tarlalar boş! | " /> tarlalar boş! | "/>

En Sıcak Konular

Balıklıçeşme'de tarlalar boş!

13 Temmuz 2009 12:02 tsi
Balıklıçeşme'de tarlalar boş! Tarımda tarlaların, bahçelerin boş kalmamasını, süt veren ineklerin kesilmemesini sağlamak zorundayız.

Güngör Uras'ın yazısı...

BALIKLIÇEŞME'DE TARLALAR BOŞ, İNEKLER KESİME GÖNDERİLDİ

Tarıma önem vermemiz gerekiyor. Kriz döneminde tarımı hiç mi hiç ihmal etmememiz gerekiyor.

Berbere traşa gittiğimde çok şeyler öğrenirim. Otuz yıllık berberim Mehmet Demirkol saçımı kesti. Paramı ödedim. Kapıdan çıkarken, “Hocam, arkadaşım bizim beldeden yeni geldi. İsterseniz size oralarda olan biteni anlatsın” dedi. Bana İsmail Dinç’i tanıttı. İsmail Dinç, Çanakkale’nin Balıklıçeşme beldesinden.

Balıklıçeşme Biga’ya 17 km. uzaklıkta 1.300 nüfuslu, bereketli toprakları olan yemyeşil bir belde. “Doksanüç Harbi” diye bilinen Osmanlı Rus Harbi’nde (1293/1877-78) Bulgaristan’dan göç edenlerin yerleştirildiği topraklar çok, hem de çok verimli.

İsmail Dinç anlatıyor: “Tarım geliri ile geçinemeyince, beldedeki çok kişi gibi ben de İstanbul’a göç ettim. İstanbul’da taksilerde şoförlük yapıyorum. Miras yoluyla bana düşen 2 küçük tarlam var. Biri 10, diğeri 9 dönüm. Tarlaları her yıl kiraya veriyorum. Kiralayanlar çevredeki turşu ve salça fabrikaları için, biber ve domates yetiştiriyor. Geçen yıl her bir tarla için 2 bin TL kira almıştım. Bu yıl da kiralamak için beldeye gittim. Arandım. Kirayı düşürdüm. Fayda etmedi. Kimse tarla kiralamıyor. Geçen yıl kiralayanlar masrafı çıkaramamış. Bu yıl üretim yapmaktan vazgeçmişler. Onlar da İstanbul’a iş aramaya geleceklermiş. Uzun lafın kısası, bizim 2 tarla da bu yıl boş kalacak.”

Ürün para etmiyor

Köyde hayvancılık yapılıp yapılmadığını sordum. Anlattı: “Ablamın 12 ineği vardı. Süt satardı. Fabrikaların adamları sütü toplardı. Süt fiyatları o kadar düştü ki, hayvanları yemlemek yıkım olmuş. Ablam 11 ineği kestirmiş. Şimdi tek bir ineği kalmış. Onun sütünü kendileri tüketiyor. Enişte bey de İstanbul’a iş aramaya gelecekmiş.”...

Anlatılanlar yüreğime çöktü. Konuyu değiştirmek için, “Siz herhalde İstanbul’da hayatınızdan memnunsunuzdur”dedim. Cevapladı: “Ben başkalarının sahip olduğu taksi plakalı araçlarda şoförlük yaparım. Daha önce 12 saatlik kira için 90 TL ödüyordum.30 TL’lik mazot yakıyordum. Günde 50-100 TL para kazanıyordum. Şimdilerde taksi plakalı araç kirası 70 TL’ye düştü ama... Kira ve mazot parasını çıkarma imkanı yok. Metro, Metrobüs, kriz ve korsan taksiler piyasayı kuruttu. Şimdi ne iş yapabilirim diye etrafa bakınıyorum.”

“İyi ya... En iyisi Balıklıçeşme’ye geri dönün. Boş kalan tarlalarınızı ekip biçersiniz” diyecek oldum. Boynunu büktü: “Hocam, ne ekeceğim? Kime satacağım? Balıklıçeşme’ye gidin, bakın. Başka yere göç edemeyenler kahvelerde oturuyor. Tarım ürünü para getirse onlar tarlaları boş bırakır mı? Tarım ürününü para etmez hale getirdiler...” diye cevapladı.

Ege Cansen’in Milliyet Ekonomi’de bir söyleşisi yayınlandı. Ege Cansen diyor ki, “Tarımda istihdam azalıyor. Tarımdan kentlere doğru bir emek akımı oluyor. Sanayi ve hizmetler sektörü bu emeği istihdam edemiyor. Kırdan gelenler belki tarım sektöründe istihdam edilmiş değillerdi. Bir anlamda gizli işsiz, açık işsiz haline geliyor.

Göçü önlemeliyiz

Kalıcı çözüm için köyden kente göçü caydırmak lazım. Bunun da yöntemi tarımı desteklemektir. Köyde kalan açlığa mahkum olmasın. Tarıma sağlanacak bu desteğin faturasını da kent ödemeli. Yani kentten köye gelir transferi mekanizmaları kurulmalı.”

Balıklıçeşme’de yaşayanlar, aile evinde oturuyor. İşi olmasa bile haneye giren gelir ile yaşamını sürdürüyor. Bahçesinde yetişen sebze ile tarlasında yetişen buğday ile karnını doyuruyor. Yetiştirdiği tavuğu kesip yiyor. Beslediği hayvanın sütünü içiyor. O süt ile yoğurdunu yağını yapıyor.

İstanbul’a göç edince, her şey değişiyor. Kira ile ev bulmak zorunda. Kendi bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyveyi manavdan alıyor. Tavuğu, sütü, yoğurdu marketten alıyor. Ekmeği fırından alıyor. Açık anlatımıyla şu veya bu şekilde (kendi ölçüsünde) üretici iken hemen tüketici oluyor. İş bulamaz ise yaşamını sürdüremiyor. Perişan oluyor.

Demek ki öncelikle tarıma önem vermemiz gerekiyor. Hele hele şu kriz döneminde tarımı hiç mi hiç ihmal etmememiz gerekiyor. Tarımda tarlaların, bahçelerin boş kalmamasını, süt veren ineklerin kesilmemesini sağlamak zorundayız.

Bu “tarım romantizmi” değildir. Ekonomik zorunluluktur.



Bu haber 953 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,425 µs