En Sıcak Konular

Her yüz kişiden 25'i neden kısır?

13 Ağustos 2009 13:55 tsi
Her yüz kişiden 25'i neden kısır? Türkiye ve dünya nüfusunu kim kontrol altına almak istiyor?

Batılıların içinde bulunduğu durumu ister kendi kazdıkları kuyuya düşmek olarak olarak isterseniz de başka şekillerde yorumlayınız. Ancak Kemal Özer’in "Türkler, 22. yüzyılı göremeyebilir" makalelesindeki verilerle birlikte yorumladığınızda Türkiye’yi bekleyen akıbetin Batınınkinden farklı olmadığını görmek mümkün olacak.

 
Başbakan Erdoğan’ın üç çocuk şeklinde haklı talebi Erdoğan’ın kuşkusuz kurtaracak değil. Erdoğan’a düşen başka GDO’ya izin vermemek, katkı maddeleri, aşılar, radyasyon gibi kısırlaşmayı artırıcı önlemler için çözüm üretmesidir.



Türkiye'de her 100 kişiden 25'i kısır
 
Türkiye'de 1975 yılında %2 olan kısırlık; 2004'de %10, 2005'de %15 2009'da %25'lere ulaştı. Kısırlık için önesürülen birçok nedenin yanısıra en önemli neden olarak: GDO'lu meyve ve sebzeler ile gıdalara eklenen katkı maddeleri gösteriliyor. Türkiye'de kısırlaşma bu hızla ilerlerse 2020'den yüzde 50'leri bulacak. 2030'larda ise %100'lere dayanabilecek. Daha şimdiden Türkiye'de nufus artışı eksi seviyelerde.




“Dünya değişiyor.
Çocuklarımızın miras alacağı küresel kültür, bugünden oldukça farklı olacak.

Dünya değişen nüfus verileriyle ilgili, bir rapora şahit olmak üzeresiniz.
Araştırmalara göre, bir kültürün 25 yıldan uzun bir süre devamlılığını sağlayabilmesi için, aile başına düşen doğurganlık oranının, 2,11 olması gerekmektedir.
 
Bu sayının altında düştüğünde, kültür yok olacaktır.
 
Tarihsel olarak, 1,9’un altına düşen hiçbir kültür, kendini yenileyememiştir.
 
Bu sayı 1,3 olduğunda ise, değişim imkansızdır.
 
Çünkü böyle olduğunda kültürün kendini düzenlemesi, 80 ila 100 yıl alır.
 
Ve bu kadar süre bir kültürü ayakta tutacak hiçbir ekonomik model yoktur.
 
Başka bir deyişle, eğer 2 çiftin, birer çocuğu olursa, ebeveyn sayısının yarısı kadar çocuk var demektir.
 
Eğer bu çocukların da birer çocuğu olursa, büyükanne-büyükbaba sayısını n1/4’ü kadar torun olur.
 
Eğer 2006 yılında sadece 1 milyon bebek doğarsa, 2026 yılında iş gücüne katılacak 2 milyon yetişkin bulmak zor olur.
 
Nüfus geriledikçe, kültürde geriler.
 
2007 verilerine göre, Fransa’daki doğurganlık oranı 1,8’di. (2008 verilerine göre Türkiye’de de durum böyle.)
 
İngiltere 1,6
Yunanistan 1,3
Almanya 1,3
İtalya 1,2
İspanya 1,1
Avrupa Birliği’nin tanımında 21 ülkede, doğurganlık oranı yalnızca 1,38’dir.
 
Tarihsel araştırmalar, bize bu sayılarla kültür değişiminin imkânsız olduğunu söylemektedir.
 
Birkaç yıl sonra, Avrupa diye bildiğiniz, varlığını yitirecek.
 
Hem de Avrupalı nüfusu yok olmasına rağmen …
 
Neden mi? Göç
 
Müslüman göçü
 
1990 yılından bu yana Avrupa’da meydana gelen nüfus artışının yüzde 90’ının Müslüman göç oluşturmaktadır.
 
Fransa’da aile başına düşen çocuk sayısı 1.8’dir. Müslümanlar ise 8,1
 
Geleneksel olarak dünyanın en büyük nüfuslu kilise bölgelerinden biri olan Güney Fransa’da artık kiliseden fazla cami vardır. 20 yaş ve altındaki çocukların yüzde 30’u Müslüman’dır.
 
Nice, Marsilya ve Paris gibi daha büyük şehirlerde bu oran yüzde45’i buluştur.
 
2027 yılı itibariye, 5 Fransız’dan biri Müslüman olacak. Sadece 39 yıl içinde Fransa, bir İslam Cumhuriyeti olacak.
 
Son 30 yılda Büyük Britanya’daki Müslüman nüfusu 82.000’den 2i5 milyona çıkmıştır. 30 katlık bir artış. Yaklaşık 1000 cami ve bunların birçoğu eski kiliselerdir.
 
Hollanda’da yeni doğanların yüzde 50’si Müslüman’dır. Yanlıca 15 yıl içinde nüfusun yarısı Müslüman olacak.
 
Rusya’da 23 Milyon civarında Müslüman vardır. Buda Rusya’nın 5’de biri eder.  Birkaç kısa yıl içinde, Rus ordusunu %40’ını Müslümanlar oluşturacak.
 
Halihazırda Belçika’da nüfusun yüzde 25’i ve yeni doğanların yüzde 50’Sİ Müslüman’dır. Belçika Hükümeti 2025 yılında Avrupa çocuklarını üçde birinin Müslüman ailelerde doğacağını açıklamıştır.  Sadece 17 yıl sonra.
 
Bundan açıkça söz eden ülke olan Almanya, yakın zamanda şöyle bir bildiri yayınladı. “Alman nüfustaki azalma artık engellenemez. Düşül, geridöndürülemez durumda. Almanya 2050 yılında bir Müslüman Devlet olacak. (Federal Almanya İstatistik Ofisi)
 
Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi diyor ki: “Allah’ın, İslamiyet’e Avrupa’da kılınçsız, silahsız, fetihsiz bir zafer bahşedeceğinin işaretleri mevcuttur. Bizim teröristlere ihtiyacımız yok. İntihar bombacılarına ihtiyacımız yok. Avrupa’daki 50 milyondan fazla Müslüman, orayı birkaç on yıl içerisinde bir Müslüman kıtasına dönüştürecektir.”
 
Şu an Avrupa’da 52 milyon Müslüman bulunmaktadır. Alman hükümeti bu sayının 20 yıl içerisinde iki katına çıkarak 104 milyona ulaşacağını tahmin etmektedir. Abd’ye yaklaşık sayılır, bize benzer bir hikaye anlatmaktadır.
 
Şu an Kanada’nın doğurganlık oranı 1,6’dır. Kültürün devamlılığını sağlayacak 2,11’den neredeyse bir puan aşağıda. Ve İslam, en hızlı büyüyen din. 2001 ve 2006 yılları arasında, Kanada’nın nüfusu 1,6 milyon arttı. Bunun 1,2 milyonu, göçtü.
 
Birleşik Devlerde ise Amerika vatandaşlarının doğurganlık oranı 1,6’dır. Latin akınıyla bu oran 2.11’e yükselmektedir. Yani kültürün sürdürülebilirliği için gereken asgari oran.
 
1970yılında ABD’de yalnızca 100.000 Müslüman vardı. Bugünse 9 milyon civarında. Dünya değişiyor. Artık uyanma zamanı!
 
3 yıl önce Chicago’da, 24 İslami Organizasyon’un katıldığı bir toplantı düzenlendi. Toplantının raporları bize, Amerika’ya İslam’ı anlatma konusunda planları detaylı olarak gösteriyor. Gazetecilik, politika, eğitim ve daha fazlası.
 
Dediler ki: “Kendimizi, 30 yıl önce Amerika’da 30 milyon Müslüman’ın yaşayacağı gerçeğine hazırlamamız gerekiyor.”
 
Çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşayacağı dünya, bizim yaşadığımız dünya olmayacak. Katolik Kilise’si yakın zamanda, İslamiyet’in kendi üye sayılarını geçtiğini bildirdi.
 
Bazı çalışmalar, İslamiyet’in bu büyüme hızıyla, 5 ila 7 yıl içinde dünyadaki hakim din olacağını gösteriyor. İnanalar olarak sizi, hakikat mesajını değiştirmekte olan dünyayla paylaşmaya davet ediyoruz.
 
Bu bir Hareket Çağrısı’dır!”
 
Batılıların hazırladığı bu videodaki veriler onları endişelendirdiği ortada. Hatta Almanya ve Hollanda'daki son iki Müslünan cinayetini bu nedenlere ve bu tür videolara bağlamamak için hiç bir neden de yok gibi. Bu veriler ışında elbette bizde siyasi iradeye benzer bir çağrı yapıyor ve diyoruz ki: Önlem almazsanız “Türkler, 22. yüzyılı göremeyebilir”

gidahareketi.org



Bu haber 2,995 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,562 µs