, depresyon ve bazı psikolojik sorunlar, emeklilik ve gece vardiyasında çalışmak gibi, bazı sosyal ve psikolojik nedenler kilo alımında önemli etkenlerdir. Anne ve babamızdan aldığımız genetik yük de kilo alımının önemli bir nedenidir.
Anne ve babanın fazla kilolu olması veya şeker hastası bir anneden doğmak
da kilo alma açısından risk anlamına gelir.

Yaşamın Hangi Dönemlerinde Kilo Alma Riski Vardır?
Yapılan çalışmalar aşağıda gösterilen dönemlerde kilo alındığını göstermiştir:

* Gebelik
* 5-7 yaşlar
* Ergenlik dönemi
* Menopoz
* Erken erişkinlik dönemi (25-35 yaş)
* Başarılı bir kilo vermenin arkasından gelen dönem
* Yaş arttıkça kilo artar.

3-10 yaş arasında aşırı kilolu olan çocukların yüzde 50’sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır. Ergenlik çağında aşırı kilolu olanların ise yüzde 70-80’inde ileri yaşta aşırı kilo gelişmektedir. Bu nedenle çocukluk çağından itibaren fazla kilolarla mücadele etmek gerekir.

Erişkin kadınlar özellikle gebelik ve emzirme döneminde, doğum kontrol hapı kullanırken ve menopoz döneminde kilo alırlar. Doğum sayısı arttıkça alınan kilolarda artma olmaktadır. Bu dönemlerde kadınların kilo almamak için beslenmelerine dikkat etmesi ve egzersizi bırakmaması gerekir. Kilo alan
bir kadının doğum kontrol ilaçlarını kullanmaması gerekir. Menopoz döneminde ortaya çıkan kilo alma olayı kanda kadınlık hormonu denilen östrojenin azalması neticesinde oluşur. Azalan östrojen hormonu çeşitli mekanizmalarla kilo alımı yapmaktadır. Menopoz tedavisi için ilaç alınsa bile kandaki
östrojen hormonu tam olarak düzelmediği için de menopozdaki kadınlarda kilo vermede sıkıntılar olmaktadır. Bu hastalarda diyet ve egzersiz faydalı olabilmektedir.

Yaşla birlikte kilo artımının bir nedeni, kanda pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu ile böbreküstü bezinden salgılanan kortizol hormonunun artmasıdır. Her iki hormon da çeşitli mekanizmalarla yağ birikimini artırmaktadır. Aslında bu hormonlar yağların parçalanmasını veya erimesini engelleyerek yağ miktarının artmasına neden olurlar.

Ailesel-Genetik Şişmanlık
Fazla kilolu olmanın aileyle ilişkili olduğu yıllardır bilinen bir gerçektir. Fazla kilolu anne babaların çocuklarında, fazla kiloluluk daha sık görülür.

Anne ve babası aşırı kilolu çocukların yüzde 80’inde, anne ve babasından birisi aşırı kilolu olanların yüzde 40’ında, anne ve babası normal kilolu olanların ise yüzde 10’unda erişkinlik döneminde fazla kilolu olma riski vardır. Yapılan genetik çalışmalar, anne ve babamızdan gelen bazı genetik bozuklukların, kilo almada önemli rol oynadığını göstermiştir. Fazla kilolulukta kalıtımın
yüzde 35-50 oranında etkisi olduğu artık bilinmektedir.

Şişmanlığa Neden Olan Yanlış Yeme Davranışları
Kilo almada yanlış yeme alışkanlıklarının da önemli bir yeri vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
* Hızlı yemek yemek, büyük lokmalar halinde yemek, az çiğnemek ve
çatalı-kaşığı elinden hiç bırakmamak
* Öğün atlamak, öğün aralarında devamlı atıştırmak
* Televizyon seyrederken, kitap veya gazete okurken yemek yemek
* Üzüntülü ve sıkıntılı durumda aşırı yemek yemek
* Çok fazla yemek yemek
* Ziyafet ve davetlere sık katılmak, tatlı ve şeker ikramlarını reddetmemek
* Akşam yemeğinden sonra, yatıncaya kadar devamlı bir şeyler yemek
* Az su içmek
* Akşam eve gelince yemeğe kadar abur-cubur yemek

Hormon Bozuklukları ve Kilo
Bazı hormon bozuklukları kilo almanın önemli bir nedenidir. Fazla kilolu bir kişide hormon hastalıklarının olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Kilo almanın sık görüldüğü hormon hastalıkları arasında insülin direnci, tiroid bezi yetmezliği veya böbreküstü bezinin aşırı çalışmasını sayabiliriz.

Tiroid bezi boynumuzda bulunan, kelebek şeklinde bir salgı bezidir ve metabolizmamızı kontrol eden tiroid hormonlarını salgılar. Tiroid hormonlarının T3 ve T4 olmak üzere iki tipi vardır. Bu hormonlar az salgılandığında, hipotiroidi dediğimiz hastalık oluşur; metabolizma az çalışır ve sonunda kilo alınır.

Tiroid ameliyatı geçirenlerde, Hashimoto tiroiditi denen tiroid hastalığı olanlarda ve 50 yaşından sonra kadınların çoğunda tiroid bezi yetmezliği gelişir. Bu kişilerde halsizlik, yorgunluk, el ve yüzde şişme, unutkanlık, saç dökülmesi, adetlerde bozukluk, kan yağlarında yükseklik ve en önemlisi kilo alma olur. Fazla kilolu kişilerde mutlaka tiroid hormon tetkiklerinin yapılarak tiroid bezinin az çalışıp çalışmadığı kontrol edilmelidir. Tiroid bezi yetmezliğinin tedavi edilmediği kişilerde kilo verme çok zordur. Bu hastalarda tiroid hormonu tedavisiyle TSH hormon düzeyinin normal sınırlarda olmasının sağlanması
gerekir.

Reaktif hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğü kilo alımının ve kilo verilememesinin en önemli nedenlerinden birisidir. Reaktif hipogliseminin başlıca nedeni insülin direncidir. Bu kişilerde yemek sonrası kan şekeri düşer. Arkasından tatlı yeme isteği oluşur. Bu nedenle yapılan tatlı atıştırmaları kilo
alımına neden olur.

İnsülin direnci denilen hasalıkta pankreas bezinden aşırı insülin hormonu salgılanır. Kanda yüksek miktarlarda bulunan insülin hormonu kan şekerinde düşmeler yaparak kilo alımına katkıda bulunmaktadır. Zayıflayabilmek için bu yüksek insülin düzeylerinin azaltılması gerekir. Bazı ilaçlar ve spor yapmak insülin hormonunu azaltarak kilo vermeye katkıda bulunur. İnsülin hormonu
yüksek kişiler zayıflasa bile tekrar kilo alımı olmaktadır.

Böbreküstü bezinin aşırı çalışması durumunda bu bezden fazla miktarda kortizol hormonu üretilir. Kortizol hormonunun fazlalığı ise, vücutta özellikle karın ve ensede yağ birikimine ve fazla kiloluluğa neden olur. Bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan kortizon ilacı da aynı mekanizma ile kilo alınmasına
neden olmaktadır.

Kadınlarda süt salgılatan hormon olarak bilinen, prolaktin hormonunun fazla salgılanması da kilo almaya yol açan bir hormon bozukluğudur. Prolaktin hormonu beynimizde bulunan hipofiz bezinden salgılanır. Hipofiz bezindeki tümörler aşırı prolaktin hormonu salgıladığında adetlerde bozulma, memeden süt gelmesi, tüylenme ve kilo alımı olur.

Kilo yapan önemli başka bir hastalık da polikistik over sendromudur. Her 10-15 kadından birinde polikistik over vardır. Bu hastalıkta yumurtalıklarda birçok kist bulunur. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte insülin direnci önemli rol oynar.

Ani Kilo Alıp Vermeler Hormon Bozukluğunun İşareti
Hızlı bir şekilde kilo alıp veriyorsanız hormonlarınızda bozukluk var demektir. Bu durumda mutlaka bir endokrin uzmanına başvurmak gerekir. Guatr hormonlarındaki, yani tiroid hormonlarındaki değişiklikler kilo alıp vermenin en önemli nedenidir. Tiroid hormonu az olduğunda metabolizma yavaşlar ve kilo alırsınız. Buna hipotiroidi denir. TSH hormonu yükselmeye başlar.

Hızlı kilo kaybı ise zehirli guatr adı da verilen Graves hastalığında veya hipertiroidide olur. Bu hastalarda TSH çok düşük olur, fakat T4 ve T3 yükselmeye başlar.

Hızlı kilo kaybı bazen Addison hastalığı denen böbreküstü bezi yetmezliğinde yani kortizol hormonu azlığında da olur. Kortizol hormonu fazlalığında ise Cushing hastalığı görülür ve hızlı kilo
alınır.

Hızlı kilo alma bazen insülin direnci ve hipoglisemide görülür. Yemek yedikçe şeker düşer. Tatlı isteği, doymama ve neticede kilo alma oluşur.

Hızlı kilo kaybı bazen şeker hastalığında da görülür. Kan şekeri aşırı yüksek
kişilerde hızlı kilo kaybı oluşur.

Bazı hormon hastalıkları zamanla kilo almaya neden olur. Bunlar Akromegali denen aşırı büyüme hormonu fazlalığı, prolaktin hormonu fazlalığı ve polikistik over hastalığıdır.

Kilo kaybı ayrıca kanser, depresyon, üzüntü, sıkıntı, aşırı yorgunluk durumlarında
da olabilir.

Kilo Almaya Neden Olan İlaçlar
Bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar kilo aldırır. Bu ilaçlar kullanılırken beslenmeye dikkat etmeli ve hareket artırılmalıdır. Kilo artıran ilaçlar arasında şunları sayabiliriz:
* Psikiyatrik hastalıklar ve depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar
* Kortizon
* Doğum kontrol hapları
* Tansiyon ve kalp hastalığı tedavisinde kullanılan beta bloker grubu ilaçlar
* Şeker hastalığı tedavisinde verilen insülin
* Epilepsi (sara) hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar
* Alerji, grip-sinüzit tedavisinde kullanılan antihistaminik adı verilen ilaçlar

Psikolojik Bozukluklar Şişmanlığa Neden Olur
Bazı psikolojik rahatsızlıkların da fazla kiloluluk yaptığı bilinmektedir. Stres ve depresyon fazla kiloluluğa ve aşırı atıştırmaya neden olur. Bu hastaların bir kısmında tıkanırcasına yeme krizleri ve gece atıştırmaları fazla görülür.

Psikososyal bazı olaylar da kilo almayı tetikler. Bu olaylar arasında erken yaşta anne ve babayı kaybetme, ailenin alkolik olması, kronik depresyon, evliliğin iyi gitmemesi, göç, emeklilik ve gece vardiyasında çalışma gibi nedenleri sayabiliriz.

Zayıflamayı takıntı haline getiren bazı kadınlar, uzun süre yemek yememe veya yemeyi kısma döneminden sonra, aşırı yeme dönemine girerler. Böylece daha fazla kilo alırlar. Bazıları ise üzüntülü ve sıkıntılı durumu gidermek için aşırı yemek yer ve sonunda kilo alırlar.

Gece Yeme Sendromu
Gece yeme sendromu, bir günde yenen gıdaların en azından yüzde 25-50’sinin akşam yemeği ile ertesi sabah arasında geçen sürede yenmesi durumudur. Bu kişilerde sabah kahvaltı yapma isteği veya iştah yoktur. Diğer önemli bir özellik ise uykuya dalmakta zorluk çekmeleridir. Bu kişiler gece uykudan
uyanır ve buzdolabına koşarak kontrolsüz bir şekilde aşırı yemek yerler.

Gece yeme durumu sıklıkla stresli kişilerde görülür ve fazla kiloluluğa neden olur. Fazla kilolu kişilerin önemli bir kısmında gece yeme durumu vardır. Gece yeme sendromu olan kişilerde stres hormonu dediğimiz kortizol hormonunun ve beyinden salgılanan CRH hormonunun salgılanmasında ve strese verdikleri cevapta anormallik vardır.

Gece yemelerinin sebepleri arasında uyku bozuklukları veya uykuda nefes durması gibi hastalıklar olabilir. Bu nedenle gece çok atıştıran ve uykudan uyanıp buzdolabına koşan kişilerde uyku bozuklukları ve uyku apnesi hastalığı olup olmadığı araştırılmalıdır.

Bu kişilerin çoğu gece yeterli uyku uyuyamadıkları için gündüzleri uyuklar vaziyette dolaşırlar. Sabahları ise sersemlemiş bir vaziyette uyanırlar ve çok öfkeli olurlar. Bu kişilerde psikoterapi, kas gevşetme eğitimleri, egzersiz ve bazı ilaçların faydalı olduğu ortaya konmuştur.

Gece yemelerini azaltmak için şeker yükü fazla olan reçel, bal, şeker, beyaz ekmek, patates püresi, beyaz pirinç pilavı gibi gıdalar almamalı, egzersiz yapılmalı, gece saat 22.00’de yatmalı ve stres yaratan etkenlerden uzak durulmalıdır.

Tıkanırcasına Yemek Yeme
Tıkanırcasına yemek yeme bir psikiyatrik hastalıktır. Kontrol edilemeyen aşırı yemek yeme nöbetleri vardır. Fazla kiloluların yüzde 1 ila 30’unda tıkanırcasına yemek yeme durumu vardır. İlginç olanı, fazla kilolu olmanın derecesi arttıkça, tıkanırcasına yeme sıklığı da artar. Bu kişilerde sıklıkla depresyon
belirtileri vardır. Yeme nöbetleri çoğunlukla gece ortaya çıkar. Yeme nöbetlerinin iki özelliği vardır:
1. Belirli bir zaman içinde (örneğin 2 saat içinde) başka kişilere nazaran
aynı şartlarda daha çok yemek yemek.
2. Bu nöbetler sırasında aşırı yemek yemeyi kontrol edememek.

Bu hastalar aşırı yeme durumundan sıkıntı duyar ve pişman olurlar. Tıkanırcasına yemek yeme hastalığının teşhisi için, kişinin haftada en az iki kez yeme nöbeti yaşaması ve bunu en az altı ay sürdürmesi gerekir. Çoğu kişi tedavi olmadan düzelebilirse de bu kişilerin çoğunda aşırı kilo alımı gözlenir. Bu tür yeme nöbetleri olan kişiler bir psikolog veya psikiyatristten yardım almalıdırlar.

Stres ve Şişmanlama
Stres, kilo almanın en önemli nedenlerinden biridir. Hormonlarda bozukluk yapan ve bu nedenle kilo alınmasına neden olan bir etkendir. Stresli durumlarda hormonlarda oluşan bozukluk neticesinde iştah artmakta, atıştırmalar oluşmakta ve kilo alınmaktadır.

Stresli kişiler incelendiğinde çoğunun çikolata, pizza, hamburger yediği veya tatlı gıdalar atıştırdığı saptanmıştır. Yine stresli kişiler daha fazla alkol tüketmekte ve fazla kalori almaktadırlar. Psikolojik desteğin olmaması, evde destek olmaması özellikle çalışan kadınlarda stresi daha da artırmaktadır.

Stresli olduğumuzda böbreküstü bezinden salgılanan kortizol hormonu artar. Bu hormon acıkma ve yeme atağını hızlandırır. Kortizolu yüksek kişilerde kilo alınması daha fazla olur. Stresli kişilerde göbek bölgesinde yağlanmanın sebebi kortizol fazlalığıdır. Kortizol yüksekliği ayrıca metabolizmayı yavaşlatır
ve kolay kilo alınır.

Strese bağlı olarak bozulan diğer hormon ise insülindir. Stresli kişilerde aşırı insülin salınımları olur. Sonuçta insülin direnci gelişir. İnsülin direnci ise acıkma ataklarına, şeker düşmesine ve atıştırma isteğine sebep olur. Genetik eğiliminiz varsa tiroid yetmezliği ve Hashimoto hastalığı da stres nedeniyle
daha erken ortaya çıkabilir.

Strese bağlı fazla atıştırmalar varsa şunları yapmaya çalışın:
* Yürüyüş yapın, merdiven inin-çıkın. Spor stresi azaltır.
* İyi uyuyun. Uykusuzluk stresi ve atıştırmaları artırır.
* Çay, kahve ve alkolden uzak durun.
* Derin nefes alma egzersizleri deneyin.
* Evde veya işyerinde devamlı kapalı yerde kalmayın. Boş zamanlarınızda
kısa da olsa dışarı çıkmaya çalışın.
* Müzik dinleyin.
* Bahçe varsa bahçe işleriyle uğraşın.
* Dengeli beslenin.

Duygusal Yeme
Duygusal yeme kişinin gerçekten acıkmadığı halde duygusal nedenlerle yeme olayıdır. Psikolojik olarak zayıf olduğunuz anda, sıkıntı, stres, anksiyete, sinirlilik durumunda, bir güçlükle karşılaşınca yemek yeme olayı duygusal, yani psikolojik yemedir.

Duygusal yemenin nedenleri şunlardır:
1. Stres kanda kortizol hormonunu artırır. Artan kortizol hormonu metabolizmayı
yavaşlattığı gibi tatlı ve tuzlu gıdalar yemeye neden olur ve açlık
atakları yapar. İşsizlik, boşanma, havanın kötü olması, işin yoğun olması sizi
yemeye yönlendiriyorsa bu psikolojik kökenlidir. Özellikle çikolata ve şeker
yemeye yönelme bu durumda artar. Bu gıdalar beynimizin salgıladığı mutlu65
luk hormonu serotonini artırarak bizi rahatlatır. Ancak bu atıştırmalar kiloyu
artırmaya başlar.
2. Acıkmadığı halde yemek yeme olayı sosyal nedenlerle yapılan toplantılarda,
davetlerde olabildiği gibi sinirlilik, önceden çocukluk döneminden kalma
alışkanlık nedeniyle de olabilir.

Aşağıdakilerden birisi sizde varsa psikolojik olarak fazla yeme durumundan söz edilebilir:
* Aç değilken yiyorsanız
* Gizli olarak yemek yiyorsanız
* Kısa zamanda çok yiyorsanız
* Yiyince sakinleşiyorsanız
* Kızgın, kötümser iken çok yiyorsanız

Psikolojik Yeme Durumunda Ne Yapmalı?
* Yemek yedikten hemen sonra acıkma oluyorsa hemen tatlı yemeyin, biraz bekleyin. Biraz su için, müzik dinleyin, kitap veya başka şeyler okuyun.
* Etrafınızda ve yanınızda kilo aldırıcı tatlı gıdalar bulundurmayın.
* Her gün ne yediğinizi, ne zaman ve hangi ruh halinde yediğinizi bir yere not edin. Sizi yemeye yönlendiren olayları saptamaya çalışın.
* Eğer mutlaka yemek yemeniz gerekiyorsa meyve, tam buğday ekmeği ile yapılmış tost, birkaç çiğ (kavrulmamış) badem veya ceviz, kuru erik, salatalık, yoğurt, müsli yiyin.
* Az ve sık yiyin. Karbonhidratlardan uzak durun. 3 ana öğün, 3 ara öğün yapın.
* Dışarı çıkın, yürüyüş yapın. Egzersiz acıkma ataklarını azaltır.

Yarın: Yeme alışkanlıklarınızı değiştirin!

www.iyilikguzellik.com özel Nihal Doğan
 



Bu haber 5,025 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    11,071 µs