Kabak çekirdeğindeki mucize | " /> Kabak çekirdeğindeki mucize | "/>

En Sıcak Konular

Kabak çekirdeğindeki mucize

11 Mayıs 2010 15:14 tsi
Kabak çekirdeğindeki mucize Kabak çekirdeği yağının antioksidan özelliklerinin incelendiği bir deneysel çalışmada ise romatizma hastalarında iltihap giderici ilaçla (indometasin) birlikte verildiğinde, ilacın karaciğer üzerindeki olumsuz etkilerini önlediği tespit edildi.

Prof. Dr. Erdem Yeşilada'nın yazısı:

Kabak çekirdeğinin içinden bahsediyoruz ama yapılmış bilimsel çalışmaları incelerken geçen yıl yayınlanan bir çalışma dikkatimi çekti. Çünkü çalışmanın konusu, kabak çekirdeğinin çitleyip attığımız ‘beyaz renkli kabuğu’ ile ilgili. Çekirdeğin kabuğu demir bakımından zengin; 30 gramında 4 mg civarında demir var. Bir fikir vermesi bakımından demir bakımından zenginleştirilmiş tahıl ürünleri ile karşılaştırdığımızda, bu tahıl ürünlerinin 30 gramında 7 mg civarında demir bulunuyor. Yani yemeyip attığımız kabukları, para verip aldığımız bir ürüne yakın demir taşıyor; ilginç değil mi? Yapılan çalışmada, 20-37 yaşları arasında sekiz sağlıklı bayana dört hafta boyunca her gün 30’ar gram demir bakımından zenginleştirilmiş tahıl ürünü ve çekirdek kabuğu veriliyor.

Deneye başlandığında ve regli döneminin 20’inci gününde kan örnekleri alınıyor ve demir analizleri yapılıyor (retikülosit sayımı, hemoglobin, hematokrit, serum ferritin, total demir-bağlama kapasitesi, transferin ve transferin doygunluk yüzdesi). Deney başlangıcı ve sonrasında kan demir değerleri arasında belirgin faklılaşma görülüyor. Tabii çalışmanın esas hedef grup olan hamile kadınlarda ve genç çocuklarda ve daha uzun süreli olarak tekrarlanması gerekiyor. Bilhassa zenginleştirilmiş demir ürünlerinin temin edilmesinde güçlükle karşılaşılan köy gibi yerlerde hamilelikte ve adolesanlarda demir desteği olarak yararlanılması bana çok akılcı geliyor.

Yapılan çalışmalarda, kabak çekirdeğinin yağı alındıktan sonra kalan protein kısmının deney hayvanlarında protein yetmezliğine bağlı şikayetleri giderdiği, karaciğerde toksinlerin yol açtığı hasarı onardığı ve vücudun antioksidan kapasitesini yükselttiği gösterilmiştir. Bir başka deneysel çalışmada ise, kabak çekirdeği yağının kalbin ve böbreklerin antioksidan kapasitesini artırdığı ve dört haftalık uygulama ile yüksek tansiyonlu sıçanlarda tansiyon düşürücü ilaçlarının daha etkili olmasını sağladığı bildiriliyor. Kabak çekirdeği yağının antioksidan özelliklerinin incelendiği bir deneysel çalışmada ise romatizma hastalarında iltihap giderici ilaçla (indometasin) birlikte verildiğinde, ilacın karaciğer üzerindeki olumsuz etkilerini önlediği tespit edilmiş.

PEKİ YA KAVRULUNCA?

Kabak çekirdeği genellikle kavrularak tüketilmektedir. İstenen aromayı sağlayabilmek için kavurma işleminin uygulanması gerekiyor. Kavurma işlemi sırasında çekirdeğin bileşiminde ne gibi değişiklikler olmaktadır? Yapılan çalışmalar kavrulurken kabak çekirdeği içerisindeki uçucu bileşenlerin oranlarının değiştiğini, bilhassa lipit oksidasyonuna bağlı parçalanma ürünlerinin ortaya çıktığını gösteriyor. Kavrulmuş kabak çekirdeğine lezzeti kazandıran bileşikler olan alkillenmiş pirazinler ve 2-asetilpirolün oluşması için kavurma işleminin en az 90 derecede yapılması gerekiyor. Kavrulma sırasında uçucu olmayan bileşenlerde de değişim görülüyor. Yapılan çalışmada ilginç olarak, vitamin E ve fitosterol içeriğinde bir miktar artış gösterdiği bildiriliyor. Ama kanımca bu kavrulma sırasında uçucu bileşenlerin ve nemin uzaklaştırılmasına bağlı olarak gözlenen oransal bir değişiklik. Fazla kavrulursa oksidasyona dayanıksız olan linoleik asit gibi yağ bileşenlerinin kaybı söz konusu olabilir, bence.

TUZLAMADAN YEMELİSİNİZ

Kabak çekirdeğinin dört hafta süre ile sıçan ve kobaylara uygulanması ile böbrek, karaciğer ve kan değerlerinde herhangi bir olumsuz değişime yol açmadığı gözlenmiş.

Sanırım kabak çekirdeğini kavurmadan, tuzlamadan ve kabuklarını çıkarmadan tümüyle kullanmak en doğrusu. ‘Neden kavurmadan kullanılması gerekiyor’ diye sorarsanız, protein, amino asit gibi ısıya hassas bileşenlerinin bozunmasına yol açmamak için... ‘Neden tuzlamadan yenmeli’ diye sorarsanız da tuzun fazlasının zararlı olduğunu artık herkes biliyor; vücutta su tutulmasına (ödem) yol açıyor, tansiyonu yükseltiyor. O halde, bu haliyle (kavrulmadan, tuzlanmadan ve ayıklanmadan) eğlencelik olarak keyifle yemenin bir yolunu bulmalı!

stargazete



Bu haber 2,106 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,629 µs