Genetik illüzyona yönetmelik süsü! | " /> Genetik illüzyona yönetmelik süsü! | "/>

En Sıcak Konular

Genetik illüzyona yönetmelik süsü!

30 Ekim 2009 10:38 tsi
Genetik illüzyona yönetmelik süsü! "Bu yönetmeliğin adında geçen kontrol ve denetimin nasıl yapılacağı sorusu ise henüz yanıtını bulamamış olacak ki, yönetmeliğin oluşturduğu sistem genel olarak GDO’lar ile ilgili faaliyette bulunacakların beyanları ile sınırlı kılınmış."

Ilgın Özkaya Özlüer'in yazısı...

Genetik İllüzyona Yönetmelik Süsü

Kamuoyunun gündemine bebek mamalarının içeriğinde olup olmadıkları sorusu ile düşen genetiği değiştirilmiş organizmalar konusu, yarattığı tedirginlik ve hukuki belirsizliği ile bir süredir tartışılıyordu. Halk bu konuyla ilgili bilgilendirilmeyi, biyogüvenlik sisteminin kurulmasını ve canlı yaşamı üzerinde büyük risk yaratan bu ürünlerle ilgili olarak teknik altyapının oluşturulmasını beklerken, 26 Ekim 2009 tarihinde beklentilerden çok uzakta ve tedirginlikleri arttıracak bir yönetmelikle karşılaşıldı. Yönetmeliğe karşı yapılan ilk açıklamada , Akdeniz Üniversitesi’nin tarımsal ürünlerde biyoteknolojik uygulamalara izin veren Yönetmeliği ile fısıldanan kabusun bu sabah gerçek olduğu, üretici ve tüketicilerin büyük tehlike altında olduğuna dikkat çekilerek ülkenin GDO’lu tekellere teslim edildiği belirtildi.

Her ne kadar Bakan Cemil Çiçek haziran ayında yaptığı açıklamada hükümetin biyogüvenlik konusuna eğildiğini ve Biyogüvenlik Kanunu’nun çıkarılması için çalışmaların yakın zamanda sonuç vereceğini söylemiş olsa da ne Kanun çıkarıldı ne de biyogüvenlik sistemi oluşturuldu. Bütün bunların yerine gıda ve yemlerde genetiği değiştirilmiş organizmaların denetimli bir serbestlik içinde ithalatı, işlenmesi, ihracatının yapılmasının yolu bir yönetmelikle açıldı. Bu yönetmeliğin adında geçen kontrol ve denetimin nasıl yapılacağı sorusu ise henüz yanıtını bulamamış olacak ki, yönetmeliğin oluşturduğu sistem genel olarak GDO’lar ile ilgili faaliyette bulunacakların beyanları ile sınırlı kılınmış. Öyle ki, yönetmelik hükümlerine aykırı GDO’ların ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transitinin yasak olduğunu düzenleyen 5. madde, gümrük idarelerinde GDO’lu ürünlerle ilgili ek  belge talep edilemeyeceği belirtilivermiş. Diğer yandan henüz bu ürünlerin izlenmesi ve kontrolünü yapacak laboratuar ve teknik altyapı yeterli seviyeye getirilmediği halde, yönetmelik yem olarak ülkeye giren ürünlerin ekiminin yapılıp yapılmadığını, yapılır ise yaratacağı tehlikeye karşı üreticinin ve  biyoçeşitliliğin nasıl korunacağı hakkında da sessiz kaldı. GDO’ların yem olarak kullanılması ise hayvansal ürün yoluyla insana geçmesi muhtemel tehlikelere karşı bir güvenlik ve acil durum planı yapılıp yapılmadığı sorusunu akıllara getiriyor; ancak yönetmeliğin buna da doyurucu bir yanıtı yok.

Yönetmelikte belki de en çok dikkati çeken nokta ise, bir gıda ya da yemin toplamda % 0,9 oranında GDO içermesi halinde GDO’lu olduğunun kabul edileceğine ilişkin düzenlemesi. Söz konusu oranın üzerinde GDO içeren ürünlerin, insan sağlığı ve canlı yaşamında yaratacağı tehlikelere karşı yaratılan hukuki korunaksızlık bir yana; yönetmelik, gıda ve yemin %0.5’ten daha az olmak kaydı ve şartıyla “izin verilmeyen GDO içermesi” halinde de ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin veriyor. Ancak bu ürünlerden doğacak zararların hesabının kime sorulacağı Yönetmelik’te yanıtlanmıyor.

Henüz bilim dünyası, bilimsel belirsizliğin egemen olduğu bir konu olarak Genetiği değiştirilmiş organizmaların yaratacağı tehlikelerin neler olacağını kestiremiyor. Bu ürünlerin riskli olduğu ise gerek yapılan açıklamalara gerekse de Yönetmelik hükümlerine bakılırsa artık resmi kanallar açısından da kesinleşti.  Bu nedenle Türkiye’de ihtiyat ilkesi gereği risk değerlendirmesi ve planlamasının hayata geçmesini sağlayacak tedbirlerin alınması  ve güvenlik altyapısının  hem  Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin eki niteliğindeki Cartagena Biyogüvenlik Protokolü’ nü 2004 yılında  yürürlüğe sokulması nedeniyle hem de Anayasa’nın 56. maddesinde düzenlenen  sağlıklı ve dengeli bir yaşama hakkı kapsamında oluşturulması gerekiyor. Ancak söz konusu yönetmelik bu risklere karşı halkı korumasız ve bu ürünlerin olası etkilerinin tespit edebilmesi konusunda dahi denetimden yoksun bırakıyor.
 
Bu noktada yönetmelik kapsamında verilecek izinlerin de ayrıca ele alınması gerekiyor. Yönetmeliğe göre, her GDO için bir defaya mahsus komiteler tarafından risk değerlendirmesi yapılacak ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ise bu komite kararı üzerine vereceği onay kararından önce, komite kararını isterse kamuoyu görüşüne açabilecek. Buna göre, halkın alınan kararlara dahi katılımı, Bakanlığın tek taraflı inisitiyatifine terk ediliyor. Türkiye’nin idari düzenlemelerde göze çarpan halkın katılım konusundaki sabıkası karşısında Bakanlık inisiyatifinin katılmama yönünde işleyeceği açıkça görülebilir.

Üstelik Yönetmeliğin 7.maddesine göre GDO’larla ilgili faaliyette bulunmak üzere başvuruda bulunan şirketlerin komiteye sundukları bilgilerin kamuoyu ile paylaşılabilmesi için de başvuru sahibinin talebi ve komitenin izni gerekli kılınmış. Bir nevi kamuoyu ile paylaşılmasının önü kapanmış.

Son olarak bu ürünlerin etiketlenmesi ile ilgili olarak Yönetmeliğin getirdiği çözüme de değinmek gerekir. Yönetmelik, GDO’suz ürünlerin üzerine GDO’suz olduğunun yazılmasını yasaklarken; rekabet ve reklama ilişkin mevzuatını görmemezlikten gelerek bir kez daha insan ve canlı yaşamını, piyasa düzenlemesine kurban ediyor.  
 
Sonuç olarak GDO şirketleri ticari sır ve bilinemeyen teknoloji korumasındaki bir risk olarak ilk kez genel düzenleyici bir mevzuat ile hayatımıza girmeye çalışıyor.

Tüm bu düzenlemeler, geçmişe dönüp bakmayı gerektiriyor…  

- 2007 yılında bandırma limanına gelen mısır yüklü gemiden alınan numunelerin Ekoloji Kolektifi tarafından analiz ettirilmesi üzerine bu mısırların GDOlu çıktığı kamuoyu ile paylaşılmıştı. O günden bugüne bu mısırların akıbetini takip edebilecek bir alt yapı ve izleme sağlanabildi mi dersiniz? Sağlandı ise bu mısırlar ne oldu? Sağlanamadı ise alt yapı ve denetim, izleme mekanizmaları oluşturulmadan bu ürünlere nasıl izin veriliyor?

- Yönetmelik’te bebek mamaları ve bebek formüllerinde kullanılmasının yasak olduğu düzenlenen bu ürünlerin büyükler ve anneler üzerinde yarattığı tehlikeler nasıl yok sayılabildi? Bu ayrımın bilimsel dayanağı nedir? Bebeğin korunması hedeflenirken yetişkinler neden riske atılıyor?

- İhtiyat ilkesinin hayata geçirilmesi için 2006 yılından beri ne kadar yol alındı?

Yönetmeliğin aklımıza getirdiği bu sorulara cevap arayaduralım, Türkiye GDO’ların serbest olduğu ikinci gününü geride bıraktı.  Ekolojist, tüketici ve tarım örgütlerinden yükselen haklı tepkilerin eleştiri düzeyinde kalmayacağı aşikar… Bakanlık, kendi yaptığı düzenlemenin altından kalkabilecek mi, altında mı kalacak ? Göreceğiz…

Bundan sonraki süreç, çiftçi, tüketici, kentli ve köylü örgütleri tarafından yönetmeliğin dava konusu edilmesi kadar,  gıda egemenliği ekseninde, tohumun ve tarımın kamusal politikalarla desteklenmesini talep edenlerin, fosil yakıtlardan vazgeçilmesini isteyenlerin, kentlerin kapitalist dönüşümüne karşı yeni bir sürece hazırlanılması gerektiğine inanların ve yaşamına sahip çıkanların gdo’lara karşı yürüttükleri mücadeleyi daha da yükseltmelerine sahne olacak gibi görünmektedir.

Ekoloji Kolektifi
 



Bu haber 1,094 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,873 µs