En Sıcak Konular

Mutlu aile yapısı!

20 Mayıs 2010 12:17 tsi
Mutlu aile yapısı! İlhan Oral’a, “iman etmemiş Müslümanlar” tabirinden, güven bunalımına, evlilikten, mutlu aile yapısına, maddiyat sıkıntısından, gençlerin depresyona girmesine kadar pek çok önemli noktayı sorduk…

4.    Bölüm: AİLE EĞİTİMİ

ÂLİMLER SORUMLU


Âlimler, toplumdan sorumludur. Âlimlerden önce devlet, mutlak mânâda sorumludur. Eğer bir devlet, toplumun inanmışlarına saygı duymuyorsa, hatta düşman muamelesi yapıyorsa, ibadetlerine karışıyorsa, mesela ilköğretimi bitirmeden çocuklara Kur'an öğretilemez diye dayatıp diretiyorsa, o devlet, toplumuna karşı görevini yapmadığı gibi halkına zulmetmiş olur.
Bu ve benzeri pozisyonlarda devlet görevini yapmazsa, o devletin içinde devlet kadar sorumlu olan âlimler görevlerini hatırlayıp gereğini (can pahasına) yapmalıdırlar.
Devlet görevini yapmaz, âlimler ilgilenmezse ana babalar neylesin?
Onlar cahil ise elbette çocukları da cahil kalacak.  
Cahil de şeytanın maskarası olacağına göre, bu cevap sorduğun sorunun tabii bir sonucudur maalesef…

Samet Kuvel: 
Yine geliyoruz, en önemli sorun, cehalet...

İlhan Oral: 
Cehalet ve o cehaleti ortadan kaldıracak ilimdir. İlmi ortaya koyup insanlara öğretecek de âlimdir. Âlimleri de devlet, o olmazsa kendilerini sorumlu olarak kabul eden bilinçli irade sahipleri yetiştirmelidir.  
Onun içindir ki, bugün cami hocalarından, imamlarından başlamak kaydıyla, diyanet işleri başkanına varıncaya kadar, eğer aile eğitimini ön plana almayacaklarsa, bu millet daha kötüye gidecektir. Delile, ispata gerek yoktur. Çünkü gidişat çok tehlikelidir.
Eğer ilköğretim kurumlarının kapılarında bugün uyuşturucu maddeler satılabiliyorsa, eğer fuhuş ortaokuldan ilkokula kadar indiyse, kim bunları önleyecek, kim bu topluma yeni bir ruh aşılayacak?
Bu günahın enkazı altında herkes ezilip kalmaya mahkûm olacaktır.

Samet Kuvel
:  Âlimler ve bir şekilde toplumsal dayanışma gerekli?


İlhan Oral:  Bugün âlimlerin bulunduğu yerleri (isim vermeyeyim, itham etmiş pozisyona girmeyeyim) nerede akademisyen kadroları görüyorsan, herkes kendi düzenini kurmuş, kendi dünyasını (hâşâ) yaratmış, kendi dünyasında yaşıyor, bir başkası onun için yok...!

Samet Kuvel: 
Bu çok önemli bir nokta hocam... Söylediğiniz nokta, günümüzde en önemli bir sorunu gözler önüne seriyor.

ÜÇ DİN GÖREVLİSİ BİR ARAYA GELSE, ÜÇ ÇEŞİT DİN ORTAYA ÇIKIYOR!
 
  

İlhan Oral:
  Üç tane din bilginini veya din görevlisini bir araya getirsek, üç çeşit din imajı oluşturuyorlar. Üzülerek çok ilginç bir şey söyleyeyim: Bugünlerde bir televizyonun programında, ilim adamlarını, özellikle de tıp alanındaki ilim adamlarını programa davet ediyorlar. Bazen seyrediyorum, öyle derin bir üzüntü içine giriyorum ki, anlatamam.
Oradaki ilim adamlarından birinin de diğerine ters düşerek karşı çıktığına aylardan beridir rastlamadım. Hocalarla konuşuyorum bugün, böyle bir programdan haberiniz var mı diyorum. Nedir özelliği diye sordular... Birbirlerini eleştirmiyorlar, birbirlerinin zıddına laf söylemiyorlar, dedim… 
Oysa bunu en iyi yapması gereken, din hizmeti veren hocalar olmalıdır. Hocalar görevlerini yapmazlarsa, peki bu görevi kim yapacak?. Şu anda televizyonlardaki kadın programları ve benzeri yayınlar çok ilginçtir maalesef, her faaliyette insan rehberine göre değer kazanır...
Rehber, TV olunca, acaip trajik diziler, hatta müslüman tandanslı televizyonlar bile aynı hatayı işlemeye başladılar. Pekiyi bu insanların ve bu gençlerin yaşadıkları ne olacak?
İşte, evlenecek durumda olan kızlar, erkekler, dullar ve nice çaresizler… Peki bunların sahibi kim olacak bundan sonra? Bunları düşündüğüm zaman hakikaten çok derin bir kayıp içinde olduğumuzu hissediyorum.

“AİLE EĞİTİMİ” PROJESİ

Bunun da çaresini düşündüm. "Aile eğitimi" diye bir proje hazırladım... Gerek televizyonlar, gerek belediyeler, gerek devlet nezdinde, ciddiye alacak şu ana kadar bir kapasitede iradeye rastlayamadım... O projede insanlıkça arzu edilen çok güzel sloganımız var.  Bu slogan: mutlu birey, mutlu aile, mutlu kurum ve mutlu toplum...
Pekiyi bunu nasıl yaparız? İnsanı her şeyden önce, gerginlikten, negatif enerjiden kurtarmak gerekiyor ki, cehalet de bu negatif enerjinin içindedir. Onun içindir ki, genç insanlara, hatta bizim projemizde, çocuk, ana rahmine düşmeden başlayan bir proje vardır... Çünkü ana rahmine bir hücre şeklinde, sperm şeklinde düşen o hikmetli varlık en küçük canlı varlık olarak tüm bilim dünyasını ilzam edecek ölçüde bilgi ve program yüklüdür. Alaka ana rahmine yerleştiği andan itibaren, ailedeki huzursuzluk, onun bütün programlarına kaydediliyor ve düzensiz bir kayıt deposu haline geliyor.

Samet Kuvel:  Canlılık başlıyor...

İlhan Oral:
  Canlılık başladığı andan itibaren sperm geliştikçe, bütün programlar hep lekeli olarak kaydediliyor. O varlık insan olup dünyaya geldiği zaman elbette programları düzensizliğini sergileyecektir.
Böylesi biri, ya trafik canavarı olacak, ya hırsızlılık canavarı olacak, ya devleti soyan bir canavar olacak, ya kâtil canavar, ya da herhangi bir canavar olacak...
Geçenlerde Ümraniye’de 8 yaşında bir kız çocuğunun böbreğini çıkarmışlar, götürmüşler araziye atmışlar... Kim bunu yapan? Ne dersiniz?  Fizikî varlık âlemine gelişinden itibaren hep programları kirlenen ve bu haliyle dünyaya gelen çocuk, ailede de kötü eğitim alırsa elbette bu insan büyüdüğü zaman kötü olacaktır. Düzenli eğitimi yapılmayan, hep negatif enerji yüklenen o zavallı insan, belki bir yerde masumdur. Çünkü onu birileri öyle yaptı..
İnsanlar yaratan kudretin rızası çerçevesinde eğitilmedikten sonra suç öncelikle devletin ve dolayısı ile anne babanın değil mi?
Bu insanların bu şekilde oluşuna hiç bir çare aramayan sorumlular günahkâr değil midir?  Biraz daha başa dönersek, bu olay "iman etmemiş müslümanlar" çerçevesinde değerlendirilmez mi?
Onun için dertleri çok iyi tesbit etmek lazım, hangi derde hangi reçete daha etkili olur, onu basiret ve vukûfiyetle tesbit edip gereğini en etkin biçimde uyarlamak şarttır.
Biz biliyor ve inanıyoruz ki, Kur'an'ın her cümlesi ve her hükmü muhteşem birer reçetedir. 

Samet Kuvel: 
Rehber o zaten...

3 DERSTE KUR’AN-I KERİM ÖĞRENİMİ

İlhan Oral:  Tabi’i Kur’an’ın daha ahkâmına geçmeden Kur’an okumayı öğrenmek bile insanları tatlı bir huzura kavuşturuyor. Öncelikle daha baştan bu reçete ile zaten insanlar öyle bir rahatlıyorlar ki, mesela üç derste Kur'an-ı Kerim okumaya başlamaları onları çok mutlu ediyor. Kur’an derslerinde çok şahit olduğum şeylerden bir tanesi de budur.
Derslerimiz serbest konferans sistemi halinde sunulduğu için, bu derslere öyleleri geliyor ki,  "ben bir ateistim" diyor, sonra Kur'an'ın o güzelliklerini yaşamaya başlayınca, "müslümanlaşmaya başladım" diyenlere çok rastladım.
O halde Kur’an çerçevesinde, Peygamber Efendimiz (s.a.s) Kur'an'da örnek gösterildiği gibi, onun aile hayatını, getirip bugüne bir model olarak gösterdiğimiz zaman ve onu sevdire sevdire verdiğimiz zaman neler olmaz ki!
İlâhiyat fakültesinde bir hoca diyor ki, bir kız çocuğunu çağırdım. Hal hatır sordum, nasıl dedim buradaki durumun? Burasını mı sordun demiş kız... Evet dedim... Kızın cevabı çok acaip olmuş. “Ben buraya geldiğimde Cehenneme girmiş gibi oluyorum. Eteğini, ayakkabını şöyle şöyle giy, öyle oturma böyle otur, deniyor burada bana. Ama buradan başka bir fakülteye gittiğimde orası bana Cennet oluyor” diyor. Hoca, müzik sever misin dedim, diyor... Evet dedi.. Pekiyi hangi tür müzik... Metal müziği demiş kız... Sonra ben bu kızı takip ettim. Çünkü fakültenin elemanı, benim bir parçam olmalı. Gittiği yerde kız saçlarını açmış, bir kısmını siyah, bir kısmını beyaza boyamış.. Çizme giymiş, acaip kıyafet giymiş... Gel de tanı bunu dedim, kendi kendime.
Şimdi bu kızcağızın hali ne olacak ve yarın bir gün bir yuva kursa, nasıl yuva kurabilir bu insan? Ondan meydana gelen çocukların hali ne olacak, düşünebiliyor musunuz?
Üstelik bu kız, bir ilâhiyat fakültesi öğrencisi ve aynı zamanda bir imamın kızı..!
Düşünelim şimdi; müslümanlar hâlâ böyle dehşet verici bir ihanet içinde atağa geçmeden mi kalacak..? Bu ve benzeri durumda olan insanlarla ilgilenmekten sarf-ı nazar mı edecekler ve bu insanlara sahip çıkmayacaklar mı?
O halde bugün gençlerin evlilik hayatlarında mutlu bir yuva kurabilmeleri için, toplumun kendine gelmesi gerekmektedir. Ana babanın çok iyi insan yetiştirebilmesi için nasıl çalışmaları ve kimi örnek seçmeleri gerektiğini onlara kim öğretecek?
Yüz yedi yaşında vefat eden ninem bize öyle ilginç şeyler vermiş ki, ben çocuktum, çok ilginç sözlerinden birini söyleyeyim: “Oğul! Kendin bilmez ile oturup kalkma, Aklın verip fikrin yitirme” diyerek öğüt verirdi.
Bu insan bir köy kadını idi, ama olgun ve otoriter bir ana ve Osmanlı kültürü ile donanmış üstün bir değer idi...

AİLE EĞİTİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK, KİM BUNUN İÇİN HAREKETE GEÇECEK?


Onların terbiyesinde yetişen biz, bizden sonraki nesillere sahip çıkamıyorsak, bu bizim korkunç kayıplarımızdan, hatalarımızdan, günahlarımızdan, en ağırlarındandır.
Aile eğitimi ile ilgili projeyi bunun için hazırladım.
Kim sahip çıkar, kim ciddiye alır, kim bunun için harekete geçer, işte onlar hakikaten bu meselenin derdine düşmüş üstün şahsiyetli insanlardır... Gençlere ve insanımıza sahip çıkmak gerekir.. Yollarının aydınlatılması gerekir.. Ama Kur'an ve sünnet sistemiyle. Bu da klasik mânâda değil... Hep klasizme dönüşmüş maalesef... Kötüyse bile, alacak eline, onu iyi yapmanın peşine düşecek.
Okullarda bu acı manzaralarla çok karşılaştım. Süper sosyete çocuklarının bulunduğu bir okulda çalışıyordum. Çocuklar çok ilginç sorular soruyorlardı. Bir gün kasıtlı bir soru soruldu. Ben bu soruyu bir derste çocuklara anlattırdım. İkinci hafta o konuyu ben anlattım. Çok ilgilerini çekti. Çocuklardan biri hayretle: "Biz bir şeyi çok iyi kavradık. Demek ki, her zaman biz her şeyde aldatılıyoruz" dedi...
O çocuğun o sözü, aklımdan hiç çıkmadı...
Her şeyde aldatılan kötü örnekler, psikolojide çok ilginç bir öğrenme yöntemini hatırlatır bana. Farkına varmadan öğrenme yöntemini… Genelde gençler çevreden gördüklerini ve duyduklarını farkına varmadan alır benimserler. Hele bu bilgilenme ile şartlanmışlık illetine tutulursa insan, böylesi bir yöntem ile aldığı bilgilerle katılaşır kalır. Başka doğru kabul etmez olurlar.
Bugün bizim alanda, özellikle genç kesimler, televizyon seyrettiler, farkına varmadan nice nice zehir yüklendiler, ondan sonra çevrelerinde dolaştılar, doyumsuz insanlarla hemhâl oldular, farkına varmadan nice nice şeyler aldılar, öğrendiler... Gazete okudular yine aynı şey... İnternete girdiler, daha çarpıcı şeylerle karşılaştılar.  Bundan da birçoğu perişan oldu.
Ben bu sorunun cevabını kendi kendime aradım, sonra birinci sorumlu kendimi buldum. Beni destekleyecek de güçlü irade arıyorum... Kur'an ve Sünnet çerçevesinde aile eğitimi için...
Ben gençleri hiçbir zaman için birinci derecede sorumlu görmüyorum... Esas sorumluların vicdanlarını harekete geçirmek gerekir.

Samet Kuvel
www.iyilikguzellik.com özel

Röportajın ilk bölümü olan ''İman etmemiş Müslümanlar'' haberini okumak için tıklayınız...

Röportajın ikinci bölümü olan ''Güven bunalımı ve çareler'' haberini okumak için tıklayınız...

Röportajın üçüncü bölümü olan ''Evlilikler nasıl olmalı'' haberini okumak için tıklayınız...

 



Bu haber 3,203 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,644 µs