bal | " /> bal | "/>

En Sıcak Konular

Hayat iksiri bal

29 Ocak 2010 12:22 tsi
Hayat iksiri bal Bal, acının artmasına ve yaranın büyümesine yol açan mikropların hayatlarını devam ettirmek için ihtiyaçları olan nemi emerek ölmelerine yol açıyor...

Arı, balının içinde altı çeşit koruyucu sistem vardır. Bunlardan birincisi cesedini örtmek, ikincisi peteğini örtmek, üçüncüsü çiçek tozuyla karışması, dördüncüsü kraliçe arının gıdasıyla karışması, beşincisi balın kendisiyle karışması ve altıncısı ise bal mumu ile karışması içindir.

Balın rutubeti emmesindeki tesirine bu koruyucuların tesirini de ilâve ettiğimizde, ayrıca mikropların kokuşup, bozulmuş rutubetli vasatta yaşayıp geliştiklerini ve çoğaldıklarını da göz önünde bulundurduğumuzda; balın, mikroplara karşı tesirini daha iyi anlarız.

Bal, diğer çoğu şekerlerin aksine, oksijen ile reaksiyona girdiğinde tam bir yanma meydana geldiği için kanda daha az artık madde bırakır. Rafine şekerin se-beb olduğu alerji, kaşıntı gibi yan tesirleri meydana getirmez. Ayrıca balın, kalp adalesine faaliyet ve zindelik vermesi sebebiyle kalp hastalıklarına karşı da müsbet tesirleri vardır.

Romatizmal hastalıklarda balın haricen kullanılması hastayı kısa sürede rahatlatır. Arı, ağrı bulunan bir yeri sokmakla birkaç gün içinde bu ağrıyı yokedebilir. Ama hastanın arı sokmasına tahammülü yoksa, hafif ateşte ısıtılmış bal mumundan bir miktar ağrıyan mafsala sarıldıktan bir iki saat sonra iltihap ve acının geçtiği görülecektir.

Bal, allerjik hastalıklarda da pahalı ve zahmetli tedavilerin yerini alabilecektir. Herhangi bir hastada allerjiye sebeb olan koku ve çiçek tozlarını tanımak mümkün olursa arının aynı çiçekten yaptığı balı bulmakla allerji önlenebilir. Gerçekten böyle bir balın bahar allerjisine yakalanan kimseyi şifaya kavuşturabileceği tecrübeyle tesbit edilmiştir.

Bal az ısıtılıp buharı burna çekilirse, bunun hastanın ağrı ve acılarını azaltması mümkündür. Eskiler baldan yükselen bu buhar ile yapılan tedavinin hasta üzerindeki müsbet tesirlerinin bir kaç saniye sonra görülmeye başladığını kesin olarak haber vermişlerdir.

HAYAT İKSİRİ

İlim adamlarının ve doktorların bugün karınca ve arı balında eşit olarak keşfettikleri vitaminler; eskilerin hayallerini süsleyen hayat iksirinin bal olabileceği hususunda bize fikir vermektedir. Tabii ki, bu fâni dünyada gerçek mânâda böyle bir ebedilik iksirini kabul edemeyiz. Fakat bal, ihtiva ettiği A,B,C, diğer vitaminler ve muhtelif maden tuzlan sayesinde insana zindelik, canlılık ve hareket vermektedir. Balın bu tesirleri sadece yenmesi ile değil, harici olarak kullanılması ile de ortaya çıkmaktadır.

Bazı toplumların kendilerine göre örf ve adetleri vardır. Yüzlerce senedir kültür ve yaşayış olarak devam edip gelen bu adetleri bugüne kadar bırakmamışlardır.
Meselâ, Hintliler "Kayakalya" yapıyorlar. "Kayakalya"nın harfi harfine tercümesi: "Sağlıklı bir hayat için yeni bir enerji ile vücudun takviye ve yenilenmesi". Tatbikatının anlatımını ise onu tecrübe edenlerden birine bırakıyoruz:

"Ocak ayının 16'sında Camic ırmağının kıyısında karanlık bir odaya girdim. Orada, süt, bal ve yağdan yapılmış yemeklerle yaşadım. Gün boyunca dinleniyordum. Akşam, sabah düşünmek tefekkür etmek ile meşgul oluyordum. Şubat'ın 28'ine kadar orada kaldım ve çıkarken büsbütün değişmiş olarak çıktım. Yüzümü bir örümcek ağı gibi kaplamış olan buruşuk ve kırışıklar tamamen yok oldu. Diş etlerim sağlamlaştı ve kuvvetlendi.

Ailem ve arkadaşlarımın beni tanımaları mümkün değildi. Çünkü ben eski ve yaşlı çehremi karanlık odada bırakmıştım. Sanki asıl yaşımdan 30 sene daha genç görünüyordum."

Bu şahıs böyle bir tedaviye, 30 yaşlarında başlanmasını tavsiye ediyor. Eğer biz bu ilacı her 15 senede bir tekrar edersek vücudumuzun canlılığını, derimizin parlaklığını ve gençliğimizi muhafaza edebiliriz.

Hakikatten cildin hususiyetleri hakkında yapılan araştırmalar isbat etmiştir ki: Bal harici olarak cildi örtmek için kullanılırsa onu gerer, buruşuklara manî olur. Cildi harici vasatın zararlı tesirlerine karşı korur. İşte bu yüzden cild için kullanılan güzellik (kozmetik) mamullerinin, terkibinde bal olmayanı pek nadirdir.

İnsanlar için şifa kaynağı olan balın, zikrettiğimiz bütün bu meziyetlerine ilâveten şu hususları da sayabiliriz: Bal ishal tedavisinde kullanılır. Çünkü fazla nemi emme hususiyetine sahiptir. Bununla birlikte mide ve bağırsakları yumuşattığı için kabızlığın tedavisinde de kullanılmaktadır. Cerahatli yaraların iyileşmesinde mühim rol oynar. Bağırsak solucanlarını döker. Çünkü bağırsak solucanlarının hayatta kalmaları ve çoğalmalarını sağlayan nemli vasatı nem emici hususiyeti sebebiyle ortadan kaldırır. Büyükler bize akşam yatarken ve sabah kalktıktan sonra, bir bardak ılık suya, yarım limonla bir kaşık bal karıştırarak içmemizi tavsiye ediyorlar. Eğer bu karışım hoşumuza gitmezse çayla da içebileceğimizi söylüyorlar. İnsan bu meşrubatı içerse neticede şu faydaları elde eder: Gün boyu canlı ve zinde kalır. Terleme gibi bir rahatsızlığı varsa şifa bulur. Soğuk algınlıklarına karşı bağışıklık kazanır. Hiçbir yan tesiri olmadan kalbe tam bir zindelik verir. İnsan vücudundaki zararlı mikropları, yaşamaları için lazım olan nemli vasattan mahrum etmek suretiyle öldürür. Kansızlığı önler. Herhangi bir uzvu yanan bir kimse ilk müdahale olarak yanan yerine bal sıvarsa hiçbir iz ve şişkinlik bırakmadan iyileşir. Çünkü bal acının artmasına ve yaranın büyümesine yol açan mikropların hayatlarını devam ettirmek için ihtiyaçları olan nemi emerek ölmelerine yol açar.

Bu mükemmel nimeti arılar, bütün yaratıkları insana hizmet için seferber eden ve bizi nimetleriyle çepeçevre kuşatan Kudreti Sonsuzun ilhamiyle yapmaktadırlar. "Rabbin bal arısına şöyle vahy etti: "Dağlardan, ağaçlardan kurdukları çardaklardan evler edin! Sonra her çeşit meyvelerden ye de Rabbinin yollarında boyun eğerek yürü. Onun karınlarından renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki onda insanlara şifâ vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir millet için (Allah'ın büyüklüğüne) işaret vardır. (Nahl/68-69)

 
Cuma Ördü/ Sızıntı



Bu haber 2,152 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,921 µs