nasıl esir alındı? | " /> nasıl esir alındı? | "/>

En Sıcak Konular

Beynimiz nasıl esir alındı?

29 Haziran 2009 15:33 tsi
Beynimiz nasıl esir alındı? "Çikolatalı kurabiye üzerimde nasıl bu kadar güç sahibi olabilir ki? Buna yol açan kurabiyenin kendisi mi, yoksa kafamdaki kurabiye imgesi mi?''

Dr. David A. Kessler Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu'nun başındayken iki başkanla çalıştı, ABD Meclisi'ne ve tütüne karşı mücadele etti, fakat Harvard mezunu bir pediyatrist olan Kessler çikolatalı kurabiye karşısında tüm gücünü yitirdiğini gördü. 

Dr. Kessler kendi kendine yaptığı bir deneyde yememeyi düşündüğü iki çikolatalı kurabiye satın alarak iradesini test etti. Evdeyken gözlerini kurabiyelerden alamıyordu, üstelik çikolara parçaları ve yumuşak hamurun hayali mutfaktan çıktığında bile yakasını bırakmıyordu. O da kurabiyeleri yemeyip kendini evden dışarı attı. Muzaffer hissederek bir kahve molası verdiğinde tezgahtaki kurabiyeleri görüp birini mideye indirdi. Dr. Kessler düşündü: "Çikolatalı kurabiye üzerimde nasıl bu kadar güç sahibi olabilir ki? Buna yol açan kurabiyenin kendisi mi, yoksa kafamdaki kurabiye imgesi mi? Yıllarca bu sorunun cevabını bulmaya çalıştım."

Dr. Kessler'in bu arayışı heyecan verici yeni bir kitaba dönüştü: "The End of Overeating: Taking Control of the Insatiable American Appetite" (Aşırı yemenin sonu: Doyumsuz Amerikan İştahını Kontrol Altına Almak)

Dr. Kessler FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi)'da çalışırken etkili bir isimdi. Kurumun verimli çalışmasını sağlayıp ilaç onaylanma sürecinin hızlanmasına uğraşıyor, gıda paketlerindeki standart besin değeri etiketlerinin oluşum sürecini denetliyordu.

Kendisi en çok tütün sanayinin araştırılıp kanunlarda yönetilmesi konusundaki çabalarıyla tanınıyor. Sigara üreticilerinin ürünlerin bağımlılık yapıcı etkisini artırmak için nikotin içeriğini manipüle ettiğini iddia ediyor. 

"The End of Overeating" adlı çalışmasında Dr. Kessler gıda endüstrisinde de benzer eğilimler olduğu sonucuna varıyor. Buna göre gıda endüstrisinin yarattığı besinler beyin devrelerimize sızarak daha fazla yeme isteğini ortaya çıkarıyor. Beynimizin uyarılmasında gıda malzemeleri tek başlarına yeterince güçlü değiller. Fakat yağı, şekeri ve tuzu sayısız yöntemle bir araya getirerek beynimizin ödüllendirme sistemine sızan gıda üreticileri, beynimizde yeme isteğini uyandırıp bizi tokken dahi sürekli daha fazla yemek istemeye iten bir döngü yarattılar. 

Dr. Kessler üreticilerin kullandıkları bilimsel gücü iyice anlamadığını düşünüyor. Fakat gıda şirketleri insan davranışı, zevki, tercihleri ve arzularını kesinlikle iyi anlıyorlar. Yazar restoran ve üreticilerin malzemeleri nasıl manipüle edip "haz noktası" adını verdiği noktaya ulaşmakta kullandığını tarif de ediyor. Çok az veya fazla miktarda şeker, yağ veya tuz içeren gıdalar ya çok yavan ya da fazla kuvvetli bir tada sahip oluyorlar. Fakat gıdabilimciler yağ, şeker ve tuzdan en yüksek miktarda zevk aldığımız noktayı kesin biçimde belirlemek için çok çalışıyorlar. Sonuçta da ortaya örneğin Chili's restoran gibi restoran zincirlerinin ürettiği "çok az çiğneme ve sindirim gerektiren hiper-lezzetli besinler" çıkıyor.

Dr.Kessler Snickers gibi çikolataların "mühendislik harikası" olduğunu söylüyor. Snickers'ı
çiğnerken şeker çözünüyor, yağ eriyor ve karamel yer fıstığını öyle biçimde tutuyor ki tatların bütün lokmada bir araya geliş biçimi ağızda aynı anda büyük bir hazla duyumsanıyor. 

Şeker ve yağdan zengin besinler gıda sahnesinde yeni ortaya çıktı. Fakat besinler günümüzde malzemelerin kombinasyonundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Besinler beyinde çok duyulu bir deneyim yaratan, pek çok farklı uyarıcı tatla yüklü karmaşık yaratımlara dönüşmüş durumda. Fakat kitap gıda endüstrisini ifşa etmenin ötesinde kendimize dair keşifler içeriyor. "Benim asıl amacım insanlara beyinlerinde neler olup bittiğini nasıl açıklayabileceğimizi bulmak. Kimse insanlara beyinlerinin nasıl esir alındığını açıklamıyor." 

Bu kitapta Dr.Kessler de aşırı yeme sorunuyla kendisi de mücadele ettiğini dürüstçe açıklıyor: "Kendim bir sorun yaşamasam insanların yemeye niye dayanamadığı sorusu ilgimi bu kadar çekmezdi. Pek çok defa kilo alıp verdim. Her beden kıyafete sahibim."

Kitap bir diyet kitabı olmasa da Dr. Kessler "gıda rehabilitasyonu" adını verdiği bölümü epey geniş tutarak bilimi aşırı yeme sorununa karşı bir araç olarak kullanmayı öneriyor. Yazara göre bu sayede besinleri farklı biçimde değerlendirip yeme alışkanlıklarımızı değiştirebiliriz. Ana düşüncelerden biri aşırı yemenin iradesizlikten değil çevremizdeki gıda ortamının da aşırı uyarı yaratarak başa çıkılmasını iyice güçleştirdiği biyolojik bir zorluk. "Koşullandırılmış aşırı yeme" yapılan diyetlerle ağırlaşan kronik bir sorun aslında ve tedavi edilmektense kontrol altına alınması gerekiyor. Kontrolü arada sırada kaybetmek engellenemez olsa da Dr. Kessler aşırı yemeyi artıran davranışsal, bilişsel ve beslenmeye yönelik etkenleri hedef alan pek çok strateji öneriyor. En önemli olan planlı, yapılandırılmış biçimde beslenmek ve kişisel olarak sizi tetikleyen gıdaları bilmek. Besin konusunda kendinizi eğitmek de lezzetli yiyecek algınızı değiştirebilir. Yazara göre tütünü şimdi nasıl mide bulandırıcı olarak görüyorsak büyük porsiyonlar ve işlenmiş gıdalarla ilgili benzer "algı kaymaları" yaratabiliriz. Dr. Kessler bunun için bir zamanlar severek biftek yiyenlerin vejetaryen olduklarında hayvansal proteinlerden tiksindiği örneğini veriyor. Bu öneri çabuk bir çözüm ya da garanti içermiyor fakat Dr.Kessler kitabı yazarken kendini eğittiğini ve bunun ona yeme alışkanlıklarını kontrol etmekte yardım ettiğini söylüyor: "Hayatımda ilk defa kilom nispeten istikrarlı seyrediyor. Tabii beni yorar, üzer, uçağıma da yedi saat geç bindirirseniz yine gider çikolatalı bisküvi yerim. Yerleşik devre yine ortaya çıkar." 

Kaynak: Tara Parker - Pope, New York Times
Çeviri: Özge Olcay



Bu haber 1,334 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,937 µs