Sağlığımızı; gasp ediyorlar, sonra...

17 Haziran 2008 23:31 tsi
Sağlığımız önce gasp ediliyor, tıp eliyle sağlıksızlaştırılıyoruz... Sonra bize yeni bir sağlık satılıyor. Fakat eski sağlığı ara ki, bulasın... Öyleyse o ilk sağlıkla ikinci sağlık arasındaki fark nereye gidiyor sizce?

İnsan sağlığı, bugün bireyden alınıp sonra yine bireye geri satılıyor adeta. Önce sağlıksız çevre, sağlıksız yiyecek ve içeceklerle sağlık gasp ediliyor. Ardından tıp sektörü içerisindeki sirkülasyonla bir ‘sağlık’ geri veriliyor gibi ama o sağlığın ‘sağlıklı’ olduğunu söylemek pek mümkün değil...

Çünkü edinilen bu yeni sağlık eski sağlık değil... Eski sağlıkla yeni sağlık arasındaki fark da kuşkusuz kapitalizmin, muktedirlerin sermaye ve iktidarlarının "artı değeri"ne tekabül ediyor.

Sömürü sadece ücretlerde, fabrikalarda değil, beden sağlığı üzerinden de yürüyor bir bakıma. Pek tabiî ki gündelik hayatın diğer alanlarında da: Güvenlik, eğitim, eğlence, yeşil çevre vs…

Örneğin ABD vd. BÜYÜK İKTİDARLAR, önce doğal ve samimi güvenlik ortamımız güvenliksizleştirip ardından yüksek güvenlik önlemleri alarak bize güvenlik satıyor. Bu süreçte hem iki güvenlik durumu arasındaki farktan “iktidar ve sermaye birikimi” sağlanıyor, hem de iktidarları böylece perçinleniyor, yeniden üretiliyor.

Mesela 1 Mayıs’ta son iki senedir Valilik ve Emniyet güvenlik gerekçesiyle izin vermediler fakat ortadaki tablo, güvenlik kuvvetlerinin bizzat kendisinin güvenliksizleştirdiğini göstermesi bakımından ironiktir, trajiktir…

Sağlık sektörü de öyle:
“Sağlık kurumlarının”, enstrümanlarının bizzat kendisin sağlıksızlaştıran etkilerini gözlemlemekten sakınamadığımız bir dönemdeyiz.

Bu tespiti son dönemin önemli filozoflarından İvan İllich yapıyor:

Eğitim toplumu bilgisizleştiriyor, güvenlik kurumları güvenliksizleştiriyor, tıp kurumu hasta yapıyor, otomobil hayatı yavaşlatıyor, iletişim kurumları iletişimsiz kılıyor…

Derin bir gözlem yaptığımızda bunu reddetmek mümkün değil…

Kaç kişi bugün cep telefonlarının ve MSN’in insanlar arasında anlaşmazlıklara neden olmadığını iddia edebilir?

Bir sağlık, tedavi etmeye çalışılırken başka bir sağlık türüyor. Vicdanlı araştırmacılar, bazı hastalıkların bizzat modern tıbbın tedavi süreci içerisinde icat edildiğini ifade ediyorlar…

Aslolan kapitalizm tarafından kişilerin sağlıklı/güvenli olmasının bir tüketim nesnesine indirgenmesi ve bu sağlıklı, güvenli olma hallerinin samimi-doğal ortamdan çıkarılıp, özel bir mekana kapatılmasıdır, özelleştirmesidir. Bu operasyon hastanelerde yapılıyor.

Kurumlar artık insanlar için araç olmaktan çıktılar; insanlar kurumlar ve onların geleceği için yatırım yapılan nesnelere, araçlara döndüler…

İnsan artık ürünleri ihtiyaçları için tüketmiyor, ürünler de bu amaçla üretilmiyor; insanlar artık “öylesine” ve hatta zararlı ürünleri tüketen araçlar konumuna düşmüş durumda…İnsanın tütekim ideolojisinden başka bir anlamı kalmış değil...

Bu durum hastanelerden bağımsız değil… Değil ,çünkü tıbbın insan bedenine yaklaşımı ile mühendisin makineye, komutanın düzene yaklaşımı birbirinden farklı değil...

Bu yüzden üzerine kaynar su dökülen bebekler, çocuklar, yaşlı hastalar, acil hastalar parası yok diye hastane kapılarından çevriliyor.

Çünkü önemli hasta değil, hastane kurumu… Her hasta ölmeden aslında bir “kadavraya” dönmüş durumda… Çünkü hastalar sayesinde tıp kendini kanıtlıyor, kendini geliştiriyor, iktidar alanını genişletiyor…

Tıp ve teknolojisi gelişiyor diyoruz… Peki dünya nüfusunda hasta oranındaki ve hastalık türündeki artışa ne demeli?

Duyduğumuza göre bazı virüs programları virüsten önce üretiliyormuş…

www.iyilikguzellik.com özel İlhan Döğüş

 

Bu haber 1,230 defa okundu.