En Sıcak Konular

Çekirdekte tefekkür deneyi!

14 Haziran 2013 13:35 tsi
Çekirdekte tefekkür deneyi! Çekirdek fıtrî olarak ağaç olmayı ister. Toprağa girince kımıldanır, kök salar, toprağı işler… Güneşi görmek ister. Dal budak salmak ister. Onun bu duaları kabul olur ve küçük bir çekirdek koca bir ağaç olur…

Büyük bir lâboratuvar… Tavan mavi. İçerde birçok canlı ve deney âleti var. Hayali hakikat sanan genç, alabildiğine heyecanlı… Elinde bir çekirdek, kafasındaki sorulara cevap arıyor. Konuşmalar çekirdek etrafında dönüp dolaşmaya başladı.

Genç, üzerinde deney yapılan masaya yaklaştı. Elindeki çekirdeği masaya koydu ve:

— Kıralım şu çekirdeği de, bakalım içinde ne varmış, dedi.

Profesör:

— Kır bakalım…

— Kabukları ayıralım şöyle. Hah işte! Ne kadar küçük değil mi?

— Küçük olması, küçümsenecek bir şey değildir.

— Beyazımsı bir özden başka bir şey görünmüyor.

— O özde bir plân gizli.

— Ne plânı, baksanıza çekirdeğin içinde başka bir şey yok!

— Daha derin bak!

— Ne demek istiyorsunuz?
— Tabiattaki normal bir hâdise, bunda dikkat çeken bir şey göremiyorum.

— Farkları görmek gerek. Çekirdeğe sadece topraktaki bir cisim olarak bakmak hata olur. Her fikir, her niyet, bağrında bir çekirdek saklar. Bazı fikirler asırları içine alan bir ağaç olur. Bazıları da daha toprağa düşerken yok olmaya mahkûm olur.

— Çekirdek ve fikir… Bence hayat sadece hoş vakit geçirmek ve mutlu olmak içindir. Öyle fikir, sıkıntı bana göre değil.

— Aç gözünü, hayat çekirdekler manzumesidir ve her bir çekirdeğin bir olgunlaşma seyri vardır. Gayret ve emek olmazsa, çekirdeğin çürüdüğünü görürsün. Rahat ve mutluluk, ancak dolu dolu olmakla mümkündür. Hayattaki boşluklar, birer sıkıntı çiçeği olarak açar içimizde.

Profesör, masa üzerindeki kalb maketine dokunarak sözlerine devam etti.

— Kalb bir çekirdektir meselâ. Kalbden çıkan mânâ filizleri, hayalden, düşünceden, tefekkürden, akıl yürütmekten geçerek olgunlaşır. Hücre de bir çekirdektir ve hem de bölünerek çoğalan bir çekirdek. Atom da bir çekirdektir. Hem de patlayan bir çekirdek. Çekirdek bir dünyadır, dünya da bir çekirdektir.

— Ağaca dönsek, benim aklım hâlâ ağacın dallarında asılı…

Profesör, çiğdem çiçeği saksısına eğildi, çiçeği kokladı ve şöyle devam etti:

— Ağacın en güzel hâli çiçek açtığı zamandır. Ve ağacın ondan daha güzel hâli meyveli olduğu ândır. Çiçekli ağaca gözler uzanırken, meyveli ağaca eller uzanır. Ve ağaç, bir tezgâhtar gibi Allah'ın nimetlerini az bir zahmet karşılığında insanlara sunar. Ağaç, meyvesinin içinde çekirdeğini de verir ki, insan onu çoğaltsın.

Genç, yine umursamaz bir tavır içinde:

— Bakın bu tam bana göre… Zahmet yok… Biraz fedakârca bir yaklaşım sezdim burada. Tabiat fedakârdır.

Profesör çiçeği bir daha kokladı. Kanser önleyici tesirlerini gün yüzüne çıkarmak için üzerinde çalıştığı elmalardan birini aldı ve devam etti:

— Tabiatta hangi varlık şuurlu ki? Her bir varlık kendine verilen vazifeyi yapar. Her bir çekirdek, içindeki programı netice verir. Her yumurtanın içinde bir civciv vardır. Bir maymundan maymun, bir insandan da ancak insan olur. Ne bir kuşun ne de bir şempanzenin zaman içinde başka bir varlığa dönüşme gibi bir lüksü yoktur.

— Neden olmasın? Bir maymun zamanla insana dönüşemez mi?

— İlmî dayanaktan yoksun bir teori ile uğraşmak da niye? Hem maymunlar, imtihan olmadıkları için onlarda terfi ve tenzil söz konusu olamaz. Kur'ân'ın; "Aşağılık maymunlar olun!" beyan—ı İlâhisi insanlıktan düşenler içindir.

— Doğrusunu söylemek gerekirse enfes bir açıklama… Ama siz her şeye bir sistem gözüyle bakıyorsunuz. Her şeyi, bir sistem içinde görmek hata olmaz mı?

— Hayır. İçinde yaşadığımız dünya ve içindeki ilimler, bizi dâima bir sisteme götürüyor. Sistem de bir iradeyi gösteriyor. Bir kitap kendi başına yazılamaz. Taşlar kesilip, biçilip yan yana getirilir ve köprü olur, mabet olur, ev olur. Atomlar ve hücreler de "yapı taşı" diye adlandırılır. Demek onları kesen biçen, yan yana getiren biri var. Bak şu canlı tabloya. Bu çiçekli, meyveli tabloyu sanatkârından ayırırsak değeri kalır mı? Bir çekirdekten meydana gelen ağaç, kimin eseridir? Ağacın yapraklarını Yaratan, Güneş'i de yaratmış olmalı değil mi?

— Ben her şeyin kendine has bir değeri olduğunu düşünüyorum. Yani her varlık kendini temsil edebilir.

— Arılar kendilerini temsil etme kabiliyetine sahip olsalardı, bize ballarını vermezlerdi herhalde. Dikkat et! Ağaçların kökleri ve dalları, çiçeklere ve meyveye bakmakta... Çiçekler en uçta açar. Ve meyveler çiçeklerden sonra olur. Kök, sağlam durur, dalları besler. Dallar, güneşe bakar ve enerji üretir. Bütün bir ağaç, çiçek ve sonra meyve için çalışır sanki. Hiçbir şeyin kendi için olmadığını ağaç sistemi, bize çok açık gösteriyor.

İlk defa duyduğu bu sözlerden sıkılan genç asistan:

— Bununla nereye varmak istiyorsunuz? Hem ağaç sistemi de ne demek? Siz tabiattaki hâdiselere fazla değer veriyorsunuz sanki, dedi.

Profesör, duvardaki tabloya yaklaştı, derin bir nefes çekti ve daha bir içten konuşmaya devam etti:

— Sen sadece gördüğün cisme, hem de tek gözünle bakıyorsun genç meslektaşım. Atmosfersiz bir dünya ne işe yarar? Hayatı çok yönlü değerlendirmek gerek. Tabiatta her şey var. Meselâ, ağaçlar ve toplumlar ne kadar da benzer birbirine… Dikkat edersen toplumlar bir merkezden yönetilir. Merkezde bulunan insanlar, imkân hazırlar. Toplumun en uç kısmında bulunan insanlara bütün hizmetler ulaştırılır. Ve oralarda çok güzel ilim ve sanat çiçekleri açar. Sonra ülke adına güzel meyveler toplanır. Ülke çapında düşünülünce; merkezden en ücra köşelere uzanan verimli, bereketli ve insan için bir akış olmalı. Veriler, her yerde yeniden değerlendirilip, yorumlanmalı ve yöreye en uygun plânlar çizilmeli. Bu ağaç sistemi içinde gelişen projeler, kısa zamanda çiçek açacak ve meyveye duracaktır. Ancak bütün bunlar, bu verilerin en iyi şekilde ve en uygun zaman diliminde hayata geçirilmesi ile mümkün olacaktır.

— Bir toplum şeması mı çiziyorsunuz? Peki, toplumun da bir çekirdeği var mıdır?

— Evet vardır. Aile… Aile ne güzel bir çekirdektir. Bu çekirdekte; sevgi, saygı, hürmet, ilim, çalışma, yardım gibi önemli unsurlar vardır. Bu unsurlar, aile fertleri tarafından iyi anlaşılır ve korunursa toplumun sağlığı bozulmaz.

Genç asistanın sesindeki titreme ve heyecan izleri yerini sükûnete bırakmıştı.

— Neden sistemde ısrar ettiğinizi anlıyorum galiba. Çekirdekte gizli olan bir plân, bizi hep bir sisteme götürüyor.

Profesör tebessüm etti:

— Sanırım sen de gördün çekirdekteki hakikati. Tohum toprağa atılır; ama orada durmaz. Ellerini gökyüzüne açar. Yüzünü rahmet suyu ile yıkar. Kendisine verilen nimetleri, en güzel şekilde yoğurur. Ve her bahar yepyeni dillerle zikretmek içindir, yepyeni kalblerle şükretmek içindir. Yepyeni fikir tohumlarını yeşertmek içindir toprak, yeniden dirilişi görmek içindir. Her yerde bir plân işliyor.

Gencin dimağında akıldan, anlayışa geçiş başlamıştır.

— Bu nasıl bir plândır? İşi nereye vardırmak istiyorsunuz?

Profesör, raftan indirdiği bardaklara çay doldurdu. Bardağın birini genç asistanına verdi. Profesör, çayını karıştırırken konuşmaya devam etti:

— Bu plân, kader kalemi ile "evvel tezgâhı"nda çizildi. Çekirdek çatladı, buna "Patlama" denildi. Bu çekirdekten enerji dolu, sayısız yıldızları ile harika bir kâinat adlı bir ağaç inşa edildi. Sır içinde sır… Atomla kâinat arasında ne büyük bir benzerlik var. Her şey, küçük çekirdekte gizli… Atom çekirdeği ile onun etrafında dönen elektronlar arasındaki mesafe, gezegenler ile Güneş arası mesafe gibidir.1 Dünya'daki farklı elementler, atom içindeki farklı proton sayısına bağlı.2

Atom çekirdeğinin çevresinde yedi yörüngenin varlığı, dünya göğünün yedi kat olması ile ne enteresan ve hikmetli bir benzerlik. Renklerin de, elektronların Güneş'ten gelen fotonları emme veya yansıtma durumuna göre oluşması yine bu görünmez çekirdeğin faaliyetinden elde edilen semere.3 Ve bütün canlılar, bu küçük çekirdekten inşa edilmiş. İşte çekirdek sistemi, işte plân…

Profesör, koltuğuna oturdu, eline aldığı kalemi dudaklarına götürdü. Genç asistanının gözlerine bakarak konuşmasına devam etti:

— Ayrıca şunu da ifade edeyim ki, yaptığımız her iş, kendi geleceğimiz adına saçılmış bir tohum, bir çekirdek gibidir.

Genç gözündeki memnuniyet ışıltıları ile tebessüm ederek:

— Yine konuyu değiştirdiniz, dedi.

Profesör, tebessüme tebessümle karşılık verdikten sonra, ayağa kalktı, elini genç asistanının omzuna hafifçe dokundurduktan sonra konuşmasını sonlandırdı.

— Hayır, genç dostum, konu değişmedi. Sence amellerimiz de bir çekirdek değil mi?

Sızıntı dergisi



Bu haber 1,823 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,986 µs