En Sıcak Konular

Antioksidanlar nasıl alınmalı?

28 Mayıs 2010 12:30 tsi
Antioksidanlar nasıl alınmalı? Serbest radikallerle mücadelede en önemli silah antioksidanlar. Peki, antioksidanlar vücuda nasıl alınmalı? Prof. Dr. Erdem Yeşilada anlatıyor...

Prof. Dr. Erdem Yeşilada'nın yazısı:

Antioksidanlar mümkün olduğunca farklı kaynaklardan alınmalı  

Serbest radikaller, günümüzün en popüler sloganları olarak ön plana çıkan ‘sağlıklı yaşam’ ve ‘yaşlanmayı geciktirme’ gibi kavramların uygulanmasında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri... Vücudumuzun normal işlevleri sırasında meydana gelen lipit peroksitler, hidrojen peroksit, tekli oksijen atomları ya da süperoksitler gibi farklı yapılardaki bu zararlı toksinler aslında yaşamımızın normal bir parçası, yani nefes aldığımız sürece kaçınmamız mümkün değil. Ancak vücudumuzda bulunan ve bu toksinlerle mücadele eden koruyucu elemanlar sayesinde toksinler etkisiz hale dönüştürülüyor.
Bu koruyucu elemanların etkinlikleri kişilerin yaşam ve beslenme şekilleri ile doğrudan ilişkili. Stres, dengesiz beslenme, sigara ve alkollü içki tüketimi, olumsuz çevre etkenleri gibi birçok etkene bağlı olarak bu koruyucu elemanlar yetersiz kalıyor ve vücutta hızlı yaşlanmadan, kalp ve damar hastalıkları ve kansere varan yelpazede çok çeşitli hasar ve hastalıkların oluşumuna yol açıyor.

DENGELİ BESLENME ŞART

Serbest radikallerle mücadelede en önemli silah antioksidanlar. Besinler gerek vücudumuzdaki bu koruyucu enzimlerin etkinliğini artıracak gerekse doğrudan bu toksinlerin zararlı etkisini giderecek özelliklere sahip kimyasal maddeler, vitamin ve mineraller bakımından en önemli kaynaktır. Dolayısıyla, meyve ve sebzenin uygun oranda yer aldığı dengeli beslenme son derece önemli bir etkendir. Ancak bitkilerdeki tüm bu antioksidan bileşenlerin serbest radikaller üzerindeki etkileri aynı değildir. Kimi peroksi radikalleri üzerinde etki gösterirken, kimi süperoksit radikalleri üzerinde daha yüksek etki göstermekte, veya bazıları suda çözünürken, bazıları yağda çözünme özelliğine sahip olmaktadır. Bu bakımdan, antioksidan kullanımında çeşitlilik önemlidir. Mümkün olduğunca farklı kaynaklardan bu tip bileşenleri tüketmek gerekir.

ÜZÜM SUYU KANI SULANDIRIR

Antioksidan kaynaklı bileşenler arasında “proantosiyanidinler” önemli bir yere sahiptir. Bilimsel çalışmalar bu grup bitki bileşenlerinin özellikle kalp ve damar işlevleri üzerinde yararlı rolünü ortaya koymaktadır. Üzüm çekirdeği başlıca proantosiyanidin kaynakları arasındadır. İnsanlarda 14 gün süreyle bu tip bileşenler bakımından zengin üzüm içeceği verildiğinde kanı sulandırdığı ve kan akımının hızlandığı gözlenmiştir. Ayrıca antioksidan etkisine bağlı olarak proantosiyanidinler kötü kolesterolün (LDL) tehlikeli olan şekline (VLDL) oksitlenmesini önleyerek damar tıkanması riskini azaltmaktadır. Yapılan bir başka çalışmada, üzüm çekirdeği proantosiyanidinlerinin serbest radikallerle deneysel olarak oluşturulan beyin ve karaciğer hasarı üzerinde E vitamini, C vitamini ve beta karoten gibi antioksidanlardan daha kuvvetli koruyucu etki gösterdiği gözlenmiştir.  

Mürdüm eriği meyvelerinin antioksidan etkili bileşenleri ise daha farklı yapıdadır (kafeik asit türevleri ve antosiyaninler). Son yayınlanan bilimsel çalışmalarda yüksek kolesterolün kontrolünde yararlı olduğu, daha önce bahsettiğim gibi kemik erimesini hafifletici etkileri bulunduğu ortaya konulmuştur. Mürdüm eriği meyvelerine rengini veren antosiyaninler de kuvvetli antioksidan etkileri bilinen maddelerdir.

Kuşburnu meyvesi, C vitamini bakımından en zengin bitkisel kaynaklardan biridir. Ayrıca proantosiyanidin ve flavonoit tipi fenolik bileşikler taşımaktadır. Gerek C vitamini ve gerekse fenolik bileşenlerine bağlı olarak kuşburnu meyvelerinin kuvvetli antioksidan etkiye sahip olduğu deneysel çalışmalarla gösterilmiştir. Kuşburnu meyveleri, bilhassa C vitamini içeriği nedeniyle soğuk algınlığından koruyucu ve tedavisine yardımcı olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bir diğer önemli yararı ise iltihaplı hastalıklardaki etkinliğidir. Son yıllarda kuşburnu meyvelerinin ileri yaşlarda yaygın görülen bir dejeneratif eklem hastalığı olan eklem kireçlenmesi (osteoartrit) ve romatizma ağrılarının giderilmesindeki yararları da klinik araştırmalarla ortaya konulmuştur.

Star



Bu haber 2,170 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,342 µs