En Sıcak Konular

Bekarlarınızı evlendirin!

21 Mayıs 2010 10:48 tsi
Bekarlarınızı evlendirin! İlhan Oral’a, “iman etmemiş Müslümanlar” tabirinden, güven bunalımına, evlilikten, mutlu aile yapısına, maddiyat sıkıntısından, gençlerin depresyona girmesine kadar pek çok önemli noktayı sorduk…!

5.    Bölüm: LİDER KADRO

Samet Kuvel: 
Evlilikte diğer bir boyuta gelirsek hocam, günümüzde "paran yoksa hiçbir şey yapamazsın, önce her şeyini hazırla, sonra evlen" şeklinde bir anlayış var gibi... Bu hususta düşünceleriniz nelerdir?

İlhan Oral:
  Bu da çok su götürecek hamur... Günümüzde çok yaşanıyor... Ama ben yine “köy”ü iyi bildiğim için şöyle diyeyim... Daha önce dediğimiz gibi, köy toplumu çok kısa zamanda şehir toplumu oldu... Her şey allak bullak oldu... Köyde bu sıkıntı kolay kolay yaşanmazdı... Niye? Çünkü büyük bir aile çatısı var ve köklü bir kültürden kaynaklanırlardı... Ve orada aç kalma korkusu olmazdı. Fakat o zaman işte ne televizyon var, ne araba var, ne benzin var, ne doğalgaz var... Ancak çok sade bir hayat var.
Şimdi bir anda, birinci nesil, hatta ikinci nesil, öyle hızla ilerledi ki, bu hızlı gelişmede baş döndürücü olaylarla karşılaştı insanoğlu. Onun için evet maalesef bugün, özellikle şehir hayatında yaşayan insanlar, parasız ne bir lokma kursaklarına indirebiliyorlar, ne bir kilometre ileriye gidebiliyorlar...

24 SAAT SÜREKLİ MASRAF YAZIYOR!


Sabah kalktığı andan itibaren masraf başlıyor diyorduk eskiden. Ama şimdi artık cep telefonunuz varsa kapatmıyorsanız o elektrik tüketiyor, buzdolabı elektrik tüketiyor, doğalgazı kapatmıyorsanız o da yine enerji götürüyor.. Yani 24 saat masraf sürekli yazıyor.. Pekiyi, bu durum karşısında bu toplumun nasıl bir toplum olması gerekirdi?
Ben burada üzülerek söyleyeyim, bir devlet adamı bir makam arabası alıyor, bir buçuk trilyon! Diğerleri de ondan pek aşağı kalmıyorlar.
Pekiyi, bunca aç, bunca işsiz, bunca yoksul insan varken, bu toplum bu kadar hastalıklı bir yapıdayken, bir makam arabasına ve benzerlerine bu kadar para verilir mi?
Devletin imkânlarını eline geçiren güçler bu kadar müsrif olabilirler mi? Onun içindir ki, hakkaniyete ölçülü bir paylaşım düzeni kurulmadıkça, toplum, hastalıklardan, sancılardan, ızdıraplardan kurtulamaz. Eğer hak ölçüsü esas ilke olarak alınsa, Türkiye'de değil, dünyada sendikaya bile ihtiyaç kalmaz.
Eğer devlet vatandaşını kendisi koruyamıyor da bu kutsal görevi kendinden başkalarına ihale ediyorsa, orada korkunç bir zulüm sistemi hüküm sürüyor demektir.

YENİDEN HAKÇA PAYLAŞIM VE ADİL TOPLUM DÜZENİ OLUŞTURULMALI

Pekiyi bunları topladığımız zaman ne çıkıyor ortaya?
Hakça paylaşım olmalı ve israf yapılmamalı ve servet tabana yayılmalı...
Kur'an-ı Kerim'de çok ilginç ifadelerden bir tanesi:
"Ellerinde birikmiş altın, gümüş, yani nakit değerler olup da insanlara infak etmeyenler var ya, onları çetin bir azapla müjdele"  
Şu anda bu toplumun bunca olaylarla çektiği, çetin bir azap değil midir?
Bakıyorum çeşitli kurumlarda, taşeron firmaların getirdiği eleman çalıştırıyorlar..
Mesela bir işçi adına 1700 lira belediyeden, devletten alınıyor. 1700 liranın 750’sini taşeron firma, çalıştırdığı elemana veriyor, 250 lirası ile sigortasını ödüyor. Bir taşeron firma bir ayda bir kişinin sırtından 700 lira kazanıyor. Bu durumda hakça âdil paylaşım bozuluyor, toplum topyekûn sarsıntı geçiriyor ve erozyona uğruyor. Nice insanın içine nice ukde doluyor.
Taşeron firma, haddinden fazla bir şekilde zengin oluyor ama çalışan insanlar mağdur olup “sefilleri oynamaya” devam ediyorlar. O halde burada da birinci derecede görev ve sorumluluk devletindir. Devlet kendine gelmeli ve âdil paylaşım ile serveti tabana yayarak hem kendi huzurunu sağlamalı, hem de muhtaç, aç ve sefil insan bırakmama sayesinde güvenle yönetimini sürdürmelidir.
İslam'ın çok ilginç ilkelerinden biri infaktır. Ama tabi’i “din ayrı devlet ayrıdır.” deniyor. Hakça paylaşımı yani infakı kaldırırsanız zulmü geçer akçe haline getirirsiniz.

KANAYAN YARA VE İNFAK MERKEZLİ EKONOMİK GÜÇ

Hakça paylaşım düzeni kurulmadıktan sonra, “bireyler fakir kalmış, acından ölmüş bana ne” zihniyeti hâkim olur. Bu durum karşısında da tabi gençler zor durumda kalırlar. Toplum güvensiz ve huzursuz bir düzen içinde debelenir durur. Evet, bu da, benim içimde de kanayan bir yaradır. Kesin inancım vardır: Yeniden bir toplum düzeni oluşturma bilincine ererek müslümanlar çevrelerinde, kendi aralarında birer güç oluşturmalı, büyük bir ekonomik güç olmalı. İnfak yöntemini iyi kullanmalı.

Samet Kuvel:
  Evet bunu kurmak lazım... Hani vakıflar, cemaatler, kurumlar v.b. var ya..

İlhan Oral:  İşte bunların hepsi, "benim fakirim" mantığına sahip.

Samet Kuvel:
  O zaman şöyle mi olacak? Herkes, en azından kendi yakın çevresi itibariyle kümeleşecek...

İlhan Oral:  Kur’an biz müslümanlardan, bir lider kadro kurup onun şemsiyesi altında toplanmamızı istiyor. Bunu ümmet kelimesi ile ifade ediyor. Bu ümmet, can mânâsına gelir, toplum mânâsına gelir, inanç topluluğu mânâsına gelir.. Fakat oradaki ümmetten maksat, lider kadrodur. Müslümanlar bu kadro için yollara düşmeli ve bunun için çalışmalıdırlar.



LİDER KADRO LAZIM VE BU KADRONUN ÜÇ GÖREVİ

Lider kadronun üç tane birinci derecede çok ilginç görevi vardır.. Birisi, “hayır” görevidir.
Ülkeni mi koruyacaksın, silah sanayini kuracaksın, hayırdır.
İletişim mi gerçekleştireceksin, bilgisayardan daha ileri düzeyde bir hayır yapacaksın.
Beslenme, hayırdır. Çevre, hayırdır.
Bir ağaç mı kestin, üç tane ağaç dikeceksin, hayırdır.
Dereler mi kirleniyor, onları kurtarmak, aslına kavuşturmak çok önemli ve ihmale gelmez “hayır”dır. Daha nice hayati mesele, hayırdır…
Bu hayırları tesbit edip, insanlığın hizmetine sunmak, “hayır”dır..
Bunu yapacak lider kadro olacak.  
Bunlar kimlerden oluşur? Herhalde bir seçkin tarafı olmalı bunun. Önce, her alanın bilim adamları, o kadro içinde yer almalıdır. Çünkü Kur'an onu emrediyor. Mesela atom ile veya genler ile ilgili en ince ayrıntısına varıncaya kadar araştırma yapılarak insanlığın hayrına sunmak hayırdır.
İkinci özellik, iyiliği emretmektir. Mesela gençler, para yoksa hiçbir şey yok zihniyetine kapılıyorsa, o zaman iyiliği emreden diyecek ki, “Dur kardeşim! bu para meselesini sen hiç düşünme, dert etme.” Bunu da o lider kadro görev olarak bilmeli, iyi tarzda insanların gönlünü rahatlatacak onlara bir zemin hazırlamalıdır.
Üçüncü görevi kötülük adına ne varsa engelleyip ortadan kaldırmak. Her alanda yanlış ve haksızlıklar egemen oluyor ve önlenemiyor.
Gençler maalesef meşru şekilde evlenemedikleri zaman ne yaptıkları, neler çektikleri kimin umurunda? Nice kötülüğü geçer akçe haline getiren kötülüklerin önüne geçmek de lider kadronun görevidir.
Ne hazindir ki, nice ünlü hocalar bile böyle ciddi meselelere hiç yaklaşma gereği bile duymazlar, görmezlikten gelirler. Sorumlulara böyle hayatî önem taşıyan konular hatırlatıldığı zaman manevra yapar, kayar geçerler. Vay haline mağdurun, mazlumun ve çaresizin!

Samet Kuvel: 
Gayr-ı meşru yola düşüyor insanlar…

İlhan Oral:  Evet... Bunu önleyecek lider kadro gerek.

Samet Kuvel:
  Zaten hepsi birbiriyle bağlantılı...

İlhan Oral: 
Pekiyi, bu kimin görevidir? Bütün müslümanlar bu meseleye sahip çıkmadıkları için tamamı günahkârdır. Ama onların içinde bir kadro oluşturdukları zaman bütün müslümanlar bu günâhtan kurtulurlar.
Bugün toplumda gençlerin kötü yola düşmesi, hatta maalesef bu tabiri kullanmak zorundayım, bugün öyle kızcağızlar vardır ki, güzel bir aile kursalar, belki de çok iyi bir ana olacak, fakat bir delikanlıyla üç beş gün bir araya gelirler, "bende işin bitti" dercesine o bırakır, artık hiçbir çöplüğün kabul etmediği bir pisletilmiş selpak bezi gibi atılır kenara...
Pekiyi, bunları bu zillete düşürüp bu hale sürükleme yerine, ümmet-i Muhammed,  bütün vakıflar, dernekler, cemaatler bir araya gelse, hatta resmi kurum olarak Diyanet camiası bu meseleye sahip çıksa her şey için daha güzel olmaz mı?

BEKARLARINIZI EVLENDİRİN, HERŞEYİN HAZIR OLMASINI BEKLEMEYİN !

Samet Kuvel: 
Aile eğitimi diyoruz ya hani, bu evlilik konusuna çok ciddi şekilde eğilmek gerekiyor hakikaten.

İlhan Oral: 
Nur Suresinde Cenab-ı Hak diyor ki; sizin içinizde bekârları evlendirin... Bu, müslümanların sahip çıkması gereken muhteşem bir kurumdur, bir müessesedir. Bunu bir kurum haline getirin, gençleri evlendirin, talimatı veriliyor. Fakat burada iyice düşünün ve araştırın. Böyle bir önemli görevle ilgilenen kaç tane müslüman bulabilirsiniz?
Eğer bu evlenemeyen insanlar fakir iseler, fakirlikten korkmasınlar, Allah onları fazlından kereminden zenginleştirir, diyor.
Para korkusunu burada Cenab-ı Hak, muhtacın lehine organize ediyor. İnsanları bir taraftan görevlendiriyor ve bir taraftan da umutlandıryor.

Yeni evlilik yapacak olan bir ailenin her şeyinin hazır olması gerekir mi?


Samet Kuvel:  Her şeyini hazırla. Her şeyin hazırlanması lazım, böyle bir anlayış oluşmuş gibi...

İlhan Oral:  Kadıköy’de bir gün bir yerdeyiz. Bir bakanın annesi bir hanım ve yanında da kadınlar var, konuşuyorlar; İşte şunu aldık bunu aldık, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, televizyon v.b...  Bunları dinledikten sonra, Allah'tan korkun dedim onlara... Gözleri açıldı şaşırdılar, tuhafça baktılar. Onlara dedim ki, her şeyi almayın... Hatta yatacakları bir yatak, üstünü başını koyacakları bir dolap varsa evlendirin çocukları…

Samet Kuvel: 
Ama hocam genel mânâda her şey hazırlanıyor. Evler o şekilde oldu ve herkes birbirine bakıyor, misafirler gelip gidiyor, yani işte dışarıdan nasıl gözükürüz biz v.b.

İlhan Oral: 
İnsanların mutluluğunu engelliyorlar...

Samet Kuvel:  Bu anlayışı kırmak lazım evet.

İlhan Oral:  Niye mutluluğunu engelliyorsun, yıkıyorsun, biliyor musun. Ben bu bardağı aldığım zaman seviniyorum, kendim aldım diye. Ya her şey hazır gelmişse. O yeni çiftlerde o zevk kalır mı?

Samet Kuvel:  Aslında doğru diyorsunuz.. Evliyken o süreç işlerse belki daha iyi olur...

İlhan Oral:  Ben ilk defa buzdolabı aldığımı hatırlıyorum.. Karı koca ailemizde biz bir mutluluk havası yaşadık.. 1970'lerde televizyon  aldığım zaman, ilk çocuk bir buçuk yaşındaydı.. Hiçbir şey söylemeden gittim aldım getirdim kurdurdum.  Eşimi ve kayınpederimi aldım geldik, daha eve girerken o mutluluğu yaşamalarını hatırladığım zaman bir hoş olurum... E bütün bunlarda yeni nesili mahrum ediyorsunuz, bütün sularını kesiyorsunuz, mutluluk yollarını tıkıyorsunuz..

Samet Kuvel:
  Rutin olmuş her şey.

İlhan Oral: 
Evet her şey. En lüks dolap, LCD televizyonlar v.b... Bunlar olmasa kusur sayılıyor âdeta... Bırak da kendisi alsın alacaksa... Her şey para değil aslında ama maalesef o noktaya insanları getirdiler.

Samet Kuvel:  Bu durum işte gençleri fiziksel ve psikolojik olarak çok etkiliyor...

İlhan Oral:  O kadar etkiliyor ki, her şey hazır gelince kıymeti de bilinmiyor. Her şeyi hazır bulamayan başka genç, anasına babasına “bunu bana niye yaptınız” diye içinden serzenişte bulunmaz mı? İç dünyasında yığın yığın eksiklikler hissetmez mi... Günah değil mi?..

Samet Kuvel:
  Çünkü fıtri bir şey bu evlilik.

İlhan Oral:  Her şeyi bir araya getirmeden, her şeyi hazırlamadan evlenemeyecek insansa, hele bazı aileler daha cıvıttılar (ifadeyi böyle kullanma durumunda kaldım) şusu var mı, busu var mı diyorlar. İnsanların huzuru baştan kaçıyor. Ya sonrası, onu da siz düşünün!
Televizyon programında 70 yaşında bir kadın gelmiş.. 80 yaşındaki bir adamla evlenecek. Kadın soruyor neyin var? Daire v.b. diyor. E bre yaşlı kadın bir ayağın çukura kaymış, hâlâ daireden bahsediyorsun, paraya göz dikmişsin. Adam diyor ki daha önce evlendin mi?  Evet diyor. Önceki kocandan sana ne kaldı? Hiçbir şey kalmadı diyor.. Sen bana ne vereceksin ki daire istiyorsun, diyor adam...
Öyle bir çöküş yaşanıyor ki bu tür programlarda, insanlar birbirlerini azarlıyor, birbirlerine hakaret ediyorlar, insanlığı öldürüyorlar. Ne yüzünden? Madde yüzünden.
Bu toplum bu kadar materyalist, bu kadar pragmatist olmamalıydı!
Bunları düzeltecek yepyeni, her şeyde fedakârlık yapacak bir kadroya ihtiyaç var!

KANGREN OLMUŞ TOPLUMSAL YARA İÇİN LİDER KADRO ŞART!

Samet Kuvel: 
Öneri olarak da sürekli bunu gündeme getirdiniz... Lider kadro...

İlhan Oral:  Evet özellikle..Ameliyatlık bir yarayı tedavi etmek için pansumanla geçiştirmek haksızlık değil mi insana?..Kangren olmuş bu yara bize. İnsanlığı bu kadar zillete, perişanlığa atmamak gerekir, diyorum bir eğitimci olarak..
Müslümanların yeniden şuurlanıp, yeniden kimliğini elde edip, bu tür ideallerin peşine koşması lazım. Onun için eskiden çok büyük teşkilatlarımız varmış bizim.

Samet Kuvel:  Evet vakıflar varmış.

İlhan Oral: 
Ve bu vakıflar merkezi bir sisteme bağlıymış..

Samet Kuvel: 
Evet hocam, öneriler olarak ve son olarak söyleyecekleriniz nelerdir bu hususta?

İlhan Oral:  Bugün özellikle belediyelerin, sonra onun yanı sıra iletişim araçları olan televizyon, internetin ve en başta devleti yöneten kadroların bilgilenmeye ve bu bilgilenme sayesinde aileye sahip çıkmaları gerekir.
Eğer toplum kendi çekirdek yapısını, hakikaten insan üreten, devlete güç katan aile kurumunu kurtaramazsa, hem toplum hem dünya insanlığı felakete doğru hızla ilerler. Bunun önünü almak için benim hedef kitle olarak aldığım belediyeler (yani şehremanetidir, şehir emaneti) ne gerekiyorsa yapmalı, devlet görevini yapmalı. Hepsi toplumun dertleriyle ilgilenerek toplumu refah düzeyine kavuşturmalıdırlar.
O halde yayınevidir, radyodur, cami odalarıdır v.b.. bu tür hizmetler yapılır ama bunlar hep palyatiftir.. Köklü bir hamle gerekir. Eğer insan beyni zonklanmıyorsa, beynini yumruklamalıdır. Devletteki görevliler de böyle olmalıdır. Yepyeni bir ruh ile, yepyeni bir enerji ile ve bilgi birikimi ile bu tür meselelere parmak basılması gerekir.
Ve gerçekten bilgilenmede, insanların sosyal hayatta birbirleriyle yardımlaşmada, iletişimde, özellikle belediyeler, yayın kuruluşları, iletişim araçları ve devlet, aile müessesesini yeniden oluşturmanın mücadelesini vermelidir. Bunun için de çocuk daha ana rahmine düşmeden tedbirler alınmalıdır.

ESKİ EVLİLİKLERDEKİ KERAMET

Mesela çok ilginç bir şey söyleyeyim: Eski evliliklerin temelinde görücü usulü vardır.. 54 sene anam babam, görücü usulüyle evlenmiş.. Ömür boyu birbirlerini kırmamışlardır ve biz de onu hatırladıkça hep mutluluk duyduk ömür boyu. Ama şimdi ayak üstü şıp sevdim evlilikleri vardır ki hiç de maya tutmuyor. Bunu düzeltmenin yolu, çaresi, müslüman sorumlular harekete geçecek, ilgili kurumları uyaracak, destek olacak, devlet yeniden buna sahip çıkacak, biz de aileyi o zaman kurtarmış olacağız.. Ve bununla beraber de birey mutlu olacak, aile mutlu olacak, kurumlar mutlu olacak.

YEPYENİ BİR RUH İLE DEVLET, KURUMLAR, AİLELER EL ELE SEFERBER OLMALI!

Kurumun başındaki yönetici, kurumuna girdiği zaman ağzının kenarlarındaki kasları yumuşatıp da çevresindeki insanlara selam verip merhaba diyor… Güler yüzle ilgi duyduğunu, insanlara böyle hitap ettiğini bir düşünün, o gün orada pozitif bir enerji yoğunlaşacak, herkes mutlu olacak. Ama herkes somurtursa, aileden kaynaklanıyor demektir... O halde yeni evlenecek insanların bütün altyapılarını düzenlemek kaydıyla, yepyeni bir ruh ile devlet, millet el ele diyecek, gelecek nesillerin kurtuluşu için bütün imkânları hazırlamaya çalışacak.
Eğer böyle yaparsak Allah'ın rahmeti o zaman bizden eksik olmaz...

Samet Kuvel
:  İnşaAllah hocam... Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz..

İlhan Oral:
  Ben de çok teşekkür ediyorum.

Samet Kuvel
www.iyilikguzellik.com özel

Röportajın ilk bölümü olan ''İman etmemiş Müslümanlar'' haberini okumak için tıklayınız...

Röportajın ikinci bölümü olan ''Güven bunalımı ve çareler'' haberini okumak için tıklayınız...

Röportajın üçüncü bölümü olan ''Evlilikler nasıl olmalı'' haberini okumak için tıklayınız...

Röportajın dördüncü bölümü olan ''Mutlu aile yapısı'' haberini okumak için tıklayınız...





Bu haber 4,204 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,138 µs