tam bir şeytan üçgeni! | " /> tam bir şeytan üçgeni! | "/>

En Sıcak Konular

GDO tam bir şeytan üçgeni!

5 Kasım 2009 16:28 tsi
GDO tam bir şeytan üçgeni! Önce zehirliyorlar, sonra yediriyorlar...En sonunda da panzehirini satıyorlar. Ve bu hain formülü göz göre göre ülkemize uygulamak üzereler.

İyibilgi olarak GDO tehlikesine karşı uzun zamandır kamuoyunun dikkatini çekiyoruz. Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağının TBMM'ye sunulması ile birlikte, GDO tartışması merkez medyanın da gündemine oturmuş oldu. Ve şu an tartışmaların yoğunluğundan göz gözü görmüyor. Oysa bu kadar hareketli bir gündemde, kimi "ufak" detaylar dikkatlerden kaçabiliyor. Bu yüzden iyibilgi, söz konusu yasa ve onun etrafında dönen tartışamalara, merceğini doğrultuyor.  

Yasa, bir çok açıdan "düzenleme" görüntüsü altında, yıllardır bilgimiz dışında sofralarımıza konan GDO'lu ürünlere hukuki bir statü kazandırmak üzere. Tabii ki buna karşı sivil toplum örgütleri etkin bir muhalefet oluşturmaya başladı. Öbür taraftan, yasayla ilgili tartışılması gereken onca şey varken, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, yaptığı en son açıklama ile bu eleştirilerin haksız olduğunu savundu. Mehdi Bey'in yaptığı açıklamalar içersinde, soru işaretlerini gidermek bir kenara, daha da kafa karıştıran iddialar var. GDO ile ilgili Türkiye'deki sayılı uzmanlardan biri olan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya'a bakanın açıklamalarını ve bu taslak hakkında ne düşündüğünü sorduk.

- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünlerle ilgili yönetmeliği savunurken, biyoteknoloji konusunda şöyle bir iddiada bulunuyor: "Bizim bu işin büsbütün dışında kalmamız, bu teknolojiden bigane kalmamız mümkün mü? O da doğru değil." Sizce bu teknoloji, gerçekten Türkiye için kaçırılmaması gerekilen bir fırsat mı, yoksa geri dönüşü olmayacak bir tuzak mı?

Başlangıçta şunu belirtmek gerekiyor: Bilim ile teknoloji arasında fark var. Bilime karşı gelmek tabii ki olamaz. Ama teknoloji, bilimin insan yararına kullanılması demek. Bu alanda bu kullanım iyi de olabilir, kötü de olabilir. Nükleer teknolojiden söz edersek, siz bomba yapıp bir ülkeyi mahvedebilirsiniz. Ama Nükleer Tıp diye bir şey var. Hastalıkların teşhisinde, radyoaktif maddeler kullanılıyor yaygın bir şekilde. Dolayısıyla teknolojinin kullanımı farklı bir şey. Burada biyoteknoloji de daha geniş bir kavram aslında. GDO onun içinde sadece bir parça. Şimdi biyoteknolojiye tabii ki karşı olunamaz. Çünkü bu biyoteknolojik yöntemler ile gelişmeler sağlanabilir, araştırmalarda daha iyi bir aşamaya varılabilir. Ama GDO farklı bir şey. Yani bir türden başka türe gen nakletmek. Bunun incelenen sonuçları olumlu değil. Yapılmış deneyler olumsuz sonuçlar veriyor. Tarım alanında, GDO'lü ürünler üretilirken de benzer problemler çıkıyor. Mesela en çok iddia edilen şey nedir? İlaç kullanımı azaldı deniyor. Halbuki GDO uygulamalarının %85'i Herbisite, yani ot öldürücüsüne dayanıklık kazandırmakla ilgili. Şimdi bakıyoruz, Glyphosate denilen ot öldürücünün etkin maddesi çok yaygın bir şekilde kullanılıyor. ABD'de, Brezilya'da bu maddenin kullanımı korkunç arttı. Brezilya kimyasal ilaç kullanımında bir numaray geldi, GDO ekimi yüzünden. Bu da çevreye ve insan sağlığına son derece zararlı. Dolayısıyla, ilaç kullanımı azalacak iddiası geçersiz. Tam tersine artıyor. Çünkü %85'i bu herbisit ile ilgili.

- Bu herbisitler ile ilgili şöyle bir iddia var: Bu ilaçlar topraktan geçerek, doğal su kaynaklarnı zehirliyor. Yani kullandığımı sular da, GDO'lar dolayısıyla içilmez hale geliyor. Bu doğru mu?

Tabii, herbisitler su kaynaklarını da zehirliyor, çevreye de büyük zararları var. Ayrıca verim de artmıyor. ABD Tarım Bakanlığı'nın yaptığı çalışmalar verimin artmadığını gösteriyor. Hindistan'da pamuk tarımında verim düşmüş bulunuyor. Çiftçiler intihar ediyorlar. GDO'ya karşı olmak için çok sebep var. Fakat şöyle şeyler de var: Biyoteknolojik yöntemler ile siz bir hayvandaki veya bitkideki, istenmeyen ya da istenilen özellikleri, gen haritalaması yöntemiyle, canlıya o genin geçip geçmediğini görebilirsiniz. Normal, eski ıslah yöntemleri ile de, yani hiç GDO karıştırmadan, bu işi halledebilirsiniz. Biyoteknolojik yöntemler ile bunun araştırmasını hızlandırabilirsiniz, iki-üç nesil beklemeden bu genin geçip geçmediğini bilebilirsiniz. Ona göre de klasik ıslah çalışmasını daha hızlı, daha ucuz ve etkili bir şekilde yürütebilirsiniz. İşte bu anlamda tabii ki bilime, teknolojinin çeşitli kullanımlarına açık olmak lazım.

- O zaman bilim ve teknolojinin dışında, aslında bu işten para kazanan şirketlere dikkat etmek lazım. Onların niyetleri nedir?

Evet, tabii ki. GDO tohum üreten bu şirketlere baktığımız zaman, aynı zamanda da kimyasal ilaç ürettiklerini görüyoruz. Birleştirmişler. Diyelim ki o firma, herbisite dayanıklı mısır veya pamuk üretiyor, satıyor. Çiftçilere de bir anlaşma imzalatıyor: "Bu tohumda benim herbisitimi kullanacaksınız, başka bir marka değil!" diyor. Bunu yaptırıyor ve ikisini birden sattıyor. Dünyada ilk on büyük tarım ilaçları firması ile ilk on büyük tohum firması, bunların her iki listede dört tanesi aynı. Büyük bir konstantrasyon, yoğunlaşmaya doğru gidiş söz konusu.

- Tarım Bakanı'nı, "Vatandaş getirsin herhangi bir gıda maddesini, biz, kesinlikle analize tabi tutuyoruz. GDO varsa ithalatına izin vermiyoruz" demiş. Sizce bu ürünlerin GDO'lu olduğunu anlayabilmek mümkün mü? Mümkünse ne kadar süre alır?

Ne kadar süreceğini bilemiyorum ama bu yapılıyor. Fakat bu zor bir şey. Her getiren, "bu var mı yok mu" diye sorarsa, altından kalkamazlar. Çünkü bildiğimiz kadarıyla, üç yerde bu laboratuvar var. Üniversitelerin laboratuvarlarında da yapılabilir belki, ama gene de yeterli olmayabilir. Bir taraftan gümrüklerden mal girecek, onları kontrol edeceksiniz, bir taraftan vatandaşların getireceklerini analiz edeceksiniz. Kolay bir iş değil.

- Peki bahsi geçen yönetmelikde, GDO'lu tohumların ekimine dair muğlak ifadelerin kullanıldığı söyleniyor. Siz, yönetmeliği okudunuzda bununla ilgili dikkatinizi çeken bir nokta oldu mu?

Yönetmelik tohum ekimiyle ilgili bir şey söylemiyor. İlk biyogüvenlik yasa taslağında, üretimine de izin verilmesi söz konusuydu. Oradan yola çıkarsak, hükümetin buna izin vereceğini sezinliyoruz. Fakat onu geri ittiler. Şimdilik bunu yönetmelikler ile hallediyorlar. İkinci bir aşamada muhtemelen yeni bir yönetmelik ya da yasayı çıkartarak bu amacı gerçekleştirebilirler. Ancak burada engel şu: Kamuoyu büyük ölçüde karşı bu işe. Geçenlerde bir araştırmada okudum, %70-80 arasında kamuoyu hayır diyormuş GDO'lara. Böyle olduğu müddetçe, onlar da bunu biraz sallayıp, bu oranları düşürmeye çalışacaklardır, diye düşünüyorum.

- Kamuoyunun bu konudaki tavrı bu kadar açıkken, sizce hükümet GDO konusunda neden bu kadar ısrarcı bir tavır takınıyor? Mehdi Bey'in yaptığı açıklamalara bakınca, ithalatın tamamen engellenmesi gibi bir seçenek kesinlikle söz konusu değil. Onun yerine zorlaştırmaktan bahsediyor. Sizce de bu dikkat çekici değil mi?

Yönetim büyük ölçüde, dünyadaki büyük, uluslararası kuruluşlarla bir bağlantı içersinde. IMF, Dünya Bankası, büyük şirketler vs. Oralardan gelen "telkinlere" hayır diyemiyorlar. Örneğin, Dünya Ticaret Örgütü'nün GDO'cuları desteklemek üzere kararları var. GDO'lu ürün ibaresinin ürünlerin üzerine basılamayacağına dair yönetmelikte, paragraf var. Bunu ilk olarak ABD'li bir şirket dayatmıştı.

www.iyibilgi.com

Röportaj: Alper Özgen



Bu haber 2,102 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,000 µs