En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
28 Eylül 2009

Sağlığımız da dere yatağında



Bundan 35 sene önce, biz öğrenciyken de tıp eğitiminin pek çok sorunu vardı; bugün de var ve şüphesiz yarın da olacak. Üstelik bilginin artık arkasından yetişilmesi imkânsız bir şekilde çoğaldığı çağımızda bu sorunlar her geçen gün daha da artıracak. Tabii bir de bunun sadece bizim değil tüm dünyanın çözmeye uğraştığı bir mesele olduğunu da unutmamak lâzım.

Tıp eğitiminin bazısı bilgi ve teknolojideki inanılmaz ilerlemelerden, bazısı tıbbın materyalistleşmesinden, bazısı ilaç endüstrisinden, bazısı sağlık politikalarındaki popülist uygulamalar ve yanlışlardan ve daha pek çok başka sebepten kaynaklanan aksaklıkları var. En önemlisi de tıbbın bir bilim olduğu kadar sanat olduğunun, tıbbın ancak hoca-talebe ‘usta-çırak’ ilişkisi ile öğrenilebileceğinin ihmal edilmesi, hatta hiç dikkate alınmaması.

Türkiye’ de tıp eğitimi konusunda bize özgü yanlışları, eksiklikleri ve aksaklıkları ve bunlarla ilgili çözüm tavsiyelerimi birçok kereler gazetelerde, dergilerde ve internet sitelerindeki yazılarımda dile getirdim.

Dün www.medimagazin.com adresindeki internet sitesinde tıp fakültesinden bu sene mezun olan genç bir doktorun ‘feryadını’ okuyunca konuyu yeniden ele almak istedim.

Genç meslektaşım bakın neler söylüyor:

‘’Ben şunu gördüm ki, sizler beni doktor ilan ettiniz ama ben doktor değilim, sadece tıp bilgilerini yarım yamalak kafasında oturtmuş, TUS’ a çalışırken elinin altında çoktan seçmeli bir soru değil bir insan olduğunu unutmuş, hastanenin iş yükü hafiflesin diye her türlü ayak işine koşarken sadece birkaç ay sonra kendi başına kalacağını ve doktor olacağını görmemiş ve ne kadar yetersiz olduğunu bildiği halde buna isyan etmemiş ve sözlü sınavlarda aldığı şişirilmiş notların büyüsüyle kendisini gerçekten doktor sanan birisiymişim.

Ne yazık ki artık yanılgıların geri dönüşü yok, tıp fakültesini iyi bir derece ile bitiren, klinik ve pratik anlamda etrafımdaki birçok arkadaşımdan hep daha iyi olduğu söylenen bir öğrenciydim ve o kapıdan elinde diploma ile gönderdiğiniz, annemi babamı kardeşimi ve çocuğumu emanet ettiğiniz ‘’hekim’’ arkadaşlarımdan ve en çok da kendimden korkuyorum. Durum tahmin ettiğinizden de vahim çünkü.’’

Akdeniz Üniversitesi Tıp fakültesinden bu sene mezun olan doktorlar arasında yapılan bir ankette 'Kendi döneminizden bir hekim arkadaşınıza anne babanızı emanet eder misiniz?' sorusuna sadece yüzde birinin ‘evet’ dediğini de hatırlatmak isterim

SORUN HEKİM AZLIĞI DEĞİL

Sağlık Bakanımız ülkemizdeki sağlık sorunlarının en önemli sebeplerinin başında hep hekim azlığını gösteriyor. Avrupa ülkelerinden bizdeki durumun ne kadar feci olduğunu gösteren çarpıcı örnekler veriyor.

Söylediği yanlış değil. Elbette, kaç kişiye kaç doktor düştüğü önemlidir, ama ondan daha önemlisi doktorun kalitesidir! Ülkemizde öncelikle halledilmesi gereken sorun doktor eksikliği değil, doktor ve öğretim üyesi dağılımındaki dengesizlik ve tıp eğitimindeki yanlışlardır.

Büyük şehirlerimizdeki tıp fakültelerinde neredeyse hastadan, asistandan çok öğretim üyesi varken ve bunların birçoğunun ayda birkaç saat ders anlatmak dışında eğitime hiçbir katkıları yokken, yeni açılan tıp fakültelerinde ise öğretim üyeleri mumla aranmaktadır.

GELELİM NETİCEYE

Bir taraftan mevcut fakültelerin kontenjanları artırılıyor bir taraftan öğretim üyesi, laboratuarı, alt yapısı olmayan ‘tabela tıp fakülteleri’ açılıyor. Uzman sayısını artırmak için de uzmanlık süreleri kısaltılıyor.

Müjdeler olsun ki, yakın gelecekte bizde de kişi başına düşen doktor sayısı, elinde kapı gibi diploması olan ama ‘tansiyon ölçmeyi ve iğne yapmayı bile bilmeyen binlerce doktorumuz’ sayesinde Avrupa ülkeleri seviyesine gelecek.

 Sağlığımız, kafaları işlerine yaramayacak teorik bilgilerle dolu, ama pratisyen hekimliğin gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip olmayan doktor yetiştiren tıp fakültelerine ve ‘Doktor sayısını artırırsak bu iş hallolur’ görüşünde ısrar eden Sağlık bakanımıza emanet.

Hepimize şimdiden büyük geçmiş olsun.



Bu yazı 1,827 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Mart 2015 Karatay'ın askerleriyiz!
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 10 Haziran 2014 Kimi kime şikayet edelim?
    • 16 Mayıs 2014 Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 21 Şubat 2014 Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
    • 4 Aralık 2013 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 20 Kasım 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 13 Şubat 2013 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 10 Ocak 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 14 Eylül 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 9 Temmuz 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 17 Mayıs 2012 Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
    • 8 Mayıs 2012 FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
    • 27 Nisan 2012 Sönmez gene döndü
    • 5 Nisan 2012 Şampuanlar da bozuk çıktı
    • 12 Mart 2012 Dokunan değil içen yanıyor!
    • 12 Mart 2012 Meyve suyu değil boyalı su bunlar
    • 8 Mart 2012 Amerikalılar çiğ sütü akladı
    • 21 Şubat 2012 Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,793 µs