En Sıcak Konular

Hastalar ticari meta mı?

5 Nisan 2013 09:18 tsi
 Hastalar ticari meta mı? Küresel sağlık sistemi, sağlık değil para kazanma sistemi mi?

 
A Haber'de yayınlanan Mehmet Ali Önel yönetimindeki Deşifre programında, hastayı müşteri yapan ve küresel sömürüye dönüşen sağlık sistemi masaya yatırıldı. Hastalık üreten bir sağlık sistemine karşı baş kaldırdıklarını söyleyen ve kral çıplak diyen 30'u aşkın Doktor "Tıp Bu Değil" ve "Tıp Bu Değil 2" isimli iki ayrı kitap yazdı. İşte o kitapların yazarlarından Prof. Dr. Ahmet Aydın, Prof. Dr. Gülümser Heper, Psikiyatri uzmanı Dr. Mutluhan İzmir ve göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Osman Elbek Deşifre programının konuğu oldu. Programda, küresel tıp endüstrisinin ve ilaç kartellerinin dünya sağlık sistemine nasıl yön verdiği, çarpıcı tespitlerle gözler önüne serildi. İşte programda gündeme gelen ve sağlık alanında ezberleri bozan açıklamaların kısa bir özeti…
 
HASTALAR TİCARİ META MI?
 
Prof. Dr. Ahmet Aydın: Günümüz tıbbında hangi hastalığa, hangi ilaçlar verilecek, hangi durumlar hastalık olarak tayin edilecek bunlara karar veriliyor. Amaç hep daha fazla kar elde etmek üzerine kurulu. Küresel sağlık sisteminde hastalara bir meta olarak bakılıyor. Biz bundan ne kadar kar elde ederiz buna bakılıyor. Türkiye'de sağlığa harcanan para üç kat artmış durumdadır. 
 
Dr. Osman Elbek: Biz bu kitapta hayatın temeline itirazımızı ortaya koyduk. Sistem diyor ki, ne yap et, hastalık üret, daha çok tetkik yap, daha çok ilaç yaz üzerine kurulu. Dünya bankası ve uluslar arası Parafonu(IMF) sağlık istemez, hastalık üretir. Böyle olunca da biz doktorlar bu sistemde hastalarla baş başayız. Hastalar bize kızar, biz birbirimizi döveriz. Sorun ticarileşen sağlık sistemidir. Bu hastalık üreten sağlık sisteminde tıp bu değil kral çıplak diyoruz.
 
BİLİMSEL ÇALIŞMALARI KİM YÖNETİYOR? 
 
Prof. Dr. Ahmet Aydın: Bugün bilimsel araştırmaların %90'nını ilaç firmaları destekliyor. Böyle bir ortamda nasıl bir bilimsel çalışma yapılabilir ki?
 
Psikiyatr Dr. Mutluhan İzmir: Küresel sermayenin kontrolü altındaki ilaç sektörü, çok sayıda yeni ilacı piyasaya sürüyor. Bazı doktor arkadaşlar da bu çok yeni, yeterince denenmemiş ilaçları tecrübe etmeden kullanmaya başlıyor. Bu ilaçlar çok etkili ve yan etkileri az ilaçlar olarak tanıtılıyor. Böylece eski ilaçların yerine bu yeni pahalı ilaçların yazılması teşvik ediliyor… 

DOKTORLAR TÜCCAR HALİNE GETİRİLDİ!
 
Dr. Osman Elbek: Bu ülkeye yapılabilecek en büyük iyilik performans sistemini durdurmaktır. Mesela ben bir akademisyenim. Koruyucu hekimliği anlatırsan diyor sistem; sana 3 puan vereceğim. Ders anlatırsan sana 10 puan vereceğim diyor, ama bir hastaya Bronkoskopi dediğimiz işlemi yaparsanız(bükülmez bir tüp aracılığıyla soluk borusunu ve büyük bronşları muayene etmeye yarayan teknik.) size 250 puan veririm diyor. Yani bu ne demek? Kişi hasta olmasın diye koruyucu hekimlik yaparsanız 3 lira alıyorsunuz, eğer önleyici tıp değil de tedavi edici bir işlem yaparsanız 250 lira alıyorsunuz. Siz hekime vicdanlı ol, koruyucu hekimlik yap diyebilir misiniz? Bu nedenle önce çuvaldızı kendimize batıralım. Yani sistem olarak siz aslında doktora ahlaksız bir teklif sunuyorsunuz. Seni baştan çıkarmak istiyorum diyorsunuz. 

Özetle doktora seni bu ticarethanenin tüccarı, bezirganı yapmak istiyorum diyorsunuz. Yani bol bol emar iste, bol tomografi iste, bronkoskopi iste şeklinde sistem doktoru yönlendirmiş oluyor. Sağlık bakanından rica ediyorum. Durdurun bu sistemi! Bu sistem insanları sadece hasta yapar. Başka da bir şey yapmaz!
 
Prof. Dr. Gülümser Heper: Hasta olup da hiç ilaçla iyileşen hasta görmedim. Neden bunu diyorum, kronik hastalıklarda tamamen iyileşme diye bir süreç asla söz konusu değildir. Günümüz tıbbının başarısı antibiyotikler, aşılar ve koruyucu sağlık politikaları üzerindedir. Tıbbın kronik hastalıklarda başarı diye öne sürebileceği bir durum yoktur. "Ben şu ilacı içtim iyileştim" diye böyle bir olay fizyolojisinde de yoktur, patolojisinde de yoktur.
 
NÜFUS %10, SAĞLIK MASRAFLARI %300 ARTTI
 
Prof. Dr. Ahmet Aydın: Son 10 yılda 50 milyar doların üzerinde yıllık sağlık harcaması var. Bu dayanılacak bir durum değil, böyle giderse bu yakında çökecek. Nüfus %10 artarken %300'lük sağlık masrafı artışı var. Hasta sayısı sürekli artıyor, oturup bunları düşünmemiz gerekiyor. Bu durumdan en büyük zararı gerçek hastalar görüyor. Mesela hasta öksürüyor, hemen öksürük şurubu yazılıyor. Hâlbuki hiçbir öksürük şurubunun faydası yok. Öksürük nedir? Zararlı bir şeyin beden tarafından dışarı atılmasıdır. Onun için öksürük kesicilerin kullanılmaması gerekir. 
 
Mesela, balgam sulandırıcı, neden onu içsinler? Su da balgamı sulandırır, bunların hastalık üzerine bir etkisi yoktur. 100 hastanın %90'nına ateş vs. için antibiyotik yazılıyor. Halbuki 100 hastadan sadece 10'u antibiyotik gerektirir. Üstelik verilen antibiyotiğin zararı da var. Bütün bağırsak sistemini alt üst ediyor ve bağırsaktaki yararlı-zararlı mikrop dengesini bozuyor. Daha sonra da bir yığın alerjik hastalıklara, otoimmün denilen özbağışıklık hastalıklarına yol açıyor. Bağırsak sistemi ise sizin ruh sağlığınızı bile bozuyor. Birçok psikolojik rahatsızlıkların altında bağırsak problemi yatar.

GEÇMİŞ YÜZYILIN EN BÜYÜK YALANI: KOLESTEROL! 
 
Prof. Dr. Ahmet Aydın: Son 20-30 yıldır kolesterol ilaçları kullanılıyor. Ayrıca margarinler, ayçiçeği yağları gibi sanayi tipi yağlar kullanılması kolesterol için sürekli önerildi. Kolesterol ilaçları da kullanıldı yoğun olarak ama son yıllarda koroner kalp hastalıkları giderek arttı. Bunu nasıl izah ediyorsunuz? Burada hata değil ortada bir yalan var. Geçen yüzyılın en büyük yalanı kolesterol yalanıdır. Kolesterol ilacı aslında diyabet yapıyor, bu net bir şekilde ortaya konmuştur. Diyabet, koroner kalp hastalıklarının bir numaralı nedenidir. Kolesterol düşürücü ilaçlar sizin kalp kasınızı tahrip eder, bu yan etki değil direkt etkidir.
 
BUGÜNKÜ İNSANLIK, FABRİKASYON TAVUKLAR GİBİ 
 
Psikiyatr Dr. Mutluhan İzmir: Tavuklara bugün insanlarda da sıklıkla kullanılan ilaçlar kullanılıyor. Bunlar içinde antidepresanlar, antiasitler,  birtakım uyarıcılar ve kafeinler var. Bunlar sıklıkla insanlarda da kullanılıyor. İnsanların şu anki hayatları ile tavukların çiftlik hayatı arasında büyük benzerlikler var. Tavuklar doğal hayatlarından kopartılmış durumda. Yumurta üreten bir makineye dönüşmüş durumda. Tavuk normalde soyunu sürdürmek, civciv çıkarmak için yumurtlar. Tavuklar şu anda doğal işlevlerinden tamamen soyutlanmış durumdalar. Günümüz insanı da doğal işlevlerinden soyutlanmış durumda. 
 
Bizim hangimizi doğaya bıraksak birkaç hafta değil birkaç gün bile hayatımızı sürdürecek durumda değiliz. Şu anda insanlar, koca koca binaların içinde bulunan, evlere kapatılmış olarak, yoğun trafikte hayatını geçiren ve çok fazla anlamını bilmediği işlerin peşinde koşan, anlamsız bir hayat yaşayan bir canlıya dönüştü. Burada düşünmek lazım! Demek ki; hastalık ötesinde, öncelikle insanları içinde bulunduğu hayatın yarattığı sıkıntılardan kurtarmak gerekiyor. Aksi halde üzülerek söylüyorum ki, tavuklardan farkımız kalmıyor!
 
SAĞLIK VE EĞİTİM TEMEL BİR HAKTIR 
 
Prof. Dr. Gülümser Heper: Sağlık temel bir insani haktır, aynı şekilde eğitim de temel bir haktır. Sağlığın tüm insanlar için parasız, eşit ve aynı kalitede olması gereken temel bir hak olduğunu vurgulamak istiyorum. Eğitim için de aynı şeyler geçerlidir.
 
Prof. Dr. Ahmet Aydın: Bilim bilim olmaktan çıkmış, iğfal edilmiştir. Bilimsel bir diktatorya uygulanmaktadır. Sistem tarafından söylendiği gibi erken teşhise değil aslında erken önleme odaklanmalıyız.
 
Dr. Osman Elbek: Eğitim, sağlık, adalet bir ülkede ticarileşmişse hepimize geçmiş olsun. Hayatta neye inanıyorsanız inanın, hangi siyasi partiye oy veriyorsanız verin. Kendinizi nasıl tanımlıyorsanız tanımlayın ancak bir noktada anlaşalım. Sağlıkta ticaret olmaz! Sağlıkta kar, ölüm demektir. Hepimiz sağlıkta, eğitimde, adalette kar yoktur. Bunlarda ticaret olmaz.
 
 


Bu haber 1,654 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,361 µs