En Sıcak Konular

Kur'an'ı anlayarak okumak

27 Şubat 2010 16:35 tsi
Kur'an'ı anlayarak okumak Kur'an ayetlerinden kendilerince anlam çıkaran ve bunu insanlara "bildirmekte" sakınca görmeyenler zihinleri bulandırıyor. Prof. Dr. Davut Aydüz'ün Kur'an-ı anlama tavsiyelerini kaçırmayın.

Günümüzde pek çok düşünür, gelecek yılların Kur’an’a açık yıllar olabileceği hususunda hemen hemen ittifak halindedir. Aslında, az dikkat edildiğinde, içinde bulunduğumuz çağın, düşünce ve tasavvurlarımızın üstünde bir süratle Kur’an’a doğru kaydığı da hemen sezilebilir. Evet, artık bugün, en âmiyâne bakışlar dahi, Kur’an’ın ne denli kâinatla içli-dışlı olduğunu sezebiliyor ve O’nun varlık adına beyanlarındaki isabeti görüyor, mesajlarındaki güç ve nuraniyet karşısında hayret ve hayranlıktan kendilerini alamıyorlar.

Bugün, bu yüce kitabın; varlığın bağrındaki sırları, tabiatın ruhundaki incelikleri zevkle mütalâa edilecek bir kitap şeklinde, ilim ve irfan erbabının gözleri önüne serdiğini, yine ilim ve hikmetle uğraşanlar söylüyorlar. Evet, varlığı didik didik edip, onun, gaye, muhteva ve esaslarını herhangi bir tereddüde meydan vermeyecek şekilde açıklayıp ortaya koyan Kur’an’dır.

Bu kitap, düşmanlıktan başka bir şey bilmeyen münkir talihsizlerin ve dostluğun hakkını veremeyen izansız dostların bunca tecavüz, tebdil ve tağyir gayretlerine rağmen, yeryüzünü şereflendirdiği günden bu yana hep olduğu gibi kalmış olup, kitaplar arasında vahyî menşeini koruyan biricik Allah mesajı olmakla serfirazdır.

Bizler de, kitaplar arasında vahyî menşeini koruyan biricik Allah mesajı olmakla serfiraz olan kitabimiz Kur'an-ı Kerim'le alakalı akla gelebilecek bazı soruları bir uzmanına soralım dedik. Ve bu amaçla sorularımızı Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr. Davut Aydüz Hocamıza yönelttik. Şimdi sizi bu sorular ve cevaplarıyla baş başa bırakıyoruz...

Ali İhsan ER

Kur’an'a muhatap olurken dikkat etmemiz gereken hususlar neler olmalıdır?
Kur’an’a muhatap olurken dikkat etmemiz gereken en önemli mesele; Kur’an sanki bana nâzil olmuş gibi düşünmek. Evet Kur’an şu anda bana nazil oluyor ve bana hitap ediyor gibi onu okumak. Yoksa Kur’an, tarihin belli bir zamanında inmiş ve o zamanki muhataplarına hitap etmiş, bugün ise beni ilgilendirmiyor ama, istersem bazı ahlakî hükümlerinden istifade ederim demek, Kur’an’dan nasipsizliğin alametidir. Zira Kur’an; indiği günden kıyâmete kadar gelecek bütün insanlara hitap ettiğinden, bugün bize de bizzat hitap etmektedir.

Bir diğer mesele de; Kur’an’da kâfirlere, müşriklere ve münâfıklara hitap eden âyetleri de bize hitap ediyor gibi düşünmemiz gerekir. Yoksa ben mü’minim, dolayısıyla ben sadece îman edenlere hitap eden âyetlere bakarım demek doğru değildir. Allah, kâfir, müşrik ve münâfıklara bazı şeyleri yasaklarken veya yaptığı şeylerden dolayı onları azarlayıp cehennemle tehdit ederken, bir mü’min olarak bunlar beni ilgilendirmez diyemeyiz. Onlara yasak olan şeyler mü’minlere de yasaktır. Öyleyse mü’min de onların muhatap oldukları âyetlere kendisinin de muhatap olduğunu düşünecek ve onlardan uzak kalacaktır.

Ölüye Kur’an okunur mu? Mezarlıkta Kur'an okunmalı mı?
Evet okunabilir ve okunan Kur’an’ın sevabı ölülere bağışlanabilir. Yani ölülerimizi için okuduğumuz sure ve ayetlerden hâsıl olan (meydana gelen) sevabı ölülerimizin ruhuna gönderebiliriz. Ama özellikle ölülere okunan Yasin suresinin 70.nci âyeti Kur’an’ın diriler için indirildiğini bildirmektedir.
Yani öncelikle biz Kur’an’ı okuruz, anlarız, hayatımızda yaşarız, daha sonra bu hakîkatleri başkalarına anlatırız. Bu arada okuduğumuz Kur’an’dan hâsıl olan sevabı ölülerimize de göndeririz. Onların da bundan istifade ettiğine inanırız. Çünkü hadîs-i şerifte Peygamber efendimiz (sas), cehennemde azap gören birisinin bir gün azabının hafifletildiğini, sebebinin de dünyadaki oğlunun besmele çekmesini öğrendiğini haber verir. Besmelenin ötesinde Kur’an okuyan çocukların babalarına cennette tac giydirileceği de hadislerde haber verilmektedir. Demek ki okunan Kur’an’ın ölülere faydası elbetteki vardır.

Mezarlıkta Kur’an okunur mu okunmaz mı? meselesi âlimler arasında tartışmalı bir konudur. Bazıları mezarlıkların temiz olmamasından hareketle okunmaz demişler, diğer bazıları ise okunabileceğini söylemişlerdir. Bu tartışmayı bir tarafa bırakarak, şunu ifade etmek istiyorum; acı bir gerçek, insanımız yeterince Kur’an okumamaktadır. Kur’an okumaya teşvik adına mezarlıkta da olsa Kur’an okunması faydalıdır. Çünkü başka yer ve zamanlarda okuduğumuz Kur’an bazen yeterince tesir etmemektedir. Ama mezarlıkta okunun Kur’an’ın daha tesirli olacağı kanaatine binaen, mezarlıkta Kur’an okunabilir diye düşünüyorum.

Kur’an gerçekten 6666 ayet midir?
Kur’an gerçekten 6666 âyet değildir. Bu sadece daha kolay akılda kalsın diye yuvarlak bir rakam olarak söylenmiştir. Dünyanın her yerindeki bütün Kur’an’lardaki âyet miktarı, bütün mezheplere
göre aynıdır. Yani ne eksik ne fazladır. Fakat âyetlerin sayısında ihtilaf edilmiştir. Bunun sebebi de; bazı mezhepler (Şâfii mezhebi gibi) surelerin başlarındaki besmeleleri birer âyet saymışlardır. Ayrıca yine sure başlarındaki hurûf-u mukattaa dediğimiz (elif-lâm-mîm, tâ-hâ, yâ-sîn, hâ-mîm vs.) harfleri de birer âyet sayanlar ve saymayanlar vardır. Bazen de bazı kısa âyetleri birleştirip tek âyet sayanlar da olmuştur. Neticede âyet sayısında ihtilaf olmuştur. Bugün Türkiye’de yaygın olan Kur’an’lardaki âyet sayısı 6236’dır. Ama tekrar edecek olursak, bu rakamlardaki ihtilaf çok önemli değildir. Rakamlarda ihtilaf edilse bile, Kur’an’daki âyetlerde ne bir fazlalık ve ne de bir eksiklik söz konusu değildir.

Kur’an’ı mealinden okuyup hüküm çıkartılabilir mi? Okuyucularımıza meal okumasını tavsiye eder misiniz?
Kur’an meâlini okuyup hüküm çıkarmak çok zordur, hatta mümkün değildir diyebiliriz. Çünkü meâl, Kur’an demek değildir, sadece Kur’an’ın eksik bir tercümesi demektir. Bundan dolayı biz Kur’an tercümesi değil de, meâl deriz. Bu eksik tercüme dediğimiz meâller, Kur’an’ı tam olarak bize ifade edememektedir. Zira Kur’an, hem lafız, hem de mana yönüyle mu’cizedir. Bir meâlin bu mucizeliği aksettirmesi hiçbir zaman mümkün değildir. Böyle olunca bir meâlden hüküm çıkarmak ta mümkün değildir.

Okuyucularımıza meâl okumalarını şartlı olarak tavsiye edebilirim. Şartı da, açıklamalı meâl. Yoksa açıklaması olmayan meâl okuyan bir kimse, o meâlden bir çok şeyi anlayamaz. Hatta bazı yerlerde, yanlış hükümler bile çıkarabilir. Çünkü tefsir usûlü dediğimiz ilmi bilmeyenlerin Kur’an âyetlerini anlamaları mümkün değildir. Hele meâlden hiç anlayamazlar. Esbâb-ı nüzûl, nesih, muhkem-müteşâbih vs. ilimleri bilmeden Kur’an’dan hüküm çıkarılamaz. Tabii bunlar da yetmez, ayrıca fıkıh usûlü gibi bazı ilimler de vardır ki, bunlar olmadan da Kur’an’dan hüküm çıkarılamaz. Onun için bazı âlimlerimiz bir müfessirde bulunması gereken ilimleri sayarken genellikle 15 ilim sayarlar, ancak bunları bilen tefsir yapabilir derler.

Âcizane kanaatim, meâl demek, Kur’an’da bahsedilen konuların ana başlıklarından haberdar olmak demektir. Yani bir kitabın içindekiler kısmına bakarsınız, böylece bu kitapta ele alının konulardan haberdar olursunuz. Kur’an meâlleri de böyledir. Ancak meâl okurken merak ettiğiniz konuları geniş tefsirlere bakarsanız, o âyetten ne kastedildiğini öğrenmiş olursunuz. Yoksa meâl okuyarak, o âyette kastedilen manayı tam olarak anlayamazsınız.

Ben açıklamalı meâl okumayı tavsiye ederken, aslında imkan olsa keşke her bir Müslüman mukaddes kitabının tefsirini okusa diye düşünürüm. Ama konferanslar münasebetiyle gittiğim değişik yerlerdeki Müslümanlara Kur’an meâlini okuyup okumadıklarını sorduğumda, üzülerek söylüyorum, okuyanların ancak % 10 olduğunu gördüm. Buradan hareketle Türkiye’deki Müslümanların, kitabım diye sahip çıktıkları, bağırlarına bastıkları ve davalaştırdıkları Kur’an’ın meâlini dahi okumadıklarını gördüm. Meâl bile okumayan kimselere, meâl okumak câiz değil veya doğru değil, illâ Tefsir okuyacaksın demek bana doğru gelmiyor. Çünkü evlerimizde rafları ve vitrinleri süsleyen ciltler dolusu tefsirler, okuma alışkanlığı olmayan Müslümanları korkutmaktadır. Belki meâl okuyarak Kur’an hakkında merak uyandırabilirsek, daha sonra geniş açıklamaları için belki de o tefsirlere bakarlar diye düşünüyorum. Esas olan her bir müslümanın Kur’an’ın tefsirini baştan sonra okuması, anlaması, hayatına tatbik etmesi, daha sonra da başkalarına anlatmasıdır.

Siz soruda hangi meâli tavsiye edersiniz diye sormadınız ama, eğer reklama girmeyecekse, Prof. Dr.Suat Yıldırım beyin, Nil yayınlarında değişik baskıları yapılan açıklamalı meâlini âcizane tavsiye ediyorum.

Sorunuzdan, sadece meâl okuyup bu bize yeter diyen ve kendilerine Meâlciler denilen kimseleri kastedip kastetmediğinizi anlayamadım. Bu tabii ayrı bir konu, üzerinde ayrıca durmak gerekir. Özellikle sünneti inkâr manasındaki, Kur’an bize yeter veya Kur’an’a dönelim veya da Kur’an Müslümanlığı şeklindeki meâl okumaların hiçbirisi doğru değildir. Çünkü bunlar Arapça bilmedikleri halde sadece meâl okuyarak kendilerine göre Kur’an’dan hüküm çıkarmaya çalışıyorlar ve bize Kur’an yeter diyorlar. Evet böyle kimseler şeytanın oyuncağı olmuş sünnet düşmanlarından başkaları değildir.

Kur’an abdestsiz olarak okunabilir mi?
Kur’an abdestsiz okunmaz. Okunabilir diyen sadece bir-iki kişi var. Bunlar da bana göre, sadece orijinalite yapmak, milletin kafasını karıştırmak ve böyle meseleleri ortaya atarak kendilerine reddiye yazılıp hep gündemde kalmak isteyenlerdir. Bir Müslüman olarak eğer Kur’an okuyacaksak, güzelce abdestimizi alıp öyle okumalıyız. Ayet ve hadislerden deliller ile bu konuyu daha geniş bir şekilde ele alabiliriz, fakat çok uzun gideceğinden bu kadarlıkla iktifa etmek istiyorum.

Tevrat, Zebur ve İncil değil de Allah neden Kur’an’ı koruyacağını söylüyor?
Daha önceki peygamberler, belli kavimlere ve belli bir süre için gönderilmişlerdir. Onların kitapları da sadece o kavimler ve belli bir süre için geçerlidir. Onun için Allah onları koruma altına almamıştır. Çünkü o peygamberin gönderildiği süre dolunca veya kitabı tahrife maruz kalınca Allah peşinden başka bir peygamber ve başka bir kitap göndermiştir. Ama bizim Peygamberimiz (sas), bütün zamanlar ve mekanlar için gönderilmiş son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmeyeceğine göre, eğer Allah O’na (sas) verdiği Kur’an’ı korumasaydı, daha sonraki asırlarda gelen/gelecek insanların doğru yolu bulmaları mümkün olmazdı.

"Biz Kur'anı anlasınlar diye kolaylaştırdık" mealinde bir ayet olmasına rağmen neden herkes Kur'anı anlayamaz deniyor.
Biraz önceki sorunun cevabında da dediğimiz gibi, Kur’an’ı anlamak ve tefsir etmek için bir kimsenin en az 15 ilim bilmesi gerekir. Bunun başında da elbetteki Kur’an dili Arapça ve diğer ilimleri bilmek gerekir. Nasıl ki bizler, kitapçılarda satılan tıp veya mühendislikle ilgili kitapları okuyarak doktor ve mühendis olamıyorsak, -ki bu kitaplar bizim gibi insanlar tarafından yazıldığı halde-; Allah kelâmı olan Kur’an’ı, belli ilimleri öğrenmeden anlamak ve tefsir etmek de mümkün değildir. Ancak Kur’an’ın bütün âyetleri böyledir diyemeyiz. Herkesin rahatlıkla anlayacağı âyetlerin yanında, ilimde derinleşmiş âlimlerin bile çok zor anladığı veya anlayamadığı âyetler de vardır. Fakat işin ehli müfessirlerin îzah ettiği âyetleri birazcık aklı olan herkes rahatlıkla anlayabilir.

Bize tavsiye edebileceğiniz tefsirler nelerdir?
Bugün Türkçe yazılmış tefsirler içerisinde en mükemmeli Elmalılı merhumun Hak Dini Kur’an Dili tefsirini ve Îmanî âyetlerin tefsiri diyebileceğimiz Risâle-i nûr’u da tavsiye edebilirim. Ama daha önce de söyledim, halkımız böyle ciltler dolusu tefsirleri genellikle okumuyor. Onun için halkımızın genellikle namazlarda okuduğu surelerin tefsirini ihtiva eden ve rahatlıkla okuyabileceği hacimdeki tefsirleri öncelikle okumaları gerekir. Bu hususta da eğer yine reklam olarak değerlendirmezseniz, Kısa Sûrelerin (Fâtiha, Duhâ-Nâs) Tefsiri (Nil yayınları) isimli kitapçığımı da tavsiye edebilirim.

Yusuf HAS



Bu haber 2,835 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,813 µs