En Sıcak Konular

H1N1 korkusu takıntıya dönüşmesin

2 Kasım 2009 12:52 tsi
H1N1 korkusu takıntıya dönüşmesin Domuz gribi korkusu toplum psikolojisini de tehdit ediyor. Psikologlar H1N1 korkusunun, takıntı bozukluğu olan obsesyonu tetikleyebileceğini söylüyor. İşte uzman psikologların açıklamaları...

Domuz gribi korkusunun giderek arttığını belirten psikologlara göre durum büyük bir paniğe doğru gidiyor.

International Hospital psikologlarından Ferahim Yeşilyurt, toplumdaki korkunun normal olmadığı, yaşananların abartılı bir panik reaksiyon olduğu görüşünde.

Haftalardır gündemden düşmeyen domuz gribinin toplumsal korkuya dönüştüğüne vurgu yapan Medical Park Fatih Hastanesi’nden Klinik Psikolog Sinem Demir ise bu korkunun, takıntı bozukluğunu yani obsesyonu tetikleyebileceğini söyledi.

Korkunun temel duygulardan olduğunu ancak son günlerde domuz gribi korkusunun toplumda hızla arttığını belirten Ferahim Yeşilyurt bunun normal bir durum olmadığını, fobik kaçınmalar ve panik havası oluşturduğunu vurguladı.

"Salgın sebebiyle, bazı abartılı önlemler alınmaya başlandı. Toplumda otobüse binmekten, sinema, tiyatro veya alışveriş merkezlerine gitmeye kadar çeşitli kaçınmalar görülüyor. Hatta askere gitmeyi ertelemeyi düşünenlerle bile karşılaşılıyor. İnsanlar lokantaya gitmeyi, kahvehanede oturmayı sakıncalı bir durum olarak algılamaya başladı. Bu kaçınmalar domuz gribi paniğini daha fazla artırıyor. İnsanlar her an dış çevreden bu hastalığı kapacakları endişesi yaşıyor."

PANİK NASIL AZALTILABİLİR?

Yeşilyurt, domuz gribi paniğinin azaltılmasıyla ilgili olarak şu önerilerde bulundu.

"Normal yaşamınıza dönmeye çalışın. Daha önceki günlük aktivitelerinizi sürdürerek, kaçınmalarınızı azaltmaya çalışın. Sürekli önlem alarak yaşanamaz. Kontrol duygunuzu artırın. Dış çevreden her an bir tehlike geleceği üzerine hareket etmek yerine, yapabilecekleriniz üzerine odaklanın. Hasta olmamak için el yıkama, sağlıklı beslenme, yakın temastan kaçınma gibi davranışları uygulayın.

ABARTILI ARAŞTIRMALARDAN KAÇININ

Yaşanan her toplumsal tehlikede birçok kişide bilinçlenerek durumu kontrol etme çabası görülüyor. Bilinçlenmek için çaba göstermek yardımcı olurken, bu alanda abartılı öğrenme çabası içine girmek yaşanılan panik duygusunu artırır. Deprem döneminde jeolog, aşırı yağışta meteorolog, yaşanan sağlık tehditlerinde doktor olmaya gerek yok.

BU DURUMUN BİTECEĞİNİ DÜŞÜNÜN

Bu sorun hep böyle kalmayacak, bir süre sonra azalmaya başlayacak. Daha önce de böylesi korku ve panikler yaşandı. SARS, Çin gribi, kuş gribi, kene gibi tehlikelerde de benzer panikler yaşandığı unutulmamalı. Gerekli önlem ve tedaviler uygulandığında bu salgın da paniğe sevk eden bir unsur olmaktan çıkacaktır."

DOMUZ GRİBİ KORKUSU TAKINTIYA DÖNÜŞMESİN

Klinik Psikolog Sinem Demir de domuz gribi korkusunun bireylerin psikolojisi üzerinde yaratabileceği hasarlarla ilgili uyarılarda bulundu.

Demir, “Domuz gribi olmamak için önlemler almanın bireyler arasında abartılması, mikrop kapmaktan korkmanın ve el yıkamanın ‘hayatın merkezi’ haline gelmesi, halk arasında ‘Takıntı Bozukluğu’ olarak da bilinen Obsesyon Kompulsiyon Bozukluğu’nu (OKB) tetikleyebilir” dedi.

Obsesyonu, takıntının ‘düşünce’ halinde zihni meşgul etmesi olarak tanımlayan Demir, "Mikrop kapmaktan korkma gibi obsesyonlar ve el yıkama gibi kompülsiyonlar yani takıntının ‘davranış’ olarak tekrarlanması, OKB’nin en çok görülen belirtileridir. Domuz gribi konusunda gündemde olan ‘mikrop endişesi’ ve alınacak önlemler arasında ‘el yıkama’nın ön plana çıkması, söz konusu takıntıların yerleşmesine veya var olan takıntıların artmasına yol açabilir" şeklinde konuştu.

MİKROP TAKINTISI, BEYİNDE OTOMATİKLŞEBİLİR

'Acaba tehlike nereden gelecek’ diye sürekli belirsizlik yüklü bir kaygı yaşamak, el yıkama davranışını ‘acaba mikrop varsa da gitmedi mi’ endişesi ile sürekli tekrarlamak, beyne ‘yıkamazsan yaşamın tehlikede’ mesajı olarak gidebilir. Beyin çok güçlü bir aygıttır; kendisine gönderilen mesajları çok ciddiye alır, otomatikleştirebilir. Bu durumun uzun süre ve sıklıkla devam etmesi, kişinin, psikiyatrik tedavinin ön planda olduğu, psikoterapi ile desteklenen bir sürece girmesiyle sonuçlanabilir" diyen Demir, H1N1'i aklından çıkaramayanlara ise şu önerilerde bulundu.

KENDİNİZE ‘DUR’ MESAJI VERİN

"Domuz gribi önlemlerinin belli bir mantık düzeyinde alınması, düşünce ve davranış olarak bunun ötesine geçildiği hissedildiğinde, kişinin kendisine ‘dur, abartma!’ mesajını göndermesi uygun olabilir.

MİKROP HAYATINIZIN MERKEZİ OLMASIN

Domuz gribine yönelik korkunun mikrop kapmaktan korkma ve sürekli bu korku üzerine düşünme halini almaması için, düşüncelerin bu konuya odaklanmaması, mikrop korkusunun hayatın merkezine konulmaması gerekir. Fiziksel olarak hayatınızda var olmayan, nereden ve ne zaman geleceği belirsiz mikroplar için mantıklı düzeyde önlemler almanın ötesine geçerek sürekli ve sıklıkla bu konuyu düşünmek, ödül-bedel analizi yapıldığında, ‘psikolojik bedel’ ödemenize yani kaygı yaşamaya, takıntıların artmasına yol açabilir.

EL YIKAMALARI ABARTMAYIN

El yıkama davranışı, içinizden geçen ‘hadi yine yıka’, ‘yıkamaya başladığında en az 3-4 defa tekrar yıkarsan etkili olacaktır’ şeklinde düşüncelerle gerçekleşiyorsa, kendinizi durdurun. Belli zaman aralıklarında, etkili olduğunu bildiğiniz sabunlarla ama sadece bir kere elinizi yıkayın (yaptığınız iş aksini gerektirmiyorsa…).

Dikkat edilmesi gereken; ‘elimi yıkamam gerek’ diyerek sürekli gerginlik hissetmek ve ardından el yıkayarak rahatlamak döngülerinin birbirini takip etmemesi ve el yıkamaların törensel bir hale getirilmemesidir."

ntvmsnbc 



Bu haber 1,202 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,958 µs