Güçlü yetişkinler olabildik mi? | " /> Güçlü yetişkinler olabildik mi? | "/>

En Sıcak Konular

Güçlü yetişkinler olabildik mi?

10 Mart 2010 11:28 tsi
Güçlü yetişkinler olabildik mi? Bir çocuktan sorumlu bir yetişkine nasıl dönüştünüz? Bu hiç yanlış yapmadan mı oldu? Yoksa hareketlerinizin sonuçlarından bir şeyler öğrenerek mi?

Bizim toplumumuzda rahatlık krallıktır. Hayatı kolaylaştıran ve daha az çaba isteyen her şey ödüllendirilir. Oysa...

Birkaç yıl önce, Arjantin’in bir ucunda inanılmaz güzel bir ada olan ve dünyanın en güneyindeki köyünün bulunduğu Tierra Del Fuego’yu ziyaret ettim. Bu karlı, sarp zirvelerin ülkesi aynı zamanda çok büyük bir kunduz kolonisine ev sahipliği yapıyor. Bana bu kunduzların Arjantin’in yerlisi olmadığı, 1940'larda bu kunduzların kürklerinden servet kazanabileceklerini düşünen bazı hırslı girişimciler tarafından Kanada’dan getirildikleri söylendi.

Düşünceleri akıllıca gibi görünüyordu: Kunduzları yiyen tek hayvan ayıydı ve Arjantin’de hiç ayı yoktu! Kendilerini yiyen hiçbir hayvan olmayınca kunduzlar çabucak çoğalacaktı ve onlar da pahalı kürkleri satarak ve bir servet kazanarak kârın semeresini toplayacaklardı.

Plan kısa zamanda uygulamaya konuldu ve Tierra Del Fuego'ya 25 çift kunduz geldi. Kunduzlar kendi ‘kunduzca’ yollarında dolaştıkça, girişimciler sinsice gülerek çalışmalarının karşılığını beklediler. Kunduzlar gerçekten de çoğaldı ama beklenmeyen bir şey oldu: Yeni doğan kunduzlar Kanadalı akrabaları gibi kalın kürkler geliştirmediler. Aslında kürkleri tamamen kullanışsızdı.

Şaşkına dönen girişimciler kısa zamanda kunduzun kürkünün hayvan korku yaşadığında kalınlaştığını öğrendiler. Ayı olmayınca korku da yoktu ve bu yüzden kürkleri büyümüyordu!

Bizim toplumumuzda rahatlık krallıktır. Hayatı kolaylaştıran ve daha az çaba isteyen her şey ödüllendirilir. Yüzleşmelerden ve çatışmalardan kaçınmayı, bilinmeyen yerine alışılagelene ve kendiliğindenlik yerine güvenliğe değer vermeyi öğrenmişizdir. Ama genellikle bizi rahatsız eden şeyler—kötü darbeler, hayal kırıklıkları ve kayıplar—bize hayatımızda en fazla meydan okuyacak şeylerdir. Onlar, atlatmak zorunda kalmamış olmayı dilediğimiz fırtınalardır ama aynı zamanda bizi daha güçlü yaparlar. Bize olgunluk ve sorumluluk verirler, kendi doğrudan deneyimimizden daha iyi bir öğretmen olabilir mi ki?

Meydan okumaları ortadan kaldırırsak hayat durgunlaşır. Sonunda dünyayla yüzleşmek zorunda kaldığında, toplumda işlev görmek için gerekli yeteneklerden yoksun olduğunu fark eden şımarık bir çocuk gibi eğer biz de kendimizi fazlasıyla korursak ve hayatın kaçınılmaz çatışmalarından uzak durmaya çalışırsak rahat edebiliriz ama büyüyemeyiz. Oyalanabiliriz ama kendimizi gerçekleştiremeyiz. Gelişmek ve bir birey olarak büyümek için dünyayla kafa kafaya yüzleşmeli ve hayatın bize getirdiği kayıpları ve hayal kırıklıklarını kucaklamalıyız. Ondan sonra, zor durumları yolumuzdaki engeller olarak algılamak yerine onları büyümek, sınırlarımızı aşmak ve ufuklarımızı genişletmek için kullanabiliriz.

Bir çocuktan sorumlu bir yetişkine nasıl dönüştünüz? Bu hiç yanlış yapmadan mı oldu? Yoksa hareketlerinizin sonuçlarından bir şeyler öğrenerek mi? Tamamen anlamak için eninde sonunda bir şeyleri yaşamak zorundayız. Belki böyle yaptığımızda annemizin neden bahsettiğini anladığımızı düşüneceğiz ama bizi olgunluğa götüren, deneyimi bizzat yaşamaktır. Çocuklarımızı yetiştirme şeklimiz genellikle kendimizi hayatın doğal meydan okumalarından koruma ihtiyacımızı yansıtır; onların bizim yaptığımız hataları yapmalarını istemeyiz ama bilgi sahibi olmaları için belki de yapmaları gerekiyordur.

Hayattaki iniş ve çıkışları yaşamak doğaldır. Bir insan deneyimi yaşıyoruz ve bu geniş bir duygu ve durum çeşitliliğine yol açar. Bilincin genişlemesi yoluyla içsel bir güvenlik mekanını ve koşulsuz sevgiyi beslemeye başladığımızda, bu uç noktaları daha özgürce yaşamaya başlarız. Hayatın zıtlıklarını kucaklamaya, değişiklik ve belirsizlikte macera bulmaya başlarız. Kendini gerçekleştirme, hiçbir duygu hissetmediğiniz kalıcı bir mutluluk durumu değildir. Hayatın zıtlıklarını korkusuzca bütünüyle kucaklamaktır: İçsel özgürlüğümüz yerleştiğinde çevremizi kontrol etme ihtiyacımız azalır ve hayatın senfonisinin değişik armonileriyle serbestçe dans edebiliriz.

Isha JUDD
Ruhsal Danışman
 
 



Bu haber 1,324 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,302 µs